| Konu: | CUMHURBAŞKANI SEÇİMİ KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 54 |
| Tarih: | 19.01.2012 |
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir hukuk adamı olarak değil -hukukçu değilim- ama hukuk dışında bir milletvekili olarak bu kanunu değerlendirmek istiyorum.
Şimdi, bu kanunu başlangıç itibarıyla iki şekilde değerlendirebiliriz, bir etik olarak bir de teknik olarak değerlendirebiliriz. Etik tarafına baktığımızda, beraber yol yürüyen arkadaşların nasıl yarı yolda bırakıldığına şahit oluyoruz. Bugün beraber yola çıkmış, beraber AKP'yi kurmuş, beraber Cumhurbaşkanlığına, Başbakanlığına karar verilmiş ama bugün -Cumhurbaşkanlığının- kanunla, Anayasa'yla kendisine tanınmış olan haklardan uzaklaştırılan bir yol arkadaşının nasıl yolda bırakıldığına şahit oluyoruz. Bu, işin etik tarafı.
Sayın Gül'ü ben savunmak durumunda değilim. Zannediyorum ki Gül taraftarı ve Gül'e yakın olan birçok milletvekili de Meclis Genel Kuruluna girmiyor bugün ama ben -Anayasa'yı, daha önce belki elimize geçtiğinde sivil hayatımızda okuyordum, buraya geldiğimizde de sürekli okumaya başladık.- Anayasa'nın 101'inci maddesini okuduğumda -Sayın Anayasa Komisyonu Başkanına buradan da atıfta bulunarak söylüyorum- "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir." diyor.
Şimdi, normal bir vatandaş bu maddeyi okuduğunda, Anayasa'nın 101'inci maddesini okuduğunda -ben anlamıyorum, sadece Anayasa profesörleri veya anayasacılar, iktidar partisi tarafındaki anayasa profesörleri bu maddeyi anlayamıyorlar, gayet basit- Sayın Gül, beş yıllık süre sonucunda görev süresi dolar ve bu maddeye göre de bir kez daha aday olma şansına sahip. Bu maddede böyle bir şey yok, Sayın Gül bir daha aday olamaz da demiyor ve aday olabilir diyor. 102'nci maddede şunu söylüyor: "Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin usul ve esaslar kanunla düzenlenir." Şimdi, 101'inci maddede süreyi belirtmiş. E, bunu yazanlar hiç mi kafası basmıyordu da 102'nci maddeye getirmişler bu maddeyi koymuşlar da "Bir daha süreyi belirleyin." demişler. Böyle bir şey var mı? Böyle bir şey var mı? Bu kesinlikle Anayasa'ya aykırıdır, Cumhurbaşkanından dönecektir, Anayasa Mahkemesinden dönecektir.
Şimdi, söz aldığım konuda, 11'inci maddede daha garip bir şey var arkadaşlar. Bu, Meclis İçtüzüğü'nün 38'inci maddesine hiç uygun değil. 38'inci maddesi şunu diyor: "Komisyonlar, komisyona gelen kanun tasarılarını incelerler. Önce Anayasa'ya uygunluğunu incelerler." Eğer komisyon, Anayasa Komisyonu, Anayasa Komisyonunda bulunan üyeler bunu incelemiş olsaydılar, doğru incelemiş olsaydılar bunun Anayasa'ya aykırı olduğunu söyleyip geri yollayacaklardı, görüşmeyeceklerdi bile 38'inci maddeye göre.
Peki, bu 38'inci maddeye göre niçin Anayasa'ya aykırı bu 11'inci madde? Çünkü Anayasa'nın 10'uncu maddesi "Her insan Anayasa önünde eşittir. Irk, din, dil, ne olursa olsun eşittir." ilkesinden, maddesinden yola çıkarak bu 11'inci maddenin kabul edilmemesi lazım, hem de şimdi sizin önergelerinizle kabul edilmemesi lazım. Arkadaşlar, biliyor musunuz 11'inci maddenin ne olduğunu? Bilmiyorsunuz değil mi? Okurken de dinlemediniz, önünüzdeki kâğıtları da okumuyorsunuz.
Bakın, burada ben size kısaca bahsedeyim. Bu devlet memurları ve diğer kamu görevlilerinin adaylığıyla ilgili. Tüm devlet memurları ve kamu görevlilerini istifa etmek zorunda bırakıyor. Tamam, "okey", burada bir sıkıntı yok. Ama ikinci paragrafta şunu söylüyor: "Yüksek mahkeme üyeleri, hâkimler, savcılar ve bu meslekten sayılanlar ile subay ve astsubaylar hariç olmak üzere Cumhurbaşkanı adayı gösterilen devlet memurları ve diğerleri eski görevlerine veya kazanılmış hak aylık derecelerindeki başka bir göreve dönebilirler." diyor. Yani diyor ki: Eğer, yüksek yargının bir mensubuysanız, eğer askerî bir görevliyseniz, askeriyede görev yapıyorsanız, generalseniz, işte, subaysanız, her neyseniz, siz istifa etseniz de, aday olsanız da "Göreve geri dönemezsiniz." diyor. Bu Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı. Ama burada daha ilginç bir şey var. Başka bir şey var, burada başka bir şey var.
NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) - Milletvekili Seçimi Kanunu'nda aynı değil mi?
HAYDAR AKAR (Devamla) - Değil. Okumamışsın hiç. Okumadığın belli oluyor.
Burada başka bir şey var. Başbakanın, bakanların, milletvekillerinin görevlerini sürdürmesine devam etmesine karar veriyor. Yani onları istifa ettirmiyor.
Bakın, size bir örnek vereceğim, Kocaeli'den örnek vereceğim. 500 milyar lira harcadı Büyükşehir Belediyesi. Başbakanı "141 Proje" adı altında Kocaeli'ye getirdi. AKP'nin gençlik şölenini yaptı Gebze'de. Büyükşehir Belediyesi 500 milyar harcadı, "141 Proje" adı altında açılış yapacağım diye, her tarafı bayraklarla, her tarafı, billboardları donattı "Başbakan Gebze'de" diye. Gitti, Gebze'de AKP'nin sadece gençlik şölenini yaptı.
Şimdi, düşünün, Başbakanın buna ihtiyacı yok. Nasıl Cumhurbaşkanını seçebilmek için, Gül'ü seçebilmek için iş adamları, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerine rüşvet teklif etmişse, nasıl Başbakan "Ya bertaraf olur ya taraf olur." demişse, buna ihtiyacı yok, onu destekleyecek iş adamları zaten var diyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Akar, teşekkür ediyorum.