GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 8'İNCİ CUMHURBAŞKANI TURGUT ÖZAL'IN ÖLÜMÜNÜN 19'UNCU YIL DÖNÜMÜNE İLİŞKİN
Yasama Yılı:2
Birleşim:95
Tarih:17.04.2012

MUSTAFA ŞAHİN (Malatya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sekizinci Cumhurbaşkanımız, hemşehrimiz, rahmetli Turgut Özal'ın 19'uncu ölüm yıl dönümü dolayısıyla söz almış bulunuyorum. Herkesi saygıyla selamlıyorum.

Özellikle Türkiye'yi ekonomi, ulaşım, teknoloji, altyapı, eğitim, sağlık, sosyal ve kültürel alanlarda içinde bulunmuş olduğumuz darboğazdan çıkarıp, çağ atlayarak bir dünya devleti olma yolunda emin adımlarla ilerlemesini sağlayan rahmetli Turgut Özal bizlere değişimi, yeniliği, teknolojiyi ve tüm bunları yapmak için de gerekli olan zihinsel devrimleri gerçekleştiren bir devlet büyüğümüz olarak anımsanmaktadır.

Değerli arkadaşlar, Turgut Özal radikal bir reformcuydu. Kapalı Türk ekonomisini dünyaya açıp, dışa açık ekonomik modele geçen, ihracatta cesur bir teşvik politikası uygulayan, Karadeniz Ekonomik İşbirliği Projesi'nin mimarı olan, Türkiye'yi doğal gaz ile tanıştıran, 1984 yılında başlattığı konut seferberliğiyle dar gelirliyi ev sahibi yaptıran, cumhuriyet tarihinin en büyük projesi olan GAP'ı hayata geçiren, Atatürk Barajı ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nü çok kısa bir sürede, rekor bir sürede tamamlayan, Belediyeler Kanunu'nu çıkararak yerel yönetimlerin yetkilerini artıran, yaptığı turizm hamleleriyle Türkiye'nin Avrupa'nın en iyi turizm merkezlerinden biri olması için çalışan çağdaş bir dünya lideriydi. Demokrasiler için gerekli olan üç temel koşulun altını çiziyordu; bunlar serbest piyasa ekonomisi, din ve vicdan hürriyeti, girişim ve rekabet rahatlığıydı. Türk Ceza Kanunu'nun 141, 142 ve 163'üncü maddelerini kaldıran, o günkü statükocuların Kürt meselesini bile öcü olarak gördükleri dönemde "Benim anneannem de Kürt'tü." diyerek sahiplenen, Kürtçenin serbest bırakılmasına ve Kürt sorununun çözümü için "Vuralım, kıralım, bu işi bitirelim." diyenleri kışkırtıcı olmakla suçluyor, 21'inci asırda çözümün şiddetle olmayacağını dile getiriyordu.

Değerli milletvekilleri, Turgut Özal aramızdan gerçekten zamansız ayrıldı. Türkiye'ye bırakmak istediği muhteşem değişim ve gelişim erken durdu. Ondan sonra gelenlerin ise onun mirasını aynı kararlılıkta ve güçte sürdürememesi de ayrı bir üzüntüdür. Özal'ın her şeyine karşı çıkılıyordu. Hatırlayınız, onun açtığı barajlardan kurduğu köprülere, ekonomi politikalarına, dış politikadaki ataklarına, giyimine, sözlerine, kısacası her şeyine karşı çıkılıyor ve "Sana alışamadık." deniliyordu ama o "Alışacaksınız." diyordu. Şimdi, daha iyi anlıyoruz ki karşı çıkılan ve anlaşılamayan tek şey, aslında onun da adı "yenilik ve değişim" idi. Özal, zihniyet değişimini öneriyordu, onlar değişime direniyorlardı. O, çağ atlayan Türkiye öneriyordu, bazıları ise köhnemiş sistemin değişmesine itiraz ediyorlardı. O, bizlere sivil ve sivil zihniyetli olmayı öğretiyordu, bazıları bunu "Askerle kavga ediyorsunuz." diye eleştiriyordu. Statükocuların klasik devlet anlayışını reddetmişti. Özal, "Devlet baba yoktur, milletine hizmet eden devlet vardır." dediğinde, "Babasına karşı çıkan hayırsız evlat." deniyordu. Özal yürekliydi, "Evet, iki gömleğimiz var; biri bayramlık biri idamlık." diyordu. Kendisine karanlık güç odakları tarafından yapılan o menfur saldırıyı hatırlarsınız, o anda yaralı olmasına rağmen çıkıp o konuda "Bize bu canı bize Cenabıallah verdi, onun izni olmadan hiçbir kimse alamaz." diye gerçekten mangal yürekli olduğunu bir kez daha ifade ediyordu.

Değerli milletvekilleri, Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili şaibeler hâlen devam etmektedir. Ölümünün üzerinden on dokuz yıl geçmiş olmasına rağmen, hâlen ölümünün üzerindeki sır perdesinin kalkmamış olması bizleri derinden üzmektedir. Turgut Özal'ın cenazesinde küçük kartona elle yazılmış bir pankarttaki ifade dikkatlerden kaçmadı: Evet, "Dindar ve demokrat Cumhurbaşkanı" deniliyordu. Bu Özal'ın ta kendisiydi, halkımızın istemiş olduğu gerçek Cumhurbaşkanı modeli işte buydu.

Ayrıca, 17 Nisan 1978 tarihinde, bundan otuz dört yıl önce kendisine posta yoluyla gönderilen bombalı bir paketle kendisi, gelini ve 2 torunuyla beraber maalesef parçalanarak Hakk'ın rahmetine kavuşan Malatya'nın efsanevi belediye başkanlarından rahmetli Hamit Fendoğlu'nun, namı diğer "Hamido"muzun da ölüm yıl dönümüne tekabül eden bugünde kendisini rahmetle anıyorum, tüm yakınlarına da başsağlığı diliyorum. Evet, onun da bir faili meçhul olarak tarihin karanlık sayfalarında yer alması bizi ve Malatyalıları derinden üzmekte. Geçenlerde, Ankara Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısının yapmış olduğu araştırmayı da sonlandıracağını ümit etmekteyiz.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şahin.