GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: MHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:92
Tarih:10.04.2012

CELAL DİNÇER (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; MHP grup önerisi lehine CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türk polis teşkilatının 167'nci kuruluş yıl dönümünü yürekten kutluyor, tüm emniyet mensuplarına görevlerinde başarılar diliyorum. İyi ve kötü günlerinde onlara desteklerini esirgemeyen değerli ailelerine de şükranlarımı sunuyorum. Şehitlik mertebesine ulaşan kahraman polislerimizi rahmetle anıyor, onların yakınlarına başsağlığı, gazilerimize de sağlıklı bir ömür diliyorum.

Sözlerime başlamadan önce, Zonguldak Milletvekilimiz Sayın Mehmet Haberal'ın hayatını kaybeden annesine Allah'tan rahmet, geride kalan kederli ailesine başsağlığı dilerim. Ayrıca, tabii afetlerde Çaycuma ve Elâzığ'da hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza da Allah'tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum.

Napolyon'un polis nazırı yani bakanı şöyle diyor: "Korkunç bir cinayetin darağacına çıkarılan failini affederim, hırsızlık, zina suçlarını bile affederim hatta ve hatta imparatoruma silah çekeni bile bağışlarım, sadece polise karşı geleni affetmem çünkü polise çevrilen namlunun ağzından fırlayan kurşun hedefini bulduğu an artık devlet yıkılmaya başlamış demektir. İşte bunu affetmem."

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; polis teşkilatımız, hırsızlık ve kapkaçtan teröre, pasaport ve ruhsat işlemlerinden trafiğe, toplumsal olaylardan yasa dışı örgütsel faaliyetlere, her türlü kaçakçılık suçlarından organize suç çeteleriyle mücadeleye kadar geniş bir yelpazede halkımızın huzur ve güvenlik içerisinde yaşaması için cansiparane çalışmaktadır. Bu zor görevleri ifa ederken sadece bir yıl içinde 45 polisimiz, son on yılda ise toplam 192 polisimiz şehit olmuştur, onlarca polisimiz de yaralanmıştır. Yine son on yılda toplam 1.556 polis görevi sırasında veya görevden kaynaklanan hastalıklardan dolayı vefat etmiştir. Adaletin ilk kapısı olan ve halkımızın devletle ilk temas yüzü olan polislerimizin çeşitli kanun, tüzük ve  yönetmeliklerle kendilerine tevdi edilmiş görevlerinin yoğunluğu, onların asli görevleri olan suç ve suçluyla mücadele etme, suçu önleme, onları aydınlatarak faillerini yakalayıp adalete teslim etmede zafiyete uğratmaktadır. Bunun önüne geçilmesi için asli olmayan görevlerin ivedilikle polisten alınması, bu görevlerin özel güvenlik görevlilerince yerine getirilmesi için gerekli yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; son derece zor şartlar altında özveriyle çalışan polis teşkilatı mensuplarımızın çok büyük sorunları vardır ve çözümü yolunda bugüne kadar atılan adımlar yeterli olmamıştır. Polisimiz diğer devlet memurlarından yüzde 60 daha fazla çalışmaktadır. Ne taşıdığı riskin ne de verdiği hizmetin karşılığını tam olarak alamamaktadır. Polislerimiz emekli olduklarında maaşları yarı yarıya düşmektedir. Diğer kamu görevlileri hafta  sonu, dinî ve resmî bayramlar, yılbaşı ve diğer özel günlerde istirahat ederken polisimiz bugünlerde güvenliği sağlamak için aksine daha fazla çalışmaktadır. Aşırı yoğun ve stresli çalışmanın sonucu olarak kendilerine ve ailelerine zaman ayıramayan polislerimizin psikolojilerinin bozulduğu, zaman zaman intihara meylettikleri herkesin malumudur. Gerçekten intihar oranı en yüksek meslek grubu maalesef polislerimizdir. Sorunların çözülmemesi nedeniyle bunalıma girip intihar eden polislerin sayısı son on yılda 276'yı bulmuştur. Tabii, bu durum polisimizin yirmi dört saat yüz yüze geldiği halka da kaçınılmaz olarak menfi şekilde yansımaktadır.

Sorunlarını etkili ve hızlı bir şekilde yetkili mercilere iletebilecek örgütlü yapı kurmalarına izin verilmeyen polislerimizin atama, terfileri de henüz objektif kriterlere bağlanmış değildir. Yeni ihdas edilen başpolislik unvanı bir rütbe denildiği hâlde uygulamada bu husus yok sayılmış ve bir üst rütbeye atamalar yapılmıştır. Bu husus da hiyerarşiyi bozmuş ve birçok yargı kararına sebebiyet vermiştir. Polislerimiz hâlâ atama, yer değiştirme ve görevde yükselme gibi hususlarda tavassutta bulunacak birilerini aramak zorunda kalmaktadır.

Son dönemlerde etkinliği artan Polis Sandığının, üyelerinin birikimlerini kârlı yatırımlara dönüştürecek, elde edilen kârın üyelere en verimli şekilde yansıtabilecek bir yapıya kavuşturulması gerekmektedir.

Parlamento olarak, başta Hükûmet olmak üzere herkesin güvenlik güçlerimize olan bu görevimizi layıkıyla yerine getirmesi gerekiyor. Yoksa, polislere verilen sözler, kuru kuru bir Polis Günü kutlamakla yetinilmemelidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AKP İktidarı ile polis teşkilatımız üzerinde bazı oyunlar oynanmaya başlanmıştır. Polis teşkilatımızı bir cemaatin, bir görüşün temsilcileri gibi yansıtan birtakım çalışmaların ve söylemlerin olduğunu basından izliyoruz, bunu şiddetle kınıyorum. Polis teşkilatımızın bu oyunlara gelmeyeceğine inanıyorum.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; terörle mücadele ettiğini iddia eden iktidar, her nedense Orta Doğu'dan, Arap Baharı rüyasından uyanıp bir türlü ülke içine gelememiştir. Geçtiğimiz yıl teröristlerce kaçırılan Muş Kaymakam adayı Kenan Erenoğlu, Astsubay Abdullah Sörfçeler, Polis Memuru Nadir Özgen, Uzman Çavuş Kemal Ekinci ve Zihni Koç'u kurtarmak için hiçbir çaba gösterilmiyor; ama Libya'ya NATO'yla birlikte giriyor, Müslümanların katledilmesine göz yumuyor, Suriye'ye girmek için bahaneler arıyor ve savaş tamtamları çalmaya devam ediyor. Oysa, yanı başımızdaki PKK terör kamplarında her gün görüntüleri yayınlanan bu vatan evlatlarımızın kurtarılması için kılını dahi kıpırdatmıyor. İktidarın bu vurdumduymaz tavırdan vazgeçmesini bekliyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyasi iktidarın geçmişte yaptığı ve hâlen uygulamaya devam ettiği, özellikle polis teşkilatı üzerinden kendi emellerine uygun olarak yapmak istediği yanlış davranışlardan bir an önce vazgeçmesini diliyoruz. Son zamanlarda sendikal haklar isteyen işçi, memur ve öğrencilere uygulanan şiddetten vazgeçilmesini, aşırı güç kullanarak polisimizin itibarının sarsılmamasını diliyoruz.

Sözlerime son vermeden önce bir hususa değinmeden geçemeyeceğim, Deniz Feneri iddianamesi. Allah nazardan saklasın, Deniz Feneri sanıklarının hepsi masum insanlarmış, görevden alınan savcılar bu masum insanlara iftira atmış! Bakınız, yeni savcılar, ne güzel, tüm sanıkları aklamaya çalışıyorlar. Çantasında peynir, yumurta taşıyan, elinde "Parasız eğitim istiyoruz." pankartı taşıyan öğrencileri örgüt üyesi sayıp suçu da yasadışı terör örgütü olarak niteleyen ve haklarında yirmi yıldan fazla hapis cezası isteyen cesur yürek savcılarımız, Deniz Feneri davasında örgütlü suç unsuruna rastlayamamışlardır. Peynirden, yumurtadan suç örgütü çıkaran savcılarımız, ne hikmetse asrın soygunu olan Deniz Feneri hırsızlığında yufka yürekli davranıp suç örgütü bulamamışlardır. Mahkeme salonlarında "Adalet mülkün temelidir." yazısı Deniz Feneri iddianamesinde çok farklı, sanıkların istediği gibi yorumlanarak mal ve mülk anlamında değiştirilmiştir. Bu nedenle, 10 binlerce masum insanın bağışları hortumcuların malı sayılıp korunmaya çalışılmıştır. Bu iddianame, adaletsizliklerle kalkınan partinin yargıda başardığı yeni adalet sisteminin parlak bir yansıması olarak tarihe geçecektir. Ne diyeyim? Sayın Başbakanın Sivas davası kararı için söylediği sözü burada tekrar etmek istiyorum: Deniz Feneri iddianamesi milletimize hayırlı olsun.

Sözlerime son verirken Türk polis teşkilatının 167'nci kuruluş yıl dönümünde tüm teşkilat mensuplarını bir kez daha kutluyor, üstün başarılarının devamını diliyor, yüce heyetinizi de saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Dinçer.