GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:59
Tarih:01.02.2012

VAHAP SEÇER (Mersin) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Barış ve Demokrasi Partisinin vermiş olduğu, balıkçılık sektörüyle ilgili sorunların tespiti amacıyla Meclis araştırması açılması konusuyla ilgili söz almış bulunmaktayım.

Değerli arkadaşlarım, Türkiye'deki muhtelif konularda, muhtelif sektörlerde yaşanan sorunlarla ilgili, milletvekillerine ulaşan bu sorunların tespiti, bunların çözüm yollarının ortaya konmasıyla ilgili siyasi parti grupları zaman zaman grup önerileri yapıyorlar ve bu sorunlarla ilgili Meclis araştırması yapılması, bu konuların, bu sorunların tespiti ve bunların çözüm yollarının ortaya çıkarılması ve yüce Meclisin de bu konuda tedbir alması, birtakım düzenlemeler yapmasını istiyorlar ama genelde bu grup önerilerinin büyük bir çoğunluğu -rakamsal olarak- iktidar partisi tarafından reddediliyor.

Geçtiğimiz haftalarda yine ben bu konuda, yine tarım sektörüyle ilgili bir konu olan narenciye sektöründe yaşanan sorunların tespitiyle ilgili Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş olduğu Meclis araştırması açılmasına dair bir önergeyle ilgili söz almıştım. Burada dilim döndüğünce milletvekili arkadaşlarımıza, tüm siyasi partilere mensup arkadaşlarımıza bu konunun önemli bir konu olduğunu, özellikle istihdamda bu sektörde çalışanların önemli bir payının olduğunu, ekonomiye önemli katkılar yaptığını, ihracata önemli katkılar yaptığını ifade etmeye çalıştım ve bu konuda da günümüzde, özellikle 2010-2011 sezonunda önemli sorunların yaşandığını, yine bugün 2011-2012 üretim, narenciye üretim sezonunda önemli sorunların yaşandığını ifade etmeye çalıştım. Ama o çabalarımız burada boşa çıktı, AKP'li milletvekili arkadaşlarımın kullandığı ret oyuyla Meclis araştırması kurulması imkânı ortadan kalktı. Ama hafta sonu bölgeme gittiğimde, Mersin, biliyorsunuz narenciye üretiminde önemli bir ilimiz, orada arkadaşlarımız bir toplantı tertip etmişler ve beni oraya çağırdılar. Milletvekilli arkadaşlarımdan sadece Milliyetçi Hareket Partisine mensup bir Mersin Milletvekili arkadaşım vardı, iktidar partisine mensup bir milletvekili arkadaşımı orada göremedim. Orada ziraat odası başkanları vardı, ihracatçı birlikleri başkanları vardı, narenciye üretim kooperatifi başkanları vardı, sulama birliği başkanları vardı, yani sektörün tüm paydaşları oradaydı. Orada insanlar sorunlarını anlatmaya çalıştılar. Biz muhalefet partisi milletvekilleri olarak onları dinledik ama orada bir tane iktidara mensup bir milletvekili arkadaşımı bulamadım. Bu, şu anlama geliyor: İktidara mensup milletvekili arkadaşlarım, yurttaşın, vatandaşın karşısına çıkmaktan korkuyor çünkü onların sorunları var, onların dertleri var. Bu sorunlarına, bu dertlerine çözüm bekliyor, çare bekliyor ama milletvekili arkadaşlarım, iktidar partisine mensup milletvekili arkadaşlarım halktan kaçıyorlar.

Şimdi, yine, ülkemiz için önemli sayılabilecek bir konuyla ilgili Barış ve Demokrasi Partisinin bir önergesi var. Türkiye'de balıkçılık sektörünün yaşadığı sorunların tespit edilmesi, bu konuda bir araştırma komisyonu kurulmasına istinaden bir öneri var. Türkiye'nin üç tarafı denizlerle çevrili, Türkiye'nin toplam sınırının üçte 2'si kıyı sınırı, yaklaşık olarak 8 bin kilometreden fazla bir alan. Önemli akarsu kaynaklarımız var, 177.714 kilometre uzunluğunda nehirler bulunuyor, deniz ve üst su kaynaklarımızın toplam yüzey alanı 25 milyon hektar.

Düşünün, Türkiye'de toplam tarım alanları 28 milyon hektar, su ürünleri üretimini yapabileceğimiz ya da avcılık yoluyla üretim sağlayabileceğimiz alanların miktarı yabana atılamayacak bir miktar, 25 milyon hektar civarında bir alan.

Bu sektör 47 bin kişiye doğrudan istihdam sağlıyor, ancak gayrisafi millî hasılaya katkısına bakıyoruz, bu kadar potansiyeli olan bir ülkenin gayrisafi yurt içi hasılaya sağladığı katkı sadece binde 4 oranında.

Balık çeşitleri açısından da önemli bir potansiyele sahibiz. Karadeniz'de 247, Marmara'da 200, Ege'de 300, Akdeniz'de 500 civarında bir balık türü zenginliğine sahip, böyle bir önemli potansiyele sahibiz.

Üretime bakıyorsunuz, yine bu potansiyelin karşılayacağı miktarlarda değil, oldukça düşük miktarlarda. 2009 yılında 622 bin ton civarında bir üretimimiz söz konusu, 2010 yılı içinde 653 bin ton civarında bir üretim yapabilmişiz.

Toplam dünya su ürünleri üretimine bakıyorsunuz, 145 milyon hektar. Yani az önce de söyledim, bu kadar önemli bir potansiyele sahip ülkemizde, dünya üretiminin sadece binde 43'ünü Türkiye'de üretilen su ürünleri oluşturuyor. Bu oldukça düşük bir rakam. Oysa bu potansiyeller alınacak tedbirlerle pekâlâ gayet iyi noktalara getirilebilecek durumda.

Üretim iki şekilde yapılıyor avcılık ve yetiştiricilik olmak üzere, önemli bir bölümü Türkiye'de üretimin avcılıkla sağlanıyor. Burada 2010 yılı kesin rakamları var. Yaklaşık olarak 445.700 tonu denizlerden sağlanıyor bu avcılığın, avcılıkla elde edilen üretimin; 40.260 tonluk kısmı da iç sularımızdan, diğer kalan kısım yani 654 bin tonluk üretimi tamamlayan kısım da yaklaşık 160 bin ton civarıyla yetiştiricilikten elde edilen kısım.

Tabii, dünyada da, Türkiye'de de nüfus artıyor; dolayısıyla beslenme her geçen gün daha sorun oluyor, dengeli beslenme daha da önemli bir hâle geliyor. Biliyorsunuz, balık, protein açısından da önemli bir besin kaynağı, yaklaşık yüzde 15-20 protein içeren bir besin çeşidi. Dolayısıyla Türkiye'nin, hızla, yetiştiricilik konusunda önlem alması gerekiyor. Dünyada bu konuda çok sayılı ülkeler var; Çin var, Hindistan var, Vietnam var, Endonezya var vesaire böyle gidiyor ama Türkiye, bu sıralamaya baktığınız zaman, üretimde yaklaşık olarak 35'inci sırada, yetiştiricilikte de yaklaşık olarak 8'inci, 9'uncu sıraları paylaşıyor. Bu anlamda, bu sektörün enine boyuna araştırılması, incelenmesi, ne gibi sorunlar yaşanıyor bunların tespit edilmesi gerekiyor.

Avrupa Birliği müzakere sürecinde -biliyorsunuz- genel anlamda tarım çok önemseniyor. Bu müktesebatın, bakın, otuz beş fasıl başlığının üç tane temel konusu tarımla ilgili. Tarım ve kırsal kalkınma, gıda güvenliği, veteriner hizmetleri ve balıkçılık o kadar önemli bir konu ki, sadece, salt balıkçılık konusunda bir fasıl başlığı var. Bu konuda, geçtiğimiz 23'üncü Dönemde önemli çalışmalar yapılmaya çalışıldı çünkü Avrupa Birliğinin bu müzakere başlığını açabilmesi için burada ilgili mevzuatların yapılması gerekiyordu. 1380 sayılı su ürünleriyle ilgili Kanun'un Avrupa Birliği mevzuatına uyumlu hâle getirilmesi gerekiyordu. Bu konuları komisyonlarda tartıştık ama bir sonuca ulaşamadık. Avrupa Birliği Komisyonu, her yıl yayınladığı ilerleme raporunda bu konuyu sıkça dile getiriyor ve bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetine eleştiriler getiriyor.

Değerli arkadaşlarım, özellikle turizmi önemli ölçüde etkileyen balık çiftlikleri konusu var Ege'de, Akdeniz'de. Türkiye, cari açığı kapatmak için ihracat yapmak zorunda. Turizm de cari açığı kapatmanın önemli yollarından, sektörlerinden biri; geçen yıl 23 milyar dolar turizm gelirimiz var. 35-36 milyon turist Türkiye'yi ziyaret ediyor ama biz bakıyoruz, o müstesna kıyıları, Ege kıyılarını, Akdeniz kıyılarını bilinçsiz bir şekilde ranta açıyoruz, balık çiftliklerine tahsis ediyoruz. Bu konunun da yetkili hükûmet tarafından ivedilikle değerlendirilmesi lazım ve bu konuda tedbirlerin alınması gerektiğini düşünüyorum.

Bu öneriye olumlu oy kullanacağımızı belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Seçer.