GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CEZA VE GÜVENLİK TEDBİRLERİNİN İNFAZI HAKKINDA KANUN İLE DENETİMLİ SERBESTLİK VE YARDIM MERKEZLERİ İLE KORUMA KURULLARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:91
Tarih:05.04.2012

CHP GRUBU ADINA TURGUT DİBEK (Kırklareli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar -tümü üzerinde söz alan arkadaşlarımız da aslında ayrıntılarıyla belirttiler- bence sorun şu: Niye cezaevlerinde bu kadar insan yatıyor? Niçin cezaevlerimiz -sanıyorum- yüzde 110 ya da yüzde 106 kapasitede dolu? Yani bu sorunun kaynağı nedir? İşte birkaç gün önce Türkiye'deki büyüme rakamlarını -sanıyorum- Başbakan da açıkladı, AKP sözcüleri de açıkladı şaşaalı rakamlarla. İşte gazetelerde de var, çok büyük bir büyüme oranından bahsediliyor da gerçi o da tartışılır yani büyümenin altında yatan? İşte ne derler, nasıl büyüyoruz? Doğru mu büyüyoruz? Sağlıklı mı büyüyoruz? Şişiyor muyuz? Hormonlu mu büyüyoruz? O da ayrı bir olay, ekonomik tarafı. Ama orada o rakamları gazeteler, basın böyle çok güzel yazıyor fakat nedense ne ithalattan bahsediyorlar ne cari açığımızdan ne dış açığımızdan ne de borçlarımızdan bahsediyorlar. O ayrı bir sorun. Bir de bu tutuklamalardan, hükümlülerden, cezaevlerindeki sayılardan, cezaevlerindeki insanların dramından hiç bahsetmiyor değerli arkadaşlar basın, medya, sizler de bahsetmiyorsunuz.

İşte bu kanun -az önce arkadaşımız da söyledi- palyatif bir çözüm getiriyor yani geçici bir çözüm getiren bir kanun. Cezaevlerindeki bu doluluk oranlarını kısmen -yüzde 10 da değil aslında- yüzde 10 kadar cezaevlerini rahatlatacak, boşaltacak, beki biraz süre kazandıracak sizlere, rahatlatacak ama sonrası ne olacak? Yani önümüzdeki yıl tekrar mı geleceksiniz buraya benzer bir kanun değişikliğiyle? Farklı çözümlerle mi geleceksiniz değerli arkadaşlar?

Bakın, 2005'te yeni çıkan yani yeni yürürlüğe giren Ceza Kanunu, Ceza Muhakemeleri Kanunu, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun? Aslında bu kanunlar yeni bir infaz sistemini de öngörmüştü, onlarla ilgili hükümler var içerisinde. Yani neydi bu? İşte denetimli serbestlik gibi hapishane dışında da insanların, hükümlülerin cezalarının infazını çekeceği birtakım yöntemler, sistemler getirilmişti. Aslında bu Kanun 2005'te çıktı yani denetimli serbestlik kurumunu getiren Kanun 2005'te çıkmıştı. Aradan yedi yıl geçti yani o kanunlardan sonra -2005'in sanıyorum ağustosu, eylülü gibi olabilir, o Kanun çıktı ama- yedi yıl sonra bu Kanun'da değişiklik yapan bu düzenlemeyi getiriyoruz, ilaveler getiriyoruz, yeni birtakım yaklaşımlar getiriyoruz.

Gerçekten arkadaşlarımızın söylediği gibi yani burada niyet işte cezaevlerini boşaltmak, oradaki hükümlülerin bir kısmını dışarıya çıkartarak şu kısa dönemde hiç olmazsa bu sorunu aşmak olmasa, değerli arkadaşlar, herhâlde bu değişikliklerin daha önce gelmiş olması lazım yani niyet Avrupa'daki gibi olsa,  işte suçluların, hükümlülerin topluma kazandırılmasına yönelik birtakım değerlendirmeler taşısanız bugüne kadar beklemezsiniz, bu değişiklikleri getirirsiniz. Yani esas neden cezaevlerinin dolmuş olması, taşmış olması.

Az önce, daha doğrusu Meclis açıldığında Barış ve Demokrasi Partisinin bir Meclis araştırma önergesi vardı değerli arkadaşlar. Biliyorsunuz, bu cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülerin, yakınlarının bulunduğu illerden çok uzak yerlerde cezalarını infaz etmelerine yönelikti. AKP'den sözcü arkadaşımı dinlemiştim, konuşurken aslında o da ilginç şeyler söyledi. "Niye insanlar işte bulunduğu yerlerde, ailelerine, yakınlarına, sevdiklerine yakın yerlerdeki cezaevlerinde, en azından birbiriyle iletişim kursunlar, birbirlerini görsünler, niye cezaların infazı yapılamıyor?" diye BDP'li arkadaşlarımız  haklı olarak çok insani bir konuyu gündeme getirmişlerdi ama AKP'li sözcü arkadaşımız dedi ki "Yahu, Türkiye'de cezaevleri yüzde 106 dolu yani kapasitesinin üzerinde ülke toplamında ama Doğu-Güneydoğu Anadolu yüzde 160." Yani  orası iyice taşmış, çok fazla taşmış. Dolayısıyla biraz daha rahat olan illere, biraz daha işte rahat edebilecekleri, 3 kişinin bir yatağı paylaşmayacağı, 2 kişinin bir yatağı paylaşacağı diyelim illere o hükümlüleri veya tutukluları sevk ederek böyle bir çözüm buluyoruz ama hiç kendisi şöyle bir şey söylemedi burada: Ya bu insanlar niye cezaevinde? Niçin insanlar tutuklu? Niçin insanlar, işte 130 bin kişi cezaevinde, 135 bin kişiyi barındırıyoruz değerli arkadaşlar? Bu konuda bir şey yok, onunla ilgili bir çözüm önerisi yok değerli arkadaşlar.

PERVİN BULDAN (Iğdır) - Yeni cezaevleri yapılıyor.

TURGUT DİBEK (Devamla) - Bakın bu rakamlar hep söyleniyor. Ben farklı bir iki şey de söyleyeceğim ama sizin oturup şunu düşünmeniz lazım. Zaman zaman ben de buradan söyledim kürsüden, diğer arkadaşlarımız da söylediler: 2006'dan sonra birden bire, değerli arkadaşlar, cezaevlerinde yığılmalar başlamış. 2002 rakamlarıyla 2011 rakamları arasında yüzde 100'ün üzerinde fark var yani 2002'de siz iktidara geldiğinizdeki rakamlar cezaevlerindeki tutuklu hükümlü sayısı 59 bin, şimdi 130 bini aşmış. Yani Türkiye nüfusu ne kadar aştı arkadaşlar, ne kadar? Yani yüzde 100'ün üzerinde, yüzde 120 gibi bir rakam var ama 2006'dan sonra bu sayı çok ciddi bir şekilde artmış yani 2006'dan sonra 70 90 olmuş, 90 103 olmuş, 103 110 küsur olmuş, 111 120 olmuş, daha sonra 130 binleri falan geçmiş. Yani bence bunu biraz sizin düşünmeniz lazım. Mutlu bir ülkede, insanların refah içerisinde yaşadığı bir ülkede cezaevleri niye dolar, niye taşar? Büyüyorsak cezaevlerinin küçülmesi lazım, ters orantılı olması lazım değerli arkadaşlar. İnsanlar mutluysa cezaevlerine gitmemesi lazım, suç oranlarının düşmesi gerekir. Bir tuhaflık var, bir tezatlık var. Bunu hiç değerlendirmiyorsunuz, basın da bunu hiç görmüyor yani işte görmüyor, duymuyor, neyse onu biliyorsunuz, onunla ilgili bir terim de var, onu söylemeyeyim burada. Ama bunu görmeniz lazım. Bu bir ayna bana göre değerli arkadaşlar. Burada bir sorun var. Yani bu sorun Türkiye'deki AKP İktidarının ülkeye dayattığı o  yapısal bozukluğu da ortaya aslında koyuyor. Siz de farkındasınız belki. Ama sizlere öyle güzel ülke senaryoları okutuluyor ki grup toplantılarında. Sayın Başbakan çıkıyor "Ülke böyle, Türkiye'yi böyle aldık, buralara getirdik." diyor. Bu rakamlardan hiç bahsetmiyor kendisi. Bir gün istiyorum ki Sayın Başbakan şu rakamlardan da bahsetsin, sizler de niye bu ülkenin hâli, cezaevleri bu kadar dolmuş görün.

Burada bir ayrıntı var, onu da söyleyeyim: Geçenlerde bir soru önergesi vermiştim, onunla ilgili yanıt geldi Adalet Bakanlığından. Değerli arkadaşlar, on sekiz yaşından küçük çocuklarla ilgili -çünkü biliyorsunuz, on sekiz yaşını doldurmamış kişilere çocuk deniyor hukuk mevzuatında- açılan dava sayılarını istemiştim, daha doğrusu hepsini istemiştim. On sekiz yaşından küçük çocuklarla ilgili 2002 yılında 100 bin ceza davası açılmış, Türkiye'de, 100 bin. Arkadaşlar, 2011 rakamlarını bana Adalet Bakanlığı vermemiş, tekrar istedim, biraz da ayrıntılı sordum ama 2010 rakamları, değerli arkadaşlar, 200 bin. Şimdi, bu da ilginç bir olay. On sekiz yaşından küçük, bunlar lise öğrencileri, bunlar çocuklar. Niçin 100 binden 200 bine çıkmış bu çocuklar hakkında açılan dava sayısı sizin döneminizde? Rakamlar böyle hep artarak gidiyor ama önümde, burada. 100.904'ten 199.461'e çıkmış 2010; 2011'i bilmiyorum, zannediyorum 2011'de büyük olasılıkla 220-230 binlerdedir. Bu da önemli bir olay değerli arkadaşlar. Bu çocuklar niye suç işliyor, kim bunlar? Yani terörle mücadele kapsamında kaç tanesi var, kaç dava var, onu da bilmiyorum ama Türkiye'nin çocuklarımıza, gençlerimize? Yani bizim en önemli varlıklarımız olan çocuklarımıza yönelik olarak da adli sistemimizde bir tuhaflık var. Bu kadar çok dava niye açılıyor? Bunu da değerli arkadaşlar, sizlerin bilgisine sunmak istiyorum.

Sayın Bakana bununla ilgili yeni bir önerge verdim. Ayrıntılı olarak, bu çocuklara hangi suç türlerine göre davaların açıldığını kendisinden istedim. Sanıyorum önümüzdeki günlerde bunu bize gönderecek değerli arkadaşlar.

Kanun maddesiyle ilgili olarak tümü üzerinde söz alan arkadaşımız, diğer sözcüler de belirttiler. Değerli arkadaşlar, yani burada açık cezaevinde cezasının infazını çeken yani infazı yapılan kişiler ve açık cezaevine işte yer yokluğu nedeniyle? Açık cezaevlerinde yer de olmayabiliyor çünkü "kendi iradesi dışında" deyince ben öyle anlıyorum, başka bunun yolu yok. Yani bir kişi açık cezaevine naklolma koşullarını taşımışsa ilgili yönetmelik gereği ve oraya da gitmiyorsa herhâlde bu kişiye açık cezaevinde yer yoktur diye düşünüyorum.

Bu kişilerle ilgili olarak bir çözüm geliyor. İşte, burada yaklaşık 13 bin, 15 bin kişilik, cezaevinden bir rahatlamanın olacağı söyleniyor. Sanıyorum önergelerle bunu biraz genişletmek istiyorsunuz. Niye değerli arkadaşlar, komisyonda görüşürken bunları düşünmezsiniz? Bunlar komisyondayken gelmez, önergeyle bunlar son anda gelir. Birileri için özel mi gelir, genel mi gelir onu da bilmediğimiz için bizim de kafamız burada karışır.

Değerli arkadaşlar, yani iyi olan, güzel olan her şeye destek vermek istiyoruz insanlık adına.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

TURGUT DİBEK (Devamla) - Teşekkür ediyorum değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Dibek.