| Konu: | İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNU TASARISI VE TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 121 |
| Tarih: | 19.06.2012 |
TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Değerli arkadaşlar, 29'uncu maddeyle ilgili olarak verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Öncelikle saygıyla selamlıyorum sizleri.
Az önce vatandaşlarımız arıyorlar. Bir vatandaşımız ilginç bir şey söyledi, onu ileteyim size. Meclisi takip ediyormuş kendisi, diyor ki: "İş sağlığı ve güvenliği kanunu görüşüyorsunuz ama ben şunu istiyorum sizden: Evlatlarımızın sağlığı ve vatanımızın güvenliği ne olacak, onu konuşmanız gerekir." Aslında vatandaşımızın duyarlı olduğu nokta o şu anda, yaşadığımız süreçten sonra, yani teröristler elini kolunu sallaya salaya geliyorlar, evlatlarımızı şehit ediyorlar, gidiyorlar; bu vatan güvensizken, bu vatanın güvenliğini sağlamadan siz neyi konuşuyorsunuz demek istiyor, bunu da sizlere iletmek istedim.
Az önce konuşurken, konuyla alakalı değildi? Belki arkadaşlarımız şunu diyebilir: "Ya, Sayın Vekilim, sen ne anlattın öyle?" Tabii, süre yetmediği için yarım kaldı. Yani Urfa'dan bahsettim, o cezaevinden, oradaki olaylardan; bir de Urfa'nın genel durumundan bahsettim. Bağlantı neydi? Bağlantı şuydu, bir cümleyle onu söyleyeyim: Bakın, öyle bir hâlde siyaset yapmaya çalışıyorsunuz ki oradaki insanları 16 liraya muhtaç etmişsiniz. O insanlar orada üretmiyorlar, o insanlar kazanamıyorlar. Su var, toprak var. Suruç'ta insanlar diyorlar ki: "Biz üretmek istiyoruz. Su getirin bize." Fakat siz suyu getirmiyorsunuz. "Karınca hızıyla gidiyorsunuz." dedim. Yani GAP o bölgedeki sekiz ile hizmet edecek, siz "Hayır." diyorsunuz, oy deposu olarak görüyorsunuz. 670 bin insan yeşil kartlı Urfa'da, 670 bin değerli arkadaşlar. 10 AKP milletvekili var aranızda. Nüfusun yüzde 45'i yeşil kartlı. O sistem suç üretiyor. O suçtan sonra cezaevine insanları koyarken, daha doğrusu insanları koyacak cezaevi yetiştiremezsiniz. Bunu anlatmaya çalışmıştım size. Bu sadece Urfa için geçerli değil, her il için geçerli. Bu anlayıştan artık vazgeçin.
Ben Sayın Bakanın samimiyetine inanıyorum, güveniyorum. Yani kendisi iyi niyetli, gerçekten iyi niyetli. Ama, değerli arkadaşlar, o insanlar üretirse yani ekonomik ilişkiler değişirse, kazanırsa, bununla belki sizlerin oyları gidebilir, o ayrı mesele ama Türkiye kazanacaktır. Yani bunu anlatmak istemiştim.
Şimdi, kanunla ilgili, daha doğrusu maddeyle ilgili şunu belirtmek isterim: Arkadaşlarımız anlatıyorlar konuyla ilgili olarak, benim de dikkatimi çekiyor; siz de sorguluyorsunuz mutlaka "Niye biz bu iş kazalarında, ölümlü kazalarda, yaralanmalı kazalarda hep lideriz, Avrupa'nın lideriyiz?" Dünyada 3, 4, 5; oralarda, gidip geliyoruz, yani hep böyle kafadayız dünyada. Bunun altında yatan nedir? Rakamlar çok çarpıcı. Herkes söylüyor, ben bir daha söyleyeyim. Yani siz?
Bugün Adalet Bakanını izliyorum televizyonlarda, diyor ki: "Geçmişten gelen sorunlarla?" Yahu, on yıldır iktidardasınız. Sayın Bakan da mı aynı şeyi söylüyor, onu merak ediyorum. Yani geçmişten gelen konular mıdır? On yıldır, arkadaşlar, bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz. Yönetemeyecekseniz bırakacaksınız, gideceksiniz ama şunu söyleyemezsiniz: Bir yılda 1.100 kişi, bu insanlar iş kazalarında ölüyorsa? Resmî rakamlardan bahsediyorum. Arkadaşlarımız bunu üretiyorlar. Yani onlar daha uzman. Çok iyi niyetle de çalışıyorlar. Günde 3 kişi ölüyor; 3 kişi, günde. Bu sosyal güvenliğe kayıtlı olan sigortalılardan bahsediyoruz. Onun dışındaki resmî olmayan rakamlar nedir, onları siz de bilmiyorsunuz, ben de bilmiyorum.
11 bin kişi on yılda ölmüş sizin iktidarınızda. Niye ölmüş? Bunun altında yatan nedir? Yani Avrupa'yla biz boy ölçüşmeye çalışıyoruz, onlarla rekabet etmeye çalışıyoruz. Avrupa ülkelerinin ortalamalarının 7 katı bizdeki ölümlü kazalar veya iş kazaları, 7 katı. Bunun altında ne yatıyor? Hiç bununla acaba arkadaşlarımız ilgilendiler mi, düşündüler mi? Daha doğrusu, Sayın Bakan, Hükûmet bu konuda ne düşünüyor?
Şunu diyebilirsiniz: Evet, bak yol alıyoruz. Bugüne kadar müstakil bir kanunumuz yoktu, iş sağlığı ve güvenliği konusunda bir kanun çıkarıyoruz. Bugüne kadar işte yönetmeliklerle idare ediyorduk. Az önce Sayın Hocam da, Oğuz Hocam da belirtti, aslında bir kanun var, İş Kanunu var, 2003'te çıktı, onun ilgili kısımları var. Bundan sonra bu iş düzelecek diyebilirsiniz.
Ama, değerli arkadaşlar, anlayış şu olursa, Adalet Bakanının anlayışı olursa hiçbir şey düzelmez. Adalet Bakanımız, Komisyonda çalışıyoruz -o da belki iyi niyetli, ayrı mesele. İyi niyetle zaten işler çözülecek olsa her şey çözülür- ne diyor? "Benim istifamla sorunlar çözülürse hemen istifa edeyim." Bu anlayışı yıkmak zorundayız. Sen istifa et, burada AKP Grubundan bu işi yapacak en az 10 tane adam çıkar, merak etme.
Şunu bilsin insanlar, bu görevi yapanlar: Bu sorun çıkarsa, cezaevlerinde yangın çıkarsa Adalet Bakanı istifa eder. İnanın, o yangınlar çıkmaz zaten, o olaylar olmaz, iş kazaları da olmaz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.