| Konu: | ÇOK TARAFLI YATIRIM GARANTİ KURULUŞU SÖZLEŞMESİNİN MADDELERİNDE YAPILAN DEĞİŞİKLİKLERİN ONAYLANMASI HAKKINDA (S.S.40) |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 15 |
| Tarih: | 02.11.2011 |
CHP GRUBU ADINA ALİ HAYDAR ÖNER (Isparta) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; otuz sekiz yıl kamu görevinde bulunduktan sonra, hizmeti yeni bir boyuta taşımak amacıyla girdiğim siyaset sürecinde ilk kez sizlere hitap etme onurunu yaşamaktayım. Bu onuru bana yaşatan Ispartalı hemşehrilerime şükranlarımı ve görev yaptığım yerlerde teveccühlerini esirgemeyen kadirşinas yurttaşlarıma teşekkürlerimi sunuyorum.
Sayın Başkanım, buraya gelişimizin temel nedenlerinden birisi sağduyunun sesi olmak, gerçekleri hiç kimseden korkmadan, çekinmeden dile getirmek. Bu amaçla huzurunuzdayım.
Sayın Başkanım, geçtiğimiz gün oturumlar açılırken Değerli Başkan Vekilimiz Güldal Mumcu Hanımefendi'nin sunuşuna hemen peşinden Sayın Adalet Bakanı itiraz etti. "O kürsü tarafsızlık yeridir." diye. İnternet'e girdim, tarafsızlık yeri uyarısı yapan Sayın Bakan "Ali Dibo" başlığı altında adı ortaya çıkan birisi.
RECEP ÖZEL (Isparta) - Konuya gel konuya.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Evet, bu kürsüde gerçekleri konuşmak üzere çıktım, farkına var. Farkına varmayanlar farkına varacaklar.
NUREDDİN NEBATİ (İstanbul) - Isparta kızacak bak, konuya gel konuya.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Konuyla ilgiliyiz.
Çok taraflı sözleşmelerin garantiye alınması bağımsız ve özgür bir ülkenin yapabileceği bir çalışma. Ben de bağımsız ve özgür bir ülkenin Türkiye Büyük Millet Meclisinde konuştuğumun farkındayım, lütfen siz de farkına varın.
Ayrıca, dünkü zabıtlar elime biraz önce geçti, dehşete kapıldım. Bir değerli milletvekilimiz saltanatın kalkmasından övgüyle söz ederken bu Meclisi kuranlara dil uzatmış.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Kime dil uzatmış acaba?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - "Evet, saltanat kalktı ama tek adam rejimi kuruldu, faşizme yol açıldı." diyor.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Millî şef faşizmine diyorum.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Dinle, dinle!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Başkanım, oraya müdahale edin önce.
BAŞKAN - Aynı şeyler her taraftan yapılıyor. Lütfen, biz burada müdahale ederiz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Bu Meclis Büyük Atatürk'ün kurduğu bir Meclis. Siz de orada mısınız, burada mısınız belli olmayan bir arkadaşımızsınız.
BAŞKAN - Sayın Öner, lütfen Genel Kurula hitap edin. Sayın Öner, karşılıklı konuşmayalım.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Benim yerim burası, siz yerinizi belirleyin.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Oku, oku! Karşıdakini oku!
BAŞKAN - Sayın milletvekili, lütfen oturur musunuz? (CHP sıralarından gürültüler)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Altındaki imza kimin, oku! Oturduğun yerdeki imza kimin oku!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Haddini bil! Terbiyesiz!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Dün Sayın Başbakana paranoya içinde "İcazet alarak konuşuyor." diyordunuz. Özür dilemek için doksan derece açı teşkil eden resimleriniz gazetelere yansıdı.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Doğru konuş Metiner! Sen "Faşist" diyemezsin o insanlara!
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Oku orayı!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Terbiyesiz!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Haddini bil! "Terbiyesiz!" diyorsun.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen oturur musunuz?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Sen Büyük Atatürk'ten niye rahatsız oluyorsun?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Haddini bil! "Faşist" diyemezsin Mustafa Kemal'e. Terbiyesiz!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Millî şefe diyorum?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - İnönü'den niye rahatsız oluyorsun? Ne yapmış Büyük Atatürk? Ne yapmış Büyük Atatürk, dinle!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Terbiyeni bil! Terbiyeni bil!
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - "Faşist" diyemezsin. Onlar, cepheden cepheye koşmuşlar.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Sayın Başkanım, sayın milletvekillerimiz?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Saygısız!
BAŞKAN - Sayın Metiner, lütfen?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - ?ne yapmış Büyük Atatürk, dile getirelim. Büyük Atatürk Kuvayımilliyecilerle emperyalistleri yurttan kovmuş, özgür ve bağımsız?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Burası sizin ülkeniz değil. (CHP sıralarından gürültüler)
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Özür dileyeceksin sen, özür!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Özür dileyeceksin!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen oturun.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) -?bir ülkeyi kurarak uluslararası sözleşmelere taraf olmuş bir lider.
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." diyor. Altında Mustafa Kemal Atatürk var. Özür dileyecek!
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan?
AHMET TOPTAŞ (Afyonkarahisar) - Özür dileyecek!
BAŞKAN - Hatibin konuşmasını dinleyelim lütfen.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Sayın vekillerim, sayın vekillerim, sayın vekillerim? (CHP sıralarından gürültüler) Böyle sıcak koltuklarda oturup bu ülkeyi kuranlara, bu milleti özgürlük ve bağımsızlığa kavuşturanlara, din ve vicdan özgürlüğüne kavuşturanlara hiç kimse dil uzatamaz, onlara bunu yaptırmayız.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Mustafa Kemal hakkında konuşuyorsun!
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, Hatibi dinleyemiyoruz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - İstediğini diyemezsin. Geçmişine saygı duymayanlar geleceklerini inşa edemezler.
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, yani bir uyarı yapın.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Büyük Atatürk ne yapmış? (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturunuz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bütün Türk büyüklerine hakaret ediyorsun!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Alparslan'ın?
OKTAY VURAL (İzmir) - Sayın Başkan, hatibi dinleyemiyoruz. Siz de "Ben ne yapayım?"diyorsunuz. Kimi çağıralım peki? Kime söyleyelim?
BAŞKAN - Anladım Sayın Vural.
Hayır kimseyi çağırmayacaksınız. Sayın milletvekilleri yerlerine oturacak. Hepsi bu kadar basit. Ama her konuşmacıya müdahale etmeyecek kimse. Saygı duyacaklar hatibe.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Süre çalışıyor mu efendim?
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - O lafı kürsüden geri alacak! Bu kürsüden Atatürk'e faşist diyemez!
BAŞKAN - Lütfen oturur musunuz. El hareketinizi bırakın. Lütfen oturun. (Gürültüler)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Geri alacak!
BAŞKAN - Oturun lütfen?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Atatürk olmadığını öğreneceksin!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Sen buradan özür dileyeceksin! Sen buradan özür dileyeceksin! Burası yandaş televizyon ekranı değil.
BAŞKAN - Bir partinin tahakkümüne mi girecek burası!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Millî şef İsmet İnönü'dür, öğreneceksiniz! Bilmiyorsanız öğreneceksiniz!
BAŞKAN - Sayın Metiner! Sayın Metiner!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Burası Türkiye Büyük Millet Meclisi. Farkına varacaksın bunun. Sana bunu öğreteceğiz.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Atatürk'le bir sorunumuz yok. Demagoji yapmayın.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Bak sen, dinle!
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Hiçbir lafımı geri almam.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Ne yapmış Büyük Atatürk? Alparslan'ın fethettiği Anadolu'yu düşman çizmesinden temizlemiş. Hem Türk milletine hem İslam âlemine en büyük hizmeti vermiş lider. Sen bugün buradaysan Büyük Atatürk'e borçlusun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Geç onu, geç onu sen?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Evet?
Büyük Atatürk ne yapmış? Bir yandan Alparslan'ın Türklere kazandırdığı, İslam âlemine kazandırdığı Anadolu'yu düşmandan temizlerken?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Atatürk'ün sırtından inin artık.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - ?bir yandan Yüce Peygamberimizin müjdelediği kutlu komutan Fatih'in fethettiği İstanbul'u "Geldikleri gibi giderler." diye düşmanlardan arındıran lider Atatürk. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Atatürk olmasaydı sen burada olur muydun? Adın Mehmet Metiner olur muydu?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Atatürk'le bir sorunumuz yok!
BAŞKAN - Sayın Metiner?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Mustafa Kemal olmasaydı ay yıldızlı al bayrağımız şanla, şehit kanından aldığı renkle, hilaliyle ve yıldızıyla göklerde dalgalanabilir miydi?
Atatürk olmasaydı beş vakit kutsal çağrı minarelerden yankılanabilir miydi? Atatürk olmasaydı din ve vicdan özgürlüğünü elde edebilir miydik? (Gürültüler)
Sallama elini hemşehrim, farkına var. Ey yurttaş, farkına var.
BAŞKAN - Sayın Öner, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz, karşılıklı konuşmayın.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Atatürk olmasaydı cuma namazı kılma özgürlüğü bile yoktu.
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Burası inkılap tarihi dersinin yeri değil!
BAŞKAN - Gündemle ilgili konuşalım Sayın Öner, lütfen.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Atatürk olmasaydı Büyük Şair Mehmet Akif Ersoy'un büyük şiiri İstiklal Marşı coşkuyla söylenebilir miydi?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - İstismar ediyorsunuz! İstismar ediyorsunuz!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Büyük Atatürk bugün kendisine şükran borçlu olduğumuz kimseler.
Benim iki büyük önderim var: Birisi Türkiye Cumhuriyeti'nin onurlu bir yurttaşı olarak Millî Önderimiz Mustafa Kemal'in söylediği "Hakikati söylemekten korkmayınız." düsturu?
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Sayın Başkan, şu arkadaşı bir uyarsanıza Sayın Başkan, şu arkadaş devamlı laf atıyor, tahrik ediyor.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - ?bir diğeri elhamdülillah bir Müslüman olarak Yüce Peygamberimizin "Hakikat karşısında susan dilsiz şeytandır." uyarısı doğrultusunda gerçekleri dile getirmek. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; Çok Taraflı Yatırım Garanti Kuruluşu Sözleşmesinin Maddelerinde Yapılan Değişikliklerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı Ve Dışişleri Komisyonu Raporu hakkında bu gerçekleri söyledikten sonra bazı gerçekleri daha dile getirmeliyiz.
Daha geçtiğimiz hafta Sayın Başbakan Yardımcımız, önceki Meclis Başkanımız Bülent Arınç Beyefendi Makedonya'da "Atatürk büyük bir devrimciydi, öncüydü, liderdi." dedi. Büyük Atatürk Türk milletine olduğu kadar İslam âlemine de büyük hizmetler veren biridir ve son nefesinde söylediği söz çok manidardır. Bilmiyorsan öğren, müstehzi edalarla hareket etme! Büyük Atatürk son nefesinde, son cümlesinde "Aleykümselam." demiştir. Ona iftira edenler gıybet içindedirler. Ona iftira edenlerin bir kısmı gulül içindedirler. Ne demek gulül? Gulül ne demek? Ey mütedeyyin ve mümin kardeşlerim, gulül "beytülmale el uzatmak" demek. Peygamber Efendimiz "Haram iki türlüdür." diyor, "Bir yemek, bir de yenilmesine müsaade etmek." Deniz Feneri sanıklarını üç yıl hâkim önüne çıkartmadınız. (CHP sıralarından alkışlar) Çıkarttıktan sonra savcıları değiştirttiniz.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Konuya gel, konuya!
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Konunun içindeyiz, sen de burada ol.
BAŞKAN - Sayın Öner, lütfen tasarıyla ilgili konuşalım.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Evet efendim.
Sayın Başbakan "Yargıya bir şey diyemeyiz." diyor. İki buçuk maddelik bir referandum oyunundan sonra bunu söylüyor ama o sürece kadar yargıya demedik bırakmadı. Hâkimlere, savcılara "Çıkarın cüppenizi, çıkın karşıma." dedi.
Bana da benzeri şeyler yapmıştı, kravatı çıkardım geldim, muhterem Ispartalıların teveccühleriyle huzurlarınızdayım.
Yargıya bir şey diyemeyen Sayın Başbakan, hududa, Habur'a, hâkim, savcıları nasıl gönderdi? "Yargıya bir şey diyemeyiz." diyen Sayın Başbakan ve "Ali Dibo" adıyla İnternette yer alan Sayın Bakan hududa nasıl hâkim, savcıları gönderdi?
"Pişman değiliz, Öcalan'ın talimatıyla geldik." diyenleri nasıl salıverdiler? Nasıl otobüslerin üstüne kendi giysileriyle çıkıp şehir şehir dolaştırıldılar? Millet vicdanı galeyana gelince nasıl çark ettiler?
Sayın Bülent Arınç mahkemenin kararında vurgulanan "Üç ay dolmuştur, tutukluluk infaza dönüşemez. Bu, diğer davalara da emsal olmalı" diyen, doğruları, gerçekleri ifade eden bir Başbakan Yardımcımız. Beni dinlemiyorsanız onu dinleyin, vicdanı olanlar gerçekleri kabul ederler ve ona göre davranırlar.
Deliller toplanmadı, o bakımdan?
BAŞKAN - Sayın Öner? Lütfen konuya gelir misiniz Sayın Öner.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Hemen topluyorum efendim.
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Söyleyecek lafı yok.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - "Tutukluluğun devamına" diyorlar. "İleri demokrasi" ve "Hukukun üstünlüğü" ilkesinde bu böyle mi?
Bakınız, "Tarih, temel hak ve özgürlükleri genişleten, hesap verebilir yönetimlere sahip olan ve hukukun üstünlüğünü tesis eden devletlerin ve rejimlerin daima güçlendiğini göstermiştir. Demokrasinin en temel ve vazgeçilmez ilkelerinden biri de hiç şüphesiz hukukun üstünlüğüdür. Ancak hukuk siyasi üstünlük mücadelesinin bir aracı da değildir. Hukukun insan hayatını ve onurunu el üstünde tutan bir özelliği olmalıdır. Haksızlık ve adaletsizlik hukuk kılıfına sarılmamalıdır. Hukuk, adalet ilkesini gözetmelidir." Kim diyor bunu? Sayın Cumhurbaşkanımız söylüyor, bu kürsüden söyledi, unutmuş olanlara hatırlatıyorum. Çünkü biz doğrulara doğru, yanlışlara yanlış demek üzere buradayız. Benimliteratürümde "iktidar partisi-muhalefet partisi" yok, yönetim partisi var, denetim partisi var. Yönetimin her dediği doğru değildir, yönetimin her yaptığına da muhalefet etmek doğru değildir. Doğruya doğru, yanlışa yanlış demek üzere buradayız.
"Yargı mercileri haksızlığa uğradığını düşünenlerin son umut kapısıdır. Hukuka sığınanların umutlarının yıkılması devlete duyulan güveni de sarsar. Yargının adaletli davranmadığı yönünde yaygın bir kanaat oluşursa toplum vicdanında kapanması zor yaralar açılır ve güven duygusu kaybolur. Bu sebeple, yargı mercilerinin de fonksiyonlarını yerine getirirken azami özen göstermesi beklenmektedir. Şahsi duygular ve tercihler, siyasi ve felsefi görüşler yargı kararlarını etkilememeli ve adaletsiz sonuçlara yol açmamalıdır." Kim diyor bunu? Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül.
Tutukluların tutukluluklarının fiilî cezaya dönüşmesine ve adaletin tecelli etmesinin gecikmesine sebep olan durum yargının etkinliğine gölge düşürmektedir. Hukukun üstünlüğü hâkimleri de bağlar; Cumhurbaşkanını da, Başbakanı da, yurttaşları da. O bakımdan, çifte standart uygulanması, hukuka, adalete olan güveni zedelediği gibi ileri demokrasiyle de bağdaşmaz.
Değerli milletvekillerimiz, Çok Taraflı Yatırım Anlaşmalarının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ayrıntılı çalışmadan biraz yoksun gibi geldi çünkü aleyhimize olan birtakım maddeleri içerdiği değerlendirilebilir ama bu sakıncalar ciddi nitelikli uygulamalarla ortadan kaldırılabilir. Çok taraflı sözleşmeler kimlerle yapılıyor? Dost bildiğimiz ülkelerle, komşularımızla, Birleşmiş Milletlerin ülkeleriyle. "Komşularımızla sıfır sorun politikası" dedik, sorun yumağına dönüştürdük. Dost bildiğimiz ülkeler bize ne ölçüde dostlar bilemiyoruz. Sayın Başbakan göreve gelirken "Kahrolsun Amerika!" diyenlerle beraberdi, sonra her gün duyuluyor, "Başbakan, Bush'la görüştü. Bush'un oğlu Bush'la görüştü. Şimdilerde de Obama'yla görüştü." Sayın Metiner'in ifadesiyle söyleyelim: İcazet mi alıyor, başka talimat mı veriyor?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Uluslararası ilişkilerde görüşmeden olabilir mi? Böyle bir şey olabilir mi?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - "BOP" diye bir proje uygulanıyor, kanal projesi. Seçim sürecinde müjdesini verdim. Bu kimin projesi?
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) - Ne yapacağız? İçe mi kapanacağız?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Kanal 25 metre derinlikte olacakmış, 150 metre genişlikte. Niye? Denizaltılar geçebilsin, efendim?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Hiçbir güç odağından icazet almayız.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Bırak yağcılığı?
MEHMET METİNER (Adıyaman) - Biz sadece milletten icazet alırız.
BAŞKAN - Sayın Metiner?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - ?uçak gemileri geçebilsin.
BAŞKAN - Sayın Öner, lütfen konuyla ilgili konuşur musunuz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Montrö'yle elde ettiğimiz imtiyazlar ne olacak? O bölgedeki arazileri kimler kapattı? Çok taraflı sözleşmeleri özgür ve bağımsız ülkenin insanları imzalayabilir, kimsenin icazetini almadan bunlar imzalanmalı.
Daha son günlerde büyük acılar yaşadık. 5 polisimiz şehit edildi, 24 askerimizin şehadeti hepimizi derinden sarstı. Peşinden, Van depremiyle bütün ülkece derin acılara boğulduk ama yönetimin zafiyetini milletimiz ortadan kaldırdı.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Konuyla ilgili bir cümle istiyoruz.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Doğusu batısı, güneyi kuzeyi, bütün ülkemizin seçkin yurttaşları Vanlı kardeşlerimizin, Ercişli kardeşlerimizin, Erciş'in köylerinde evleri başına yıkılanların imdadına koştu. Orada da bir yönetim beceriksizliği ilk günlerde göze çarptı. Bu "Benden olsun, çamurdan olsun." zihniyetinin bir sonucu. Deprem vergileri deprem için harcanmıyor, politik yatırım için harcanıyor, göz boyamada kullanılıyor. Orada hayatını kaybedenlerin hizmetinde kullanılmış olsaydı?
HÜSEYİN BÜRGE (İstanbul) - Senin valiliğinde var o politikalar.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Ben, valiliğimi şanla, şerefle yaptım. Ne ödün verdim ne taviz verdim ve bugün karşınızda alnı ak, başı dik biri olarak huzurunuzdayım. Kimsenin önünde 90 derece eğilmedim ben. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, değerli milletvekillerimiz; Sayın Başbakanımız meydanlarda başka konuşuyor, balkonlarda başka konuşuyor. Süleymaniye Camiinin kapısına otobüsü dayadı, daha sonra Simav depremzedelerinin?
BAŞKAN - Sayın Öner, lütfen, seçim dönemi kapandı. Seçimler yapıldı, konuya geliniz lütfen.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Efendim, Simav depremzedelerine geçmiş olsun ziyaretinde bulundu.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Seçim mitingi yapmıyoruz! Konuya gel, konuya.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - Oradaki söylemlerini şu anda zaman yetersizliğinden dile getirmeyeceğim ama müteakip konuşmalarda dile getiririm.
Önümüzde Kurban Bayramı var. Bu Kurban Bayramı'na ulusça, İslam âlemi olarak gönül huzuruyla ulaşmak istiyoruz. Kimseyi ötekileştirmeden, kimseyi birbirine hasım hâle getirmeden?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Kendinize söyleyin, kendinize. Kendinize söyleyin, bize değil.
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - ?şehitlerimizin aziz hatıralarını yaşatarak, yaralılarımızın acil şifa bulmalarını dileyerek ulaşıyoruz.
Bu duygularla bu yasanın ülkemize, ulusumuza dikkatli bir uygulamayla?
AYŞE NUR BAHÇEKAPILI (İstanbul) - Hangi yasa?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Hangi yasa?
ALİ HAYDAR ÖNER (Devamla) - ?hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)