GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: YÜKSEKÖĞRETİM KURUMLARI TEŞKİLATI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:85
Tarih:29.03.2012

İHSAN ÖZKES (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu yasa tasarısı zorbalıkla ve kabadayılıkla bu yüce Meclise gelmiştir. Millî Eğitim Komisyonunda altı maddeye kadar görüşmeler oldu, Sayın Başbakan Mardin'de yaptığı konuşmada "Bu kanun çıkacak." dedi, sonrasında iktidar partisi milletvekillerinin akıl almaz bir şiddet ve dayatmasıyla karşılaştık. İtişip kakışmalar, bağırıp çağrışmalar, tekmeler, tokatlar, hiddet ve şiddet ortamında 20 kadar madde güya oylandı ve Komisyonda güya kabul edildi. Kimsenin kimseyi duymadığı, anlamadığı bir ortamda, bir oldubittiyle eğitim öğretim yasa teklifi nasıl kabul edilmiş sayılabilir? Olmayan bir şeyi oldu kabul etmek, yok olan bir şeyi var kabul etmek, bırakınız bir milletin vekilini, dünyanın en ücra yerinde uygarlıktan nasip almayan bir insana bile ağır gelir. Dağ başında bile böyle bir karar alınamaz. İnsanlığa yakışmayan bir ortamda ve metotla karar alınamaz. Maalesef, bu komik, tuhaf ve kabul edilemez uygulama bu Mecliste yaşanıyor.

Görüşülmeyen, konuşulmayan, tartışılmayan bu yasa teklifinin bir dayatmayla bu yüce Meclise getirilip görüşülmeye başlanması yakışık almıyor. Hukuka aykırı bir uygulamayla 74 milyonun geleceğine karar veriliyor. Kargaşa ortamında kabak bile yetişmezken bu yüce Mecliste kargaşa ve dayatmayla geleceğimizin insanlarını yetiştirecek olan eğitim öğretim yasası çıkartılıyor. Bir hırs, intikam, rövanş havasında milletin ve memleketin geleceğiyle oynanamaz, Sayın Başbakanın buna hakkı yoktur. Nitekim, Sayın Cumhurbaşkanı da rövanş şeklinde uygulamaların doğru olmayacağına işaret etme gereği duymuştur. İslam tarihinin ilk dindar genci ve ilim şehrinin kapısı olan Hazreti Ali "Çocuklarınızı kendi zamanınıza göre değil, onları kendi zamanlarına göre yetiştiriniz." demiştir.

Sayın milletvekilleri, bu kadar hayati bir yasanın diretme, dayatma ve meydan okumayla çıkarılması ülkemiz için telafisi zor yaralar açacaktır. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu defalarca uzlaşı elini uzatmasına rağmen Sayın Başbakan mağrur bir edayla uzlaşmaya yaklaşmamaktadır. Padişahlara bile her gün "Mağrurlanma Padişahım, senden büyük Allah var." deniliyordu. (CHP sıralarından alkışlar) Meşverete, uzlaşıya mesafeli kalarak demokrasi olur mu? Şûra ve meşveret insanca yaşamanın gereğidir. Uzlaşısız bir demokrasi kuru bir laftır. Sevgi, saygı, huzur ve bereket ancak uzlaşılarla mümkündür.

İlk Mecliste de yazılı olan "Onların işi şûra iledir." düsturunu sizlere hatırlatmak isterim. "Biz iktidarız, muktediriz ve çoğunluğuz, istediğimiz yasayı istediğimiz şekilde geçiririz." anlayışı doğru değildir. Sadece size oy verenler hakkında değil, size oy vermeyenlerin de hakkında karar veriyorsunuz ve bu kararı alırken de size oy verenlerin fikrini de almıyorsunuz. "Buna hakkınız yoktur, yapamazsınız." dediğimizde diyorsunuz ki: "Biz sizi dövelim ama size vururken elimiz acımasın ve sizin de sesiniz çıkmasın." Bu yapılanlar ne insanidir ne de ahlakidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bin dört yüz yıl önce Hazreti Muhammed bir karar aldığında o günün insanları diyordu ki: "Bu size Allah'ın emri mi, yoksa kendi fikriniz mi?" Eğer Sevgili Peygamberimiz "Benim görüşüm." derse, bu defa "Sizin görüşünüzün şöyle şöyle mahzurları var, görüşünüz yanlıştır, şöyle şöyle olsa daha iyidir." diyorlardı, Hazreti Muhammed de genellikle kendi görüşünün yanlışlığını kabul edip onların görüşlerine tabi oluyordu. Bu konuda onlarca örnek vardır. Bin dört yüz yıl önce Hazreti Muhammed bile eleştirilebilirken, 2012 yılında eleştirilemez bir Sayın Başbakan nasıl izah edilebilir?

Sayın Başbakan şimdi de acilen bu yasanın çıkması talimatını veriyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi AKP'nin çiftliği değildir, Sayın Başbakan da bu çiftliğin ağası değildir, bizler de onun marabası değiliz. Sayın Başbakan ulu değildir, bizler de onun kulu değiliz. (CHP sıralarından alkışlar)

Milletin geleceği, istikbalimizin teminatı çocuklarımızla ilgili bu yasa kabala usulüyle alınmış ve istenilen sürede bitirilecek sıradan bir iş olarak görülemez. Bu tarz uygulamalardan ancak kindar nesil yetişir. Hâlbuki kindarlık dinimizle örtüşmez.

Bakınız, Yunus Emre ne diyor:

"Giderdim gönülden kini,

Kin tutanın yoktur dini."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İHSAN ÖZKES (Devamla) - Hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özkes.