GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:120
Tarih:14.06.2012

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 276 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı'nın 17'nci maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının 17'nci maddesi kuruma başvurunun nasıl yapılacağını ve işlemlerin nasıl yürütülüp sonuçlandırılacağını konu etmektedir. Bunun dördüncü fıkrası da idari yargı yolunun bitirilmesini esas almakta ancak "telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ihtimali bulunan hâllerde idari başvuru yolları tüketilmese dahi başvuruları kabul edebilir" hükmü yer almaktadır. Önergemiz,  kabul edilmesi durumunda işlemin nasıl sonuçlandırılacağını hükme bağlayan bir önergedir. Dolayısıyla Sayın Komisyonun ve Hükûmetin bu önergeye -maddenin daha olgunlaşması amacıyla verilmiş olmasına rağmen- katılmamasını gerçekten hayretle karşıladığımı ifade etmek istiyorum.

Peki, başvurudan sonra kuruma gönderdi, ne olacak? İdare yaptığı işlemle ilgili sonucu kuruma bildirecek ki bu işlem tamamlansın. Böyle son derece iyi niyetle hazırlanmış bir önergeye dahi katılmayan Komisyon ve Hükûmet, anlaşılan o ki muhalefetten gelen öneri ne olursa olsun -ağzıyla kuş tutsa dahi- kabul etmez çünkü ilahî kitap sadece onlara hak veriyor! Buradaki muhalefet partilerine mensup hiçbir milletvekili doğruyu düşünemez, doğruyu bilemez! Bunlar, bu Cenabıallah'ın yarattığı en kutsal varlıklar olarak sadece AKP'de toplanmıştır! Böyle bir şey olabilir mi Sayın Bakan? Nasıl sonuçlandıracaksınız bu işlemi? Dolayısıyla bu önerge bununla ilgili bir önerge.

Sayın Bakan, dün, yüce kurulun değerli üyeleri, Sayın Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ Bey'e kapatılan adliyelerle ilgili sorular sorduk. Sayın Başbakan Yardımcısı dedi ki: "Bununla ilgili Adalet Bakanlığında bir çalışmanın olduğunu arkadaşlarım bana iletti, henüz kesinleşmiş bir şey yok."

Şimdi sayın bürokratlara buradan sesleniyorum: Siz bir ülkenin Başbakan Yardımcısına doğru bilgi vermiyorsanız kime doğru bilgi vereceksiniz?

Kütahya ilinin Domaniç ilçesinde, Osmanlı'nın beşiğinde adliyenin kapısına bugün kilit vuruldu. Hâkim ve savcıların tayinleri çıkmış, memurların nereye gidecekleri belli olmuş, Tavşanlı'ya bağlanacağı bildirilmiş, Domaniç halkı ayakta. Niye doğru bilgi vermiyorsunuz? Dün bu yüce Meclise niye yanlış bilgi verdirtiyorsunuz? Adam gibi doğru bilgiyi verseniz de "Şu ilde şu kadar ilçe kapanıyor, buradaki adliyeleri kapattık." dese ve Başbakan Yardımcısı da yalancı konumuna düşmese daha doğru olmaz mı? Ne oldu? Dün sakladınız, bugün ortada.

Değerli milletvekilleri, bu kanun sadece 250'ye yakın kaymaklı, iş sahibi olacak iktidar partisi yandaşına yeni iş bulma kanunudur. 246 kadroya yandaşlardan, evlatlarınızdan, damatlarınızdan, gelinlerinizden uygun olanları yerleştirme kanunundan başka bir şey değildir. Ülkede adaletin dağıtıldığı, adliyelerin kapatıldığı bir dönemde kamu denetçisi gelip de hiçbir vatandaşın sorununu çözecek bir durumda değildir. Dolayısıyla bu kanunda yapılabilecek hiçbir şeyin olmadığını ifade etmek bizim görevimiz.

Ama sayın milletvekilleri, sizler okumuyor olabilirsiniz, "Nasıl olsa bizim görevimiz oylama sırasında orada bulunmak." diye düşünebilirsiniz ama bakınız, sizi ve bizleri bürokratlar kandırıyorlar, doğru bilgileri Başbakan Yardımcısına dahi vermiyorlar değerli milletvekilleri. Ya bu bürokratlarla ilgili Bakan aracılığıyla hesaplaşınız ya da bunların bu Kurulda doğru bilgi vermesini mutlaka sağlayınız. Bu muhalefetin görevi olduğu kadar iktidar partisinin, siz değerli milletvekillerinin de görevidir. Benim memleketimde adliye kapanıyor, yalan söylettiriyorlar Başbakan Yardımcısına, bunların nesine güveneceğiz biz? Bu kanunu hazırlayan bu bürokratlar. Doğru bilgiyi vermeyen bürokratın yazdığı hiçbir cümlenin bir anlamı yok.

Önergemize desteğinizi bekliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.