| Konu: | CHP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 25.01.2012 |
İDRİS ŞAHİN (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin, Hrant Dink cinayetinin sır perdesini aralayabilecek Telekomünikasyon İletişim Başkanlığının mahkemeye gerekli bilgi ve belgeleri göndermeyerek davanın uzamasına sebep olduğu iddiasıyla TİB'in sorumluluklarının yerine getirilip getirilmediği konusunda Meclis araştırması açılması talebine ilişkin teklifleri aleyhine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisinin Meclis araştırması açılmasına dair talepleri ve gerekçesinde beyan edilen hususlara iştirak etmemiz mümkün değildir. Zira, gerekçesinde ana muhalefet partisi "Cinayetin işlendiği gün Agos gazetesi önünde dolaşan ve sık sık telefonla konuşurken güvenlik kameralarına yakalanan 4 kişinin bulunduğunu, müdahil avukatlarının ileri sürmesine ve bu kişilerin telefon numaralarının gönderilmesi talebine rağmen bu taleplerinin yerine getirilmediği ve TİB tarafından bu taleplerinin reddedildiği?" denilerek gerekçe gösterilmek suretiyle talepte bulunulmuştur. Bu talepler son derece yakışıksızdır ve gerçeği yansıtmamaktadır çünkü telekomünikasyon yoluyla iletişimin tespiti, dinlenmesi, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınmasına dair usul ve esaslar 10/11/2005 tarih ve 25989 sayılı Yönetmelik'le düzenlenmiştir. "İletişimin tespiti, iletişimin içeriğine müdahale etmeden iletişim araçlarının diğer iletişim araçlarıyla kurduğu iletişime ilişkin arama, aranma, yer bilgisi ve kimlik bilgilerinin tespit edilmesine yönelik işlemleri ifade eder." Tanıma göre iletişimin tespiti iletişimin içeriğine müdahale etmemeyi gerektirir.
Anayasa'mız 20'nci maddesinde özel hayatın gizliliğinin korunmasını düzenlemiş, 22'nci maddede de haberleşme hürriyetine yer verilmiştir. Haberleşmenin gizliliği de esastır ancak yasa koyucu bazı hâllerde gizliliği, CMK 135'inci maddeye göre şartlarının varlığı hâlinde genel iletişimin tespitini isteyebilir. CMK gereğince iletişimin tespiti, dinlenmesi, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesi ve kayda alınması yönetmeliğin 12'nci maddesinde düzenlenmiş olup bu çerçevede hâkim kararında hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, kullandığı telefon numaraları veya iletişim bağlantısının tespitine imkân veren kodundan belirlenebilirler. Tedbirin türü, kapsamı ve süresi, tedbire başvurulması gerektiren nedenler açıkça belirtilir. Kararlar en fazla üç ay için verilebilir. Bu süre aynı usulle üçer ayı geçmemek şeklinde en fazla 3 defa uzatılabilir. Mahkeme kararları madde 10 gereğince Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca yerine getirilmek zorundadır. Bahsettiğim hususlar konunun teknik boyutu itibarıyla yüce heyetinizi bilgilendirmek amaçlıdır. Meclis araştırması açılmasına dair ana muhalefet partisinin talebi de tamamen Anayasa'ya aykırı olmakla, yersiz ve usulsüzdür.
Şöyle ki: Anayasa'nın 138'inci maddesi mahkemelerin bağımsızlığını düzenlemekte ve ikinci fıkrasında da açık bir şekilde "Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz." hükmünü içermektedir.
Yine, üçüncü fıkrasında "Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz."
Anayasa'nın amir hükmü bulunmasına rağmen, henüz ilk derece mahkemesinde verilen kararın Yargıtay safahatı beklenmeksizin, herkesin ve her kesimin görülmekte olan bir dava hakkında görüş beyan etmesinin hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmadığı ve yargıya müdahale niteliğinde olduğu ve Anayasa'ya aykırı olduğunu özellikle belirtmek isterim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görülmekte olan ve kamuoyunda Hrant Dink'in öldürülmesi davası olması nedeniyle sıkça konuşulan davanın duruşmaları, asıl fail Ogün Samast'ın yaşının küçük olması nedeniyle, dosyası tefrik edilmek suretiyle İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinde karara bağlanmış ve diğer sanıklar yönünden ise İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde 17/1/2012 tarihinde karara bağlanmıştır. Her iki dosya da hâlen derdesttir ve Yargıtay aşaması beklenmektedir. Özellikle Agos gazetesi yazarı Hrant Dink'in 19/1/2007 tarihinde İstanbul'da öldürülmesi sonrasında olayın faili Ogün Samast yakalanarak tutuklanmıştır. Diğer sanıklarla birlikte yargılanması sırasında sanık Ogün Samast'ın yaşı küçük olması nedeniyle dosyası tefrik edilmiş, 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen diğer şüphelilere ilişkin davanın son duruşması yani 17/1/2012 tarihinde karara çıkmadan önce, savcılık, mütalaasında aynen şu hususları beyan etmiştir:
Cinayet eyleminin Mc Donald's isimli iş yerinin bombalanmasının ve diğer eylemlerin salt milliyetçilik duyguları kabaran gençler tarafından işlenmesinin ötesinde, iştirak hâlinde ve süreklilik içerisinde çalışan, gizlilik kuralları ve örgütsel hiyerarşiye azami özen gösteren Erhan Tuncel ve Yasin Hayal yönetiminde Ergenekon terör örgütünün Trabzon'da faaliyet gösteren bir hücre yapılanması tarafından işlendiğini, sanıkların gerçekleştirdikleri eylemleriyle Türkiye'nin herkes için güvenli bir ülke olmadığını ortaya koymak, Ermeni kökenli vatandaşlarımızın ve yabancıların Türkiye'de bulunan varlığına karşı önemli kırılma noktaları oluşturmayı hedeflediklerini belirtmiştir. Ancak savcılığın bu mütalaasına rağmen, mahkeme, hepinizin de bildiği üzere, sanıklar hakkında belirli cezaları vermiştir, dosya temyiz aşamasındadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; olayımızda, bahsedildiği gibi TİB'in bir ihmalinin olması da söz konusu değildir. Zira, TİB mahkeme kararlarını uygulamakla mükelleftir. Sadece TİB değil bütün idare erki yargı kararlarını yerine getirmek zorundadır. Aksi hâlde, haklarında yargı kararlarını yerine getirmemekten dolayı yasal yollara başvurulabilir.
Basına yansıyan ve TİB'ten talep ettiğimiz bilgiler ışığında, mahkeme, öncelikle baz ve iletişimin tespiti bilgilerinin gönderilmesini talep etmiş, talebe ilişkin bilgiler hazırlanarak 1 Nisan 2010 tarihinde mahkemeye ulaştırılmıştır. Mahkeme, gönderilen bilgiler dışında, 3 Haziran 2010 tarihinde olay mahalline ilişkin baz istasyonlarından yapılan tüm görüşmelerin tespit edilmesini istemiştir. Bu talebe, TİB Başkanlığınca, mevzuata uygun olmadığı gerekçesiyle itiraz edilmiş, gerekçe olarak da mevzuat ve Ceza Genel Kurulunun içtihadı, 15/11/2011 tarih ve 2011/140 esas 2011/222 karar sayılı ilamı gösterilmiştir yani bu ilamda açıkça şu ifade edilmektedir: "İşlenen bir suçun failine ulaşabilmek amacıyla da olsa diğer kişilerin özel hayatları ve haberleşme özgürlükleri feda edilmemelidir." değerlendirmesine atıfta bulunmuş ancak bu itirazı ise 9. Ağır Ceza Mahkemesince kabul görülmeyerek, TİB'ten istenilen belgelerin tamamı 14. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmiştir.
14. Ağır Ceza Mahkemesi özellikle bir hususu da ocak ayı içerisinde TİB'ten ayrıntılı olarak istemiştir. Yani bu dönem içerisindeki yapılan görüşmelerin tamamının arşiv kayıtlarının düzenlenerek, saklanması talebi TİB'e ulaştırılmış, TİB de bunun gereğini yapacağını mahkemeye bildirmiş, mahkeme de bunu hüküm altına almıştır.
Dolayısıyla, burada Cumhuriyet Halk Partisinin ifade ettiği gibi beş yıl geçmiş olmakla TİB kayıtlarının silineceği ve bu şekliyle de bu olayın failleri bulunamayacak sonunda şeklindeki iddialar tamamen yersiz ve asılsızdır. Zira TİB, görülmekte olan bir davanın delillerini gizlemekle mükelleftir ve bunda da beş yıllık gibi bir zaman aşımı söz konusu değildir. Maalesef beslendikleri kaynaklar yanlıştır. Sadece ceza yargılaması zaman aşımı süresiyle bu belgelerin istenmesi hâlinde gönderileceği süre kısıtlıdır. Bunun dışında herhangi bir kısıtlama söz konusu değildir.
Bu vesileyle biz, yüce yargıya olan inancımızı her zaman muhafaza eden bir iktidarın mensuplarıyız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İDRİS ŞAHİN (Devamla) - Ve görülmekte olan bu davanın milletimiz için gönülleri rahatlatacak şekilde sonuçlanacağını umuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)