| Konu: | İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 19.06.2012 |
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. 277 sıra sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun Tasarısı'nın 33'üncü maddesinde verdiğimiz bir önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum değerli milletvekilleri. Şimdi, bu kanun Türkiye'deki tüm iş yerleriyle ilgili. Türkiye'de ne kadar iş yeri var? Bununla ilgili cevap verebilecek olan birisi var mı? Ben bazı rakamlar okuyayım: Mesela Sosyal Güvenlik Kurumuna göre 2012 Nisan ayında 1 milyon 491 bin iş yeri var. TESK'e bağlı esnaf sayısı, TESK üyesi sayısı 1 milyon 985 bin bu tarihte. Maliye Bakanlığı kayıtlarına göre 2 milyon 314 bin sadece KDV mükellefi var. Her KDV mükellefi bir iş yeri aynı zamanda, 2 milyon 314 bin. Kurumlar vergisi mükellefi 665 bin, gelir vergisi mükellefi -beyannameli olan, ücretli değil- 1 milyon 729 bin, nisan ayı itibarıyla. Odalar Birliğine kayıtlı üye sayısı da 1 milyon 420 bin.
Bakın, çok farklı rakamlar. 2 milyon 300 binlerden 1 milyon 400binlere kadar değişen, 1 milyon aşağı yukarı fark eden rakamlar. Şimdi, rakamlar bu kadar birbirinden farklı, iş yeri sayılarını tam olarak bilmiyoruz ama biz Türkiye'deki bütün iş yerlerini kapsamına alan bir kanun hazırlıyoruz. Demek ki hazırlığıyla ilgili bazı sıkıntılar söz konusu oldu. 1 milyon aşağı yukarı fark ediyor. Bu kadar büyük bir farklılık varken bunun denetimiyle ilgili, iş yeri hekimiyle ilgili, uzmanıyla ilgili gereken hazırlıkları da yeterince yapamadık demektir, yapamıyoruz demektir, büyük sıkıntılar uygulamada söz konusu olacak demektir.
Kayıt dışılığın olduğu, çok büyük olduğu bir ülkedeyiz. En az yüzde 30, yüzde 50'ye vardırıyorlar. Demek ki buna ilave olarak, bunları da ekleyince, çok daha büyük bir sıkıntı uygulamada söz konusu olacak. İşte, bu tür kanunları hazırlamadan bizim şunu düşünmemiz lazım: Maliye Bakanlığının, Gelir İdaresinin, Sosyal Güvenlik Kurumunun, Çalışma Genel Müdürlüğünün, TSE'nin, hatta TÜİK'in -bunların hepsi iş yerleriyle ilgili kurumlar- bunların ortak bir kuruma bildirimde bulunması, bir numara alması, iş yeri numarası alması, bu numaranın da bütün kurumlarda geçerli olması lazım. Bütün kurumların bilgi işlem merkezlerinin birbiriyle konuşabilmesi lazım, birbirlerini denetleyebilmesi lazım. Şu anda, Maliye Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu birbirini denetleyemiyor, birbirinden haberi yok. Farklı, şu anda, biraz önce okuduğum gibi sayılar. Böyle olunca da daha başından itibaren bu yeni çıkaracağımız böyle önemli bir kanunun başarılı olması şansı olmuyor maalesef. Demek ki projeyle ilgili de bir yetersizlik söz konusu.
Bir de, kanunun yine 2'nci maddesinde kapsam ve istisnalar var. İstisnalar arasında, mesela, geçen hafta yaşadığımız acı olay, Urfa Hapishanesiyle ilgili olarak yaşadığımızı nereye koyacağız? Şimdi, Urfa, bütün kamu kuruluşları ve özel sektör bu kapsama dâhil, bu kanun kapsamına dâhil, insanların olduğu, çalıştığı yerler dâhil. Urfa Hapishanesi de insanların çalıştığı bir yer. En azından gardiyanların, oradaki memurların güvenliğiyle ilgili, iş güvenliğiyle ilgili bir durum söz konusu. Dolayısıyla, orada onların yaptıkları işle ilgili bir güvenlik olması lazım. Mesela, onu bu kapsamda göremiyorum ben. İlgili komisyonda da olmadığım için hakikaten merak ediyorum. Onun nerede, hapishanelerle ilgili bu sıkıntılı durumun nerede yer alması gerektiğiyle ilgili bir sorum var Sayın Bakana.
Yine meslek hastalıklarıyla ilgili, mobbing'le ilgili sıkıntılar söz konusu. Özellikle ruhsal sıkıntıları, sorunları yeterince kapsamayan bir kanunla karşı karşıyayız. Bunun da kapsama alınması lazım, mobbing'in de kapsama alınması lazım. Daha detaylı, daha güzel, daha başarılı bir kanun söz konusu olur. Tabii eğitimde bilinçlendirme de hepsinden önemli.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.