GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BAZI KANUNLAR İLE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:98
Tarih:24.04.2012

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan kanun teklifinin 5'inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.

Bu madde ile altı ay önce çıkan bir kanun hükmünde kararname değiştirilmek isteniyor. Altı ay önce çıkan kanun hükmünde kararnameyle, bir Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu oluşturulmuştu. Bunun teşkilat ve görevleriyle ilgili bir kanun hükmünde kararname çıkmıştı 660 sayılı. Bu kanun hükmünde kararnamede değişiklikler getiriliyor. Tabii ki bu değişiklikler olabilir ama altı ay sonra bir kanun hükmünde kararnamede değişiklik öngörülmesi -sadece bir tane değil, bu madde değil, ondan sonraki birçok maddesiyle ilgili de değişiklikler söz konusu- biraz garip kaçıyor sizler de hak verirsiniz. Demek ki kanun hükmünde kararnamenin yeterince düşünülmediği, yeterince düzenlenmediği ortada.

Şimdi, Kurum Başkanı birkaç ay önce atandı, kanun hükmünde kararname çıktıktan epey sonra. Birkaç aydır görevde, Kurumu oluşturmaya çalışıyor. Kurum üyeleri ve kendisinin böyle bir talebinin olması mümkün değil. Biraz önce görüştüğümüz bazı maddelere, TMSF ve BDDK ile ilgili maddelere paralel bir düzenleme yapılması düşünülmüş bu maddelerle. Olabilir tabii, bütün bunları düşünmemiz, değerlendirmemiz lazım.

Değerli arkadaşlarım, verginin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz, bir devlet için vergi ne kadar önemli bir husustur. Devletleri devlet yapan konudur vergi. Vergi almasını bilmeyen, vergi alamayan devlet olamaz. Çok önemli bir husus. Vergi kaybının olmaması lazım, verginin eşit ve adil olması lazım ve devletin zor alım gücüyle vergiyi alabilmesi lazım. Bunun için de devletin özellikle vergi alabilmek için çok iyi organize edilmesi lazım. Türkiye, biliyorsunuz, kayıt dışılığın da çok yüksek olduğu bir ülke. Çeşitli hesaplara göre bu yüzde oranı değişiyor, yüzde 50'den yüzde 25'lere kadar kayıt dışılık hesaplanıyor ama her hâlükârda Türkiye kayıt dışılığın çok yüksek olduğu bir ülkedir, sizler de çok iyi biliyorsunuz.

Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu verginin denetimi, gözetimi ve bir kurallar bütünü içerisinde alınması açısından çok önemli bir kurum. Doğru bir düzenleme yapıldı aslında bu Kamu Gözetimi Kurumuyla fakat hemen devreye değişikliklerin sokulması kafalarda soru işaretleri yarattı. Türkiye dolaylı ve dolaysız vergiler ayrımında bir eşitsizliğin, bir adaletsizliğin yaşandığı bir ülke, sıkıntılar var. Biraz önce söylediğim gibi, kayıt dışılık da çok fazla. Bu denkliği, makul, eşit, adil bir vergi sistemini kurabilmek için Kurumun önemli görevleri var, önemli görevler üstlenmiş vaziyette. Kurum bu görevlerini yerine getirmek için de şu anda hem yerle ilgili olarak hem kadrosunu kurmakla ilgili olarak çalışmalarını yürütüyor bir taraftan da süratle.

Biliyorsunuz, geçen yıl otuz beş kanun hükmünde kararname çıkmıştı. Bu kanun hükmünde kararnamelerle, Türkiye'de özellikle teftiş ve denetim sistemi yok edildi. Yani şu anda devlette teftiş ve denetim sistemi neredeyse sıfır durumda. Özellikle Maliye Bakanlığıyla ilgili olarak bu denetimin yapılması lazım ama Maliye Bakanlığında da yılların Hesap Uzmanları Kurulu, Maliye Teftiş Kurulu gibi, Gelirler Kontrolörleri Kurulu gibi kurulların yok edilmesiyle bu teftiş ve denetim de mükellefler nezdinde, maalesef, yapılamıyor. Büyük sıkıntılar var ve bu sene -özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum- ilk üç ayda vergi gelirleriyle ilgili olarak da bir sıkıntı söz konusu oldu. Bakın, şöyle, size 2011'le 2012'yi karşılaştıran bir tablo sunmak istiyorum: Doğrudan vergilerde geçen yıl ilk üç ay içerisinde 19 milyarlık bir tahsilat söz konusu olduğu hâlde, bu sene 23 milyar. Dolaylı vergilerde geçen yıl 38'di bu sene 41'e çıkmış. ÖTV toplam olarak 13'tü yine, 13,9. 13,3'ten 13,9'a çıkmış ama petrol ve doğal gaz ürünlerinde bir düşüş söz konusu. Akaryakıttan alınan vergilerde önemli bir düşüş söz konusu, bir sıkıntı var. Toplam vergi gelirlerinde 57 milyar 450 milyon, bu yıl da 64 milyar 473 milyona çıkmış. Bütçe dengesi, geçen yıl bu dönemde, ocak-mart döneminde eksi 4,124 milyarken bu sene eksi 6,431 milyar olmuş. Yani bu sene çok daha fazla açık vermiş vaziyette bütçe, sıkıntılar var. Onun için bu konu önemli. Kamu gözetimi, muhasebe ve denetlenmesiyle ilgili kurulun görevleri hakikaten önemli.

Ben, 5'inci maddeyle birlikte 6'ncı madde üzerinde de, bir bütünlük arz ettikleri için konuşacağım. Bu iki maddeyi birlikte ele almak lazım. Kurumun ne kadar önemli olduğunu, ne kadar önemli görevler yapmakta olduğunu dikkate almak lazım.

Bu kurum, muhasebe mesleğiyle ilgili, denetim mesleğiyle ilgili standartları, kriterleri koyuyor ve bunların nasıl raporlama yapacağıyla ilgili kriterleri belirliyor. Çok çok önemli bir kurum bu kurum. Şimdi bu kadar önemli bir kurumun başkan ve üyeleri iki dönem görev yapacaklar bu değişiklikle. Yani beşer yıldan on yıl görev yapacaklar. Bu olumlu bir gelişme olabilir ama bunun tartışılması lazım, bir bütünlüğünün olması lazım, devamının olması lazım, devlette devamlılık esastır. Bu kurum, uluslararası muhasebe standartlarıyla ilgili olarak oluşturacağı kriterleri devam ettirmek zorunda. Devletin, Kurumun aynı tarzla, aynı şekilde devam etmesi lazım ama bu şekilde olursa bir süre sonra bir kesiklik söz konusu da olabilir. Belki iki yıl değil, çok daha uzun bir süre başkanın yetkilerinin ya da görevde kalmasının temin edilebilir olması lazım; maalesef, bu konularla ilgili sıkıntılar var. Bu konular yeterince tartışılmadan bu yasa düzenlemesi söz konusu oldu. BDDK ve TMSF'yle ilgili aynı paralelde olması düşünüldü. Bütün kurumların işlevi aynı değil. Burası çok daha farklı, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumundan çok daha farklı bir kurum burası. Burada çok daha uzun olabilirdi, çok daha farklı bir düzenleme getirilebilirdi. İkisi de bağımsız kurum diye aynı şekilde bir düzenleme gereksizdi.

Bir de konunun farklı bir yönü var: Bu Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunda 9 üye görev yapıyor kanun hükmünde kararnameye göre ama bu 9 üyenin 2'si meslek mensubu ya da sivil toplum kuruluşlarından geliyor. Bakın adı ne: Kamu Gözetimi Kurumu ama kamu gözetimi değil de kamu görevi yapıyor gibi, 9 üyenin 7'si kamudan geliyor. SPK'dan, BDDK'dan ve gelmesi gereken yerler de olduğu hâlde, mesela, üniversitelerden de, YÖK'ten de temsilci alınması gerektiği hâlde alınmamış, bunlar ihmal edilmiş vaziyette. Aslında bu düzenlemeleri yaparken -baştan da söylediğim gibi- kurumu bir bütün olarak almamız ve bu düzenlemeleri o bütünlük  bozulmadan yapmamız lazım. Bazı eksik noktalar bırakılmış, bunları da düzenlememiz lazım.

Özellikle bu kurumun üyeliklerinin oluşturulmasıyla ilgili olarak önemli bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. Bunun kurum üyeliklerinin artması lazım -dediğim gibi üniversitelerden de temsilci alınması lazım- ama diğer taraftan da özellikle meslek mensuplarının ve özel sektörden, sivil toplumdan gelenlerin sayısının artırılması lazım. Kabul ederseniz, hazır böyle bir düzenleme yapıyorken bunu da dikkate alalım. Zannediyorum bunun daha olumlu olduğunu göreceğiz.

Ben, 6'ncı maddede de konuşarak bu konuyu özellikle dikkatlerinize sunmak istiyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kuşoğlu.