GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER HAKKINDA (10/41) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİNİN ÖN GÖRÜŞMESİNİN, GENEL KURULUN 3/11/2011 PERŞEMBE GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:03.11.2011

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sabahattin Ali'den Hrant Dink'e kadar uzanan süreçte faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin aydınlatılması, arkasındaki karanlık yapıların açığa çıkarılması adına 23'üncü Dönemde çıktığımız yolculuğa devam ediyoruz. Üzülerek, burada Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekili arkadaşlarımızın konuşmasını üzülerek dinledim. Sanki, biz, bu Sabahattin Ali'den Hrant Dink'e kadar uzanan süreçteki siyasi cinayetlerin aydınlatılmasına ilişkin Meclis araştırma önergesini ilk defa Meclis Genel Kuruluna getiriyormuşuz gibi davranmışlardır, her seferinde böyle olmuştur. Şimdi, ben, arkadaşlarımızın geçmiş dönemde ne konuştuklarını, Sayın Tunç'un ne konuştuğunu, Sayın Elitaş'ın ne konuştuğunu tutanaklarla söyleyeceğim.

Değerli arkadaşlarımız, bizim önergemizin gündemi şudur: Önergemiz, Sabahattin Ali'den itibaren Hrant Dink'e kadar siyasi cinayetlerde katledilen bu kişilerin neden öldürüldüğünün arkasındaki yapıların açığa çıkarılmasıdır. Şimdi, dışarıda konuşuyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Sayın Başbakan konuşuyor, yetkililer konuşuyor, Adalet ve Kalkınma Partisine destek veren bilim adamları, yazar ve çizerler konuşuyor. Her vesileyle kendilerinin, faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin aydınlatılması gerektiğindeki düşüncelerini açıklıyorlar. Daha iki gün önce Kanal Türk televizyonunda Adalet ve Kalkınma Partisi yandaşı düşüncelerini savunan bir gazeteci arkadaşımız "Faili meçhul cinayetlerin neden olduğunu biliyor musunuz?" dedi. "Abdi İpekçi'nin, Kemal Türkler'in, Cevat Yurdakul'un, Gün Sazak'ın neden öldürüldüğünü biliyor musunuz?" dedi. Ertuğrul Özkök de dedi ki: "Ben bilmiyorum. Sen biliyorsan açıkla." dedi.

Şimdi, arkadaşlar, bakın, biz bu önergeyi verdik. Bu önergeyi veriş nedenimiz de şuydu: 11 Şubat 2010 günü bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerin yakınları "Toplumsal Bellek Platformu" adı altında bir platform oluşturmuşlar, Meclise geldiler. Mecliste tüm grubu bulunan partilerle görüştüler, Meclis Başkanıyla görüştüler. Meclis Başkanı bunların taleplerini bir yazı ekinde tüm grup başkan vekillerine gönderdiler. Ve o dönem Sayın Bahçekapılı, Sayın Bekir Bozdağ da bunların taleplerinin haklı ve yerinde olduğunu, Meclisin bunu araştırması gerektiği konusunda görüş beyan ettiler. Bütün gruplar bunu kabul etti, sadece -haksızlık yapmayacağım- MHP Grubu sanıyorum bu görüşmede olmadı.

Şimdi, arkadaşlar, ondan sonra bizim önergemiz, bu önergemiz 6 Nisan 2010 günü buraya geldi. Yani o olaydan tam iki ay sonra geldi. Biz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun o insanlara verdiği sözü tutacağını düşünerek iki ay ortak bir önerge vermenin arayışını da bekledik ve 6 Nisan günü önergemizin aleyhine konuşan Ayşe Türkmenoğlu, Konya Milletvekili arkadaşımız "Faili meçhul cinayetlerin nihai amacı devleti çalışamaz hâle getirmek, toplumda yılgınlık ve bezginlik yaratmak ve kargaşa ortamından yararlanmaktır. Demokratik bir Türkiye'ye kavuşmak için söz konusu bu cinayetlerin aydınlatılması gerekmektedir. Bu faili meçhul cinayetlerin üzerindeki sır perdesinin kaldırılması ve somut adımlar atılması gerekmektedir." diyor ama yapılan oylamada faili meçhul cinayetlerin araştırılmasıyla ilgili komisyonun kurulması reddediliyor.

22/6/2010 günü biz bu önergemizi tekrar getirdik arkadaşlar buraya ve önergenin aleyhine Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına bugün İnsan Hakları Komisyonu Başkanı olan arkadaşımız Sayın Ayhan Sefer Üstün konuştu. Dedi ki Ayhan Bey: "Biz, aslında öneriyi önemsiyoruz. Gerçekten, bu memlekette faili meçhul kalmaması lazım, her şeyin aydınlığa çıkması lazım. Meclisimizin tatile girmesine az bir zaman kaldı. İnşallah, ümit ediyorum ki ben, tatilden sonra, bütün grupların mutabakatıyla, bu grup önerisinde olan veya olmayan ne kadar faili meçhul cinayet varsa bunlarla ilgili bir araştırma komisyonu kurulur ve bu cinayetler aydınlatılır. Değerli arkadaşlar, bizler inşallah, tatilden sonra geleceğiz ve bu faili meçhullerle ilgili komisyonu kuracağız. O bakımdan, o önerge geldiğinde sizlerden destek istiyoruz." diyor.

Ne zaman? 22 Haziran 2010. Biz o desteği peşinen zaten vereceğimizi söylüyoruz ve Meclis tatile giriyor. "Tatile giriyor." diyor ya Ayhan Sefer Üstün "Tatilden sonra önerge vereceğiz." diyor ya. Tatilden dönüyoruz arkadaşlar,22/10/2010'a kadar bekliyoruz, AKP'den tık, bir ses yok ve yine önerge veriyoruz. O önergede de Ahmet Aydın arkadaşımız, şimdiki Grup Başkan Vekili arkadaşımız konuşuyor, aynı şekilde, "CHP'nin grup önerisini aslında bizler de önemsiyoruz. Bu konunun araştırılması gerekir." diyor. Devam ediyor: "Eğer samimi iseniz -yani bizi söylüyor- bekleyin, bugün değil haftaya salı günü, çarşamba günü bu konuyu getiriyoruz." diyor, 20/10/2010. Bugün ayın kaçı arkadaşlar?

Devam ediyoruz Ahmet Aydın arkadaşımızla. "Bugün gündemde denetim yok. Gündem belli. Denetimi salıya aldık. Denetimi de kaçırtmadık. `Bugün denetim günü değil. Bunu bekletin.' dedik. `Madem çok önemsiyorsunuz iktidar olarak bizler de varız.' dedik. Bekleyin, önümüzdeki hafta hep birlikte değerlendirelim."

Arkadaşlar, çok haftalar geçti ve sevgili milletvekili arkadaşlarım, 1 Kasım günü Sayın AKP Grup Başkan Vekili Elitaş bir demeç veriyor. Bugün söylediklerinin tam tersi şeyler. Zaman gazetesine veriyor. Diyor ki: "Geçen hafta CHP grup başkan vekillerini ziyaret ettik. Baş örtüsü komisyonuna şartsız üye verin, faili meçhullerle ilgili Danışma Kurulu toplantısını geri çekin ve salı günü birlikte getirelim. O gün Danışma Kurulu toplanamadığından CHP'nin grup önerisi olarak geldi. Biz de böyle bir komisyonun kurulmasından yanayız ama CHP bu konuda diğer konulardaki gibi samimiyetsiz davrandığından dolayı acele bir hareketle bu öneriyi gündeme alıp AK PARTİ reddediyormuş gibi bir havanın oluşmasını istedi. Bu önerge Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemini değiştirmek, çalışmasını akamete ulaştırmak için verilmiştir."

Arkadaşlar, el insaf, vicdanınıza elinizi koyun. Bunu 1 Kasım günü söylüyor. 1 Kasım günü, aynı bugünkü gibi. Sanki 1 Kasım günü ilk defa getirmişiz biz bu önergeyi, çıkmış arkadaşımız? Eğer biz o gün ilk defa getirseydik arkadaşımız haklı olabilirdi. Yani 6 Nisan 2010 günü ilk defa getirdiğimizdeki konuşmaya bu açıdan baktığımızda belki haklı olabilir ama aradan çok zaman geçmiş.

Değerli arkadaşlarım, bu önerge 3 Kasım günü tekrar gelmiş. Yani 1 Kasım günü Sayın Elitaş'ın bu konuşmasından sonra demek ki samimiler dedik, herhâlde kabul edecekler, 3 Kasım günü bu öneriyi tekrar getirdik. Sayın Yılmaz Tunç konuşmuş orada da. Diyor ki: "Görüşmekte olduğumuz araştırma önergesiyle aynı konuda başka siyasi partilerimizin de verdiği araştırma önergeleri vardır. Bu önemli konunun tüm siyasi partilerimizin grupları tarafından görüşülüp bir uzlaşma dâhilinde getirilmesinde fayda vardır."

Değerli arkadaşlarım, her konuda uzlaşıyor da Adalet ve Kalkınma Partisi, bu konudaki önergeye ısrarla niye karşı çıkıyor? Şimdi, ben şunu söylemek istiyorum: Faili meçhul bırakılan siyasi cinayetler? Eğer siz gerçekten özgürlükçü, demokrat ve çağdaş bir anayasa istiyorsanız, özgürlükçü, çağdaş bir anayasayı, geçmişinde karanlıklar olan, faili meçhul siyasi cinayetlerle dolu olan bir Türkiye ve onları aydınlatamamış bir Parlamentonun yapabileceği konusunda toplumda derin kuşkular oluşur. Yani bu faili meçhul cinayetler, SHP döneminde olmuş, yok efendim CHP döneminde olmuş, yok Adalet Partisi döneminde olmuş, yok falan... Ben diyorum ki kimin döneminde, ne zaman, nerede olmuşsa olmuş, hepsinin üzerine gitmek bu Parlamentonun görevidir. Demokratik hukuk devletinin geçmişinde karanlıklar olamaz. Geçmişi aydınlatılmak durumundadır. Tüm halkın bizden beklediği tarihsel görev budur.

Bakın, bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetlerde ölenlerin, katledilenlerin yakınları hâlâ bu Parlamentodan, AKP'siyle, MHP'siyle, CHP'siyle, Demokrat Partisi'yle, Barış ve Demokrasi Partisi'yle hepsinden bir beklenti içindedirler. Bizim görevimiz bu beklentiye yanıt vermektir.

Ve Türkiye işçi sınıfının yiğit önderi Kemal Türkler katledildi. Biliyorsunuz, 12 Eylül 1980'den sonra katledildi. Sayın Yılmaz Tunç söyledi: "Efendim, Türkiye'de yargı var. Yargı açığa çıkarıyor." dedi. Zaten yargı açığa çıkarmış olsaydı bu faili meçhul bırakılan siyasi cinayetler olmazdı. Biz, yargının, hele hele o günün koşullarında nasıl tıkandığını biliyoruz arkadaşlar ve o olayda, biliyorsunuz, en son Kemal Türkler davası, zaman aşımı nedeniyle, aradan otuz yıl geçtikten sonra kapatılmak durumunda kaldı. Şimdi, Sayın Kemal Türkler'in kızı bana bir mektup yazdı. O mektubu okuyorum: "Hükûmetten verdiği sözü tutmasını istiyorum." diyor. "Yani bu kürsüde yapacağım konuşmayı lütfen iletin." diyor. "Kendime yaşayacak ülke arıyorum ancak memleketimi çok sevdiğim için terk edemiyorum. Sonuçta ölüm bana hiç yabancı değil. Uğradığımız bu haksızlıklar nedeniyle ölüm benim için çözümdür." diyor.

Değerli arkadaşlarım, faili meçhul bırakılan siyasi cinayetleri araştırmak için komisyon kurulmasına karşı çıkmanın hiçbir bahanesi olamaz, hiçbir makul gerekçesi olamaz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Öztürk, teşekkür ediyorum.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Bu bizim tarihsel görevimizdir. Burada herhangi bir siyasi partiyi suçlama veya onu aşağılama veya onu, karşıymış gibi görüntüye sokmak adına da bu önergenin getirilmediğini hepimiz biliyoruz.

BAŞKAN - Sayın Öztürk?

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Şimdi, Meclis gündeminin tıkanmasından bahsediyoruz. Ya, bu öneri bir seferde kabul edilseydi bugüne kadar bu gündeme gelmezdi.

BAŞKAN - Sayın Öztürk, lütfen?

Teşekkür ediyorum.

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - O zaman ben şunu söylüyorum: Bu önergeye gelin kabul oyu verelim. Eğer, vermediğimiz takdirde 23'üncü Dönem bunun mücadelesini verdik, 24'üncü Dönemde de vereceğiz. (CHP sıralarından alkışlar) Dışarıda bunun sömürüsünü yapmayacağız, istismarını yapmayacağız, bu Meclis kürsüsünde araştırma komisyonu kurulana kadar bu mücadelemiz devam edecektir.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)