GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: DEVLET HAVA MEYDANLARI İŞLETMESİ ALAN VERGİLERİYLE İLGİLİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:16
Tarih:03.11.2011

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.

Hasta Hakları Günü münasebetiyle bütün değerli Meclis üyelerine saygılarımı sunuyorum.

Hasta Hakları Günü münasebetiyle Değerli Milletvekilimiz Sayın Murtaza Yetiş'in yaptığı konuşmaya cevaben huzurlarınızdayım.

Gerçekten silik geçmesine asla gönlümüzün razı olmayacağı bir gün bu. Hasta haklarından bahsettiğimiz zaman, bir insanın birey olarak en yüksek hukukunu konuşmuş oluyoruz, en önemli haklarından birini konuşmuş oluyoruz çünkü sağlık hizmetleri ertelenemez hizmetler, ihtiyaçlar olması hasebiyle her bireyin, herkesin erişmesi gereken, hakkaniyet içinde alması gereken ve aliteli biçimde alması gereken hizmetlerdir. Dolayısıyla sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesinde hasta hakları konusu nirengi noktalarından, önemli dayanak noktalarından birisidir. Hepinizin bildiği gibi, dokuz senedir AK PARTİ hükûmetleri olarak sağlıkta önemli bir dönüşüme imza attık, Sağlıkta Dönüşüm Programı'nı uygulamaya koyduk. Bu program çerçevesinde bir temel ahlaki anlayışımız var. Bu ahlaki anlayış, her bireyin, ülkede yaşayan her insanın sağlık hakkının kutsal olduğu ve bu hakka erişmesi için sistemin ona uygun biçimde düzenlenmesi gerektiği anlayışıdır. Her birey, ister fakir olsun ister zengin olsun, kırsalda yaşasın, kentte yaşasın sağlık hakkına erişmelidir ve bu eriştiği sağlık hakkını da finansal açıdan, cebinden ödeme açısından riske girmeden elde edebilmelidir. Bu hak bize göre hasta haklarının içinde en önemli olanıdır. Bunu büyük ölçüde ülkemizde gerçekleştirdiğimize inanıyoruz. Dolayısıyla, Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla sunulan hizmetlerdeki iyileştirmeler bir taraftan da beklentilerin arttığı bir noktaya bizi getirdi. Beklentiler üst seviyeye taşındı ve yön değiştirdi. Sağlıkta Dönüşüm Programı'ndan önce, değerli milletvekilleri, hasta kuyrukları tartışılırken, bugün doktora erişen hastanın randevuyla nasıl erişeceği ve bu husustaki memnuniyetini tartışıyoruz. Sağlık hizmetine erişim yerine, hasta ve çalışanın güvenliğini tartışıyoruz. İlaç kuyruğunda bekleyen hastaların sıkıntıları yerine, ilaç harcamalarının miktarını ve katkı paylarını gündemimize almış durumdayız. Parasızlıktan rehin kalan hastalar yerine, sosyal güvenliğin kapsamı genel sağlık sigortasını konuşuyoruz. Aşılanamayan bebeklerin yerine, aşılama takvimimize hangi yeni aşıları katacağız, bunu konuşuyoruz. Kırsala hiç ulaştırılmayan ambulans hizmetleri yerine, hava ambulanslarımızdaki uçakların sayısını konuşuyoruz. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nda kurumsal kaygıları bir kenara bırakarak, odağına vatandaşı koyduğumuz için hasta odaklı, katılımcı bir sağlık hizmeti veriyoruz bugün ve bunun vatandaş için bir lütuf değil hak teslimi olduğuna inanıyoruz. Bu kapsamda özellikle hasta hakları uygulamalarının çok önemli yer tuttuğunu biliyoruz. Aslında hasta hakları -biraz önce de ifade etmeye çalıştım- insan haklarının sağlıktaki bir yansımasıdır. Dolayısıyla sağlık hizmeti sunulurken haklarını bilen hasta ve yakınlarının katılımcı rollerinin son derece önemli olduğuna inanıyoruz. Göreve başladığımızda, bu hususta hazırlanmış bir yönetmelik vardı 98 tarihinde. Bu yönetmeliği o tarihlerde hazırlayan Bakanlık yetkililerine huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Ancak bu yönetmelik hükümlerinin uygulanması için gereken diğer altyapı hazırlanmamıştı, ayrıntılı bir çalışma yoktu. Biz bu yönetmelik hükümleri için uygun yönergeler hazırladık, uygulamalara başladık ve ilk defa hasta hakları birimleri ile hasta hakları kurullarını oluşturduk.

Bugün -şükürler olsun- Sağlık Bakanlığına bağlı bütün hastanelerde ve ağız diş sağlığı merkezinde, bine yakın sağlık kuruluşunda hasta hakları birimleri var. Bu hasta hakları birimleri çok aktif bir biçimde çalışıyor ve hasta hakları birimlerine il genel meclisinden de katılım var, sadece hastanenin kendi birimi olarak da bunlar kullanılmıyor. Ve bazılarının iddia ettiği gibi bu birimlere yapılan başvurular, zaman zaman da şikâyetler aslında çoğunlukla sağlık hizmetinin iyileştirilmesine yönelik önerileri de bize ulaştırmış oluyor. Her zaman ifade ettiğim bir noktayı hatırlatmakta fayda görüyorum. Bu birimler daha ziyade sorun çözme birimleridir. Şikâyet için müracaatlar 2'nci sırada yer almaktadır ve bunu bize sonuçlar söylüyor. 2010 yılında hasta hakları birimlerinde yerinde çözülen sorunlar 121 bin vakaya işaret ederken değerli milletvekilleri, şikâyetten dolayı kurula giden dosya sayısı 20 bin civarında kalmıştır. Yani yerinde çözülen vakalara kıyasla bir şikâyet dolayısıyla bir dosya açılan ve kurula giden vaka sayısı diğerinin altıda 1'i kadardır. Görüldüğü gibi başvuruların yüzde 85'i, 90'ı yerinde çözülmektedir. Burada birinci amaç vatandaşın sorununun çözülmesidir.

Hasta haklarının diğer önemli bir fonksiyonu da vatandaşların önerilerini Hasta Hakları Kurulu vasıtasıyla idareye iletmeleridir. Bu önerilere, müsaade ederseniz birkaç örnek vermek istiyorum. Aslında makro seviyede bir sistemin değiştirilmesi anlamına gelen Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın daha mikro ölçekte vatandaşa temas eden noktalarda da meseleyi nasıl kavradığını göstermek açısından önemli örnekler.

Mesela bir vatandaşımız yıpranmış ameliyat önlüklerinin değiştirilmesi için Hasta Hakları Birimine başvurmaktadır. Bir başka vatandaşımız tuvaletlere serum askıları takılması, tuvaletlerde serum askıları bulundurulması için buraya müracaat etmektedir. Bir başka vatandaşımız, otoparkta, bulunduğu hastanedeki otoparkta bir görevlinin bulunmasını önermektedir. Bir diğeri hastane bahçesinin peyzaj düzenlemesinin yapılmasını, bir başkası diyet hastalarına ara öğünler çıkarılmasını önermektedir. Bir hastamız merdivenlere tırabzan yapılmasını önerirken, bir diğer hasta röntgen çekimi sırasında mahremiyete uygun soyunma kabinlerinin düzenlenmesini önermektedir. Dolayısıyla, bu geri bildirimler bize sistemi iyileştirme konusunda bugüne kadar çok büyük ipuçları vermiştir. Elbette hizmeti alanların geri bildirimlerinin ve sistemi değerlendirmesinin çok ciddi yararları var, biz de kendi sistemimizde bunu fazlasıyla değerlendirebilmekteyiz.

Bu birimlerde hasta hakları eğitimleri de uyguluyoruz. Hastalar bilgilendirilme, rıza gösterme, mahremiyet, saygınlık görme gibi haklarının olduğunu, bu birimlerle, okullar ve halk eğitim merkezlerindeki eğitimlerle öğrenmişlerdir. Hastanelerde çalışan sağlık çalışanlarına da periyodik olarak eğitimler vermekteyiz. Bu kapsamda yılda yaklaşık 2 milyon kişiye hasta hakları eğitimi verirken, sağlık çalışanlarından da 300 bin kişiye hasta hakları eğitimi veriyoruz. En temel hasta haklarından olan hekim seçme hakkı, Sağlık Bakanlığına ait bütün hastanelerimizde uygulanmaktadır.

Saygıdeğer Başkanım, değerli milletvekilleri; bugün Türkiye'de Sağlık Bakanlığı hastanelerindeki 31 binin üzerindeki uzman, herhangi bir muayenehanesi olmadan, dışarıda bir özel hastaneyle bağlantısı olmadan vatandaşa hizmet vermektedir ve bizler vatandaş olarak bu uzmanları seçme hakkına sahibiz. Geçtiğimiz yıl başlattığımız bir uygulamayla hastanelerden telefonla gerçek kişilerden randevu alma imkânına da sahip olmaya başladık. Özellikle istediğimiz hekimi, istediğimiz hastaneyi seçer biçimde, şu anda ortalama olarak günde 80 bin kişi merkezî randevu sisteminden randevu almaktadır. Yanlış işitmediniz, Türkiye'de günde 80 bin kişi bu hizmeti alıyor. Önümüzdeki altı ay içerisinde Sağlık Bakanlığı hastanelerine başvuran, aciller dışında, polikliniklere başvuran yaklaşık günlük 600 bin kişinin 400 bininin bu şekilde randevu alabileceğini tahmin ediyoruz. Bu sistemde yaklaşık olarak 4 bin kişi çalışacak ve sistem vatandaşımızın hekimini seçmesini daha da kolaylaştıracaktır.

Özellikle güvenlik görevlilerine yönelik olarak eğitimler yaptık. Böyle bir ihtiyaç hissettik süreç içerisinde. Bu eğitimlerde 12 bine yakın güvenlik görevlisine "Güvenlik görevlisi, hasta ve yakınıyla iletişim", "Özel güvenlik görevlisi ve hasta ilişkisini düzenleyen temel kurallar" konularında eğitim verdik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; müsaade ederseniz, hasta haklarından bahsettiğimiz bir günde hasta ve çalışan güvenliği ile çalışan haklarından da bahsetmek istiyorum çünkü bu ikisini birbirinden ayırt edemeyiz. Bizim için hastalarımız ne kadar önemliyse, ne kadar başımızın tacıysa bu hastalarımıza hizmet veren sağlık çalışanları da o kadar önemlidir, o kadar başımızın tacıdır.

Değerli Milletvekilimiz de ifade etti, en son Van depreminde sağlık çalışanlarının görevlerini yürütme şekilleri her türlü takdirin üzerinde olmuştur. Ulusal Medikal Kurtarma ekiplerindeki kardeşlerimiz, değerli meslektaşlarım, 112 ambulans servislerinde çalışan meslektaşlar, hastanelerde çalışan değerli meslektaşlarımız, yoğun bakımlarda, ameliyathanelerde çalışan, sahada çalışan, halk sağlığı için gayret gösteren sağlık çalışanları ve onların destek elemanları gerçekten bütün dünyanın takdirle izlediği bir operasyonu başarıyla gerçekleştirmişlerdir. Bunun için huzurunuzda bütün sağlık çalışanlarına, özellikle Van'da bu görevi ifa eden değerli kardeşlerime bir kere daha teşekkür ediyorum. Bu teşekkürü çeşitli vesilelerle birçok kere yaptım. Onlar, alınları öpülesi, elleri öpülesi insanlar. Bu ülkenin isimsiz kahramanları. 2.500'ün üstünde değerli sağlık çalışanı Van depreminde, Van ilinin dışından Van'a ulaşarak hizmet verdiler ve gerçekten mükemmel bir iş başardılar. Biz onlarla iftihar ediyoruz.

Sadece Türkiye'de değil değerli milletvekilleri, dünyanın birçok yerindeki operasyonlarda Sağlık Bakanlığımızın medikal kurtarma ekipleri bütün dünya tarafından takdir edilen ekipler hâline geldi. Dünya Sağlık Örgütünün bu yıl yayınladığı bir raporda, afetlere Sağlık Bakanlığının ve ekiplerinin gerek siyasi kararlılık açısından gerek teknik açıdan gerek altyapı açısından gerekse motivasyon açısından ne kadar hazır olduğu bir kere daha ifade edildi ve Türkiye'nin bu özelliğinin diğer ülkeler için yol gösterici karakterine de işaret edildi. Bunun için huzurunuzda bir kere daha bu değerli sağlık çalışanlarına takdirlerimi arz ediyorum.

Tabii ki, çalışanların haklarının korunması, çalışma güvenliğinin sağlanması ve şartlarının iyileştirilmesi son derece önem verdiğimiz bir husustur. Hastane enfeksiyonları, iş kazalarına bağlı yaralanmalar, psikolojik, sözel ya da fiziksel şiddete maruz kalma gibi olumsuzluklar zaman zaman yaşadığımız hadiselerdir. Bunlara sıfır tolerans göstereceğimizi, asla müsamaha etmeyeceğimizi bir kere de yüce Meclisimizin huzurunda milletimize ve sağlık çalışanlarımıza ifade etmek istiyorum. Konunun önemine binaen Sağlık Bakanlığımızda, tüm sağlık kuruluşlarında "Çalışan güvenliği komiteleri" oluşturmaktayız.

Ayrıca, çalışanlara yönelik şiddeti kontrol altına almak için ve böyle bir duruma maruz kalındığında olaya zamanında ve doğru müdahale edilmesini sağlamak amacıyla "Beyaz kod" sistemi dediğimiz bir sistem geliştirdik. Sağlık çalışanlarının beyaz önlüklerinden ilham alarak hazırladığımız bu sistemde, herhangi bir şiddet faaliyeti bir sağlık kuruluşunda ya da bir sağlık çalışanına karşı meydana geldiğinde, her türlü tedbirin yerine getirilmesini amaçlıyoruz.

Değerli Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; nihayet, Sağlık Bakanlığının teşkilat kanununu oluşturmak üzere hazırladığımız, düzenlediğimiz kanun hükmünde kararnamede çok yeni bir uygulamayı da kamu yönetimine getirmiş durumdayız. Sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddet ya da benzeri durumlardaki davalarını takip etmek üzere -normalde bunlar biliyorsunuz kişinin kendi takip ettiği davalardır- kamu çalışanı olan sağlık çalışanlarının bu davalarını Sağlık Bakanlığı avukatlarının davaları takip etmesinin önünü açacak bir madde koyduk kanun hükmünde kararnamemize. Dolayısıyla artık sağlık çalışanlarının, herhangi bir biçimde kendilerine yöneltilen bir şiddet ya da benzeri bir olumsuzluk durumunda mahkemelerle ilişkili işleri olduğunda, onların davalarını doğrudan Sağlık Bakanlığı avukatları takip edebilecekler. Bunu da hasta haklarıyla ilgili bir günde ifade edebildiğim için mutluluğumu belirtmek isterim.

Son sözler olarak şunları ifade edeyim. Biz AK PARTİ hükûmetleri olarak, AK PARTİ olarak şuna inanıyoruz: Sistem içerisinde, bundan sonraki adımlar olarak, süreç olarak hasta ve çalışan güvenliğinin geliştirilmesi önemli bir hedef olmalıdır ve biz bunu kendimize bir hedef olarak tespit etmiş durumdayız. Evet, hizmetlere erişim arttı, kalite arttı, vatandaşın hastalandığı zaman para ödediği için yıkıma uğradığı, katastrofik sağlık harcamaları yaparak fakirleştiği bir ülke olmaktan çıktık ama hasta ve çalışan güvenliği açısından ve kalite açısından daha yapılacak çok işler var. Önümüzdeki dönemde, inşallah, sizlerle birlikte, yüce Meclisimizle birlikte bunları gerçekleştirmeye çalışacağız.

Ben bu vesileyle bütün hastalarımıza Allah'tan acil şifalar diliyorum, bütün sağlık çalışanlarına da bu ülkede Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla birlikte vatandaşımıza sundukları yüksek seviyeli sağlık hizmeti, özverili sağlık hizmeti için tekrar teşekkürlerimi arz ediyorum.

Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)