GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:121
Tarih:19.06.2012

OĞUZ OYAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye iş sağlığı ve iş güvenliği alanında tartışmasız bir biçimde Avrupa ve dünyada talihsiz bir şöhrete sahip. Bunun sıralamasını Bakana bırakıyorum, üçüncü mü, beşinci mi o takdir etsin ama Avrupa'da ve OECD ülkeleri arasında birinci, bunda hiçbir tartışma yok. Dolayısıyla, Türkiye'de geçerli olan, tam anlamıyla bir az gelişmiş kapitalizmden başka bir şey değildir. Şimdi bu, sizin döneminizde, son on yılına damgasını vurduğunuz döneminizde değişmemiştir. Sizin verdiğiniz, burada biraz önce Grup Başkan Vekilinin verdiği 8 bin küsur iş kazasında ölüm sayısı, sizin verdiğiniz rakam 10.804 olarak bir soruya cevaben. Dolayısıyla bu rakamlarda herhalde bir anlaşmanız gerekecek.

NURETTİN CANİKLİ (Giresun) - Ay farkı olabilir.

OĞUZ OYAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, şimdi bir kere bir sorumluluk taşıyorsunuz. 2003 yılında 4857 sayılı İş Yasası burada görüşüldü, ben buradaydım. Bunun beşinci  bölümünü -biraz önce söylemiştim- bu konuya ayırmıştık. Peki, bu yasanın birçok yönetmeliğinin vesairenin yürürlüğe girmemesi, Danıştay kararlarına rağmen uygulanmaması kimin sorumluluğuydu? Yani bu yasanın tam anlamıyla yürürlük kazanmaması, bu dönemde iş kazalarının önlenememesi, çok yüksek oranda iş kazaları olan bir az gelişmiş ülke olmaya devam etmemiz kimin sorumluluğunda? Bu düzenlemeyi yaptınız, bu düzenlemeler yapılırken burada eleştirimizi dile getirdik, kulak asmadınız. Şimdi gene burada eleştiriler getiriyoruz, hiçbir tanesini kabul etmiyorsunuz. Bu nasıl uzlaşma kültürü? Bu nasıl bir ortak amaç için yasama organını çalıştırmak? Şimdi burada tabii, ortak amaç olması çok zor bu  konuda, öyle anlaşılıyor çünkü siz tüccar siyasetçisiniz, çünkü siz önce sermayeden yanasınız. Önce sermayeden yana olduğunuz içindir ki yaptığınız işçiyle ilgili her düzenleme de önce sermayenin çıkarlarını savunur. İşte aramızdaki temel fark budur. Dolayısıyla emek kesiminden, emek sömürüsüyle tıpkı din sömürüsünde olduğu gibi oy alırsınız ama emek aleyhine yasama yaparsınız. Tabii, arada bunun makyajı olacaktır, elbette yani biraz da işçi yanlısı gözükmek gerekecektir yani başka türlü ülke yönetilmiyor ama "tüccar siyaseti" gibi bir tanımla kendisini sermayeden yana konumlayan az sayıda sağ iktidar vardır dünyada. Bunu ben Nazilerde bile duyduğumu hatırlamıyorum.

Dolayısıyla bu kadar sermaye yanlısı bir konum üzerinden kendinizi tanımladıktan sonra şimdi Avrupa Birliğine karşı dostlar alışverişte görsün tasarısını çıkarıyoruz. Olumlu yanları yok mu, var mı? Efendim, tamam, 50 üstündeki iş yerlerine 50 altını da  aldık ama yani bunların uygulama zamanı ne zaman olacak? Hangi piyasa mekanizmaları üzerinden kimlere rant sağlanacak? Onları yeniden getirip buraya iptal ettirecek ya da erteleyecek miyiz, öteleyecek misiniz? Bunları biliyor muyuz? Yani burada yarı mamul yasa çıkarıyoruz.

Bu yasanın, burada çıkardığımız yasanın o kırk sekiz maddesi var geçicilerle birlikte, sadece on üç maddesi bugün yürürlüğe giriyor yani biz yarı mamul bir yasa yapıyoruz burada. Bu tasarının üç maddesi bir ila iki yıl sonra yürürlüğe girecek, geri kalanı da altı ay sonra. Bu arada kim öle, kim kala! Kim bilir bu arada önümüze ne gibi değişiklik tasarıları getireceksiniz, 5018 sayılı Yasa'da olduğu gibi, bilmem kaç kere belki erteleyeceksiniz. Yani böyle bir tasarıya bizim olumlu oy vermemiz mümkün değildir. Hiçbir düzeltme olanağı bulamadık ve yürürlüğü bile sağlayamadık, iş cinayetlerini önleyeceğine inanmıyoruz. O yüzden oyumuzun rengi kırmızıdır yani rettir.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Oyan.