GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE AZERBAYCAN UZUN VADELİ EKONOMİK VE TİCARİ İŞBİRLİĞİ PROGRAMI VE İCRA PLANININ ONAYLANMASINA İLİŞKİN (S.S.33)
Yasama Yılı:2
Birleşim:13
Tarih:27.10.2011

CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekillerim; hepinize saygılar sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, eski bir arkadaşınız olarak bir tavsiyede bulunayım: Aynı ilin milletvekilleri, bağrınıza taş basın, kızılcık şerbeti için, ne olursunuz bu kürsüde birbirinize sataşmayın. Aynı ilin milletvekilleri? Ben, herkes için konuşuyorum. Ben, iki dönemdir -üçüncü dönemim- burada bir kez gördüm, bir kez, aynı ilin milletvekillerinin şu yaşadığımız olayı yaşadığını bir kere gördüm. Parlamento etiğinde, il etiğinde, ilde birlik beraberlik olması açısından o ile zarar verir. Benim dostça tavsiyem, dışarı çıkın, daha sonra oturun konuşun?

RIFAT SAİT (İzmir) - Bu tarafa bakarak konuşma!

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Her tarafa bakıyorum ben.

RIFAT SAİT (İzmir) - Hep buraya bakıyorsun, o tarafa bak!

BAŞKAN - Lütfen? Lütfen?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Nereye bakacağımı siz tayin edemezsiniz. Nereye bakacağımı?

BAŞKAN - Lütfen?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Ben, tüm Parlamentoya hitap ediyorum, yeni gelenlere söylüyorum, bir dostça tavsiye ediyorum. Orada oturmuş laf atıyorsunuz. Nereye bakacağımı ben tayin ederim, siz tayin edemezsiniz. Yani almayacaksanız almayın. Ben, dostça, bu Parlamentoda yaşamış deneyimli bir milletvekili olarak, aynı ilin milletvekilleri sakın ola ki? Burada geçen dönemden, evvelki dönemden kalan bir sürü arkadaşım var. Ben, ikinci görüyorum bunu ve üzülüyorum, il açısından üzülüyorum, o ilde birlik beraberlik açısından üzülüyorum. Hep birlikte olmalısınız. Amacımız, hepimiz, seçildiğimiz ile hizmet etmek zorundayız. Ben, bu tavsiyeyi yapmayı bir görev bildim. Hakikaten o il açısından üzülüyorum. Ben, herkese söylüyorum bunu, kimseye söylemiyorum.

Teşekkür ederim.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, tabii, Dışişleri Komisyon Başkanım burada olduğu için, bu konuşmayı, kısa, beş dakikalık bir konuşmayı görev bildim. Vize konusu? Biz, Azerbaycan'a vize uygulamıyoruz ama Sayın Başkan, hâlâ Azerbaycan bize kapıda vize uyguluyor ve bunu da kaldırmıyor. Türk vatandaşları Azerbaycan girişinde bazen çevriliyorlar. Bir kere bunu ileteyim.

İkincisi, hâlâ Özbekistan ve Türkmenistan, Türk vatandaşlarına vize uyguluyor ve bazen iki ay, bazen üç ayda vize alınamıyor. Şimdi Avrupa Birliği ülkelerine de geleceğim, Amerika'ya da geleceğim. Amerika'ya giden çok arkadaşım var. Ayakkabılarınızı çıkarıyorsunuz, kemerlerinizi çıkarıyorsunuz.   -aynı şeyi uygulamadığınız takdirde- bizler ise kırmızı halı seriyoruz. Onlar bize ne yapıyorsa biz aynısını yapmıyorsak olmaz arkadaşlar. Türk iş adamlarından -bırakın vatandaştan- hangi belgeleri istediklerini biliyor musunuz bazı ülkelerin? Tapularından tut, bankadaki hesaplarından tut, hatta ELISA testi isteyen ülkeler var. Onun için eğer bu konuda aynı mütekabiliyet esasında hareket etmezsek Türk vatandaşları zor durumda kalıyor.

Avrupa Birliğine geleceğim. Avrupa Birliğinde her ülke bize vize uyguluyor. Oğlunun düğününe, torununun sünnetine veya kızının doğumuna gitmek bir anne babanın her şeyidir ama maalesef üç aya, dört aya vize günü veren ülkeler var. "Bazı ülkelerde vizeyi kaldırdık." dediniz ama Türkiye'nin bu ülkelerle hiçbir ilişkisi yoktur. Örneğin Türkmenistan'la, örneğin Özbekistan'la Türkiye'nin tarihî bir ilişkisi vardır. Bu ülkeler niye vize uyguluyor Türk vatandaşına? Bunları ortadan kaldırmalıyız. Biz Azerbaycan'a vizeyi kaldırdıysak hâlâ Azerbaycan bize vize uyguluyorsa bunu düşünmemiz lazım. Niçin uyguluyorlar? Bir Almanya'ya veya Schengen vizesi dediğimiz ülkelere artık o ülkeler de? Eskiden Fransa'ya gitmek için Schengen vizesi yetiyordu ama artık şimdi onlar da tavır değiştirdi hangi ülkeye giderseniz o ülkenin konsolosluğundan vize isteyeceksiniz. Artık bir ülkeye Schengen vizesi alıp diğer ülkeye girme serbestisi ortadan kalktı.

Yani Türk vatandaşına uygulanan vize uygulamasını? Eğer Türkiye'nin en çok ilişkide olduğu Avrupa Birliği ülkeleri veya Türk iş adamlarının en çok iş yaptığı ülkeler hâlâ bize vize uyguluyorsa bizim bunu düşünmemiz lazım. Biz aynı tavrı göstermiyoruz, kapıda kırmızı halılar seriyoruz. Yine söylüyorum: Kırmızı pasaportu olan bir milletvekili olarak ben Amerika'ya gidişimde her tarafımı çıkarıyorum, bir çorapla kalıyorum. Eğer bunu yapıyorlarsa, biz de? Amerika'dan gelen bir Amerikalı parlamentere aynı şeyi yapın bakayım, aynı tavrı gösterecekler mi? Ama biz bunu yapmıyoruz, kolaya kaçıyoruz, kırmızı halılar seriyoruz, yazık oluyor. Ben bunu söylemek zorundayım. Bu konuda hepimizin görevi, Parlamentonun onuru için? Türkiye'nin seçilmiş bir milletvekili eğer çoraplarını çıkarıp, ayakkabısını, kemerini, her şeyini çıkarıp, Amerika'ya giriyorsa bizim de aynı şeyi uygulamamız gerektiğine inanıyorum.

Bir başka  konu, artık dünyada küresel bir turizm oluştu, belli ülkeler bunun kaymağını yiyor. Soruyorum? Avrupa Birliği ülkelerine vizesi olan, herhangi bir Avrupa Birliği ülkesine vize almış, Türkiye'nin vize uyguladığı herhangi bir ülke vatandaşının, Avrupa Birliği ülkelerinden birinin vizesi varsa veya Amerika vizesi varsa, İngiltere vizesi varsa Türkiye vize istemesin bu vatandaşlardan. Hangi ülkenin vatandaşı olursa olsun, hiçbir Avrupa Birliği ülkesinin konsolosluğu vize vermez boş yere, vize veriyorsa? Örneğin, Hindistan ve Çin vatandaşları Türkiye'de bir destinasyon merkezi? İstanbul'a gelip diğer ülkelere gitmek istiyor ama bizim o ülkelere uyguladığımız vize nedeniyle burayı birdestinasyon merkezi yapamıyorlar. Bırakın, ilan edin Hindistan'da: "Biz, Avrupa Birliği ülkesi vizesi olan hiçbir Hindistan vatandaşına vize istemiyoruz." deyin bakalım. Ama bunu söylemiyoruz ve bazı ülkelerde konsolosluğumuz yok, başka ülkelere gitmek zorunda kalıyorlar. Bunun için, bunun yolu şudur: Herhangi bir Avrupa Birliği ülkesinin vizesi varsa, Amerika vizesi varsa veya İngiltere vizesi varsa bu ülke, Türkiye'nin bu insanlara, "Bu vizesi olan insanlardan vize istemiyoruz." demesi lazım.

Evet, yani dünyayı biz yeniden keşfetmeyelim. Yani, bu işlere, Sayın Büyükelçi, bu işlere bir büyükelçi mantığıyla bakmayın, bu işlere bu ülkenin bir ticari kazancı olarak bakın ama hemen itiraz ettiniz orada, itiraz etmeyin. Yani, herhangi bir Avrupa Birliği ülkesi vize veriyorsa biz niye vize vermiyoruz? "Ama, bu zorluğu çıkarmayın." diyorum ama hemen oradan itiraz ediyorsunuz "olmaz" diyorsunuz. Olaya bir başka pencereden bakın. Olaya bu pencereden bakın.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - Eskidendi.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Efendim, ben eskisi, bugünü, dünü demiyorum, yarına bakalım diyorum.

İHSAN ŞENER (Ordu) - Ülke bağımsızlığı?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Hangi ülke bağımsızlığı? Ülke bağımsızlığıyla falan bunun ilgisi yok efendim.

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, Meclise?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Eğer, bizim bir konsolosluğuma gidip bir ayda, iki ayda vize alacaksa, Avrupa Birliğine gidecek bir insanın vizesi varsa -Hindistan vatandaşının- biz vize istemezsek ne olur? Bağımsızlığa bir halel mi gelecek? Bağımsızlığa bir halel gelecek! Takdir sizin.

Bu benim önerim ama yine söylüyorum mütekabiliyet esası yoktur. Sadece Avrupa Birliği vize vermiyorsa o zaman siz de uygulayın. Siz de uygulamıyorsunuz.

HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) - On sene önce nasıldı?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - On sene önce, yirmi sene önce? Beyefendi, yarına bakın, yarına! Biz artık burada? Yarına bakın, yarına? Bu ülke hepimizin, yarına bakalım.

Önemli olan bu ülkenin kazancı. Artık dünyada her şey bitti, sadece ticari bir savaş başladı. Ülkenin bağımsızlık savaşı artık? Bir ülkenin bağımsız olması, o ülkenin ekonomik bağımsızlığına bağlıdır.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)