GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN İLE DENETİMLİ SERBESTLİK VE YARDIM MERKEZLERİ İLE KORUMA KURULLARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:91
Tarih:05.04.2012

AK PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın geneli üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.

Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü; tüm avukatlarımızın, tüm meslektaşlarımızın Avukatlar Günü'nü tebrik ediyorum, başarılı bir meslek hayatı diliyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarı ile açık ceza infaz kurumunda geçirilen sürenin son bir yılının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle dışarıda infaz edileceği yeni bir infaz rejimi öngörülmekte, şüpheli, sanık ve hükümlülerin toplumda elektronik cihazların kullanılması suretiyle takip edilmesi amaçlanmaktadır. Cezalandırmadaki temel amaç suçluların ıslahı ve topluma kazandırılmasıdır. Ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlülerin en büyük kaygısı ceza infaz kurumundan çıktıktan sonra hayata ve topluma uyum sağlayabilmesi sorunudur. Ceza infaz kurumlarında uzun yıllar kalan hükümlülerin büyük çoğunluğu bu süre zarfında işini, ailesini ve sosyal ortamını kaybetmiş olmaktadır. Bu nedenle, kendilerine salıverilme sonrasında yardım ve destekte bulunulması gerekmektedir. Bu kişilerin herhangi bir tedbir alınmadan toplum içine bırakılması, birçok zorluğu hükümlünün tek başına üstlenmesi anlamına gelecektir. Bu nedenle, hükümlülerin toplum içine kontrol altında, planlı bir şekilde bırakılmaları ve dışarıda desteklenmeleri suçluların ıslahı ve topluma kazandırılması bakımından kritik bir öneme sahiptir.

Denetimli serbestlik, şüpheli, sanık ve hükümlülerin topluma uyum sağlamalarının kolaylaştırılması ve yeniden suç işleme risklerinin azaltılması için kişiye göre belirlenmiş alternatif bir ceza infaz sistemidir. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin tavsiye kararlarına uygun olarak cezanın bir kısmının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle infazında hedeflenen asıl amaç, hükümlüleri topluma yeniden katılmaya hazırlamak, cezaların infazında mümkün olduğunca yarı özgürlük, açık rejimler ya da geçici yerleşmeler gibi belirli yöntemler kullanılmasını sağlamaktır. Bu infaz rejimi vasıtasıyla hükümlülerin yeniden suç işleme risklerinin azaltılması, sosyal hayata hazırlanmasına imkân sağlanması, tahliye şartlarına uyumunun gerçekleştirilmesi, toplumsal kurallara uyma becerilerinin geliştirilmesiyle toplumun hükümlüye olumsuz bakışının azaltılması amaçlanmaktır. Görüşmekte olduğumuz bu tasarıyla açık ceza infaz kurumunda geçirilen sürenin son bir yılının denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle dışarıda infaz edileceği yeni bir infaz rejimi öngörülmektedir. Ülkemiz genelindeki üç yüz yetmiş üç ceza infaz kurumunda geçen ay itibarıyla toplam 130 bin civarında hükümlü ve tutuklu barındırılmaktadır. 2005 yılında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'muz ve Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un getirdiği yeni hükümler nedeniyle genel olarak suçlardaki ceza miktarında artışlar olmuş, Ceza İnfaz Kanunu'nda da şartla salıverilme süresi yüzde 40'dan yüzde 67'ye çıkarılmıştır. Yani önceki sistemde on yıl hapis cezası alan dört yıl hapis yatarken, yeni sistemde on yıl ceza alan yedi yıl hapis yatmakta, bu da cezaevlerindeki mahkûm sayısını artırmaktadır.

2003 yılından bugüne kadar uluslararası standartlara uygun, güvenlikli, mekanik, elektronik donanımlı ve rehabilitasyon işlemlerine uygun kırktan fazla ceza infaz kurumu inşa edilmiş olmasına rağmen, yeni yasalarımızda cezaların ve infaz sürelerinin artırılması nedeniyle cezaevlerindeki sayı artmaya devam etmiştir. Son yıllarda işlenen suçların ve suçluların arttığı, bu nedenle cezaevlerinin dolduğu yönündeki görüşlere katılmak mümkün değildir. Son yıllarda cezaların caydırıcı olması, toplumda huzur ve güvenin sağlanması açısından tedbirler alınmış, yeni Ceza Kanunu'nda genel olarak ceza miktarları artırılmış ve Ceza İnfaz Kanunu'nda da infaz süreleri artırılmıştır. Bu nedenlerle, cezaevlerinde meydana gelen kalabalıklaşmanın ceza infaz kurumlarında güvenlik problemlerine ve huzursuzluklara neden olmaması için gerekli tedbirler de alınmaktadır. Görüşmekte olduğumuz tasarıyla getirilen düzenleme de bu tedbirlerden biridir.

Tasarıya getirilen eleştirilere katılmak mümkün değildir. Yapılan değişiklikle ceza süresinde bir değişikliğe neden olunmamaktadır, koşullu salıverilme tarihi değiştirilmemektedir, düzenleme bir af niteliğinde değildir, mahkemelere yeni bir iş yüklememektedir, dosyaların yeniden ele alınmasını gerektirmeyecektir. Getirilen düzenlemeden yararlanılabilmesi için hükümlünün son altı ayını kesintisiz olarak açık ceza infaz kurumunda geçirmesi, iyi hâlli olması, koşullu salıverilme tarihine bir yıl veya daha az bir süre kalması gerekmektedir. Bu şartların varlığı hâlinde, kararı infaz hâkimi verecektir. Açığa ayrılma hakkını kazanmış olmasına rağmen, kapasite yetersizliği, sağlık durumu, talep yokluğu gibi nedenlerle açık ceza infaz kurumuna ayrılamayan hükümlüler bir defaya mahsus olmak üzere bu düzenlemeden yararlanabileceklerdir.

Tasarıda, bu tasarıdan yararlanamayacak hükümlüler de açıkça belirtilmiştir. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkûm olanlar, örgüt ve terör suçlarından hükümlü olanlar, haklarında ikinci defa tekerrür hükümleri uygulananlar, haklarında iyi hâl kararı verilse bile 2 kez hücreye koyma cezası alanlar, koşullu salıverilme kararının geri alınması nedeniyle kalan cezası infaz edilmekte olanlar, kapalı ve açık ceza infaz kurumlarından firar edenler açık ceza infaz kurumundan ayrılamazlar. Bu kişiler, getirilen bu yeni düzenlemeden yararlanamayacaklardır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının yasalaşması hâlinde yaklaşık 13 bin-15 bin civarındaki hükümlünün bu uygulamadan yararlanabileceği tahmin edilmektedir. Bu da önemli bir tasarruf sağlayacaktır. Diğer taraftan, yeni ceza infaz kurumlarının inşa edilmesine de gerek kalmayacağından burada da önemli bir tasarruf sağlanmış olacaktır.

Hükümlülerin koşullu salıverilme tarihine kadar kamuya yararlı bir işte ücretsiz olarak çalıştırılmasına dair düzenlemenin, Anayasa'nın "zorla çalıştırma ve angarya yasağı" kurallarına aykırı olduğu yönünde görüş burada biraz önce ifade edilmişti. Bu görüşe de katılmak mümkün değildir. İki hususu göz önünde bulundurduğumuzda düzenlemenin "zorla çalıştırma ve angarya yasağı" kuralı kapsamında değerlendirilmeyeceği açıktır. Bunlardan biri, çalışmanın hükümlünün isteğine bağlı olması, dolayısıyla da hükümlünün istemediği takdirde çalıştırılmaması; bir diğeri de kamuya yararlı bir işte ücretsiz çalışmanın seçenek yaptırım olmasıdır.

Tasarı ile öngörülen düzenlemenin kısmi ve örtülü bir af niteliğinde olduğu ve bu nedenle de "cezaların caydırıcılığı" ilkesine aykırı olduğu yönündeki görüşler de yerinde değildir. Çağdaş infaz sistemlerinin temel amacı, hükümlünün sosyalleşmesini teşvik etmek, yeniden suç işlemesini engelleyici etkenleri güçlendirmek, üretken, kanunlara ve toplumsal kurallara saygılı ve sorumluluk taşıyan bir yaşam biçimine uyumunu kolaylaştırmaktır. Tasarıyla öngörülen düzenlemeyle hükümlülerin dış dünyayla ilişki kurmaları sağlanmakta ve toplumsal hayata uyum sağlamalarında geçiş süreci öngörülmektedir. Bu nedenledir ki tasarı, çağdaş ceza sistemlerinin bir gereğidir, kısmi ve örtülü bir af özelliği arz etmemektedir. Denetimin serbestlik tedbirlerine uyulmamasına bağlanan yaptırımlar nedeniyle de düzenlemenin af niteliğinde olmadığı açıktır.

Tasarıya göre, şartla tahliyesine bir yıl ve daha az süre kalan hükümlüler bu düzenlemeden yararlanabilmektedirler. Ancak, gerek tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmeler ve gerekse diğer uluslararası belgelerde yer alan çocuk haklarıyla ilgili, kabul gören evrensel ilkeler dikkate alındığında, "çocuğun yüksek yararı" temel düşüncesinden hareketle 0-6 yaş grubunda çocuğu bulunan ve koşullu salıverilmesine iki yıl veya daha az süre kalan kadın hükümlüler ile maruz kaldıkları ağır bir hastalık, sakatlık veya kocama nedeniyle hayatlarını yalnız idame ettiremeyen hükümlüler için özel bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacı karşılayacak bir önerge hazırlığı da mevcuttur. Bu önergenin kabulüyle birlikte tasarının kapsamı da genişleyecek ve yararlanan sayısı da artmış olacaktır.

 Ceza infaz kurumlarında bulunan hükümlü ve tutukluların ruh ve beden sağlığını koruyucu, geliştirici programları araştırarak uygulamak ne kadar önemliyse, bunların topluma uyum sağlamasına ve toplum hayatına geri dönmelerine yardımcı olmak da aynı derecede önemlidir.

Uzun tutukluluk süreleriyle ilgili eleştirileri yaparken de, burada, AK PARTİ'yi ve Hükûmeti sorumlu tutan beyanlarda bulunulmuştur. Bu eleştirilere de katılmak mümkün değildir. Son yıllarda, özellikle, gerek mevzuatımızda yapılan düzenlemeler gerek Anayasa değişiklikleri -2010 referandumu- gerçekten yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğünün tesisi, yargının siyasallaşmasının önlenmesi açısından çok önemli değişiklikler, düzenlemeler yapılmıştır. Biz de yargının siyasallaşmasına karşıyız. Geçmişte, yargı, siyasallaşmış olabilir, belki arka bahçe olarak kullanılmış olabilir ama bundan sonra, yargının, kimsenin arka bahçesi olarak kullanılmasını biz de istemiyoruz, tasvip etmiyoruz.

Görüşmekte olduğumuz tasarı, hükümlüyü topluma kazandıracak çok önemli bir tasarıdır ve toplumun sürece dâhil olacağı bir ceza infaz sistemini amaçlayan bu tasarının yasalaşması dileğiyle, ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tunç.