| Konu: | AFET SİGORTALARI KANUNU TASARISI VE ZORUNLU DEPREM SİGORTASINA DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 104 |
| Tarih: | 09.05.2012 |
ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 224 sıra sayılı Afet Sigortaları Kanun Tasarısı'nın 3'üncü maddesinde vermiş olduğumuz önerge için söz aldım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu önergemiz, söz konusu maddenin 3'üncü fıkrasında Doğal Afet Sigortaları Kurumunu devlet denetimi dışına alan hükmün kaldırılması ve bu kurumun hesap, iş ve işlemlerinin, harcamalarının müsteşarlık tarafından denetlenmesi yerine Sayıştay tarafından denetlenmesini öngören bir önergedir.
Sayın Bakan biraz önce bir değerli milletvekilinin sormuş olduğu soruya verdiği cevapta, kurumun kamu kaynağı kullanmadığı gerekçesiyle Kamu İhale Kanunu kapsamı dışında tutulduğunu söyledi.
Değerli milletvekilleri, bu kurulda, bu kurumda hiç devlet memuru çalışmıyor mu? "Kamu kaynağı kullanmıyor." demek nasıl bir ibare? Gerçekten, anlamakta güçlük çekiyorum. Sonra, denetimden kaçmanın anlamını anlamakta zorluk çekiyorum. Dolayısıyla bu önergenin yerinde bir önerge olduğunu düşünüyor ve yüce Genel Kurulun değerli üyelerinin buna destek vereceğini ümit ediyorum.
Değerli milletvekilleri, biraz önce, Sayın Bakana sordum. Bugün meydana gelen depremden dolayı şu anda Kütahya ili Simav ilçesindeki vatandaşların sokakta yağmur altında kaldığını, çamur ve diğer sıkıntıların içinde yaşadıklarını, buna karşılık acil çadır ve battaniye ihtiyacının derhâl karşılanması gerektiğini bir kez daha sizlerin huzurunda kendisine söyledim. O süreden bu yana yaklaşık kırk beş dakika geçti, Sayın Bakanın, gerçekten, nasıl sonuç aldığını merak ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu ülkenin bir bölgesinde bir felaket yaşanıyor, 19 Mayıs 2011 tarihinden bu yana aralıksız devam eden bu sarsıntının bu Hükûmet döneminde merak edilip de yerinde incelendiğine şahit olmadık. Bir yıldır söylüyorum: "Bu ülkenin en değerli bilim adamları kimse, bu devletin kaynaklarından görevlendirelim. O bölgedeki depremin özelliği nedir, fay hattında mıdır, değil midir? Son kurduğunuz TOKİ binaları dahi fay hattında olduğu iddia edilen bir bölgede, neden duyarsızsınız?" diye ısrarla bu konuyu gündeme getirmeme rağmen, maalesef bugüne kadar Hükûmetin hiçbir kabine üyesinin bu konuya duyarlı yaklaşmadığını gördüm.
Değerli milletvekilleri, kaymakam ve ilin valisi, korkusundan "Bu memlekette felaket var." diyemiyor, dediği zaman milletvekili, kafasına vuruyor. Bunları, bunları yaşayan bir milletvekili olarak söylüyorum. Eğer bir ilin valisi, bir ilçenin kaymakamı vatandaştan gelen çadır talebini onu azarlayarak geri gönderiyor, "Kardeşim, başımıza iş açmayın." diyorsa vay bu memleketin hâline! Bu insanların tamamının ölmesi mi lazım Sayın Bakanım?
Şu anda bir milletvekilim, ilimin milletvekili, geçen hafta ilçeye yaptığı bir ziyarette, kendi ilçe başkanlığında yaptığı bir toplantıda aynen şu ifadeleri kullanıyor: "O adamı getirin, belediye başkanı AKP'ye geçsin veya bu belediyeyi mutlaka AK PARTİ almalı, yoksa camileriniz yapılmaz." diyebiliyor.
Değerli milletvekilleri, bu ilin milletvekili, o ilçede kendi yöneticilerine, var olan belediye başkanının bir başka muhalefet partisinde olmasından dolayı "Simav'ın dosyalarına bakmıyorum." diyebiliyorsa, size ve kamuoyunun vicdanına bu düşünceyi havale ediyorum. Şimdi, anlıyorum ki bir yıldır feryadımızın duyulmamasının sebebi, o ilçenin belediye başkanının AKP'li olmamasıymış! Bu milletvekilini buraya gelip sizlere hesap vermeye davet ediyorum, bu sözünü bu kürsüden yüce milletimizin önünde geri almaya davet ediyorum. Özür dilemelidir Kütahyalılardan. Milletvekili olabilirsiniz, sizin dışınızdaki bir parti o belediyeyi almış olabilir ama orada yaşayan insanlar belediye başkanlığında başka partiye, milletvekilliğinde size oy vermiş olabilirler. Şimdi, kendisine oy veren insanlara hakaret eden bir anlayışı sizlerin vicdanına sunuyorum.
Bu ilçenin ve bu ilin feryadına, lütfen Sayın Bakanım, son kez, bir kez daha söylüyorum, lütfen kulak veriniz. Orada insanlar perişan, orada insanlar can kaygısında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİM IŞIK (Devamla) - Çok teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.