GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: AFET RİSKİ ALTINDAKİ ALANLARIN DÖNÜŞTÜRÜLMESİ HAKKINDA KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:107
Tarih:16.05.2012

DEMİR ÇELİK (Muş) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi şahsım ve partim adına saygı ve sevgiyle selamlıyorum.

Görüşülmekte olan kanunun 19'uncu maddesinin (a) bendi ve dolayısıyla (ğ) ve (n) bentlerine ilişkin düşüncelerimi ifade etmek için kürsüdeyim.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; afet riski altındaki alanların kentsel dönüşüme tabi tutulması yönlü, birkaç aydır Meclisimizin gündeminde olan, zaman zaman birçok muhalefet partisinin dile getirdiğine benzer düşünceleri gerekçelendirerek ifade etmiştik. "Risk alanı" diye bir tabir, günümüzün bilimsel verileri nezdinde giderilebilir, belirli bir standardizasyona tabi tutulduğu takdirde de yaşam alanlarına dönüştürülebilinir. O açıdan gerek deprem gerekse afet riski arz eden bütün alanlar, ilgili yönetmeliğe ve ilgili standarda tabi tutulduğu takdirde yaşam alanlarına dönüştürüleceği gerçeğinden hareketle kent ve kent periferisinde bulunan bir kısım alanların bu amaca uygun kullanılması gerekirken "risk alanı" ibaresine tabi tutularak değiştiriliyor, dönüştürülüyor olması, bir kısım sermaye ve çıkar gruplarına hizmetten öte bir anlam ifade etmeyeceği kaygılarını paylaşmaktayız. Bu açıdan da yapılacak her türlü değişiklik öncelikle toplumsal ihtiyaçlarla birlikte mevcut yasal düzenlemeyle olan ilişkisini kurgulamak, bu anlamıyla çelişkileri varsa gidermek gibi bir görevimiz var.

Ticaret ve finans merkezleri, fuar ve sergi alanları ya da şehir girişleri gibi önemli alanlarda söz ve yetki sahibi olması ken o şehrin, o kentin, o kentin, o yerelin yerel yöneticileriyken işi, merkezî hükûmete devretmek, merkezî hükûmetin de "bakanlık" ibaresiyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığına bu inisiyatifi, bu kararı veriyor olmak, her şeyden önce 3194 sayılı İmar Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu'yla da bir çelişki arz eder.

2005'te 5393 sayılı Belediye Yasası çıktığında, geçmiş yılların birikimi olan sorunların telafisine yol açacağı, bu anlamıyla da önemli bir adım olacağı beklentisine binaen çıkan bu kanun, bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığının TOKİ'ye vereceği inisiyatifle bizatihi lağvediliyor, işlevsiz hâle getiriliyor. Yetmiyor, 3194 sayılı İmar Kanunu ve bu kanuna bağlı olarak, hem mali bütçenin hem kamu ve mali hizmetlerin üretilmesinde öngörülen hükûmetler programıyla örtüşen, onunla çelişmeyen bir niteliğe kavuşturulması gerekirken, bütün bu gelişmeleri hiçe sayan, dikkate almayan "Ben bildim, ben yaparım." oldubittisine getirilecek herhangi bir değişiklik, bizim üzerine titrememiz gereken, 1999'dan bu yana ülkemiz ve ülkemiz halklarının başta Marmara olmak üzere her yerde ve bölgede karşılaştıkları riskleri bertaraf eden, gideren özellikte olmayacaktır, aksine, var olan sorunu kangrenleştirip kaosa dönüştüren, içinden çıkılmaz bir yumağa, dolayısıyla da yeni problemlerin bizatihi kendisine yol açmış olacağız. Kaygımız odur ki mevcut, var olan sorunu giderme çabası, iyi niyetten bağımsız bir kısım oldubittilerle toplum ihtiyacını karşılamaktan uzak bir konuma getirilecektir.

O nedenle, bu ve benzeri yasalar katılımcılıktan yoksun, mesleki odaların düşünceleri, önermeleri ve eleştirilerini dikkate almadan, bizatihi bu sorunla direkt muhatap olan toplum dinamikleri, onların zararları, bu dönüşümün ortaya çıkaracağı sorun ve problemleri dikkate almayan anlayışlar, hem günümüz demokrasisi, dolayısıyla hukuk devleti olmayla bağdaşmayacağından hem o alanda, o yerde ve yerelde yaşayan vatandaşın problemini gidermeyeceğinden kaynaklı da toplumsal ihtiyaç olmaktan uzaktır, merkezî hükûmetin, merkezî hükûmet adına hareket eden bakanlığın tasarrufuyla sınırlı bir konumda olacaktır. Bu anlamıyla da demokratik olmayacaktır, insani olmayacaktır.

Dolayısıyla da kanuni gücünü toplumdan almayan sadece kanun devleti olmaktan öte bir işlevi olmayacaktır diye düşünüyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.