| Konu: | BDP GRUBU ÖNERİSİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 25.01.2012 |
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin grup önerisi aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
"Yargı" başlıklı Anayasa'nın 138'inci maddesi okundu burada defaten. Ben de okumak istiyorum:
"Madde 138- Hâkimler, görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanî kanaatlerine göre hüküm verirler.
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.
Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz."
Anayasa'nın 138'inci maddesi açık. Buna rağmen Barış ve Demokrasi Partisi Meclisin çalışmasını engellemeye matuf grup önerilerine devam etmektedir. Bu meyanda grup önerisi Divanca da uygun görülmedi, değiştirilerek tekrar önümüze geldi. Fakat yine içerik olarak Anayasa'nın ruhuna ve sözüne aykırı bir şekilde burada beyanlar edildi.
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisi aslında bu önergenin benzerini 24/11/2011 tarihinde burada gündeme getirmiş ve Meclis Genel Kurulunun kahir ekseriyetiyle bu grup önerisi reddedilmiştir.
Bu grup önerisinde de özellikle bir iki paragrafa değinmek istiyorum. Deniyor ki burada: "Sayın Başbakanın talimatı üzerine bu yapıların üzerine gidilmiştir. Bu yapılarda üzerine gidilenler milletvekilleridir, belediye başkanlarıdır, il başkanlarıdır, il genel meclisi üyeleridir, belediye meclisi üyeleridir." Yani şimdi Anayasa'nın 10'uncu maddesi: "Eşitlik ilkesine göre, suç işleyen kim ise makamına, mevkisine bakılmadan üzerine gidilecektir." Bu, devletin asli görevidir. Hiç kimsenin makamı, mevkisi ona suç işleme imtiyazını bahşetmez.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; devam eden yargı sürecine müdahale etmenin söz konusu olmadığını söyledik. Devletin hukuka, Anayasa'ya, kanunlara uygun bir şekilde kendi içerisinde kendisine alternatif üretmeye matuf yapıların üzerine gitmesi görevidir. Tabii ki bu meşru müdafaa görevidir devlet açısından da. Devlet hiçbir çekincesi olmadan bu olayların üzerine gidecektir.
Peki, burada yasama ve yürütme olarak görevimiz nedir? Yasama ve yürütme olarak burada bizim görevimiz yürütmenin özellikle yargının talepleri noktasındaki kolluk faaliyetlerini yerine getirmekte. Yani bir tahkikat yapılıyor, tahkikatta ortaya çıkan şüpheliler varsa mahkemeye, savcılığa teslim ediliyor. Burada, uygulamalarda bir problem varsa biliyorsunuz, savcılık hazırlık tahkikatında gerek savcıya gerekse hâkime itiraz hakkı kabildir. Diğer taraftan, kovuşturma evresinde böyle bir sıkıntılar, böyle bir uygulama problemleri varsa burada da ilgili hâkime ve mahkemeye itiraz hakkı kabildir.
Bütün bunlara rağmen sanki bunların planlayıcısı, programlayıcısı AK PARTİ Hükûmetiymiş gibi burada dile getirilen beyanları da kabul etmemiz mümkün değildir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hiç kimse kusura bakmasın, eğer devletin içerisinde devlete matuf alternatif bir yapı oluşturuluyorsa, alternatif bir devlet arayışı varsa devlet bunun üzerine gidecektir, gitmelidir de.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 24/11/2011 tarihli BDP'nin grup önerisinde aynen şöyle bir ibare geçmekte: "KCK operasyonlarının ne kadar süreceği, kimleri kapsayacağı, tutukluluk sürelerinin uzunluğu kaygıyla izlenmektedir. Başbakanın açıklamaları tutuklamaların devam edeceğini gösteriyor; bu da "KCK" adı altında açılan davanın hukuki değil siyasi olduğunu gösterir. Bu Meclis KCK'yı tartışmalıdır. Yasa dışı silahlı bir örgüt ise PKK silahlı yasa dışı bir örgüttür. Peki, o zaman KCK niye kuruldu? KCK'yı kim kurdu? Nedir? Ne amaçla kurulmuştur? Araştırılmalıdır." deniliyor bu grup önerisinde.
Tabii ki bu sorunun cevabını siz bizden daha iyi biliyorsunuz ama siz, bu sorunun cevabını dahi vermezsiniz; biz vermeye çalışalım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; siyaset akademileri, bizzat terörist başının talimatları çerçevesinde "siyaset akademileri" adı altında örgütsel eğitim merkezleri kurulmuştur. Talimatlar çerçevesinde kurulan siyaset akademisi KCK yapılanması ile de Bilim Aydınlanma Komitesine bağlı ve örgütün 14'üncü maddesine ideolojik anlamda yetişmiş kadroları hazırlamak amacıdır.
Siyaset akademilerinde verilen derslerle kırsalda PKK örgütünün bütün eğitim faaliyetleri örtüşmektedir.
Yine, terörist başının 20/5/2009 tarihli ifadesini aynen okuyorum.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Polis fezlekesi okuyorsun orada! Kesin kararın varsa getir oku. Öyle polis fezlekesi okuyarak olmaz!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Terörist başı diyor ki: "Kürtler için yıllardır akademilerin açılması gerektiğini söylüyorum. Akademilerin açılmasının gerektiğini söylememe rağmen onu bile yapmıyorlar."
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Polis fezlekesini okuma, kesin karar varsa oku.
RAMAZAN CAN (Devamla) - "DTP'nin binlerce, on binlerce kadro yetiştirmesi lazım. Neden yapmıyorlar? Çünkü teorik kavrama düzeyleri buna müsait değil. Başarılı olmak istiyorlarsa on binlerce insan yetiştirmek durumundayız." diyorlar.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Bir kesin karar getir konuş. Ayıp, ayıp! Polis fezlekesi okuyarak yargıyı etkiliyorsun.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Bu azarı, bu zılgıtı yiyen yapı bunu kurmuştur. Tabii ki devlet de bu yapının üzerine gidecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine örgütün üst düzey yetkilisinin birinin beyanını burada aktarıyorum. Diyor ki: "Bağımsız Kürdistan devrimci halk savaşıyla kurulabilir." Dikkat edin arkadaşlar, "Siyaset akademilerinden yetiştirilen gerillalar bu savaşta etkin bir şekilde yer alacaktır." denilmektedir. Bu da KCK-PKK ilişkisini ortaya koymaktadır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Aferin, polis fezlekesini okumaya devam et. Bir karar getir oku.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; KCK, Anayasa'ya, hukuka aykırı olarak PKK tarafından kurulmuş devlet içinde bir yapılandırma, alternatif bir devlet arayışıdır.
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Kesinleşmiş bir karar getir oku.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen?
HASİP KAPLAN (Şırnak) - Ayıp, ayıp, hepiniz polis fezlekesi okuyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Kaplan, lütfen?
RAMAZAN CAN (Devamla) - Yargısal süreç devam etmektedir. Bırakalım bağımsız yargı kararını kendi verecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; diğer taraftan tutuklu sayılarıyla ilgili burada gündeme getirildi. Tutuklu sayıları devamlı azalmaktadır.
Malum operasyonlarla ilgili bilgi vermek istiyorum: Toplam 897 tutuklu, 1.922 de şüpheli bulunmaktadır.
Diğer taraftan, CHP sözcüsü burada AK PARTİ'ye yüklendi. Tabii ki bu yüklenmesinin de ayakları yere basmıyor, gerekçesi yok; tamamen spekülatif, subjektif, mücerret iddialar.
Biz CHP sözcüsüne ve Cumhuriyet Halk Partisine diyoruz ki: Siz bu yapılandırmada, devletin derinliklerinde alternatif devlet kurmaya çalışan yapıyla ilgili tarafınızı belirler misiniz?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Belirli, belirli. Sen kendi yapına bak.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Lütfen, belirlemenizi arzu ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti, bir karış toprağını başka bir yapı içerisine devretmeye matuf yapılara, terör olaylarına ve bunu azmettirenlere asla imkân vermeyecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyor, grup önerisinin takdirini Genel Kurula arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)