| Konu: | İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 19.06.2012 |
İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz evvel Sayın Bakanımız "İstihdam bürolarıyla ilgili önemli düzenlemeler yapacağız." dedi. İşçileri Allah korusun AKP'nin gazabından. Ne diyebilirim ki? Eğer öyle bir düzenleme varsa bundan sonrası vahim.
Bakınız, elimde üç tane kitapçıkla çıktım: Birisi, 4857 sayılı İş Kanunu, birisi 15/3/2003 tarihli Meclis tutanağı, diğeri de bugünkü 277 sıra sayılı belge. Burada, 32'nci maddenin (a) fıkrasında son İş Kanunu'nun, "4857 sayılı İş Yasası'nın son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir." diyor. Yani en son cümleden kısa bir metin çıkartılmış. Çıkartılan metin, "İşçiye sağlık ve güvenlik risklerine karşı gerekli eğitimi vermekle yükümlüdür." Kim? İşveren. Yani işverenin işçiyi eğitme borcundan kurtarmayı onaylayacaksınız biraz sonra, eğer oylarsanız.
Değerli arkadaşlarım, esasında 7'nci maddesinin (1)'inci fıkrasının son cümlesi. Nedir 7'nci maddesi İş Kanunu'nun? İlk önce Meclise geliş biçimiyle, kiralık işçilik, ödünç iş ilişkisi. 4857 sayılı Yasa'nın daha sonra ilgili maddesi 2003'te tekriri müzakereyle geçici iş ilişkisine çevrildi. İşverenlerin, sizin Ulusal İstihdam Stratejisi Belgesi'nde Bakanın "Hazırlık yapıyoruz, iyi olacak." dediği belgenin içinde, özel istihdam büroları marifetiyle bundan böyle kölelik düzenini, Orta Çağ'ın çalışma koşullarını Türkiye'ye yeniden getireceksiniz. Ondan sonra, Bakan "Bunları nereden buluyorsunuz?" diyor. Ya Bakanı uzmanları kandırıyor, bürokratları kandırıyor ya Bakan gerçekten bu işi bilmiyor.
Bakınız, bunlar Meclisin tutanaklarında var, buraya getirdim, siz de alabilirsiniz. Kiralık işçiliği, esasında iki yerde bulmak mümkün değerli arkadaşlar. Bunlardan bir tanesi, Almanya'nın Berlin şehrinde, bir makine fabrikasında, August Borsig adlı işveren, ta 1837 yılında, makine fabrikasında işleri bitiremeyince Prusya ordusundan asker kiralayarak işçilerini tamamlıyor ve kiralık işçilik lügate öyle giriyor. İkincisi de Osmanlı döneminde Mecelle'de var, icarı adem yani kiralık adam. Kim kiralıyor? İşveren, bir başka işverene, işçiyi yani insanı köle gibi kiraya verebiliyor. Bunu düzenlemeyi de Bakan "İyi şeyler yapacağız." diye övünç vesilesi yapabiliyor ki bu ayıptır, günahtır. Gerçekten, yani özel istihdam büroları marifetiyle işçi kiralamayı, kiralık işçiliği, yeniden 4857'den daha vahim konuma getirmek, üstelik de kiralanan işçiye o gittiği iş yerinde maliyet unsuru gibi görüp de işverenin eğitim vermesini, onun birtakım çalışma koşullarına karşı önceden uyarlamasını, uyarlama yükümlülüğünü yasadan çıkarmak, ancak ve ancak kölelik düzeninde işçi çalıştırmayı içine sindirebilenlere yakışır. Bu ayıptır, günahtır. Yarın sizin çocuklarınız da işçi olabilir, torunlarınız da işçi olabilir, inşallah da olur buna "Evet." diyenlerin çocukları.
Değerli arkadaşlarım, kıymayın insanlara bu kadar, köle gibi çalıştırmaya izin vermeyin. Yani Bakan farkında değil ne dediğinin. İşçinin eğitimini masraf diye işverene yükümlülükten çıkarıyor ve ondan sonra "Bu rakamları nereden buldunuz?" Dokuz yılda 10 bin küsur kişinin öldüğünü -üstelik kayıt dışı alan buna dâhil değil- Bakan da biliyor, hepiniz de biliyorsunuz ama "Nereden buluyorsunuz?" Eğer çalışma düzeni böyle olursa, işçi korumasız, korunaksız, güvencesiz olursa, işverenlerin, özellikle gözünü kâr hırsı bürümüş işverenlerin insafına terk edilecek olursa iş kazalarını önlemek ne yasayla ne tüzükle ne yönetmelikle mümkün olmaz.
Zaten bu yasa da büyük oranda, büyük bir olasılıkla Anayasa Mahkemesinden geri gelecek çünkü tüzüklerle yapılması gereken pek çok işi yönetmeliklere bırakacaksınız, bıraktınız. Yine geri gelsin diye de bilerek böyle yaptınız.
Hiç olmazsa bu maddede o fıkranın çıkarılmasına izin vermeyiniz diyorum, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.