GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÇEK KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:57
Tarih:26.01.2012

CHP GRUBU ADINA TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, 2'nci madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Öncelikle, saygılarımla selamlıyorum sizleri.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum: Dün akşamüzeri burada görüşürken bugünkü gündemi, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Kanun'daki değişikliği ve bu tutuklu ve hükümlülerin insani birtakım haklarının düzenlenmesine yönelik olan değişiklikleri görüşeceğiz diye akşam buradan ayrıldık, gece ama bugün geldik, bu kanunu görüşüyoruz. Yani böyle, işte akşam yattık farklı bir şey, sabah kalktık farklı bir şey.

Niye böyle oldu? Onu da arkadaşlarla görüştüğümüzde, pek tatmin edici de bir yanıt alamadım. Zannediyorum önümüzdeki haftaya kalmış.

Tabii, Türkiye böyle yönetiliyorsa yani bunu da, değerli arkadaşlar, sizlerin ve kamuoyunun takdirine bırakıyorum.

Şimdi bu kanun, değerli arkadaşlar, bu hâliyle bu değişikliklere gelene kadar da Türkiye'de sürekli tartışıldı. Bir türlü sorunu çözemedik. Yani hapis cezası vardı önceden, işte bir yıldan beş yıla kadar.

Yine bu dosyalar -ben de adliyede görev yapıyordum o tarihlerde, buradaki hukukçu arkadaşlarımız da bilir- çekle ilgili binlerce, yüz binlerce dosya adliyede yine devam ediyordu, hiç eksilmemişti. Daha sonra farklı bir yöntem izlendi, işte dendi ki: "Ya, bu hapis cezası işi çözmüyor, farklı bir yol izleyelim." İşte, bildiğiniz gibi, bir adli para cezasına dönüştü. Onun arkasından bir "hapis cezası getirilsin." dendi. Geçen yıl onunla ilgili bir düzenleme yaptık -yine ben Adalet Komisyonundaydım, çözmeyeceğini söylemiştik o tarihte de- Yine sorun çözülmedi. Yine bakıyorsunuz değişik rakamlar var. İşte, milyonlarca dosya, yüz binlerce dosya ya Yargıtayda bekledi ya, efendim, yerel mahkemelerde bekledi. Sürekli gündemde olduğu için de konu, yani bu çek borçluları çekleri ödemek gibi bir -kötü niyetli olanlar için söylüyorum tabii ki- yola gitmediler, "nasıl olsa bir düzenleme yapılacak, nasıl olsa bu Türkiye'nin gündeminde" dendi. Yine, bu, böyle, sürüncemede kaldı, gitti. Aslında bunun daha önce çözümlenmesi gerekiyordu değerli arkadaşlar.

Sayın Bakan da belirtiyor, buraya çıkan, kürsüye çıkan hatip arkadaşlarımız da zaman zaman konuştular. Bizim Anayasamız'da 2001 yılında bir değişiklik yapılmıştı o zaman, 38'inci maddeye bir fıkra eklenmişti. Aslında o fıkranın gereği bu konuların çözülmesi gerekiyordu değerli arkadaşlar. Yani, çok net bir şekilde sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesinden dolayı insanların özgürlüklerinden alıkonulamayacağı hüküm altına alınmış, Anayasa'nın hükmü altına alınmış burada, sadece çek de değil. Bakın, belki bir süre sonra?

Şimdi, Adalet Bakanının açıkladığı bir paket var bu yargının hızlandırılmasına yönelik, önümüzdeki günlerde Meclise gelecek. Belki orada, işte icra takiplerinde bilinen "taahhüdü ihlal" dediğimiz bir suç var. Yani borçlu, alacaklıyla ilgili olarak, borcuna karşılık icra müdürlüğünde dosyaya "Ben bu borcu şu şekilde şu tarihte ödemeyi taahhüt ediyorum." diyor, ödemiyor, ödemeyince ona da bir hapis cezası bizim İcra ve İflas Kanunu'muz öngörüyor. Bunu da kaldırmamız lazım. Yani, bu da, Anayasa'nın 38'inci maddesindeki hükmüne açıkça aykırı. Yani, burada hapis cezasının bu tür özel hukuku ilgilendiren konularda olmaması, alacak konularında olmaması gerekiyordu.

Ha, şimdi, beni de sizleri de arayan o kadar çok insan var ki. Bu öyle bir konu ki değerli arkadaşlar, hani, yukarı tükürseniz bıyık, aşağı tükürseniz sakal. Yani mektup var, az önce orada arkadaşlarımız okumuşlardır, bana da göndermişler. İşte, "Kul hakkını Allah dahi affetmeyeceğini söylüyor, siz nasıl affediyorsunuz?" diye alacaklı bu şekilde söylüyor. Şimdi, o açıdan bakıldığında bu insanlar gerçekten sıkıntılı, mağdur. Yani bu işin sonunda birileri zarar görecek, görmemesi mümkün değil ama sistemin bir şekilde artık bu düzenlendiği hâliyle entegre olması lazım. Yani belki bir altı ay, bir yıl bir geçiş süreci olacak. Bu süre içerisinde? Çek mağduru olarak, işte, çek borçlularından bahsediyoruz. İşte, çek alacaklıları "Biz mağdur değil miyiz?" diyorlar. Onlar da mağdur, bana göre esas mağdur onlar. Onların bir kısmının ben zarar göreceğini düşünüyorum. Acı çekeceklerdir, alacaklarını tahsil edemeyeceklerdir. Alacağını tahsil edemediği için belki kendi düzenlediği, keşide ettiği çek var, kestiği çek var, o da kendi çekini ödeyemeyecek. Yani o tür bir durumla da karşılaşacak, çünkü bunlar zincir. Yani ben alacağımı alamıyorsam? Ki devletle ilgili, devlete iş yapan çok sayıda kişi var, müteahhit var devletten alacağını alamamış ama bu arada kendi borçlarına karşılık piyasaya çek kesmiş, hepsi karşılıksız kalmış. Bu tür insanlar mutlaka olacaktır ama şuna inanıyorum: Kısa bir süre içerisinde, belki altı ay, bir yıl içerisinde, oturacaktır diye düşünüyorum bu sistem yani doğru bir sistemdir.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu yasaya destek veriyoruz. Zaten milletvekili arkadaşımız Sayın Sinan Aygün olsun, Ali Rıza Öztürk olsun değişiklik teklifleri vermişlerdi, öncelikle bunu belirtmek istiyorum sizlere.

Bu arada, komisyonda konuşuyorduk -Sayın Bakan burada yok, İstanbul'daymış yani bu yasa görüşülürken ben Adalet Bakanımızın da burada olmasını aslında arzu ederdim, işleri vardır diye düşünüyorum- orada konuşurken sormuştum ben, arkadaşlarımız da sormuşlardı -bu rakamlar da değerli arkadaşlar bir türlü gerçeği yansıtmıyor, ne kadar doğru onu da bilemiyorum- işte çeklerle ilgili gerek Yargıtayda bekleyen dosya, gerek yerel mahkemelerde bekleyen dosyaların sayısını sormuştum. Yaklaşık 220 bin civarı Yargıtayda dosyanın beklediğini söylemişti Sayın Bakan, 400 bini aşkın dosyanın da yerel mahkemelerde yani 600-650 bin civarı çekle ilgili dosya bekliyor, bu yasa değişikliğini bekliyor.

Bu arada şunu da sormuştuk, az önce konuşuldu gerçi de. Cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayıları. Onunla ilgili de aslında birkaç söz söylemek isterim. O, aslında sizin, değerli arkadaşlar, bence aynanız. Buraya çıkıp çok güzel süslü sözcüklerle Türkiye'nin çağ atladığını, nerelere geldiğini anlatıyor arkadaşlarımız, iktidar grubundan bahsediyorum; Sayın Başbakan da, bakanlar da anlatıyorlar.

Değerli arkadaşlar,  130 bini aşmış cezaevindeki insanlar. İnsan Hakları Komisyonundaki arkadaşlarımız var, zaman zaman cezaevlerine gidiyorlar. Ben şunu çok iyi onların tespit ettiklerini görüyorum. Bir yatağı 2 kişi kullanıyor cezaevlerinde, aynı anda değil tabii. Birisi geceleyin yatıyor, diğeri sabahleyin yatıyor değerli arkadaşlar; on iki saat biri, on iki saat biri. Cezaevlerinde böyle bir durum var. 130 bin kişi? Hatta Sayın Bakan dedi ki: "38 tane yeni cezaevi inşa ediyoruz." Ben, tabii, 38 tane yeni cezaevi inşa edilmesini de ilginç bulmuştum, sormuştum: "Yahu, bu Çek Kanunu'nu değiştiriyoruz. Buradan yeni tutuklular gelmeyecek. İşte, 600 bin tane dosya işlemden kalkacak. Niçin 38 yeni cezaevine ihtiyaç var? Yani yeni dalgalar mı var? Yeni suç örgütleri mi ortaya çıkacak?" demiştim. Sayın Bakan "Ya, işte, bir kısmını yeniliyoruz." demişti değerli arkadaşlar.

Bakın, değerli arkadaşlar, geldiğinizde, sizin döneminizde, 2005 yılında -burada baktım rakamlara- cezaevlerinde 56 bin kişi varmış, 56 bin kişi. AKP'nin işte 3'üncü yılı oluyor 2005, bugün 130 bin kişi var. Yıllara bir bakın, böyle kademeli olarak nerelere geliyor. Yani 56 binden 130 bine, hatta 131 bin. Az önce rakamı söyledi Sayın Bakan, yaklaşık 70 bin, 75 bin gibi bir fazlalık sizin döneminizde cezaevlerinde şu anda yatıyorlar.

Ben şöyle düşünüyorum, düz mantıkla, sıradan bir vatandaş olarak düşündüğümüzde: Arkadaşlar, insanlar cezaevine niye girsinler? Huzurlu bir ülkedeysek -sizin anlattığınız gibi- bizim vatandaşlarımız, Türkiye'de yaşayan insanlar mutluysa, ceplerinde para varsa, işleri dönüyorsa niçin suç işlesinler? Niçin cinnet geçirsinler? Niçin insanlar kalkıp değişik yollara girsinler? Hani bir "kral çıplak" lafı var ya aslında bu rakamlar sizin açınızdan "kral çıplak." sözünü, açıklamasını çok net bir şekilde ortaya koyuyor diye düşünüyorum. Öncelikle buna bir bakmanız lazım. Yani modern toplumlarda, demokrasilerde insanlar cezaevinde sayısı 3 kat, 2 kat arttığında o ülkede kıyametin kopması lazım. Siz tam tersi "Yüzde 9 büyüdük.", "Ülkeye huzur getirdik." gibi birtakım söylemlerdesiniz. Bence kendinizle önce bir yüzleşmeniz gerekir diye düşünüyorum değerli arkadaşlar. Yani bunu gerçekten içtenlikle söylüyorum.

Bu kadar sayı nereden çıktı? Rakamlara baktım. Dünyada 35 bin tane terör suçundan tutuklu var, 35 bin, 36 bin civarı. Yani terör suçunu işlediği iddiasıyla tutuklular. Toplam, dünyanın tüm rakamı. Türkiye'deki rakam değerli arkadaşlar, 13 bin, 14 bin civarı, yani terör suçu işlediğinden dolayı.

Şimdi, liseli gençler, bu YGS şifresi vardı, işte "Direnişçi Liseli Gençler" diye bir pankart açtılar. Bunlar o pankart sonucunda terör örgütü üyesi oldular bu ülkede. Hopa'daki eylem, Hopa'daki olay nedeniyle gençler işte eylem yaptılar, saçlarını kestiler. Onlar da terör örgütü üyesi oldular bu ülkede. Önce bunu çözmemiz lazım değerli arkadaşlarım. Gerçi sürem de bitiyor.

Şimdi, bizim esas meselemiz bence bu. İşin özü bu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURGUT DİBEK (Devamla) - Rahmetli Erbakan'ın çok güzel bir sözü vardır, bunu bilirsiniz değerli arkadaşlar. Böyle konular konuşulunca -sürem bitti ama söyleyeyim- yani ameliyatlık meseleler için "Ya bu iş ameliyatlık." derdi. Yani bu iş pansumanlık gibi düşünüyorsunuz. Bence işin özü, diğer konuları çözmemiz gerektiğini düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)