| Konu: | BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 113 |
| Tarih: | 30.05.2012 |
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2'nci madde üzerinde vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hem ülke açısından hem de Parlamento açısından olağanüstü gündemlerin içindeyiz, olağanüstü olarak yaratılmış gündemleri tartışıyoruz. Özellikle Sayın Başbakanın Uludere meselesinde ve Kürt sorunu üzerinde yapmış olduğu son jinekolojik açılımlardan sonra bir anda ülkenin gündemi bambaşka bir yere oturdu.
Bu tartışmalar sürerken, Mecliste de bunlar tartışılacak diye düşünürken, bu sefer, daha önceki birtakım örneklerinde, MİT Yasası örneğinde olduğu gibi -o zaman bir tek maddeydi- bu da "torba yasa" denilen bir yasama garabetinin içinde ilgisiz bir maddeyle, hava iş kolunda çalışan kişilerin grev yapma hakları ellerinden alınıp, âdeta grev yapma özgürlükleri ellerinden alınıp yasaklanır hâle geldi. Bu mesele, gerçekten, herhâlde dünyada sendikacılık tarihinde görülmemiş bir ayıptır. Ama bu madde MİT Yasası'nda olduğu gibi, kendisini yasamanın üzerinde gören, yasamaya talimat verebilecek güçte gören birinin ya da birilerinin milletvekili eliyle, onların talimatıyla ve Meclisteki sayısal çoğunluğa dayanarak yapmış oldukları ve sayısal olarak mümkün ama hukuken ve vicdanen son derece tartışmalı bir konudur.
Buna imza atan sayın milletvekilleri neye imza attıklarını biliyorlar ama içinde bulundukları kendi yaptıkları tablonun büyük resmin hangi kısmında olduğunu acaba biliyorlar mı veya sinema deyimiyle figürasyon bu senaryonun tamamına hâkim mi? O konuyu bir tartışmak lazım. En başta zaten bu senaryonun iki önemli sahnesi var: Bunlardan bir tanesi, Kamu İhale Kurumu kapsamı dışına özellikle çıkartılmış, yüzde 49'a indirilmiş kamu hisselerinin gelecekteki devrinde -ki böyle hava yolu gibi şirketlerin devrinde kamu yararı için tedbirler alınması gerekirken- gelecekteki işverene cazip kılmak, ona âdeta dikensiz bir gül bahçesi bırakmak için bir sendikal hak ellerinden alınıyor, sendikanın grev yapma hakkı ellerinden alınıyor.
Senaryonun diğer önemli kısmı ise, toplu iş sözleşmesi görüşmeleri var şu anda Türk Hava Yollarında ve aslında orada çalışan hem cefakâr hem vefakâr emekçiler grev yapmayı çoktan hak ettiler yani bu işi greve götürseler çoktan olur ama sendikaları ve kendileri iyi niyet göstererek toplu iş görüşmelerinin devamına karar vermiş durumda ama orada işte bu yeni derin devlet anlayışı Parlamentoya "Aman bu toplu iş sözleşmesi sonunda greve giderse sıkıntı olabilir, sen bunların grev hakkını ellerinden al." talimatını veriyor ve ondan sonra da görüşmeler sürerken dünyada eşi benzeri olmayan bir şekilde böylesi bir hak sendikanın elinden alınacak. Dün yapılan grevi kanunsuz saymak istiyorlar. Bütün dünyada bunun adı fiilî grevdir. Siz insanların grev yapma hakkını ellerinden alma gibi bir fiilî durum yaratırsanız, onlar da fiilî duruma karşılık bir grev yapacaklar. Uyarı grevi, fiilî grev, genel grev ve dayanışma grev hakları modern ülkelerin hepsinde var ama bir tek Kenan Evren Anayasası'nda yok. Sizin "Yargılayacağız" deyip anayasasından yararlanmaya devam ettiğiniz, YÖK'ünden yararlandığınız, seçim barajından yararlandığınız, bunun yanında kanun hükmünde kararnamesinden yararlandığınız Anayasa bunu yasaklıyor diyorsunuz ve buna sığınıyorsunuz.
Açıkça şunu söylemek lazım: Ben, İdris Naim Şahin bugün burada niye oturuyor acaba diye düşünürken son anda jeton düştü. İdris Naim Şahin işin içinde uçak olduğu zaman bu işlerden sorumlu bakan; ister insanlı olsun ister insansız olsun işin içinde uçak varsa bu işlere Sayın Bakan bakıyor ve herhâlde Sayın Bakanın bu meseleye getireceği çözüm şu olabilir, onun yöntemiyle: Grev yapan 100-150 tane arkadaşımız var ve onlar işlerinden olma tehlikesiyle karşı karşıya. "Sizinle Sayın Başbakan konuşacak." deyip onları bir uçağa bindirirsiniz, o uçak havadayken de radardan tespit eder F16'ları yollar, bu sorunu kendi yöntemlerinizle çözmüş olursunuz Sayın Bakan! Hatta belki bundan sonraki süreçte de dersiniz ki: "Türkiye'de bir tek Ankara'da kürtaj yaptırılabilir. İsteyenler, sıkıyorsa uçağa binip gelsinler!"
Ben, Sayın İdris Naim Şahin'in bu konuda soruları cevaplamasıyla ilgili niçin burada olduğunu hâlâ daha anlayabilmiş değilim. Herhâlde sorulara, gerçek sorulara gerçek olmayan cevaplar verme konusundaki maharetinden! Her maddede bunu görmeye devam ediyoruz ve ibretle izliyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Aydın Milletvekili Sayın Özgür Özel.