| Konu: | AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 114 |
| Tarih: | 31.05.2012 |
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 28'inci maddede verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye, kullandığı doğal gazın yüzde 98'ini, petrolün yüzde 91'ini, taş kömürünün yüzde 90'ını ithal etmektedir. 2011 yılındaki 240 milyar dolarlık ithalatımızın yüzde 22,42'si yani 54 milyar doları enerji ithalatıdır.
1990'larda yüzde 48 olan talebin yerli üretimle karşılanma oranı 2009 yılında yüzde 29,5'a, 2010'da 28,5'a ve 2011 yılında ise 27,6'ya düşmüştür. Sürekli devam eden bir düşüş söz konusudur.
Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için enerji tasarrufunun yanında yerli ve yenilenebilir enerji potansiyellerinin harekete geçirilmesi elzem bir hâle gelmiştir.
Dünya Enerji Konseyi Türk Millî Komitesinin raporlarına göre, Türkiye öz kaynaklarını harekete geçirdiğinde 750 milyar kilovatsaat elektrik üretme kapasitesine sahip bir ülkedir. Ayrıca, enerji verimliliğinden 58 milyar kilovatsaat, santrallerin rehabilitasyonuyla 19 milyar kilovatsaat elektrik katkısı da sağlanabilecektir.
2011 tüketimimizin 228 milyar kilovatsaat olduğu düşünüldüğünde, yeterli üretim sağlandığı gibi 599 milyar kilovatsaatlik ihracat da yapılabilecektir ancak AKP Hükûmeti tarafından Türkiye'nin bu potansiyeli kullanılmamakta, enerji açığını kapatmak için ithal kaynaklara ve fosil yakıtlara başvurulmaktadır.
Mevcut kurulu gücün yüzde 46'sı oranında kapasiteye sahip olan doğal gaz ve kömür santrallerine lisans verilmiştir. Mevcut kurulu gücün yüzde 84'ü oranındaki kömür ve doğal gaz yatırımları başvuru, inceleme ve değerlendirme aşamasındadır. Bu yatırımlara onay verildiği takdirde, mevcut kurulu gücün 1,3 katı oranında kömür ve doğal gaz yatırımlarına onay verilmiş olacaktır. Bu durumda hem dışa bağımlılık hem de sera gazları salımı artmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülke genelinde kullanılan elektriğin yaklaşık yüzde 18'i kaçaktır. Kaçak elektriğin vergi kaybıyla birlikte maliyeti 5 milyar Türk lirasını bulmaktadır. Biraz önce Sayın Maliye Bakanı bunu "2 milyar Türk lirası" olarak ifade etti. Bizdeki veriler 5 milyar olmakla birlikte, biz bunu 2 milyar Türk lirası olarak da kabul etsek kaçak oranı çok yüksek boyutlardadır. Bu kaçağın faturası ise Türkiye genelindeki bütün abonelere haksız bir şekilde paylaştırılmaktadır. Vatandaşlarımızın tamamı bu konudan muzdariptir ve şikâyetçidir.
Tüketici tarifeleri, 2008 yılından bu yana tek zamanlı mesken abonelerinde yüzde 91 oranında, tarımsal sulama ve alçak gerilim sanayi abonelerinde ise yaklaşık yüzde 84 oranında artmıştır. Özelleştirme stratejisinin uygulanmaya başladığı Aralık 2007 tarihinden 2011'e kadar yani dört yılda dağıtım hizmet bedelinde yüzde 141, perakende hizmet bedelinde yüzde 155, kamunun elindeki iletim hizmet bedelinde yüzde 123 oranında zam yapılmıştır. Bu dönemde enflasyon yüzde 33,98 artarken dağıtım şirketlerinin enflasyonun yaklaşık 4 katı oranında zamlı tahsilat yapmalarına imkân tanınmıştır. 2009 yılında sayaç okuma bedeli olarak tüketiciler dağıtım şirketlerine 40 milyon Türk lirası ödemiştir. Sayaç okumaya ilişkin Danıştayın verdiği kararla, kilovatsaat başına tüketicilerden yapılan tahsilatın haksız olduğu tespit edilmişken, bu haksızlığı gidermesi gereken EPDK, 1 Ocak 2012'den itibaren geçerli olmak üzere okuma başına 41 kuruş tahsil edileceğini açıklamıştır. Bu kararla, 2012 yılında sayaç okuma için abonelerden 100 milyon Türk lirayı aşkın tahsilat yapacaktır.
Değerli milletvekilleri, bu düşüncelerle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.