GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÇEK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:58
Tarih:31.01.2012

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla selamlıyorum. 137 sıra sayılı Çek Kanunu Tasarısı üzerinde AK PARTİ Grubu adına, şahsım adına görüşlerimi beyan etmek istiyorum.

Öncelikle, çek nedir? Çek, Ticaret Kanunu'nda düzenlenen kıymetli evraklar babında kambiyo senetlerinden poliçe, emre muharrer senet yani bono ve çek olarak Ticaret Kanunu'nda sayılmıştır. Çek, kayıtsız şartsız borç ikrarını havi bir belge. Ne demek, kayıtsız şartsız borç ikrarını havi bir belge? Yani bu şekilde kambiyo senetleri ve kıymetli evraklardan sayılan bu belgelerden çek, poliçe ve emre muharrer senet, diğer bir adıyla, halk arasındaki deyimiyle bono, adi senetlerden ayrılmıştır takip usulü açısından. Şimdi, bunlarda şekil şartları vardır. Eğer şekil şartları yerindeyse bunlara itiraz edilemez takibe konduğu zaman. Diğer taraftan, beş günlük takip süresi içerisinde itiraz edilmediği zaman takip kesinleşmiş olur ve ilam hükmünü, ilam niteliğindeki belge şeklini alır. Kayıtsız borç ikrarını havi belgeden kasıt budur.

Bir de uygulamada çekte vade olmaz ama bizim Türk hukukunda, Ticaret Kanunu uygulamasında "postdate çek" dediğimiz -ileri tarih atılarak keşide- vadeli çek ihdas edilmiştir. Vadeli çek uygulaması hukuk sistemimizde piyasada dolaşan çeklerin büyük bir bölümünü, kahir ekseriyetini taşımaktadır. Bu da ortada olmayan bir kaynağı oluşturma adına önemli bir ihtiyaçtır. Hukuk sistemimizde postdate çeki uygulamada önemli bir yer bulmuş ve koruma altına alınmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kambiyo senetlerinde çek diğer senetlerle ayrıcalığı var, ayrıcalığını anlattık, bir de dezavantajı var. Dezavantajı nedir? Çekte ibraz süresi vardır. Eğer bu ibraz süresi içerisinde çeki bankaya ibraz etmediğiniz takdirde, o süreyi geçirdiğiniz takdirde, diğer taraftan çekin keşide tarihinden itibaren altı aylık zaman aşımı içerisinde çeki icraya koymadığınızda ya da şu anki uygulamada -kaldıracağız ama- 5941 sayılı Yasa ve 3167 sayılı Yasa'da şikâyete bağlı olduğu için, karşılıksız kaldığında şikâyet etmediğinizde çeklik vasfını yitirmektedir. Çeklik vasfını yitirince ne oluyor? Hukukta bilinen tabirle, yazılı delil başlangıcı, yazılı beyyine. Dolayısıyla, tekrar alacaklı alacağını ispat açısından fatura ve yan delillere müracaat etmek durumundadır. Bu da çekin dezavantajlı yönlerinden biridir. Eğer burada Adalet Komisyonu olarak salt çoğunluğu sağlayabilirsek, bir madde ihdasıyla, çekteki zaman aşımını poliçe ve emre muharrer senetteki zaman aşımıyla uygun hâle getireceğiz. Tabii, çekteki zaman aşımı poliçeden ayrı bir yerde düzenlenmiştir. Poliçe ve emre muharrer senet, diğer adıyla bonodaki zaman aşımı biliyorsunuz üç yıl; cirantada ise bir yıla düşmekte. Çekteki zaman aşımı altı ay olduğu için burada kambiyo senetleri arasında sayılan çekin diğer senetlere karşı bir dezavantajı bulunmaktadır. Bunu da inşallah, muhalefet partisinden Adalet Komisyonu üyelerinin desteğiyle buradan geçireceğimizi düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; çek, biliyorsunuz şeklî unsurlar ihtiva eden bir belge. Eğer şekil şartlarından biri eksikse çeklik vasfını yitiriyor. Bu manada, çek kullananlar, çek kabul edenler, basiretli davranmak durumundalar; alacaklarını teminat altına alırken sadece cezaya değinmemeleri lazım. Diğer taraftan, yan delillerle -ipotek, rehin gibi- alacaklarını garanti altına almayı düşünmelidirler diye düşünüyoruz.

Çekin tarihine bir bakacak olursak, ceza hukuku açısından değerlendirdiğimizde, 1985 yılında yürürlüğe giren 3167 sayılı Yasa'dan önce çekte hürriyeti bağlayıcı ceza verilemiyordu. Peki ne yapılıyordu? Eğer unsurları varsa, ceza hukukunun genel prensipleri açısından suçun unsurlarını eğer taşıyorsa üzerinde dolandırıcılıktan ceza veriliyordu. Karşılıksız çek keşide eden kötü niyetli ise, eğer dolandırma maksadı varsa, diğer taraftan suçun unsurlarını da ihtiva ediyorsa bu şekilde cezalandırılıyordu. 1985 yılına geldiğimizde, 3167 sayılı Yasa yürürlüğe girmiştir. 3167 sayılı Yasa'da, karşılıksız çekin muhatabı olan, daha doğrusu karşılıksız çekten zarar görenin şikâyeti üzerine bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. Bu da ihtiyacı karşılamamıştır ve 2009 yılına gelene kadar bir sürü değişiklik olsa da ana konu, ana çatı bu şekilde devam etmiştir. 2009 yılında 5941 sayılı Yasa yürürlüğe girmiş ve burada doğrudan karşılıksız çek keşide edene ceza vermektense adli para cezası öngörülmüştür. Adli para cezası öngörüldüğünde adli para cezasını ödemeyen kişi bu sefer de hürriyeti bağlayıcı cezayla karşı karşıya kalmıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

RAMAZAN CAN (Devamla) - Teşekkür ederim, saygılar sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Can.