| Konu: | CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN İLE DENETİMLİ SERBESTLİK VE YARDIM MERKEZLERİ İLE KORUMA KURULLARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 91 |
| Tarih: | 05.04.2012 |
FARUK BAL (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; önergemiz ile izleme, gözetim ve denetim gibi kişinin özel hâllerini ilgilendiren bir konu hakkında düzenleme yapılıyor. Bu izleme, gözetim ve denetim bize yabancı bir iş değil. Bizde telefon dinlemelerin, yasal olmayan telefon dinlemelerin, teknik takiplerin Türkiye'de ne gibi bir sorun yarattığını hep beraber görüyoruz. Artık bunların Türkiye'de gündemi değiştiren, sansasyonel ve gazete manşetlerinde birinci haber hâline geldiğini biliyoruz. Her ne kadar izleme, gözetim ve denetim tutuklular ile ilgili olarak burada düzenlenmişse de bu açıya, bu noktaya bir temas etmek istedim. Diğer taraftan da kişinin bu derecede önemli olan izlenmesi, gözlenmesi ve denetlenmesiyle ilgili işlemi bir yönetmeliğe havale etmek ne Anayasa'ya ne de bu hususları düzenleyen insani değerlere ve demokratik değerlere uymamaktadır, bunun düzenlenmesi gereken yer kanundur. Bu ancak kanunla düzenlenebilecek? Kişinin özel hâllerini, özel hayatını ya da kişinin denetimli serbestlik süreci içerisinde hürriyetinin sınırlandırılabileceği alanı ancak kanun düzenleyebilir fakat böyle bir mantıkla karşı karşıyayız ki işi yönetmeliğe havale ediyoruz.
Burada zamanı değerlendirerek Engin Alan Bey'den gelen mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum. Değerli arkadaşlarım, Engin Alan sadece Milliyetçi Hareket Partisine mensup bir kişi değildir, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşıdır. Onun gibi diğer milletvekilleri de vardır, Sayın Balbay vardır, Sayın Haberal vardır.
Şimdi elimizi vicdanımıza koyalım ve beraber düşünelim. Savunma delilleri olarak gösterilen delillerin nelerden ibaret olduğunu hiç kimse bilmiyordu, zaten tahkikat gizli olduğu için sanıklar neyle itham edildiklerini bilemedikleri için savunma delili gösterilemedi. Gösterilmediği gibi soruşturmayı yapan cumhuriyet savcısı da sanık hakkındaki hem lehe olan hem aleyhe olan delilleri toplamak mecburiyetinde, yasal olarak bununla mükellef olmasına rağmen bu delillerden sadece aleyhe olanları topladı, dolayısıyla delil toplama aşaması tek yönlü ve gizli bir şekilde yapıldı. Daha sonra yargılama aşamasına gelindiğinde, cumhuriyet savcılarının topladığı delillerde bin altı yüze yakın üretilmiş ifadeler, üretilmiş, teknik yapıştırma şeklinde, sehven yerleştirme şeklinde deliller olduğu iddia edildi. Bu delillerin mahkemece doğruluğunun tahkik edilmesi gerekirdi, mahkeme böyle bir tahkikatı yapmadı. Savunma delili olarak mahkeme aşamasında şahitler ortaya konuldu, bilirkişi raporları istenildi, mahkeme bunları da reddetti ve esas hakkındaki mütalaa için dosyayı cumhuriyet savcılığına tevdi etti. Demek ki tek yönlü toplanan deliller ile mahkeme tek yönlü bir karar vermeye kararlı.
Varsayalım ki buraya kadar olanı doğru, o takdirde ne olmuş oluyor? Deliller artık toplanmış oluyor, yani sanıkların delilleri karartma ihtimali ortadan kalkmış oluyor gelinen durum itibarıyla. Geriye tutuklama için ne sebep kalıyor deliller toplandığına göre, karartılamayacağına göre, hepsi mahkemede olduğuna göre? Kaçma ihtimali. Nereye kaçacak Engin Alan bırakılırsa? Onun kaçacağı bir başka ülke yok, o bu ülke için ömrünü vermiş, bu ülkenin birliği, bütünlüğü için askerlik hayatı boyunca Güneydoğu'da hizmet etmiş. Nereye kaçacak Engin Alan? O zaman tutuklu kalmasını haklı kılan bir neden var mı? Yok. Buna rağmen tutuklu kalabiliyor ise tek yönlü bir yargılamayla karşı karşıyayız, yani Sayın Haşim Kılıç'ın açıkladığı gibi, siyasallaştırılmış ya da siyasallaşma içerisinde farklılaştırılmış bir yargıyla karşı karşıyayız.
Değerli arkadaşlarım, Engin Alan bana yazdığı mektupta diyor ki: "Ben suçumu biliyorum, Sayın Başbakan söyledi, Çanakkale'de ayağa kalkmamak. Ben kendim için bir şey istemiyorum, istersem namerdim. Ben orada bulunan kimsesizlerin sesi olmak istiyorum, sizin de bu sesi Meclise anlatmanızı istiyorum." Ben de size anlattım, takdir sizin.
Hepinize teşekkür ediyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Bal.