| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 30.05.2012 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; deminki konuşmamda, biraz önceki konuşmamda zaman nedeniyle yarım kalan kısmı tamamlamak istiyorum.
Demiştim ki: "1934 yılında Almanya'yı yöneten zat, bir statta kongre yaptıktan sonra, Almanya'daki tüm demokratik hakları askıya almıştı." Sizin de Türkiye'yi bugün getirdiğiniz noktada, insanların demokratik haklarını "ileri demokrasi" adı altında yavaş yavaş askıya aldığınızı ifade etmek istiyorum.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, Türkiye'de yaklaşık 95 bin taksici ve 500 bine yakın da bu taksicilerin bakmakla yükümlü olduğu aileleri var. Bu ailelerin problemlerinin birçoğunu yine biraz evvel söylemiştim ve anlatmıştım. Bu tasarının bir ayağı topal çıkıyor, bir ayağı değil, birçok ayağı topal çıkıyor. Taksicilerin problemlerinin yasada belirtildiği gibi, getirilmek istendiği gibi sadece korsan taksicilik olmadığını, ailelerinin de sıkıntılar yaşadığını ifade etmiştim ama biraz evvel de dediğim gibi, Türkiye'deki problemler bunlarla bitmiyor. Siz, Türkiye'deki problemleri görmemeye ve çözmemeye devam ediyorsunuz, çözdükleriniz de halkı kucaklayan kanunlar olmaktan çok öte. Paralı askerlik yasası konuşulurken gecenin saat dördünde size dedim ki: "Gidip evinizde rahat uyuyabilecek misiniz? Vicdanınız size ne diyecek, çoluk çocuğunuz ne diyecek?" Çünkü sadece, 30 bin TL'si olan, cebinde parası olan insanlar bu askerlikten yararlanabilecekti ki, 100 bin kişi hedefliyordunuz, burada da tosladınız ve birçok insan bu işten mağdur oldu ve hâlen size de mailler geliyor, bize de mailler geliyor.
Bugün çıkarılmak istenen kanunun 1'inci maddesinde de yine "özgürlük" adı altında, "ileri demokrasi" adı altında, hatta 12 Eylülde yapmış olduğunuz referandumda da taahhüt ettiğiniz gibi, insanların grev yapma haklarının önünü açacağınızı belirtmiştiniz ama hatta daha da ileriye gittiniz, bir maddesinde -belki birçoğunuz okumadınız ama- insanların aynı iş kolunda iki sendikaya üye olabileceğini ifade ediyordunuz ama getirdiğiniz noktada, son on yılda görüyoruz ki sendikalı sayısı her geçen gün ülkemizde azalmakta. Hatta bu da yetmiyor, biraz evvel Sayın Bakan da açıklama yaptı "Niye grev yapmalı, grev yapmamalı." diye böyle bir ifade kullanıyor.
Sevgili arkadaşlar, bu kanun sadece Türk Hava Yollarındaki grevi kapsamıyor, diğer özel şirketlerde de grev yapma hakkını elinden alıyor işçilerin. Sadece Türk Hava Yollarında almıyor, orada devletle, kamuyla sınırlandırmamış, başka hava yolu şirketlerindeki çalışanların da grev yapma hakkını elinden alıyor. Peki, özel sektörde grev olmaz mı veya grevli sözleşme yapılamaz mı? Tabii ki yapılır. Bakın, size bir örnek vereceğim, lastik sektörü. Daha yeni toplu sözleşme yaptı, greve de gitmedi, grev maddesini kullanmadı. Oturdular, uzlaştılar, lastiğin maliyetini çıkardılar, işçilik maliyetini çıkardılar. Avrupa'daki işçilik maliyeti belliydi, Mısır'daki işçilik maliyeti belliydi, Çin'deki işçilik maliyeti belliydi ve geldiler, Türkiye'de yüzde 14 zam aldılar, artı, sosyal haklarını iyileştirdiler ama greve çıkmadılar. Daha önceki yıllarda, grev aşamasına gelen lastik sektöründe yine Başbakanın talimatıyla "stratejik önem taşıyor" diye bu grevler erteleniyordu daha grev aşamasına gelmeden. Ha bunu yapmadınız da grev mi oldu bu sene? Hayır olmadı.
Bakın, başka bir problemi var lastik sektörünün şu anda, yüzde 30 küçülüyorlar, uluslararası firmalar Türkiye'de yüzde 30 küçülüyorlar. Biliyor musunuz niye? Bu insanlar, ürettikleri lastiklerin çoğunu, yüzde 70'ini ihraç ediyorlardı ve bugün edemiyorlar. İyi giden ekonomide yüzde 30 küçülmek zorunda kalıyorlar. Buna rağmen yüzde 14 zam yapıyorlar ama siz ne diyorsunuz, devlet memuruna ne diyorsunuz? "Yüzde 1 yaparsak İspanya'ya, Yunanistan'a döneriz." diyorsunuz. Böyle diyorsunuz değil mi? "Onlar gibi olmak istemiyoruz." Hani sizin gelişmiş, büyümüş 17'nci ekonominiz? Türkiye'yi uçurdunuz Türk Hava Yolları gibi, ekonominize ne oldu?
ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - 17 değil 18.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Ne oldu? Bunu sormak lazım. Bunları niye anlatmıyorsunuz insanlara?
Bakın, atanamayan öğretmenler var, binlerce öğretmen var, 300 bin. Bugün başka bir şey geldi?
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Atarsınız siz!
HAYDAR AKAR (Devamla) - Üç dönem atama yaptınız bundan önceki günlerde, belli aylarda ama dediğiniz gibi "1 Ağustostan sonra özür grubunu kabul etmiyoruz." dediniz insanları, aileleri parçaladınız. Lütfen, bu sorunları çözün, Türkiye'nin gerçek problemlerine eğilin, sanal problemler yaratıp sezaryen, kürtaj gibi kendi bilim dalı olmayan ve -fahri doktorluk mu deniyor- fahri profesörlük almış Sayın Başbakan bunlarla uğraşacağına, gerçek problemleriyle uğraşsın Türkiye'nin, öğretmenlerin problemini çözsün, emeklilerin problemini çözsün, memurların problemini çözsün. Bıraksın kürtajla, sezaryenle uğraşmayı, bıraksın insanların 3 çocuk, 5 çocuk yapmasını ve bunları halletsin.
BÜLENT TURAN (İstanbul) - Sen bırak! Sen bırak! Biz memnunuz.
HAYDAR AKAR (Devamla) - Ben bırakmayacağım, Bülent sen de bunları öğreneceksin, bir gün bunlar ters yüz size çarpacak.
Örnek veriyorum: Hep aynı şeyi söylüyorsunuz ama bir gün bunu sizin suratınıza çarpacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Devamla) - Bu da çok uzun değil. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akar.