| Konu: | ADLİ SİCİL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 05.04.2012 |
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 215 sıra sayılı Kanun Teklifi üzerinde AK PARTİ Grubu adına görüşlerimizi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlarım.
İşbu teklifin konusu olan hükümler, esasen şu anda Adalet Komisyonunda bulunan 1/565 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 82, 83 ve 84'üncü maddelerinde de yer almaktadır fakat bu hükümlerin teklife dönüştürülerek bugün gündeme getirilmesini zorunlu kılan sebeplere birazdan değineceğim.
Değerli milletvekilleri, hukukumuzda kesinleşmiş ceza ve güvenlik tedbirlerine, mahkûmiyete ilişkin bilgilerin "Adli sicil" adı verilen bir sicile kaydedilip toplanmasına ve bu sicildeki kayıtların silinmesine dair usul ve esaslar mülga 3682 sayılı Kanun ile hâlen yürürlükte bulunan ve 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5352 sayılı Adli Sicil Kanunu ile belirlenmiştir.
Hakkında Türk mahkemeleri veya yabancı ülke mahkemeleri tarafından kesinleşmiş ve Türk hukukuna göre tanınan mahkûmiyet kararı bulunan Türk vatandaşları ile Türkiye'de suç işlemiş olan yabancıların kayıtları da dâhil tüm adli sicil bilgileri mahallinde bilgisayar ortamına aktarılmasını takiben Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğündeki merkezî adli sicilde tutulmaktadır.
5352 sayılı Adli Sicil Kanunu'nun 4'üncü maddesinde adli sicile kaydedilecek bilgiler gösterilmiş, 9'uncu maddesinde ise adli sicil bilgilerinin silinmesi ve bunların arşiv kaydına alınmasına ilişkin düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre, adli sicil bilgileri cezanın veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması, ceza mahkûmiyetini bütün sonuçlarıyla ortadan kaldıran şikâyetten vazgeçme veya etkin pişmanlık, ceza zaman aşımının gerçekleşmesi ya da genel af hâlinde Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek arşiv kaydına alınacaktır. Görüleceği üzere bir mahkûmiyete ilişkin adli sicil kaydının silinip bilgilerin arşive alınması için infazın tamamlanması yeterli kabul edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, adli sicil ve arşiv bilgilerinin tutulmasını gerekli kılan bazı hukuki sebepler vardır. Anayasa'nın milletvekili seçilme yeterliğini düzenleyen 76'ncı maddesinin ikinci fıkrası kamu hizmetinden yasaklılar, taksirli suçlar hariç bir yıl veya daha fazla hapis veya ağır hapis cezasına hüküm giymiş olanlar ile zimmet, ihtilas, hırsızlık, rüşvet gibi suçun niteliği, cezanın miktar ve türü bakımından bir kısım suçlardan hüküm giymiş olanların affa uğramış olsalar dahi milletvekili seçilemeyeceklerini hükme bağlamıştır. Bunun gibi çeşitli özel yasalarda da örneğin, 6136 sayılı ateşli silahlarla ilgili Kanun, Devlet Memurları Kanunu, Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 8'inci maddesinin (h) bendi, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu, Noterlik Yasası, Sigorta Murakabe Yasası, Serbest Muhasebeci, Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirler Yasası, Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Yasa gibi bir kısım özel yasalarda da affa uğramış olsa bile belirli suçlardan mahkûmiyet belirli görevlere getirilmeye ve bir kısım hakları kullanmaya engel olarak kabul edilmiştir.
Adli Sicil Kanunu'nun gerekçesinde de belirtildiği üzere, Türk ceza adalet sisteminde öngörülen tekerrür, erteleme, temel cezanın belirlenmesi, kamu davasının açılmasının ertelenmesi, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi cezanın şahsileştirilmesine olanak sağlayan kurumların hayata geçirilebilmesi, bir kişinin işlediği suçun ya da aldığı cezanın milletvekili seçilmesini engelleyen Anayasa'nın 76'ncı maddesi kapsamında olup olmadığının tespit edilebilmesi ve mahkûmiyete bağlı hak yoksunluğu öngören bazı özel yasalardaki hükümler nedeniyle mahkemelerce verilen mahkûmiyet kararlarının kayıt altına alınmasında yasal ve anayasal gereklilikler bulunmaktadır. Bu nedenle başta Anayasa'nın 76'ncı maddesiyle biraz önce zikrettiğim özel kanunlarda sayılan suç ve cezalar Adli Sicil Kanunu'nun 10'uncu maddesine istinaden, istenildiğinde ilgili kurumlara verilmek üzere arşiv kaydına alınmakta, yine aynı Kanun'un 12'nci maddesinde belirtilen hâller dışında silinmesine yasal olarak imkân bulunmamaktadır. Kanun'un 12'nci maddesine göre arşiv bilgileri ancak ilgilinin ölümü ya da kaydın girildiği, yani arşive alındığı tarihten itibaren seksen yılın geçmesi yahut fiilin suç olmaktan çıkartılması ya da yasa yararına bozma veya yargılamanın yenilenmesi sonucu bir beraat kararı veya ceza verilmesine yer olmadığına ilişkin bir kararın verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi hâlinde ancak silinebilecektir.
Bu düzenlemeyle, görüldüğü gibi suçun niteliği ve cezanın miktarı dikkate alınmaksızın, suç ve cezaların ağırlıkları da dikkate alınmadan arşiv kaydından silinebilme için tek bir süre öngörülmüştür. Örneğin, basit bir yaralamalı trafik kazası nedeniyle sekiz ay mahkûmiyete uğramış bir kimse ile adam öldürmeye tam teşebbüsten on beş yıl hüküm giyen bir kimsenin arşiv kaydı ancak 12'nci madde uyarınca, mevcut düzenlemeyle ölüm veya seksen yıl içerisinde silinebilecektir.
Adli Sicil Kanunu'nun 14'üncü maddesine göre arşiv kaydındaki bilgilerin silinmesiyle ilgili kararlar yeni sistemde 3 hâkimden oluşan bir komisyon tarafından alınacaktır. Bu sistemde, yasanın yürürlüğe girdiği 1 Haziran 2005 tarihinden sonra işlenen suçlara ilişkin mahkûmiyet bilgilerinin adli sicilden veya arşivden silinmesi hususunda mahkemeler yetkili kılınmamıştır. Önceki ve sonraki yasalar farklı düzenlemeler içermektedir. Dolayısıyla 1 Haziran 2005 tarihinden önceki mahkûmiyetlere ilişkin bilgilerin adli sicil ve arşivden çıkartılması noktasında Adli Sicil Kanunu'nun geçici 2'nci maddesi bir düzenleme getirmiştir. Geçici 2'nci maddeye göre, suç tarihi itibarıyla bu Kanun'un yürürlük tarihinden önce işlenmiş ancak yürürlükten kaldırılan 3682 sayılı Kanun'a göre süre yönünden silinme koşulu oluşmayan kayıtlar bakımından ne tür bir işlem yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre, Anayasa'nın 76'ncı maddesi ile özel kanunlarda yer alan hükümler saklı kalmak koşuluyla bu kanunun yürürlük tarihinden önce işlenmiş suçlar için önceki yasada öngörülen silinme sürelerini dolduran kayıtlar adli sicil kayıtlarından Genel Müdürlük tarafından silinecek, süre yönünden silinme koşullarını doldurmayanlar ise arşive atılacak ve bu kanunda öngörülen sürelerin dolmasını müteakip de silinecektir.
Geçici 2'nci maddenin ikinci fıkrasındaki bu düzenlemeye göre, 1 Haziran 2005 tarihinden önce işlenen suçlara ilişkin bilgilerden adli sicil arşivine alınanların silinmesine karar verme yetkisi münhasıran mahkemeye aittir. Buna göre, mahkemeler eski kanunun 8'inci maddesinde öngörülen süreler dolmuşsa ki bu ortalama beş yıl, zimmet, rüşvet gibi suçlar bakımından on yıl, kabahatler de ise bir yıl olarak belirlenmiştir. Bu hükmün esasen vaki olmamış sayılması koşulları oluşmuşsa adli sicil bilgilerinin arşivden silinmesine karar verecektir ancak Anayasa'nın 76'ncı maddesi ve özel yasalarda sayılan, affa uğramış olsa dahi bazı görevleri üstlenmeyi ve bazı hakları kullanmayı engelleyen suç ve mahkûmiyetlerin 12'nci maddede belirtilen hâller dışında silinmesi mümkün olmayacaktır. Anayasa Mahkemesi, tüm suçlara ilişkin arşiv kayıtlarının bu kadar uzun süre muhafaza edilmesinin, suç ve cezalarının nitelikleri veya ağırlıkları dikkate alınmadan tüm suçlular için geçerli tek bir sürenin belirlenmesinin ve bu sürenin arşiv kaydına alınmayı gerekli kılan amaçla orantılı ve makul olmaması nedeniyle bu yasayı Anayasa'ya aykırı bularak iptal etmiştir ve bu iptal kararı 14 Nisan 2001 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanmış. Anayasa Mahkemesi kararında bu hükmün hukuki bir boşluk doğurmaması bakımından bir yıl sonra yürürlüğe girmesine hükmetmiştir. Bu süre de 14 Nisan 2012 tarihinde dolacaktır. İşte bu düzenlemenin yüce Kurula getirilmesini zorunlu kılan sebeplerden birisi budur.
Değerli milletvekilleri, mevcut kanunun 8'inci maddesinde yapılan değişiklikle, biraz önce değerli muhalefet milletvekillerinin de belirttiği üzere, kaymakamlıklar da -yani adliyesi bulunsun bulunmasın- bu kayıtları verecektir çünkü okul, iş, adaylık başvurularında özellikle bu kayıtlar istenmektedir. Vatandaşların işini kolaylaştırmak amacıyla bu düzenleme getirilmiştir. Şu anda 699 olan bu adli sicil kayıt verme noktası bu düzenlemeden sonra 1.592'ye çıkacaktır.
Yine Kanun'un 12'nci maddesinde yapılan düzenlemeyle iptale konu olan seksen yıllık ve ölüm neticesinde arşiv kayıtlarının silinmesini öngören düzenleme Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki gerekçeler de dikkate alınmak üzere eğer 76'ncı madde ve diğer özel kanunlardaki hak yoksunluğuna sebep olan mahkûmiyetler bakımından arşive almak koşullarının oluştuğu tarihten itibaren eğer memnu hakların iadesi kararı alınmışsa on beş yıl, bu karar alınmamışsa her hâlükârda otuz yılın bitiminde silinmesi öngörülmüştür. Bu 76 ve özel kanunların dışındaki, örneğin yaralamadan dolayı sekiz aylık bir mahkûmiyet işlenmişse arşive, bu da beş yılın geçmesiyle silinebilecektir.
Geçici 2'nci maddede de eski Kanun'a göre arşiv kaydına alınan sabıka kayıtlarının silinmesine dair, yine, mevcut 12'nci maddeye bir atıf yapılarak 15+15 yani toplam en fazla otuz yıllık bir sürenin bu mahkûmiyetler bakımından da uygulanması kabul edilmiştir. Yine, kanunla getirilen önemli bir değişiklik de eskiden mahkemelere ait olan ve tamamen şeklî bir işlem olan bu işlem yeni düzenlemeyle Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğüne verilmiştir.
Ben düzenlemenin uygulamada büyük yararlar sağlayacağını ümit ediyor, yüce Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kubat.