GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:120
Tarih:14.06.2012

FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanunun en önemli maddesine gelmiş bulunmaktayız. Bu madde ile başdenetçi ve denetçi seçimi düzenlenmektedir. Maddeyi okuduğumuz zaman anlaşılmaktadır ki iktidar partisinin çoğunluğunun bir acelesi vardır. Bu acele de alt komisyonda, Komisyonda ve Genel Kurulda kanun tasarısının görüşülmesinde kazandırılmış olan hız ile mütenasip bir durumdadır ve burada da, seçim işlemi on beş gün gibi dar bir sürece sıkıştırılarak belli ki belirlenmiş 1 başdenetçiye, belli ki belirlenmiş 5 tane denetçiye koltukları hazırlanmak üzere verilmektedir.

Burada sizlere kamu denetiminin niçin varlığını birkaç cümleyle izah etmeye çalışacağım.

Değerli arkadaşlarım, parlamenter demokrasiler bir denge ve denetim sistemidir. Parlamenter demokrasilerin özüne inanan insanlar bilir ki dengenin ve denetimin devlet organları içerisinde belirli kurumlara, anayasal olarak verilmiş olan görevlerdir ama Parlamentoda, yasamada ise muhalefete verilmiş bir görevdir, yani denetim organı muhalefetin faaliyetleri ile ortaya çıkacak bir işlemdir, bir anayasal işlemdir, bir parlamento hukukunun gerektirdiği işlemdir.

Şimdi, siz, bu tasarı ile iktidar çoğunluğuna bir denetim organının seçtirilmesi görevini yüklüyorsunuz ve bunu Anayasa'daki birtakım cümleler ile süsleyerek atanacak bir kişiye, seçimmiş gibi bir kılıf içerisinde bir usulü getiriyorsunuz. Eğer bu gerçekten seçim olacak idiyse -bizim önergemizde ifade ettiğimiz gibi- adaylar kim, bunu bir komisyonun incelemesi lazım; bu adayları yüz yüze görüşmek suretiyle mülakata tabi tutması lazım. İki, bu adaylardan seçim yapılacak, Genel Kurul niçin on beş gün içerisinde seçim yapıyor? "Genel Kurulda muhalefetin görüşlerini almak" dedik. Bir uzlaşma ortamı bulabilmek için bu süreyi eğer sınırlayacaksanız en az altmış güne çıkarmak gerekmektedir.

Diğer taraftan, Anayasa'da birtakım seçim işlemleriyle ilgili konulmuş maddenin arkasına sığınılmak suretiyle, bu maddenin içinden dolaşılarak neticede iktidar çoğunluğunun seçeceği bir başdenetçi yerine, muhalefetin de sözünün dinlenebileceği, muhalefetin de demokratik bir katılım sağlamak suretiyle seçilen kişilere demokratik meşruiyet sağlayacak bir usulü niçin benimsemiyorsunuz? Beşte 3 çoğunlukla, iki defa yapılan oylamada, Genel Kurulda bu oyu alamayan kişilerin seçilememiş sayılması ve komisyon tarafından mülakat neticelerinin değerlendirilmek suretiyle, ikinci 3 kişinin Genel Kurula sunulmak suretiyle mutabakat sağlanabilecek bir ortamın sağlanması için bu önerge verilmiştir. Dolayısıyla bunun reddedilmiş olması veya reddedileceği, biraz önce kanaatlerin ifade edilmesiyle ortaya çıkmıştır. Ki ortaya çıkan durum, aslında Milliyetçi Hareket Partisinin önergesinin reddedilmesi değil, kamu denetimiyle ilgili işin özünün, ruhunun reddedilmesi, yani "kamu denetimi yerine iktidarın kendi kendini denetleyebileceği bir kişiyi atama usulünün kabullenilmesi" anlamı ortaya çıkmaktadır.

Diğer taraftan değerli arkadaşlarım, başdenetçi iktidar çoğunluğuyla seçilecektir. Denetçiler de iktidar çoğunluğuyla seçilecektir. Seçilen kişiler de her şeye kadirdir, her işi yapmaya muktedirdir, her şikâyeti inceleyecektir ve sonucuna göre karar verecektir. Peki, burada sadece yüzde 48, yüzde 49 civarında oy almış olan bir partinin oy verenleri mi tatmin edilecektir? Yoksa yüzde 51 gibi, iktidar partisine oy vermeyen kitlenin sesi ne olacaktır? İşte bu sesin ortaya çıkabilmesi, dinlenebilmesi için de muhalefet partilerine, RTÜK Kanunu'nda olduğu gibi, denetçi seçimiyle ilgili bir imkân sağlanmasını önermiş bulunuyoruz.

Elbette ki bunlar biraz sonra kaldırılacak parmaklarda aklın yerine, vicdanın yerine talimat hâkim olacağı için reddedilecektir, bunu biliyoruz. Bunları niçin size söylüyoruz? Allah rızası için, milletin rızasına nail olmak için, gök kubbede hoş bir seda bırakabilmek için söylüyoruz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bal.