GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ŞEKER FABRİKALARININ ÖZELLEŞTİRİLMESİ HAKKINDA (10/37) ESAS NUMARALI MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGESİ?NİN ÖN GÖRÜŞMESİNİN, GENEL KURULUN 2/11/2011 ÇARŞAMBA GÜNKÜ BİRLEŞİMİNDE YAPILMASINA İLİŞKİN CHP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:15
Tarih:02.11.2011

ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mensup toplam 25 değerli milletvekilinin imzasıyla 21 Ekim 2011 tarihinde Meclis Başkanlığına sunulan şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili konu hakkında önerge lehine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, bu konu 23'üncü Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışma takvimi içerisinde de değişik vesilelerle bu Meclisin gündemine geldi. O zaman söyledik. Yapılacak en son özelleştirmenin şeker fabrikaları olması gerektiğini ve yanlış bir adımı Hükûmetin atmaktan geri durmasının yararlı olacağını defalarca söylememize rağmen maalesef Hükûmet, anlaşılan o ki bu yanlış adımı atmaya devam etmektedir. Her şeye rağmen siyasallaşan hukuk da olsa bugün söz konusu Erzincan, Elâzığ, Elbistan ve Malatya şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili Özelleştirme İdaresi Başkanlığının kararını Danıştay 13. Dairesi 15/12/2009 tarihinde iptal etmiştir. Bu iptal kararına rağmen yeniden bu konunun Özelleştirme İdaresi Başkanlığınca hukukun arkasından dolanarak Türkiye'nin gündemine getirilmiş olması çok büyük bir talihsizliktir. Çünkü şeker fabrikaları sadece birer fabrika değildir. Şeker fabrikaları 100 binlerce insanın ekmek kapısıdır, insanın evine giden ekmeğinin üretimine aracı olan çok önemli fabrikalardır. Bu fabrikalar üretilen şeker pancarıyla üreticilerin, melasla hayvancılık sektörünün, yaş küspeyle yine hayvancılık sektörünün, ayrıca şekerle tatlandırıcı sektörünün çok önemli birer fabrikası hâlindedir ve bu konuda özellikle şu anda sözü edilen fabrikaların bulunduğu illerde önemli birer istihdam kaynağıdır. Şimdi siz bu yararlarını bırakıp, yıllar önce, 60'lı yıllarda devletin sosyal devlet anlayışından yola çıkarak kurduğu bu fabrikaları sadece "Kâr etmiyor." veya "Faaliyet dönemini zararla kapatıyor." düşüncesinden yola çıkarak özelleştirmeye kalkarsanız yüz binlerce doğrudan, dolaylı olarak da milyonlarca insanın ekmeğiyle oynamaktan geri durmamış olursunuz. O nedenle bu önerge yerinde verilmiş bir önergedir. Mutlaka değerli milletvekillerinin bunu doğru değerlendireceğini düşünüyoruz.

Çoğu doğu ve güneydoğu bölgelerimizde bulunan ve biraz önce de ifade ettiğim gibi birçok insanımızın evine ekmek götürmesine vesile olan bu fabrikalarla ilgili tekrar düşünmemiz ve mutlaka geniş kapsamlı bir araştırmanın sonucunda varsa sorunlarının giderilmesi, yasal düzenleme gerekiyorsa bunun yapılması konusunda Meclisimizin bilgilendirilip gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir.

Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu fabrikaların kesinlikle özelleştirilmemesinden yana olduğumuzu bir kez daha sizlerin huzurunda tekrarlamak istiyorum. Bu fabrikalar Özelleştirme Yüksek Kurulunun 12/8/2008 tarihli ve 2008/50 sayılı Kararı'yla özelleştirme kapsamına alınmış, biraz önce de belirttiğim gibi 15/12/2009 tarihinde Danıştay 13. Dairesinin verdiği kararla özelleştirilmesi durdurulmuş olanlardır.

Şimdi, bu sadece Portföy B'de olanlar. Bir de Portföy C'de olanları da dikkate aldığımız zaman bu fabrikaların ne kadar ülkemiz için önemli olduğunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, neden iktidar partisi bu fabrikaların özelleştirilmesinde ısrar etmektedir? Kimseyi suçlamıyorum ama ne olur, bir kez daha şu konuyu düşünmenizi ve kendi içinizde muhasebe etmenizi istirham ediyorum. Bu ülkede tatlandırıcı sektörünü ve nişasta bazlı şeker sanayisini yöneten kartellerin kimler üzerinde etkili olduğunu bir kez daha düşününüz. Bu fabrikalardan elde edilecek gelirin öyle düşünüldüğü gibi çok fazla olmayacağını da yaşanan örneklerden yola çıkarak -biraz sonra anlatacağım bir yaşanmış örnekle- sizlerle paylaşacağım.

Bu fabrikaların birçoğu arazisi artık şehir merkezlerinde kalmış, âdeta birer arsa sahibi fabrikalardır. Bu fabrikaların özelleştirilmesinin altında rant yatmaktadır, biraz önce bahsettiğim nişasta bazlı şeker sektörünün Türkiye'deki iki büyük temsilcisinin baskısı yatmaktadır. İsimlerini vermeyeceğim ama bunların kim olduğunu sizler çok iyi biliyorsunuz. Bu nedenle, bu fabrikalarla ilgili özelleştirme kararını Hükûmet yetkililerimiz başta olmak üzere siz değerli milletvekillerinin, yakın bulduğumuz tüm çevremizde yeniden değerlendirmemizde yarar olduğunu düşünmekteyim.

Şimdi, Elâzığ Şeker Fabrikası, Değerli Milletvekilimiz Sayın Enver Erdem'den de aldığım bilgiler doğrultusunda, bugün 60 bin kişinin doğrudan geçimini sağladığı bir fabrikadır. Resmî kayıtlara göre yıllar itibarıyla alanlar ve üretimler düşmekle beraber 2010-2011 sezonunda pancar ekim alanı yaklaşık 2 bin hektar, ekim yapan çiftçi sayısı yaklaşık 1.900 civarında ve işlenen pancar da 90 bin ton.

Yine, Elbistan Şeker Fabrikası, 2010-2011 sezonunda 5.600 hektar alana şeker pancarının ekildiği, yaklaşık 4 bin dolayında çiftçimizin buradan geçindiği, işlenen pancarın da yıllık 360 bin ton dolayında olduğu ve 50 bin tona yakın şekerin üretildiği bir fabrikamızdır. Yine, Sayın Kahramanmaraş Milletvekilimiz Mesut Dedeoğlu'nun verdiği son bilgilere göre, bu fabrikada 647 kişi çalışıyor, 379 geçici işçi var, 55 bin ton şeker üretiliyor ve 4.200'e yakın çiftçimiz 2011-2012 sezonunda bu fabrikanın ekim alanında üretim yapacak.

Erzincan Şeker Fabrikasına baktığımızda, yine aynı sezonda 4.507 hektarlık alanda 3.500'den fazla çiftçimizin ekim yaptığı ve işlenen pancarın da 212 bin ton dolayında olduğu önemli bir fabrika. Melas ve yaş küspeyi rakamlara boğmamak için söylemiyorum çünkü çok önemli miktarda. Bu bahsettiğim hayvansal üretimde önemli yere sahip ürünler bunun yan ürünleri.

Malatya Şeker Fabrikası, çok ilginç, 2000-2001 sezonunda yaklaşık 5.987 hektarda üretim yapılırken 2010-2011 sezonunda 6.700 hektarlık alanda üretim yapılmış. Dolayısıyla, son dönemde ekim alanının arttığı bir fabrikanın yeniden özelleştirilmek istenmesi gerçekten manidardır.

Değerli milletvekilleri, ben bu fabrikaların bir tanesinin özelleştirildiği ilin milletvekiliyim. Kütahya Şeker Fabrikası 2004 yılında AKP iktidara gelir gelmez ilk özelleştirilen fabrikalardan birisidir. Burada, yargıya taşınmış çok ciddi usulsüzlüklerin yaşandığını geçen dönem birkaç kez bu kürsüden sizlerle paylaştım. Sadece gelinen noktayı ifade etmek istiyorum: Cumhuriyet savcılığına başvurduğum suç duyurusunun ardından açılan dava sonucunda bu fabrikanınyaklaşık  113 dekarlık alanı yani arsası usulsüzlükle milletin elinden alınmış, yeni sahiplerinin cebine konmuştur. Yerel mahkeme 29/3/2011 tarihli kararıyla yapılan işlemin usulsüz olduğuna karar vermiştir. O günden bugüne ilgili bakanlık ve TÜRKŞEKER Anonim Şirketi Genel Müdürlüğü "Bu arsa benimdir, tapu iptal davası açacağım." diyemiyor değerli milletvekilleri. Sizler de bunları yaşayacaksınız. Şu anda yargı süreci devam ettiği için bu konuda daha fazla konuşma yapmak istemiyorum ama şunu bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum: Kim olursa olsun, hakkıyla üretim yapan herkesin yolu açık olsun ama milletin malını özelleştirme furyasında fırsat bilerek kendi üzerine geçirenler varsa bunun da mücadelesini hep beraber yapmamız gerekiyor.

Umarım, bu özelleştirme kararından vazgeçilir ve bu araştırma önergesi Meclisimizde kabul edilerek yeniden bunların değerlendirme fırsatı yaratılmış olur diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)