GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: İZMİR MİLLETVEKİLİ OĞUZ OYAN VE 59 MİLLETVEKİLİNİN; GÖREV VE SORUMLULUĞUNUN GEREKLERİNİ YERİNE GETİRMEDİĞİ VE YARGI BAĞIMSIZLIĞININ KORUNMASINDA GEREKLİ ÇABAYI GÖSTERMEDİĞİ İDDİASIYLA ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN HAKKINDA GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMESİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:60
Tarih:02.02.2012

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şahsımla ilgili verilmiş olan gensoru önergesiyle ilgili söz aldım. Genel Kurulu, değerli üyeleri saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle gensorunun teknik bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Gerçi benden önce konuşan Grup Sözcümüz, Değerli Hocamız bunun çok sağlıklı bir analizini yaptı ancak Meclis Başkanlığına sunulan ve bugün şu saatte görüşmekte olduğumuz gensoruyla ilgili tarafıma iki tane temel suçlama yöneltilmektedir.

Bunlardan bir tanesi, Adalet Bakanı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Başkanıdır, dolayısıyla hâkim ve savcıların idari yönden Adalet Bakanlığına bağlı olduğu, adalet hizmetlerinin denetlenmesinde Adalet Bakanlığının görevli olduğu, ayrıca diğer bakanlıkların hazırlamış olduğu kanun tasarı ve tekliflerinin de Adalet Bakanlığından görüş alınmak suretiyle Parlamentoya geldiği ve yasama faaliyetlerinde de Adalet Bakanının diğer bakanlardan farklı sorumluluğu olduğu, bu sorumluluğunun da gereğini yerine getirmediği, Anayasa 90 yollamasıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nden kaynaklı birtakım yükümlülüklerin de bu yasalara dercedilmesi gerektiği yönünde birtakım değerlendirmeler yapılmıştır.

Takdir elbette ki önergeyi hazırlayan değerli milletvekillerine aittir ancak Anayasa'mızın 7, 8 ve 9'uncu maddelerinde düzenlenmiş olan yasama, yürütme, yargı erklerinin çalışma, görev ve sorumluluklarına ilişkin temel maddelere baktığımızda, yürütme organının bir temsilcisi olan Adalet Bakanının konumunu iyi değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Öncelikle, Bakanlığın teşkilat yasasında tarafımıza tevcih edilen görevler önergede de bir kısmı itibarıyla değerlendirilmiş ve tespit edilmiştir?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Deniz Feneri savcıları neden görevden alındı?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - ?ancak burada "Bakanlıkça hazırlanan kanun tasarı taslakları Başbakanlığa sunulmadan önce Adalet Bakanlığından görüş alınmaktadır." deniliyor. Doğru, yalnız bu görüş bağlayıcı değildir. Kaldı ki taslakların yasalaşması Adalet Bakanının talebine, görüşüne göre de olmamaktadır. Nice tasarılar, kanun teklifleri bu Parlamentoya gelmiştir, bu tasarı ve teklifler komisyonlarda başka başka hâllere gelmiştir, önergelerle, Meclisteki milletvekillerimizin müdahaleleriyle, gelen tasarı ile çıkan kanun arasında ciddi farklar oluşmuştur, oluşabilmiştir.

Yine, yürürlükteki yasalara baktığımızda, Adalet Bakanının yasama faaliyetinden dolayı sorumlu tutulabilmesi, yasama yetkisinin Türk milleti adına, Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğu hükmünü görmemek anlamına da gelir, çünkü yasamayı yapan Adalet Bakanı ya da Bakanlığı değil, Türkiye Büyük Millet Meclisidir.

Öte yandan, yargı mercilerinin yargı yetkisinin kullanılması kapsamında kalan iş ve eylemlerinden dolayı Adalet Bakanının sorumlu tutulması, Anayasa'mızın 9'uncu maddesindeki yargı yetkisinin Türk milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı hükmüyle, yine Anayasa'mızın 138'inci maddesindeki düzenlemeye aykırılık oluşturmaktadır.

Gensoruda ileri sürülen hususlarda Adalet Bakanının gereğini yapmasını beklemek, yargıya müdahale etmesini istemek sonucuyla aynıdır.

ATİLLA KART (Konya) - Yargıya müdahale etmenize gerek yok, yargı zaten emir ve talimatlarınızın gereğini yapıyor!

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Kanaatimce, Adalet Bakanının yürümekte olan soruşturma ve kovuşturmalara niçin müdahale etmediği şeklinde bir soru olarak da algılanabilir gensorudaki bazı cümleler.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanı olarak Adalet Bakanının yetkileri, hem Anayasa'mızın 159'uncu maddesinde sayılmıştır hem de 6087 sayılı Yasa'nın 6'ncı maddesinde belirlenmiştir. Adalet Bakanı HSYK'nın Başkanıdır, temsil yetkisine sahiptir. HSYK üç daire şeklinde yapılanmıştır. Başkan, bu dairelerin çalışmalarına katılamaz, oy kullanamaz, genel kurul çalışmalarına katılabilir ancak genel kurulda da hâkim, savcıların özlük işlerine ait, disiplin işlerine ait oturumlara katılamaz. Dolayısıyla, temsilî bir Başkanlık söz konusudur. Sayın Oyan'ın bahsettiği şekilde "Dayak yemek için varım." şeklindeki sözüm HSYK içerisinde değil. Parlamenter demokraside, Parlamentoda, bugün vermiş olduğunuz gensoruda Adalet Bakanından sormayacağınız bir soruyu kime soracaktınız? Eğer Adalet Bakanının HSYK'da sembolik bir temsili olmasaydı buraya siz Yargıtay Başkanını, Danıştay Başkanını, Anayasa Mahkemesi Başkanını ya da herhangi bir mahkeme başkanını çağırıp ona mı hesap soracaktınız? Parlamenter demokrasilerde bunun siyasi muhatabı gerekirdi ve Adalet Bakanı da bu siyasi muhataplık adına HSYK'da sembolik bir başkanlık yapmaktadır.

Değerli milletvekilleri, gene bu değerlendirmeden sonra, gensoru, aslında esas itibarıyla, Parlamentonun denetim yollarından bir tanesidir, aynen soru önergesi, Meclis araştırması, genel görüşme ve Meclis soruşturması gibi denetim yollarından bir tanesidir. Ancak gensoruyla denetlenebilecek olan konular farklıdır. Burada Bakanlar Kurulunun yürütme yetkisi ve görevi kapsamına giren konularda bakanların ya da Bakanlar Kurulu adına Başbakanın denetlenmesi söz konusudur. Bu denetim yasama yetkisine ilişkin olamaz, yargı yetkisine ilişkin olamaz. Bu ikisi dışında, bakanın ya da Başbakanın yürütme yetkisine yönelik olarak gensoru denetimi yapılabilir.

Tüm bu izahlardan da anlaşılacağı gibi, gensoru önergesinde tarafıma yöneltilen iki konu vardır. Yasaların, tasarıların, kanun tekliflerinin Parlamentodan yasa olarak çıkması sürecinde yeterli özeni göstermediğim şeklinde bir eleştiri var.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Özel yetkili mahkemeler sizin döneminizde kuruldu mu kurulmadı mı?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) -  Burada, yasama faaliyetinde, Adalet Bakanı sıfatıyla son sözü söyleme yetkim yok. Son sözü Genel Kurul söylüyor; Parlamento, milletvekillerimiz söylüyor. Dolayısıyla, Parlamentonun yapmış olduğu yasalardan dolayı Bakanı sorumlu tutmak Anayasa'mızın 7, 8 ve 9'uncu maddelerindeki yetki ve sorumluluklarla bağdaşmaz diye ifade ediyorum.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Özel yetkili mahkemeler sizin teklifinizle kurulmadı mı?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Bir diğer konu da yine Adalet Bakanının yargı organlarının karar ve işlemlerinde hiçbir görevi ve yetkisi bulunmamaktadır. Dolayısıyla bundan dolayı da bir sorumluluğun Adalet Bakanına yöneltilmesi mümkün değildir. Burada HSYK'nın bir denetim görevinden bahsedilebilir.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Peki, yargının harçlarını, paralarını niye faizsiz Vakıflar Bankasına yatırıyorsunuz?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - HSYK'nın sorumluluğundan bahsedilebilir. Bu sorumluluk da HSYK'nın 3. Dairesinin yapacağı inceleme sonrasında inceleme ve soruşturma kararı alınır ise Adalet Bakanı buna olur verir ya da vermez ama Bakanın vereceği olur ya da olur vermemesi kararları yargı denetimine tabidir ayrıca.

Dolayısıyla, bu önergenin hazırlanış biçimi itibarıyla, huzurlarınıza getiriliş biçimi itibarıyla biraz zorlanmalarla hazırlandığı, ilk 3 Ocak'taki önergenin Meclis Başkanlığınca iade edilmesinden on altı gün sonra ikinci önergenin hazırlanmış olduğunu da ifade etmeliyim. Gerekçelerine baktığımızda da elbette ki, takdir değerli milletvekillerimize aittir ama Anayasa'mıza göre bu suallerin Adalet Bakanına tevcih edilememesi gerektiğini düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, konuştuğumuz konu, Adalet Bakanının şahsında yargının genel sorunları paylaşıldı bu kürsüden. Değerli sözcüler, milletvekilleri Türkiye'de yargıya ilişkin uygulamaları, altyapı sorunlarını, sistematik olarak aksayan birtakım konuları gündeme taşıdılar. Elbette bu konu geçmişten bu yana çokça tartışıldı. Hepimiz tartıştık, görüşlerimizi ifade ettik. 2002 öncesinde de bu konu çok tartışıldı. 2002 öncesinde de Adalet Bakanlığı yapmış olanlarla ilgili birçok sözler söylendi. Yargı, Türkiye'de öteden beri sorunlu, problemli bir alan ve birikmiş, kronikleşmiş sorunları var.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Kimse yargının parasını faizsiz olarak Akbank'a yatırmadı. Bu, sizin döneminizde oldu.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Sayın Tanal, siz konuştuğunuzda burada herkes saygıyla dinledi. Bu kürsüye geleceksiniz, soru soracaksınız, eleştiri yapacaksınız ama cevabını almaya tahammül göstermeyeceksiniz. Lütfen, demokratik sabrı ve tahammülü göstermenizi ben sizden rica ediyorum. Ben sizi saygıyla, sükûnetle dinledim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yargılama hızlı olsa ne olur?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Türkiye'de yargının geçirmiş olduğu safahat, süreç hepimizin malumu. Bu konu bu ülkenin problemi ve bu problemi ortak akılla çözmek zorunda olan Parlamentonun üyeleriyiz. Öteden beri, Türkiye'de, uzun yargılamalar sorunu var, yargılamaların makul sürede bitirilememesi sorunu var. Bu ülkede, yargının altyapı sorunları var idi. Bu ülkede, yargının insan kaynaklarından neşet eden sorunları var idi.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Yargının Deniz Feneri sorunu var!

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Bu ülkede, yargının eğitimden kaynaklı sorunları var idi ve bu ülkede, yargının mevzuat altyapısından kaynaklı sorunları var idi.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - On senedir bu ülkeyi kim yönetiyor?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu sorunların çözümü için son on yılda çok önemli çalışmalar yapıldı ama özellikle 2009'dan bu yana bu çalışmalar, sistematik olarak planlı, bilimsel, katılımcı, uzlaşmacı ve bütüncül bir bakış açısıyla ele alınarak ilk kez yargının tüm paydaşlarının da katıldığı bir çalışmayla ortaya konuldu sorunlar ve bu sorunların çözümü için bir strateji belgesi üretildi.

ATİLLA KART (Konya) - Daha önceki çalışmalar zayıf mı kalıyordu?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Bu strateji belgesine bağlı olarak bir eylem planı hazırlandı ve deklare edildi. Bu 2009 yılının Ağustos ve Eylül aylarında yapılan bu faaliyetlerden sonra bu plan, önce Bakanlar Kurulunda ardından Avrupa Komisyonunda da görüşüldü ve değerlendirildi. Bakanlar Kurulumuz kabul etti ve uygulamaya başlandı. Aradan geçen iki yıl içerisinde çok önemli adımlar atıldı ve bu süre içerisinde Anayasa Mahkemesinin yapısında önemli değişiklikler yapıldı. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunun yapısı, geniş tabanlı, katılımcı esasa dayalı olarak düzenlendi. Yargıtay ve Danıştay kurumsal olarak güçlendirildi; üye sayısı, daire sayısı, tetkik hâkimi ve çalışan personel açısından güçlendirildi. Türkiye'de adliye teşkilatımızın fiziki altyapısı güçlendirildi.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Bu ülkede adalet kalmadı Bakan Bey ne derseniz deyin. Bu ülkede adalet kalmadı.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - 146 tane adalet sarayı yapıldı ve hizmete alındı, şu anda 35 adalet sarayı daha inşa ediliyor.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Cezaevleri tıklım tıklım dolu Sayın Bakan. Bir tane cezaevini ziyaret edin bakalım? Cezaevleri hangi durumda?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Yine 205 cezaevi kapatıldı şartları uygun olmadığı için, buna karşın 60 tane daha uygun şartlarda modern ceza infaz kurumu hizmete alındı.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - 10 kişilik koğuşta 38 kişi kalıyor.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Yargının hizmetinde kullanılan teknik altyapı güçlendirildi.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Tarih hesap soracak. Tarih hep sizi böyle hatırlamayacak.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Ulusal Yargı Ağı Projesi ile beraber görüntülü ifade alma sistemleri ve diğer kamu kurumlarıyla on-line bağlantılar kurulmak suretiyle yargının gerçekten altyapısına hizmet edecek çok önemli çalışmalar yapıldı.

MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) - Gaziantep Cezaevini ziyaret et, Bakansın bak.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, mevzuat altyapısı konusunda 2004, 2005 yıllarında Türkiye'de uygulanan ceza mevzuatının tamamı yenilendi. Bu mevzuat yapılırken önemli ölçüde Mecliste temsil edilen partilerimizle beraberce yapıldı bu mevzuat. Türk Ceza Yasası, Ceza Usul Yasası, Ceza İnfaz Yasası gibi temel yasalar önemli ölçüde bu Parlamentoda ittifakla, büyük bir mutabakatla yapıldı. Elbette ki yüzde 100 mutabakat olmadı belki ama önemli bir kısmı da bu Genel Kurulda, komisyonlarda mutabakatla yapılan yasalardır. Yine hukuk mevzuatına baktığınızda Türk Borçlar Yasası, Türk Ticaret Yasası, Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası ve Tebligat Kanunu gibi yasalar uzlaşmayla bu Genel Kurulda çok kısa süre içerisinde kabul edildi. Mevzuatımızın ihtiyacını duyduğu bu önemli değişim ve dönüşüm de bu şekilde sağlanmış oldu.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Deniz Feneri savcılarıdır gensorunun konularından biri. Yazık değil mi bu savcılara yolsuzlukla mücadele ediyorlar?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - "İnsan kaynakları noktasında yüksek mahkemelerin kapasitesi artırıldı." demiştim. Hâkim, savcı sayısında yüzde 34 artış sağlandı, adalet personelinde yüzde 78 artış sağlandı ve mahkeme sayısında yüzde 21 artış sağlandı.

Değerli milletvekilleri, tüm bu tedbirler birlikte uygulanmakla beraber bugün bir eşiğe gelindi.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Sayın Bakan gensoruya cevap verin, Meclisi ciddiye alın.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Bakan, Oda TV'ye cevap verin, Oda TV'ye.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Türkiye'deki yargının sorunlarını çözme noktasında tespit edip ortaya koyduğumuz problemleri çözmek için atılan adımlardan sonra geldiğimiz nokta, ilk defa tarihimizde Yargıtaya gelen dosyadan daha fazlası karara çıkmaya başladı ve ilk defa Yargıtaydaki stoklar erimeye başladı.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Adalet olmadığında Sayın Bakan, erise ne olur?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, hep itiraz ettiğimiz, şikâyet ettiğimiz bir şey vardı: Makul sürede yargılanma yapılamıyor bu ülkede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde bu yüzden çok mahkûmiyet alıyoruz diye şikâyet yapılıyordu. Şimdi, bu şikâyeti ortadan kaldıracak çalışmalar yapıldı. Yargıtayın yapmış olduğu planlama ile bir buçuk, iki yıl içerisinde mevcut stoklar eritiliyor inşallah ve iki yıl sonra, bu ülkede bir dava açtığınızda hem ilk derece mahkemesindeki süreç hem temyiz mahkemesindeki süreç dâhil olmak üzere on iki ila on dört ayda davalar sonuçlanacaktır. Bu da Türk yargısı adına bir devrimdir, bir reformdur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Deniz Feneriyle devrim yapıldı, geri devrim!

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bir zamandan beri özellikle?

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Deniz Feneri sizin yüz karanızdır, yolsuzluk abidesidir!

ATİLLA KART (Konya) - On yıldır bu ülkeyi yönetiyorsunuz, şimdiye kadar niye başaramadınız?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - ?12 Eylül 2010 referandumuyla beraber oluşan atmosferde Türk yargısına karşı sistematik bir dezenformasyon ve sistematik bir saldırı yapıldığını da üzülerek gördüğümü ifade edeyim.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - "Devrim" denmez buna, "darbe" denir, "gerici darbe" denir.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Bu dezenformasyon ve saldırılar doğru bilgilerle, verilerle yapılırsa buna saygı duyarım. "Türk yargısının problemleri vardır." dedim. Problemli, sorunlu alanları kabul ediyoruz ve bu sorunlu alanların düzeltilmesi için gerekli ve önemli adımlar atıldı, atılmaya devam ediyor. Ama bir de olmayan şeyler varmış gibi sunularak gerçekten Türk yargısı üzerinde istifham oluşturulmaya çalışılıyor.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Deniz Feneri savcıları görevden alınmadı mı? Yok mu böyle bir şey?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Şimdi, herkes bir diğerinden adalet bekliyor.

Değerli milletvekilleri, bu ülkede herkes birbirinden adil davranmasını beklerken kişiler ya da kurumlar kendilerinin adaletle davranması gerektiği yönünde bir adım atmıyorlar maalesef. Gazeteleri açın sabahtan "Nerede bu devlet?", "Nerede bu millet?", "Adalet nerede?" diye manşetleri görürsünüz, her gün vardır. Ama Basın Yasası'na baktığınızda yalan ve yanlış haberleri düzeltme hakkı vardır muhatapların ya da tekzip hakkı vardır. Basın Kanunu'na göre düzeltme hakkı aynı sayfada, aynı sütunda, aynı puntolarla ve aynı hacimde yayınlanmak zorundadır. Ama heyhat, gelin bakın ki, bugüne kadar ben bir tane olsun Basın Kanunu'ndaki tekzip ve cevap hakkına saygı gösteren, düzeltme hakkını kullandıran yayın organı göremedim. Bir tane olsun göremedim. On iki sütuna manşet haber yapılıyor, haber tamamen gerçek dışı, asparagas.

ATİLLA KART (Konya) - Basına servis yapan emniyet mensuplarını ne yapacaksın Sayın Bakan?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Doğrularını ifade ediyorsunuz, gazete birinci sayfadan on iki sütuna manşet yaptığı haberi, yirmi beşinci sayfada, icra iflas ilanlarının arasında karınca duası gibi yayınlıyor. Ondan sonra da dönmüş memlekette adalet arıyor.

ATİLLA KART (Konya) - Çözümünü bul Sayın Bakan.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Önce sen adil davranacaksın, önce sen adaletli olacaksın. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

ATİLLA KART (Konya) - Çözümünü bul Sayın Bakan, on yıldır yönetiyorsun, çözümünü sen bulacaksın, sen şikâyet etmeyeceksin.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bugün ben akşamın şu saatinde kimseyi rencide etmek, üzmek istiyorum.

AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) - Edemezsin ki, niye rencide edeceksin?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Bakın, şu dosyamın içerisinde, Türkiye'de adalet uygulamaları, Türkiye'de yargının siyasallaştırılması, Türkiye'de yargıya müdahalelerle ilgili onlarca örnek var. Bunlar, tespit edilmiş, sabit olan müdahale örnekleri.

ATİLLA KART (Konya) - Sen kendi iktidarının hesabını ver.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Bunları bu kürsüden konuşursam çok kimse burada mahcup olur.

ATİLLA KART (Konya) - İktidarının hesabını ver, iktidarının. Kendi hesabını ver sen.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Şu akşam saatinde kimseyi üzmek?

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Bakan, hesabını ver hesabını. Sen hesap vereceksin.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - ?Genel Kurul salonunu germek istemiyorum, ama burada tam doksan dakikadır partilerin sözcüleri konuştular, bu doksan dakika sabırla dinledik?

ATİLLA KART (Konya) - Hesap sormayacaksın, hesap vereceksin; demokrasinin anlamı bu.

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - ?ama bütün bu iddialara ve ithamlara karşı cevap vermek üzere bu kürsüye gelen Bakana, daha hiçbir şey söylemeden, hiçbir cevap vermeden sataşmalar, laf atmalar başladı. Demokrasi anlayışımız bu. Biz itham edeceğiz, biz söyleyeceğiz ama muhatabı cevap dahi veremeyecek. Bu da tek parti anlayışının demokrasi anlayışı olsa gerek. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli milletvekilleri, bakınız, bunu söylediğiniz zaman değerli milletvekilleri, biraz önce dedim ki herkes bir başkasından adalet bekliyor; işçi işverenden adalet bekliyor ama kendisi işverenin hukukuna, haklarına saygı göstermeyebiliyor. Siyasi partilerin kendi mensuplarına haklarını tanıyıp tanımadığı konusu bugünlerde çokça tartışılıyor. Ana muhalefet partisi bir tüzük kurultayına gidiyor, baktığınız zaman?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Karışma, senin işin değil o, sen kendi işine bak! Kurultaydan sana ne!

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - ?burada grup başkan vekilliği yapmış, bu partinin hukukçu kurmaylarından bugünlerde ortaya çıkan değerlendirmelere bir bakınız, CHP Genel Merkezinde haktan, hukuktan bahsetmek mümkün değil?

ALİ SERİNDAĞ (Gaziantep) - Sana ne!

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) -  ?"Hukuksuzluk yapılıyor." diye haberler ortaya çıkıyor. Bizden adalet beklerken siz kendi çatınız altında, CHP Genel Merkezi içerisinde önce şu adaleti bir sağlayın lütfen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)

Değerli milletvekilleri, bizim yaptığımız şey, 12 Eylül 2010 öncesi aksaklıkları gidermek ve Türkiye'de evrensel standartlara daha da yaklaşmış?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Belediyenin kadın kolları il başkanlığı seçimini sor, Kocaeli'de. CHP Genel Merkezini konuşacağına onu sor. Nasıl yaptığınızı sor. Nihat Bey'e sor. Nasıl yaptıklarını sor.

BAŞKAN - Lütfen oturun? Lütfen oturun?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Devamla) - Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)