| Konu: | ÇOK TARAFLI YATIRIM GARANTİ KURULUŞU SÖZLEŞMESİNİN MADDELERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN ONAYLANMASI HAKKINDA (S.S.40) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 16 |
| Tarih: | 03.11.2011 |
CHP GRUBU ADINA AYŞE NEDRET AKOVA (Balıkesir) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; dünyanın birçok ülkesinden önce seçme ve seçilme hakkını, uygarca yaşama bilincini veren, çağ dışılıktan kurtaran, cumhuriyetimizi kuran Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk sayesinde bu Mecliste yer alan bir kadın olmanın onurunu yaşayarak Atatürk ve İsmet İnönü'yü saygıyla ve minnetle anıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İsmet Paşa Ulusal Kurtuluş Savaşı kahramanlarından olup, savaşın zor şartlarında da olsa bu ülkenin çocuklarını babasız bırakmamıştır. İnönü, çok partili hayata geçmemizi sağlayarak demokrasinin önünü açmıştır. Türkiye'nin geçmişinde "Millî Şef faşizmi" hiç olmamıştır, ancak dün iktidar çoğunluğuna dayanarak, uygulamalarda görüldüğü gibi denetim yetkisi askıya alınarak, elimizden alınarak darbe yapılmıştır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Yine kanun hükmünde kararnamelerle?
BAŞKAN - Sayın Akova, bu konu dünde kaldı, yani lütfen maddeye gelelim.
Buyurun.
AYŞE NEDRET AKOVA (Devamla) - Bitiriyorum efendim.
?Türkiye Büyük Millet Meclisi baypas edilmektedir, hukuk çiğnenmektedir.
Saygıdeğer milletvekilleri, uluslararası yabancı sermaye yatırımları, ülkemiz ekonomisinin büyümesi ve kalkınması açısından çok önemlidir. Yabancı sermaye yatırımlarını çekebilmek için, birçok teşvikin yanı sıra ülkemizin politik riskinin az olması gereklidir.
Geçmişe baktığımızda, ülkemize gelen yabancı sermaye yatırımları yeni baştan bir sanayi sektörüne yatırım yapmak için değil, var olan bir kuruluşu almak için olmuştur. Ya bir bankamız satılmıştır ya bir önemli kamu kuruluşumuz satılmıştır ya da Türk Telekom gibi önemli bir kamu kuruluşumuz altı yıllık toplam ciro değerine satılmıştır. Önemli olan, yabancı yatırımın ülkemize yeni bir teknoloji getirmesi, yeni bir fabrika kurması, sıfırdan ülkemizde katma değer yaratmasıdır. Şimdi ülkemizde yabancı sermaye yatırımlarına garanti sağlamak için Çok Taraflı Yatırım Garanti Kuruluşu Sözleşmesi'nin maddelerinde değişiklik yapılması için kanun tasarısı gündemimizde.
Çok Taraflı Yatırım Garanti Kuruluşu ülkemizdeki yabancı sermaye yatırımlarına garanti sağlamaktadır ancak baktığımızda, 1991 yılından bu yana, yirmi yılda toplam 1 milyar 200 milyon dolar garanti sağlanmıştır yani yıl başınaortalama düşen garanti miktarı 60 milyon dolardır. Yılda 60 milyon dolarlık garantinin ülkemiz kalkınmasına faydası ne olabilir? Bir de siz düşünün. Bu sözleşmede yapılacak değişme acaba garanti sağlanacak yabancı sermaye miktarını yüzde 100 artırır mı? Diyelim ki, yüzde 100 artırdı yani yılda 120 milyon dolarlık garanti sağlanmasının ülkemiz ekonomisine katkısı çok mu büyük olacaktır? Bunları düşünmekte fayda vardır. Demek ki, ülkemize yabancı sermaye yatırımı çekebilmek için daha ciddi düzenlemelere gerek vardır.
Değerli milletvekilleri, yabancı sermaye çekmede en önemli faktör ise politik riski azaltmaktır. Politik riski azaltmak için komşularımızla sürekli çatışmacı bir unsurla, iç politikaya yönelik söylemlerle politika izlemeyi bırakmamız lazımdır, dünyanın terörist olarak kabul ettiği kişilerle görüşülmemesi lazımdır, uluslararası politikada şov yapmayı bırakmak lazımdır. Politik risk unsurunu sıfırlamak için daha uzlaşmacı bir politika izlemek zorunludur.
Çok değerli milletvekilleri, hangi partiden olursa olsun biz siyasetçiler temel prensiplerde anlaşıp politik icra için ortak bir paydaya rahatlıkla ulaşabiliriz. Her türlü teröre ve şiddete karşı çıkmak, eşitsizlik ve adaletsizliklere "Dur" demek, her adımda demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne göre hareket etmek, bireysel özgürlükleri artırıcı bir şekilde herkesi kapsayan bir anayasayı vücuda getirmek, demokratik kurum ve kuralları yozlaştırmaktan kaçınmak, demokratik hak ve özgürlüklerin demokrasiyi yok etmek için kullanılmayacağında anlaşmak, tutukluluk sürelerinin cezaya dönüşmemesi için belirli kişilere gösterilen adaletin herkese gösterilmesi ortak paydamız olduktan sonra ülkemizi olması gereken çağdaş, gelişmiş medeniyetler seviyesine rahatlıkla getirebiliriz.
İnsan hakları ihlalinde, cinsiyet temelinde en önemli haksızlık kadına yönelik uygulanmaktadır. Kadının en temel hakkı olan yaşam hakkının elinden alınmak istenmesi ve insanca yaşamasının önüne engeller çıkartılması acilen çözüm üretilmesi gereken bir alandır.
Kadına yönelik aile içi şiddetin yanı sıra, çalışma hayatında işe alınma, terfi ve ücretlerde uygulanan eşitsizlikler, gelir ve eğitim düzeyi fark etmeksizin farklı toplumlarda ve kültürlerde yaşayan kadınların ortak sorunudur.
Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda kadın haklarının korunması ve geliştirilmesi, kadın erkek eşitliğinin sağlanılmasına yönelik gerekli düzenlemeler, çalışmalar devam etmektedir.
Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarı üzerinde çalışılmaktadır. Öncelikle, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının korunması, ülkemizde kadın cinayetlerinin son bulması ve devletin şiddeti önleme, şiddete uğrayanı çok yönlü koruması amaçlanmıştır. Ortak akıl ve irademiz bu kanunun hızlı bir şekilde yasalaşmasını sağlayacak bir uzlaşma zemini yaratmak zorundadır. En kısa zamanda kadın ve aile bireylerine yönelik şiddetin engellenmesi için gerekli yasal düzenlemenin yapılması ortak temennimizdir.
Çok değerli milletvekilleri, Balıkesir ilimizde ve körfezimizde zeytin hasat dönemi başlamıştır. Ülkemizdeki zeytin ağaçlarının yüzde 10,5'i Balıkesir ilimiz sınırları içerisindedir. Yağlık zeytin üretiminde de ilimiz birinci sıradadır. Bu yüzden, zeytinyağı tanıtımı, tüketiminin artırılması, iç ve dış pazarının genişletilmesine devlet desteği bizim için çok önemlidir. Zirai ilaçların, gübrenin ve mazot fiyatlarının çok sık ve yüksek oranlı artışları zeytin üreticisini zor durumda bırakmaktadır. Ürün destek prim sisteminin telafi edici değil, planlayıcı ve üretim kalitesini artırıcı bir işlev yerine getirmesi gerekir. Ürünün kilogram başına ödenen destek primi, üretim maliyetlerinde ve enflasyondaki artış dikkate alınarak artırılmalıdır. 1998 yılında zeytinyağına verilen 40 sent prim, artan enflasyona rağmen, 2009 yılında 15 sent, 2010 yılında 30 sent olan zeytinyağı primi nedeniyle üreticiler, çocuklarını zeytinliklerini satarak evlendirmekte, iş yerlerini yine zeytinlik satarak açabilmektedir. Destekleme primi enflasyon oranında artırılmadığından zeytin üreticisi çok mağdur durumdadır. Bu destek yıllar içerisinde inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. 2011 ve 2012 dönemi için verilecek 50 sentlik destekleme primi de yetersizdir. Avrupa ülkelerinde verilen devlet desteği 2 Türk lirası civarındadır.
Balıkesir'de kırsal kesimde yaşayan nüfus Türkiye ortalamasının üzerindedir. Dolayısıyla Çiftçi Mallarını Koruma Kanunu'nda değişiklik yapılarak çiftçi malları koruma başkanına aylık ücret ile koruma ve ihtiyar heyeti azalarının görevlerini daha iyi yapmaları için huzur hakkı ödenmesinin sağlanmasına katkıda bulunmanızı istiyorum. 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanun 1941 tarihinde çıkarılmıştır. Bu Kanun, günümüz sosyoekonomik şartlarında çiftçilerimizin ihtiyaçlarının karşılanması hususunda yetersiz kalmaktadır. 4081 sayılı Kanun'un 9'uncu maddesine göre murakabe heyeti ile koruma ihtiyar meclisleri azalarına bu kanuna tevfikan yapılacak hizmet ve muamelelerden dolayı koruma sandığından hiçbir ücret ve masraf verilmez. Günümüz sosyoekonomik şartlarında herhangi bir işte çalışana emeğinin karşılığında ücret vermeksizin çalıştırmak mümkün olmamaktadır. Kişinin emeği karşılığında ücret alması da Anayasa'mız tarafından koruma altına alınmıştır. Murakabe heyetinin bir kısmı devlet memurlarından seçilirken diğer 5 üye hiçbir ücret almayan koruma ve ihtiyar meclisleri azalarından oluşmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE NEDRET AKOVA (Devamla) - Bu nedenle, çok teşekkür ediyorum efendim, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)