| Konu: | POSTA HİZMETLERİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 101 |
| Tarih: | 08.05.2013 |
CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; PTT'nin serbestleştirilmesi kanununa devam ediyoruz. Daha önceki konuşmalarımızda açıklamıştık, yeni bir kavram getirdik "serbestleştirme". TCDD'yle başladık, PTT'yle devam ediyoruz. Aslında bu yeni kavram bir kandırmaca. Tabii bunun sonucunda bir özelleştirme hikâyesini hep beraber yaşayacağız diye düşünüyorum.
Tabii, PTT'ye baktığınızda, 1840 yılında kurulan ve marka olmuş bir kuruluş. PTT deyince, aklımıza, o tarihten bu yana hizmet eden, vatandaşla iletişimimizi sağlayan, her türlü problemlerimizi bir başkasına iletebildiğimiz, kartımızı veya mektuplarımızı iletebildiğimiz kuruluştu ama zaman içerisinde kendisini geliştirdi bu kuruluş, bugünlere geldi. Bir markaydı, T'sini yolda bıraktı.
Sayın Bakan, siz dün yoktunuz burada, geçmiş olsun diyeyim bu arada. Şöyle bir şey söyledim, arkanızdan konuşmak gibi olmasın, tekrarlayayım söylediğimi: "Telefonu sattınız, Devlet Demir Yollarını serbestleştirdiniz, yakında özelleştirirsiniz, satarsınız. PTT'yi de yolluyorsunuz, size yapacak fazla bir iş kalmadı. Şimdi üçüncü dönem milletvekilliği de bitiyor, İzmir'de de ekmek yok. Aslında çalışkan bir bakansınız, bundan sonra ne yapacağınızı merak ediyorum." diye bir soru sordum. Yoktunuz burada, bu cevabı alamadım. Umarım bundan sonra başka bir iş kolu bulursunuz diye düşünüyorum.
ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İzmir) - İnşallah, yardımcı olun.
HAYDAR AKAR (Devamla) - İnşallah.
PTT, dediğimiz gibi, 1840 yılından bu yana kurulmuş büyük bir dev. Yani, bugün aile şirketleri diye anılan büyük şirketler ve vergi rekortmeni olan şirketlerden bile büyük istihdam alanına sahip, yaklaşık 37 bin kişinin çalıştığı bir kurum. 1.089 memur, 27.317 sözleşmeli, 8.644 taşeron, 789 daimi işçi, sadece 789. On bir yılda getirdiğiniz PTT noktası; 789 daimi işçi, 8 bin taşeron. Tüm Türkiye'yi taşeron yaptınız. Devlet Demir Yolları, PTT, başka sattığınız kurumlar, satmadığınız kurumlar, herkesi bir taşeronlaştırdınız. Ancak, PTT bir tekel, tabii bunu serbestleştirirken, özelleştirirken, tüm özelleştirmelerde dediğiniz gibi ne yapmaya çalışıyorsunuz? "Serbest rekabete açıyoruz, o tekeli dağıtıyoruz, kırıyoruz ve tekeli dağıtma sonucunda da serbest rekabet sonucunda fiyatlar düşecek, halk daha iyi hizmet ve kaliteli hizmet alacak." diyorsunuz ama bu kanunla yapmak istediğiniz şey, PTT'deki tekeli biraz daha artırarak özelleştirmek yani bir süre sonra sattığınızda, aynı TELEKOM'da olduğu gibi tekelin dışına çıkmayacak, PTT olduğu gibi bir tekel olacak ve özel şahısların elinde olacak.
Şimdi, tekelleşme ve kartelleşme Anayasa'nın 167'nci maddesine göre devlet tarafından önlenmesi gereken bir durum ama tam burada devlet kendisi tekelleşmeyi yapıyor, tekel olduğu belli başlı konulara birkaç konu daha ilave ediyor bu getirilen kanunla. Tabii bu doğru değil, 167'nci maddeye göre, bunun, eğer özelleştirilecekse de tekel durumundan kurtulması lazım, serbest rekabete açılması lazım.
Serbestleştirmenin getirdiği istihdamdaki sıkıntıları, serbestleştirmenin veya özelleştirmenin getirdiği problemleri, kalitesizliği birçok arkadaşım ve ben daha önceki konuşmalarımızda anlattık ama PTT de bugün 4 ana başlık altında hizmet veriyor. Bir tanesi lojistik yani kargo taşımacılığı yapıyor. Telgraf işletmeciliği yapıyor, çok kullanılmıyor bugünlerde telgraf. Bu 2 başlıktan zarar ediyor PTT. Bunun yanında 2 başlık daha var: Bankacılık ve posta. Posta asli görevi de, bankacılık ne oluyor? Şimdi, onu söyleyeceğiz biraz sonra bankacılığın niye yapıldığını yani niçin PTT bankacılık... Yani, kendi işlevsel işlerini, ana, asli görevlerini yerine getiremiyor, onlardan zarar ediyor ama başka alanlara kaymış, onları yapmaya çalışıyor. Buna bir de otomasyon eklenmiş. Yahu, ben yıllardır bu işle meşgulüm, PTT'nin otomasyonla ne işi olur onu anlamış değilim ama onu da söyleyeceğiz biraz sonra, niçin bir de otomasyonu eklediklerini hep beraber burada değerlendireceğiz.
Şimdi, birçok insan diyor ki: "Siz serbestleştirme yaparken, özelleştirme yaparken kurumun içini boşaltıyorsunuz." Hayır, aslında kurumun içini dolduruyorsunuz. Büyük yatırımlar yapıyorsunuz, ondan sonra da, onu allayıp pullayıp süsledikten sonra da satmaya çalışıyorsunuz. Bunda da öyle oluyor. Yaklaşık sekiz yılda, dokuz yılda 640 milyon TL PTT'ye yatırım yapılmış. 640 milyon TL... Peki, bu kurum zarar mı ediyor? Hayır, bu kurum zarar etmiyor. 2010 yılında 143 milyon -143 trilyon eski parayla, anlaşılır olsun diye söylüyorum- 2011'de de 174 milyon kâr ediyor. Ne istiyorsunuz bu kurumdan? Niye satmaya çalışıyorsunuz? Niye? Söyleyeyim ben size: Tüm serbestleştirme ve özelleştirmelerde yaptığınız gibi, bütçe açığınızı kapatmak için, yeni bir yatırım yapmak için değil. Her yıl bütçede verdiğiniz açığı devletin kamu kurum ve kuruluşlarını satarak karşılıyorsunuz.
Şimdi, tabii, şirketin asli işi olan posta, telgraf ve kargo işini bırakmış bankacılık ve otomasyona soyunmuş olduğunu söyledik. PTT'nin yaklaşık 4.300 tane şubesi var, 4.300 tane şubesi. Bakın, bu şubelerde insanların son günlerde şikâyetleri artmış. Niye biliyor musunuz? PTT asli görevi olan işleri bırakmış başka işlerle uğraşıyor. Para transfer işiyle uğraşıyor, emeklilere kredi sağlamakla uğraşıyor ya da bir bankanın kartlarını pazarlamakla uğraşıyor.
Şimdi, evet, birçok şeyi satıyor PTT. Bırakmış kendi asli işlevini. Şimdi, para transfer işine bakıyoruz, para transfer işini bir bankayla anlaşmış. Bankanın bir tane şubesi yok. Öyle güzel bir şey ki 4.400 tane şube emrinde. Biliyor musunuz bu hangi banka? Aktif Bank. Aktif Bank hangi gruba ait? Yani, Çalık Grubu'na ait, açık ve net söyleyeyim. PTT bununla anlaşmış, bankacılık para transferini bunun üzerinden yapıyor.
Bu da yetmiyor, PTT başka bir şey daha yapıyor; çalışanlarına ve kendilerinden maaş alan emeklilere kredi sağlıyor, krediye aracılık yapıyor. Diyor ki: "Ben bu krediye aracılık yapıyorum ama bu aracılıktan da 6 milyon TL para kazandım." ama banka 770 milyon kredi veriyor. Kim biliyor musunuz bu banka? Aktif Bank. Nereye bağlı? Çalık Grubu'na bağlı. Yalnız bu banka değil ha. Şimdi diyebilirsiniz ki: "Haydar Akar sadece bir bankayı öne çıkartıyor." İki bankayla anlaşmışlar arkadaşlar. Bir de Citybank'la anlaşmışlar ama 7 bin TL civarında bir kredi hacmi var. Öbüründe 770 milyon TL kredi hacmi var.
Şimdi, dedik ya, gelişen teknolojiye PTT ayak uydurmuş. Diyor ki: "Teknoloji var, artık postayı yazmayın." diyor, "Elle yazıp yollamayın." diyor. Ben bir deneyeyim dedim. "Hibrit mail" diyorlar buna. Hibrit mail ne biliyor musunuz arkadaşlar? Burada bir word dokümanı hazırlıyorsunuz. Bir yere toplu yollayacaksınız bunu. Diyorlar ki: "Bunu scan edin şu formatta yollayın bize." Yolluyorsunuz. Ben yaptım, denedim bunu, 550 tane muhtara yollamaya çalıştım, üç gün burada beceremediler bu işi. Ben üç gün sonra kente gittiğimde kutunun içinde benim bütün şeylerimi buldum. Tam bir hafta sonra, pardon, üç gün sonra kente gittim ama bir hafta sonra bulabildim çünkü hiçbir muhtara ulaşmamıştı. Bunun için harcanan para ne biliyor musunuz? 132 milyon lira. Bu 132 milyon lira nedir? 132 trilyon lira. Neymiş? Hibrit mailmiş. Buradan yazacaksınız yolladığınız yere, orada serverdan çıkacak, printerdan alacaklar, onlar zarflayacaklar, otomatik etiketleyecekler, adresleyecekler ve vatandaşa ulaşacak. 132 milyon lira... 2 tane teklif almışlar. Kimden almışlar? Yıldız Holdinge bağlı 2 şirketten almışlar. Kim bu Yıldız Holding? Ülker Grubu. 2 tane teklif...
Şimdi, bir de otomasyona soyundu bizim genel müdürümüz. Dedi ki: "Bıraksın bilişimciler bütün işi. PTT olarak biz bu otomasyon işini gerçekleştiririz." KGS var. Bir de ne vardı daha önce? OGS vardı. Bir de HGS getirdiler, "Hızlı Geçiş Sistemi" diye. Niye yaptınız bunu? Daha hızlı geçsin diye. Doğru. OGS'den farkı ne? İkisi de "tag"le çalışıyor. Birini cama yapıştırıyorsunuz, biri de bir şey içinde... Bunlara "akıllı tag" diyorlar. İkisini aynı anda çalıştırmayı başaramadılar. İzmir'de deniyorlar. 22 milyon dolar para harcadılar bu işe. Yahu, zaten OGS'm var, bir daha niye "Hızlı Geçiş Sistemi" adı altında "tag"le uğraşıyorsun, başka bir şeyle uğraşıyorsun? Cama yapıştırıyorsun, cam kırıldığı zaman bir daha değiştiriyorsun, bir ton iş çıkartıyorsun Tabii bütün bunları yapıyorsun, ondan sonra da gelelim... Ondan sonra da diyorsunuz ki: Bu şirketi, bu kadar yatırım yaptıktan sonra, bu kadar para harcadıktan sonra ve 2010'da, 2011'de kâr ettikten sonra da "Hadi serbestleştirelim, daha sonra da bunu paketleyelim." Ben aslında bu paketleme sonucu 4 ana başlık altında saydığım başlıkların kimlere verileceğini burada söylemek isterim ama söylemeyeyim bunları. Onlar da aşağı yukarı bellidir diyorum.
Bir başka boyutu: Ben Kocaeli milletvekiliyim. PTT'den de şikâyetçiyim. Niye şikâyetçiyim? Genel müdürü tam bir sene evvel aradım, "Kefken bölgemizde PTT şubesine ihtiyaç var. Yazın nüfus 40 bin oluyor." dedim. "Sayın Vekilim, araştıracağım, döneceğim." dedi. Acısu'yu söyledim. Bir beldeydi, kaldırdınız belediyeyi, orayı söyledim. Onu da dönüp bir yıl evvel söyledim size Sayın Genel Müdür, "Dönüp size bilgi vereceğim." dediniz, hâlen bekliyorum bana bilgi vereceksiniz, hâlen bekliyorum bilgi vereceksiniz diye. Umarım bir gün bana bu bilgiyi verirsiniz.
Bir de bıraktınız bütün işi gücü, özelleştirdiğiniz kurumların faturalarını tahsil ediyorsunuz vatandaştan 1 lira alarak. Niye alıyorsunuz bu parayı? Özelleştirirken o kurumları "Ya, sen veznelerini kaldıracaksın, senin paralarını ben vatandaştan tahsil ederim, işlem başına da 1 lira alırım." mı dedi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Devamla) - Özelleştirirken bu fiyatları mı verdiler bu insanlar insan tasarrufu yapmak veya işte, zamandan, mekândan tasarruf etmek için? Hepsi bunların içindeydi. Siz niye üstlendiniz bu vatandaştan paraları tahsil ediyorsunuz, bu faturaları diyorum.
Hepinize saygılar sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)