| Konu: | CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 19.01.2012 |
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 138 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 14'üncü maddesi üzerine verdiğimiz değişiklik önerisi üzerine söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanlığı, bir siyasi partinin iradesinin ve hükûmet olma meselesinin dışında ve üstünde, bütün Türkiye'yi temsil eden en önemli makamdır.
Cumhurbaşkanlığı görev süresiyle ilgili yapılan siyasi, hukuki yorum ve değerlendirmeler, devletin en üst makamının tartışmaların odağına yerleşmesi, bu yüksek görevin saygınlığı açısından büyük bir talihsizlik olmuştur. Bu kapsamda fikir beyan eden çevreler, siyasi fıtratlarına ve ideolojik meşreplerine göre pozisyon almışlar ve çözümün tarafı olmaktansa anlaşmazlığın bir uzantısı olmayı tercih etmişlerdir.
Görülmektedir ki AKP Hükûmetinin ezbere, hazırlıksız ve karşılaştığı dönemsel zorlukları aşma adına geçmişte yaptığı anayasa değişiklikleri Türkiye'yi yeni açmazlara ve çıkmazlara sürüklemektedir.
Burada dünden beri tartışılıyor. Evet, değerli milletvekilleri, 2007 yılında -hepimiz biliyoruz- Abdullah Gül Bey, Milliyetçi Hareket Partisinin de Meclise katılmasıyla beraber Cumhurbaşkanı seçildi ve daha sonra Ekim 2007 yılında referanduma gittik.
Ben, şimdi iki gündür bu tartışmalar neticesinde Adana'da tesadüfen seçmenlere sordum "2007 yılında neye göre oy verdiniz?" diye ve orada yüzde 90'a yakını "Evet, biz Cumhurbaşkanlığını `5+5' şeklinde değerlendirerek oy verdik." diyorlar.
Buradan kendisine saygı duyuyorum, Komisyon Başkanı Burhan Kuzu Hocamı severim, sayarım ama Allah rızası için bir kendi seçim bölgende, İstanbul'da bir sor bakayım vatandaşlar 2007 yılında neye göre oy vermişler?
Şimdi, sizin genel yapınız, işinize geldiği zaman millet iradesinden bahsedersiniz. Peki, bu milletin iradesi ne olacak? Millet buna göre iradesini ortaya koydu, referandumda oy verdi. Gerçi, bu, sizin ilk yaptığınız şey değil. Biliyorsunuz, Sayın Başbakanınız, Habur'da?
İHSAN ŞENER (Ordu) - Sizin de Başbakanınız.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - ?kardeşlik açılımını ortaya koyarken önemli söylemlerde bulundu ve sizler alkışladınız. Orada teröristleri davulla, zurnayla karşılayan bir ekip vardı. Mahkemeler -Adalet Bakanı burada- orada çadır mahkemeleri kuruldu. BDP'yle beraber alkışlıyordunuz. Oslo'da yaptığınız, Hükûmet adına, Başbakan adına temsilcisi MİT Başkanı görüşürken hep beraber alkışlıyordunuz. Bugün ne oldu?
AHMET AYDIN (Adıyaman) - Devlet adına?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Devlet adına değil efendim, Başbakanın temsilcisi olarak Oslo'da görüşen kişi var. O zaman da Milliyetçi Hareket Partisi diyordu ki, "Terörle müzakere yapmayın. Terörle mücadele yapılır." diye başta Genel Başkanımız olmak üzere sizi defaatle uyardık. Ama yıllar sonra? O zaman bize dediniz ki: "Sizin anlayışınızla bunlar çözülmez. 90'ların anlayışıyla bunlar çözülmez." Evet, bizim söylediklerimize bugün geldiniz. Türkiye'de bir Kürt sorunu yoktur bir PKK ve terör sorunu vardır. Bu kürsüden de devletin varlığı ve bağımsızlığı üzerine, bu ülkenin birliği, bütünlüğü üzerine yemin eden herkes bu yeminine sadık olarak kalmak zorundadır.
Bedelli askerlikle ilgili aynısını yaptı Sayın Başbakan. Kendisine soruyorlar bedelli askerliği getirmeyi düşünüyor musunuz? Diyor ki, "Böyle bir şey olur mu? Parası olanlar bu ülkede para vererek askerliği yapmayacaklar, parasız olanlar askere gidecek. Biz kimsesizlerin kimsesi, sessiz yığınların sesi olmak üzere Hükûmet olduk ve iktidar olduk." diye üzerine basa basa söylüyor. Ne değişti de iki hafta sonra bedelli askerliği getiriyorsunuz?
MUSTAFA ÖZTÜRK (Bursa) - Siz bedelli çıkartmadınız mı?
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Ben demiyorum, Sayın Başbakan diyor, aç oku, aç oku!
Yani, bu şekilde?
Şimdi de "kardeşim" dediği Abdullah Gül'ün görev süresiyle ilgili oturdu, hesap yaptı, hesap. Ne hesabı yaptı? Acaba beşin üzerinden hesap yaparsak mı, yedi yıl üzerinden hesap yaparsak mı daha iyi olur diye hesabını kurdu ve "Burhan Ağabey?" dedi, daha önce de söylediği gibi hani "Anayasa üzerinde bir hazırlık yap." dedi ya Burhan Kuzu Bey'e, gene "Bir çalışma yapın." dedi. Nedir? Efendim, Abdullah Gül'ün süresi beş yıl değil yedi yıldır diye. Şimdi, elinizi vicdanınıza koyun ve soruyorum size: Sayın Burhan Kuzu Bey'e deseydi ki Sayın Başbakan: "Biz hesaplamalarımızı yaptık, Abdullah Gül Bey'in süresi beş artı beş, buna göre bütün planlamalarımızı yaptık." Burhan Kuzu Bey de Hükûmet adına bu önergeleri getirselerdi buradan yine aynı anlayışla Hükûmetin yetkilileri, AKP'nin milletvekilleri çıkacaklardı, bu şeyi savunacaklardı. Bunu vicdanınıza soruyorum. Yani bir sorun?
İHSAN ŞENER (Ordu) - Siz de yedi yılı savunacaktınız.
SEYFETTİN YILMAZ (Devamla) - Efendim, sizin söylediğiniz işte, Burhan Kuzu Bey'in getirdiği şey ortada. Bunu getirseydi de bunu savunacaktınız. Bunu sizin vicdanlarınıza havale ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
Evet, ben yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yılmaz.