| Konu: | ECZACILAR VE ECZANELER HAKKINDA KANUN İLE UYUŞTURUCU MADDELERİN MURAKABESİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 108 |
| Tarih: | 17.05.2012 |
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Değerli Başkanım.
Sayın Yılmaz Hasan Tahsin'le alakalı törenlerin yasaklanmış olduğundan bahsettiler. Bu törenlerin yapıldığını ben biliyorum yani bir tören yasağı falan yok. Sadece?
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Resmî kurumlar yapmıyor Sayın Bakan, resmî kurumların yapması söz konusu değil. Gazeteciler Birliği?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Evet, yani, resmî kurumların yapması şart mıdır? Bunu tartışmayı da böyle bir kanunu gerçekleştirirken gereksiz görüyorum.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Geçen yıla kadar yapılıyordu.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Değerli milletvekilleri, elbette Hasan Tahsin de, Kurtuluş Savaşı'mızda ya da diğer önemli dönemlerimizde hizmet etmiş olan büyüklerimiz de bizim başımızın tacıdır. Biz Türkiye'yi, her günü törenlerle geçen bir ülke olsun istemiyoruz. Bu, doğru bir şey değil. Yani, gelişmiş ülkelere baktığımızda, bir de az gelişmiş ülkelere baktığımızda aralarındaki bu tören farkını çok net olarak görürüz. İş yapmak zorundayız, hepimiz hizmet etmek zorundayız. Hasan Tahsin ve Kurtuluş Savaşı'nda hayatlarını, yerine göre hayatlarını, kanlarını, canlarını feda etmiş olan diğer şehitlerimizin ve gazilerimizin bizim başımızın üstünde yeri vardır.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Padişahların doğum günleri, ölüm günleri törenleri yapılıyor Sayın Bakan yalnız.
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Bursa Mustafakemalpaşa ilçesinde bir suyun özel şirkete kiralandığından bahsetti Milletvekilimiz. Tabii, bilmediğim bir konu. İl özel idaresinin kiralandığından da bahsetti Değerli Milletvekilimiz. Ben bu konuyu milletvekilimizin şimdi bize aktardığı şekliyle, Bursa İl Valisine aktaracağım, mutlaka değerlendirip gerekenleri yapacaklardır.
Köylerimize ya da nüfusu az olan yerlere? Her yere doktor veremiyoruz, maalesef Türkiye'deki doktor sayısı bu hususta önümüzde bir kısıtlayıcı unsur. Türkiye'de aşağı yukarı 3.500 kişiye 1 aile hekimi verebilecek şekilde pratisyen hekimimiz ya da aile hekimi uzmanımız var. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar köylerimize en yakın alanlarda aile hekimlikleri oluşturarak bu hizmeti sürdürüyoruz ve köylerimize de "mobil hizmet" dediğimiz bir hizmetle haftada bir gün, bazen iki gün, bazen on beş günde bir -köyün durumuna göre- çıkarak oradaki yaşlıları, yatalakları, hamileleri ya da bebekleri takip ediyoruz. Bunun şu anda başka bir yolu da yok. Tabiatıyla, her köy ya da nüfusu birazcık belli bir seviyeye ulaşmış bir köy, o köyde sürekli bir doktor olsun ister, bunu ben de isterim Sağlık Bakanı olarak, çok da mutlu olurum bundan ama Türkiye'deki doktor sayımız bunu gerçekleştirmeye yetmiyor. Dolayısıyla elimizdeki sayıyı en verimli biçimde nasıl kullanabiliriz? Bunun yollarını araştırarak bu çözümleri bulmuş durumdayız. Bu mobil hizmet de aslında köylümüze, kırsalda yaşayan vatandaşımıza gerçekten onların işlerini kolaylaştırıcı biçimde, iyi sistematize edilmiş bir hizmet şeklinde yürüyor.
Sayın Fırat, iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili kanunun da bir uyum içerisinde partilerin, parti gruplarının iş birliğiyle bir an önce yasalaşması temennisinde bulundu. Bu temenniye ben de yürekten katılıyorum, şu anda alt komisyonda olduğunu biliyorum tasarının. İnşallah, tıpkı bu kanunda olduğu gibi, tam bir uyum ve iş birliği içerisinde bu kanunu da yapabiliriz. Elbette işçilerimizin, çalışan insanlarımızın, emekçilerimizin iş sağlığı ve güvenliği konusu son derece önemli bir konu. Değerli Milletvekilimize bu hususta ben de katılıyorum.
Devlet hastanelerinde kamunun diğer bazı kurumlarında olduğu gibi hizmet alım yöntemiyle işçiler çalıştırıyoruz. Aslında bu, kamuda istihdamı büyük ölçüde artırmamıza vesile olan bir yöntem olmuştur değerli milletvekilleri. Sağlık Bakanlığında ben göreve geldiğim zaman 17 bin civarında bu şekilde çalışan işçi vardı ve hastanelerimizde bugün bu işçilerimizin yaptığı hizmetleri büyük ölçüde yapamadığımız şartlarımız vardı yani eksik kalan hizmetler çoktu. Bugün 120 bini bulan vatandaşımız, kardeşimiz bu şekilde bir iş sahibi oldu. Bu şekilde hizmet eden işçilerimizin hukuklarının onları çalıştıran şirketler nezdinde korunması için de önemli tedbirler almış bulunmaktayız. Mesela, Sağlık Bakanlığında bir firma işçilerin sigortasını yatırmadan biz onlara ödeme yapmıyoruz ya da işçilere ödenecek parayı doğrudan bankaya koyuyoruz ve işçiler bankadan paralarını alıyorlar. Bu hususta sözleşmeli usulde ya da hizmet alımı usulüyle çalışan işçilerimizin durumlarının daha da iyileştirilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız da çalışmalar yürütmektedir.
Genelde bizim bu husustaki politikamız şudur: Buralarda çalışacak vatandaşımızı biz birbirinden hiç ayırmıyoruz. Eğer herhangi bir yerde münferiden böyle ayrımlar yapılıyorsa, Değerli Milletvekilimiz bize doğrudan bu uygulamalarla ilgili bilgi verirse onun için gereğini de yaparız.
Memurlarımız için toplu sözleşmelerle şu anda yeni maaşlar belirlenecek. Görüşmeler başladı, Bakanımızın Hükûmet tarafını temsilen teklifleri oldu, sendikaların teklifleri var. Bu görüşmelerin sonunu beklemek lazım, sonucunu beklemek lazım. Biz Hükûmet olarak bugüne kadar hiçbir dönemde memurumuzu, emeklimizi, işçimizi enflasyonun karşısında ezdirmedik; bu sefer de ben bunun bu şekilde olacağından eminim.
Eczanelerimizin önemine ben de işaret etmek isterim. Bir değerli milletvekilimiz, eczanelerin ancak altı-yedi yıl sonra bu yaptığımız kanundan istifade edeceğini ifade etti. Aslında, doğrudan hemen eczacılarımızın, eczanelerimizin istifade edeceği hususlar var ama geleceğe yönelik tedbirleri almış olduk, doğrudur bu.
Bu arada, eczacılarımızın yıllardır arzu ettiği, meslek hakkı olarak arzu ettiği bir ödemeyi de yakın bir zamanda, bundan kısa bir süre önce Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızla Eczacılar Birliğimizin yaptığı sözleşmeyle gerçekleştirmiş olduk, reçete başına bir ödemeye de başladık.
Ümit ediyorum ki Birlikle de eczacılarımızla da uyum içerisinde, onların mevcut sıkıntılarını da karşılayacak çalışmaları önümüzdeki günlerde yapacağız.
Bir köşe yazarıyla alakalı olarak değerli bir milletvekilimiz bazı ifadelerde bulundu. Elbette Başbakanımız da Sayın Kapusuz da hiç kimseyi hedef göstermiyorlar. Yapılan bir yanlışlığa karşı demokratik bir ortamda herkes konuşma hürriyetine sahiptir, fikrini ifade etme hürriyetine sahiptir.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Ben size desem ki: "Ağzınızdan lağım akıyor." Ne düşünürdünüz?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Yalnız, milletvekilimizin, böyle güzel bir günde bir cümlesi oldu -bunu hiç onaylamadığımı ifade edeyim- "Pis kokularla ilgili olarak kendi içlerine baksınlar." dedi.
Ben, değerli milletvekilimizi kendi içine bakmaya davet ediyorum yani bu ifade çok doğru bir ifade olmamıştır.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - "Ağzından lağım akıyor." desem ben size, ne düşünürdünüz Sayın Bakan?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Hayır, ben de değerli milletvekilimizi, aynen kendi ifadeleriyle, kendi içine bakmaya davet ediyorum.
ALAATTİN YÜKSEL (İzmir) - Herkes kendi içine baksın?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Siz de kendi içinize bakarsanız herhâlde en doğrusunu yapmış olursunuz.
Uşak'la alakalı olarak yeni bir hastane yapıyoruz. Bu, mevcut hastaneleri 2 kere, 3 kere içine alacak mükemmel büyük bir hastanedir.
Diğer hastanelerimizin yeriyle alakalı olarak, oraları artık hastane olarak kullanamayız. Yeni hastanemiz -onun yanına yeni bir bina daha yapacağız, blok- bitirilinceye kadar eski hastanelerimizden istifade edeceğiz. Ama daha sonra bu alanları, özellikle bu alanların birini sağlık hizmetlerinde kullanacağımızı da ifade edebilirim.
Hepinize teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakan.