| Konu: | BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 100 |
| Tarih: | 26.04.2012 |
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin Anayasa'nın 98, 99, Meclis İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddelerine istinaden Meclis araştırması önergesi açılması aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisi, bir zamanlar ekonomik krizlerin siyasi krizleri, siyasi krizlerin ekonomik krizleri körüklediği ortamdan, belirsizlik ve ümitsizlik ortamından, güvensizlik ortamından bugünlere gelmiştir. Üç haneli rakamlara kadar yükselen enflasyon, yüksek kamu açıkları ve kamu borç yükü gibi unsurlar tüm ekonomik birimlerde ciddi güven zafiyeti oluşturmuştu.
Türkiye, o günden bugüne kadar büyük yol katetmiştir, ekonomik istikrar kalıcı olarak sağlanmıştır. Türkiye, her alanda tarihinde görülmemiş başarılara imza atarak küresel ölçekte takdirle bahsedilen ülke konumuna gelmiştir, âdeta dünyada büyüme oranında Çin'le yarışan bir ülke hâline gelmiştir. Şu an dünyada büyümede Çin'in tek rakibi Türkiye Cumhuriyeti'dir. Bundan ne kadar gurur duysak azdır diye düşünüyorum.
AK PARTİ'ye, 12 Haziran seçimlerinde gerek siyasi istikrara gerekse ekonomik istikrara, AK PARTİ'nin yapmış olduğu icraatlara Türkiye'de 2 kişiden 1'i oy vererek, yüzde 50 oranında oy vererek pekiştirmiştir. Bu demektir ki 12 Haziran seçimlerinde sandıkta aziz milletimiz AK PARTİ'nin ekonomik ve siyasi icraatlarına ve demokratikleşme anlamındaki bütün icraatlarına geçer not vermiştir ve test etmiştir. Türkiye siyasi tarihinde bir partinin üç dönem üst üste iktidara geldiği görülmemiştir ve her dönemde oyunu artırarak iktidara gelen AK PARTİ İktidarını pekiştirmiştir. Bunda tabii ki milletin iradesinden almış olduğu güç de yatmaktadır. Ekonomi demokratikleşmeden bağımsız değildir, ekonomi demokratikleşmeden âri de değildir. İç içe girmiş bir müessese olan bu ilişkilerde dünyayla arasına duvarlar örmüş bir ülkenin iç politikada istikrarı, ekonomide büyümeyi, demokratikleşmede reformları gerçekleştirmesi beklenemez.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yurt içi tüketim ve yatırım talebindeki canlanma ithalatta artışı tetiklemiştir. Buna ilave olarak emtia ve enerji fiyatlarındaki artışlar ve dış talebin zayıf olması 2011 yılında cari açığın artmasına neden olmuştur. Cari işlemler açığı ve enflasyondaki gelişmelerin makro ekonomik ve finansal istikrar üzerindeki etkilerini sınırlandırmaya yönelik olarak para politikası, makro ihtiyati tedbirler ve maliye politikası alanında gerekli adımlar atılmaktadır. Bu çerçevede 2010 yılının sonundan itibaren para politikası araçlarıyla kredi büyümesinin kontrol altına alınması, mevduatın vadesinin uzatılması ve cari işlemler açığının finansmanında uzun vadeli kaynakların payının artırılması hedeflenmiştir. Öte yandan konut kredilerinde teminat oranı kredi kartlarındaki asgari ödeme oranı ve ihtiyaç kredilerinde genel karşılık oranları artırılmıştır. Bunda maksat cari açığın ileriye yönelik net bir şekilde düşmesini hızlandırmaktır. Cari açığın kalıcı olarak düşürülmesi noktasında sanayi ve hizmetlerde ileri teknoloji içeren ve yüksek yurt içi katma değerli üretim yapısına geçişin sağlanmasına yönelik politikaları yerleştirmekteyiz. 2002 yılından itibaren uygulamaya konulan yapısal reformlar Türkiye'de mali disiplinin güçlenmesini ve kamu maliyesinin sürdürülebilirliğini, orta ve uzun vadede bir sorun olmaktan çıkmasını sağlamıştır, sağlamaktadır. Ekonomide ve demokratikleşmede çocuklarımızı daha güzel bir gelecek beklemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisi AK PARTİ'nin en güçlü olduğu siyasi ve ekonomik alana yönelik olmaktadır. Bu, tamamen gündemi değiştirmeye matuf bir öneridir. Gündem bellidir, burada görüşülecek kanun vardır. Dün 9'uncu maddede kaldığımız 223 sayılı yasa gündemde bulunmaktadır. Bu nedenle, bu çabalar, bu grup önerileri beyhude çabalardır. İnşallah, AK PARTİ bu hizmetlere devam edecek ve memleketimizde huzuru, refahı ve ekonomik gelişmeyi artıracaktır. Millî gelir -kişi başına düşen- 10 bin doların üzerinde hesaplandığında, Türkiye'nin 2002 yılından 2012 yılına katettiği mesafe göz önündedir.
Bu duygular içerisinde, AK PARTİ Grubu olarak BDP grup önerisinin aleyhinde oy kullanacağımızı beyan ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.