| Konu: | BİREYSEL EMEKLİLİK TASARRUF VE YATIRIM SİSTEMİ KANUNU İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 118 |
| Tarih: | 12.06.2012 |
RAHMİ AŞKIN TÜRELİ (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 271 sıra sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında kişisel görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisinin ciddi yapısal problemleri vardır ve bu yapısal problemler AKP iktidarları döneminde ağırlaşmıştır. Bunun en önemlilerinden bir tanesi yurt içi tasarrufların düşüklüğüdür. Yurt içi tasarruflar önemli midir bir ekonomi için? Önemlidir. Önemi de şuradan kaynaklanmaktadır: Bir ekonominin büyüyebilmesi için, gelişebilmesi için yatırım yapma ihtiyacı vardır. Bu yatırımların sağlanabileceği temel kaynak da tasarruflardır ama eğer yurt içindeki tasarruflar, yani sizin ürettiğiniz, kamu ve özel sektörün ürettiği, yarattığı tasarruflar yatırımları karşılamakta yetersizse o zaman ne olur? Dışarıdan tasarruf alırsınız, dış tasarruf ithal edersiniz, yani başka bir deyişle cari işlemler açığı verirsiniz.
Şimdi, Türkiye'nin yurt içi tasarrufları diğer ülkelerle karşılaştırıldığında düşük. Bunu biliyoruz. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde hepsinde yüzde 30'lar civarında fakat ilginç olan, zamansal olarak da yurt içi tasarrufların düşmesi. Değerli arkadaşlar, bakın, 1990'lı yıllarda -ki içinde 1994 krizi ve 1999'daki ekonomideki daralma da var- Türkiye ekonomisinin yurt içi tasarruflarının millî gelir içindeki payı yüzde 23'tür. AKP döneminde, 2003-2011 döneminde ise yüzde 15'e düşmüştür. Bu da şu demektir: 1990'lı yıllarda hiç cari açık vermeyen Türkiye ekonomisi, AKP döneminde çok yüksek cari işlemler açığı vermeye başlamıştır ve sizin de bildiğiniz gibi, 2011 yılında cari işlemler açığının millî gelir içindeki payı yüzde 10'a düşmüştür değerli arkadaşlar. Bakın, 2002 yılında cari işlemler açığının miktarı 1 milyar doların altında değerli arkadaşlar, 0,6 milyar dolar ama 2011 yılında 77 milyar dolara çıkmıştır. Tabii bu, bu açıdan baktığımızda çok üzücü bir tabloya işaret ediyor.
Tabii yurt içi tasarruflara kamu-özel ayrımında bakmamız lazım oradan bir sonuç çıkarabilmek için. O açıdan da baktığımızda şunu görüyoruz: AKP döneminde kamu kesimi açıkları daralıyor yani kamu tasarruf yatırım açığı daralıyor fakat özel kesim çok hızlı bir biçimde açık vermeye başlıyor ve kamu kesimindeki iyileşmeyle özel kesimdeki kötüleşmeyi kıyasladığımızda özel kesimdeki kötüleşme kamu kesimindeki iyileşmenin çok üstünde. Bunun sonucunda da ekonominin yurt içi tasarrufları düşüyor.
Bakın değerli arkadaşlar, 2002 yılında özel tasarrufların millî gelir içindeki payı yüzde 24; 2011 dönemindeyse yüzde 10'lara düşmüş. Tabii, bu şunu gösteriyor: Demek ki kamu düzelirken özel kesim bozuluyor. O zaman yalnızca kamu kesimi disiplinine, mali disipline odaklanan politikaların Türkiye'de başarılı olma şansı yok değerli arkadaşlar, artık bu politikaları değiştirmek gerekiyor. Sayın Bakan, hâlâ eski politikalarla, maliye politikasıyla, para politikasıyla bir yere gitmek mümkün mü? Mümkün değil tabii ki. Ve onun sonucunda da Türkiye ekonomisinin yaşadığı temel problem üçüz açıktır değerli arkadaşlar, yani AKP döneminde hem kamu kesimi açık vermektedir hem özel kesim açık vermektedir hem de dış açık yani cari işlemler açığı verilmektedir. Bunu bir yere kaydedelim. Tabii, dünyanın hiçbir yerinde yok bu üçüz açık. Aslında literatürde ikiz açık var, üçüz açık yok ama başka türlü de açıklamak mümkün değil; o açıdan da Türkiye literatüre girmiştir, sizleri tebrik ediyorum.
Tabii, tasarrufların artmasında bireysel emeklilik sisteminin zayıflığı önemli, o açıdan da bu önümüze gelen kanun tasarısını memnuniyetle karşılıyoruz ama bunun dışında uygulanan makroekonomik politikaların bunda rolü yok mudur? Uyguladığınız para politikasıyla, enflasyon hedeflemesine odaklanan ve yalnızca fiyat istikrarını sağlamaya çalışan politikalarla bugün gelinen nokta Türkiye ekonomisini yüksek cari açıkların kucağına bırakmıştır ve giren sermaye hareketleri, Türkiye'ye giren, hızlı bir biçimde giren sermaye Türk lirasını değerli hâle getirmiştir, değerli Türk lirası ithalatı patlatmıştır ve yüksek cari işlemler açığı verilmiştir.
Burada şunu düşünmek gerekir -tabii zamanımız az- onu vurgulayalım: Dış tasarruf ile özel tasarruflar arasında zıt yönlü bir ilişki vardır. Buradaki yanlışlık, yalnızca tasarrufları artırarak daha yüksek tasarruflarla yatırım açığını karşılamak değil, yatırımlardan tasarrufa giden ilişkiyi de ciddi biçimde göz önüne almak gerektiğidir yani yalnızca tasarruftan yatırıma giden ilişki yoktur. Yatırımları artırarak, onun sonucunda da millî geliri artırarak ve tasarrufları artırarak Türkiye ekonomisinin dengelerini sağlamanın mümkün olduğunu düşünüyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Türeli.