| Konu: | 23/12/2011 TARİHLİ VE 6262 SAYILI TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN VE ANAYASA?NIN 89?UNCU VE 104?ÜNCÜ MADDELERİ GEREĞİNCE CUMHURBAŞKANINCA BİR DAHA GÖRÜŞÜLMEK ÜZERE GERİ GÖNDERME TEZKERESİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 52 |
| Tarih: | 17.01.2012 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş'ı toprağa verdiğimiz bu günde ailesine, Kıbrıs halkına ve Türk milletine başsağlığı diliyorum, kendisine Allah'tan rahmet diliyorum.
Ben sağlığında Sayın Denktaş'ı tanıma onuruna eriştim, kendisini tanırdım; çok saygın, itibarlı bir insandı. Hatta bir dönem Türkiye'de iktidar kendisini etkisizleştirmeye, saygınlığını gidermeye çalıştığı zaman bile itibarını korumasını bilmişti.
"İtibar" çok önemli bir kavram değerli arkadaşlarım. Çünkü "itibar" kavramı içerisinde "ahlak", "onur", "dürüstlük", "güç" gibi çok önemli kavramlar var; "itibar" bunlardan oluşuyor. "İtibar" Türkiye Büyük Millet Meclisi için de çok önemli bir kavram. Genel olarak baktığımızda milletvekilleri olarak "itibar" ile ilgili sıkıntılarımız var. Tek tek, çok şükür, sorunumuz yok itibarımızla ama genel olarak "milletvekili" kavramı içerisinde maalesef büyük bir sorun var "itibar" konusunda. Bunun da birçok sebebi var ama en önemli sebebi, maalesef milletvekili aylıkları. Sık sık gündeme gelen milletvekili aylıkları ya da milletvekili emeklisi aylıkları nedeniyle itibarla ilgili bir sıkıntı yaşıyoruz hiç gereği yokken.
Biliyorsunuz, geçen hafta, ondan önceki hafta da, birkaç haftadan beri bu 666 Sayılı Kararname, 375'i değiştiren kararnameyle uğraştık. TOKİ Başkanının geçen hafta aylığı gündeme geldi, birçoğunuz fark etmemiştir bile. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri ya da BDDK Başkanı gibi devletin en üst düzeyinde maaş alanların aylık grubuyla eşleştirildiği için hak kaybı söz konusu oldu TOKİ Başkan ve yardımcılarında. Önemli ölçüde de, yüzde 40, 50 oranında da aylığı düştü, kimse fark etmedi dahi. Basın, medya bununla ilgili hiçbir haber yapmadı, geçildi. Ama milletvekili söz konusu olduğu zaman, milletvekilliği konusunda herkes hassas, herkes bu konuyla ilgili en ufak bir toplu iğne başı kadar olan sorunu görüyor, dillendiriyor maalesef. Çünkü, milletvekilliği doğrudan doğruya vatandaşla ilgili, halkla ilgili çok önemli bir koltuk, o nedenle tabii ki hep beraber önemsememiz lazım. Aynı zamanda halkla bütünleşmiş bir görev milletvekilliği çünkü.
Anayasa'nın 86'ncı maddesini biliyorsunuz, Anayasa'nın 86'ncı maddesine göre milletvekillerinin bir yasaya kavuşması lazım, milletvekillerinin bir yasası olması lazım. Bu, hem statüleriyle ilgili hem de özlük haklarıyla ilgili mevcut durumu, sıkıntıyı ortadan kaldıracak bir durum, Anayasa da emretmiş. Dolayısıyla, bizim, bu amir hükme göre bir yasa çıkarmamız lazım, yapmamız gereken bu, bizim de söylediğimiz en başta bu. Bizim, milletvekilleri olarak Anayasa'nın hükmü gereği bir kanun çıkması ve biraz önce bahsettiğim itibarla ilgili bu sıkıntıdan bir an önce kurtulmamız lazım, sorun bu. Hazır bu konu gündeme gelmişken bununla ilgili bir çalışma yapmamız, bu konuyu toptan halletmemiz gerekiyor.
Şimdi, demokrasinin siyasi partiler vazgeçilmez unsurudur." diyoruz. Evet, demokrasinin siyasi partiler vazgeçilmez unsurudur da milletvekilleri nedir? Milletvekilleri siyasi partilerin vazgeçilmez unsurudur aynı zamanda, dolayısıyla milletvekilleri de demokrasinin vazgeçilmez unsurudur. Milletvekillerinin durumuyla ilgili, itibarıyla ilgili hep beraber bu konuyu önemseyen bir çalışma yapmamız gerekmez mi? Siyaset hizmet için yapılır, hizmet de milletvekilliği yoluyla yapılır en başta, devlete hizmet, dolayısıyla bu konunun halledilmesi lazım.
Milletvekilleri, hepiniz biliyorsunuzdur, biz toplumsal bir psikoloji merkezi gibi çalışıyoruz, akşama kadar Türkiye'nin çok değişik taraflarından gelen giden, sorunlarını bizlere aktaran, bizimle paylaşan bir yığın insan var, bunlarla uğraşıyoruz. Milletvekili seçilirken hepiniz bir yığın sıkıntı yaşadınız, harcama yaptınız, bunlarla ilgili sorunlarımız var, sıkıntılarımız var. Milletvekilliği süresi içerisinde temsilden, bir bayramda temsilden ya da herhangi bir toplulukta temsilden emekli olduğumuzda yine aynı şekilde temsile kadar, ücrete kadar birçok sorunumuz var. Onun için 86'ncı maddeye göre bir yasa çıkarmamız ve bu yasaya göre bu sorunları, bu sıkıntılı konuyu halletmemiz gerekir diye düşünüyoruz biz parti olarak.
Kimse buraya zengin olmak için gelmedi, hiç kimse zengin olmak için milletvekili olmadı, aramızda "Buradan güç edineyim ben, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olayım, milletvekili olayım, oradan edindiğim güçle de ticaretimi devam ettireyim daha güçlü bir şekilde." diyenler varsa da onları Allah'a havale ediyorum. Fakat milletvekilliği öncelikle itibarla değerlendirilmesi, çalışmasıyla değerlendirilmesi gereken bir meslektir, buna böyle bakılması lazım. Zor bir iştir, milletvekilinin ücretinin, yaptığı işin bedelinin takdiri kolay değildir. Biz de Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bu takdiri yapmakta zorlanıyoruz, zorlanırız, kolay değildir ama ikide bir de kendi aylıklarımızı değiştiren yasayı gündeme getirmemiz, halk nezdinde itibarımızı lüzumsuz yere ayaklar altına almamızın da bir anlamı yoktur değerli milletvekilleri, bunu yapmamamız lazım.
Keşke bu onore görevi hep beraber bilabedel yapsak ama bizler de halk içerisinden geldiğimiz için bilabedel yapmanın da çok anlamı yok. Bunun gereği neyse, hakkı neyse yapılmalı, o ücret alınmalıdır diye düşünüyoruz.
Geçen sefer bu konu gündeme geldiği zaman, ben ret oyu veren milletvekilleri arasındaydım, bu ret oyunu verdim diye bazı medyada, kamuoyunda "kahraman" olarak yorumlandı. Kahraman olmamak gerekir, böyle bir şey dolayısıyla kahraman olmak istemem ama bundan dolayı da "O parayı almayacak mısın? Kuzu kuzu gidip alacaksın." gibi sözlerle de karşılaşmak istemem. Bunlar hepimizin itibarını zedeleyen sözlerdir, doğru değildir, güzel değildir; bunlarla karşılaşmamak lazım.
Bizim, kamuoyu tepkisini görmezlikten gelmemiz mümkün değildir. Bakın, bu konuyla ilgili konuşma yapacaktım, yargıdan benzeri tepkiler geldi. Dediler ki: "Siz, Cumhurbaşkanı aylığına bağlıyorsunuz. Eğer bir ülkede erkler ayrılığı söz konusuysa, yasama, yürütme ve yargı erkleri, farklı güç ayrılığı var ise, farklı çalışıyorsa bu erkler, o zaman yargının da maaşının Cumhurbaşkanlığı aylığına, devletin başının aylığına bağlanması daha doğrudur." diye tepkiler geldi. Ben de hak verdim, hakikaten de öyle olması lazım. Niye yürütme erkinin en tepesindeki bürokratının, Başbakanlık Müsteşarının aylığına bağlansın ki? Doğrusu odur.
Ayrıca, daha bu yasa çıkmadan değerli arkadaşlarım, bazı sorunlar da intikal etti. Mesela, bu yasayla biz, eski Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanlarının arasındaki farklılıkları da gideriyoruz ama şöyle bir sorum var, Sayın Bakanım belki onunla ilgili bize de bilgi verebilir: Dava açmış olan eski başkanlarımız var, bunlar davayı da kazandılar, üst mahkemede de kazanmak üzereler ve geçmişe dönük tazminat da alacaklar. Acaba bunlarla ilgili olarak ne yapılacak? Bize bilgi verebilirseniz çok memnun oluruz.
Bunlarla ilgili buna benzer birçok sıkıntı var. Komisyonda bunlar çok ayrıntılı olarak da görüşülemedi. Sıkıntı var.
Değerli arkadaşlarım, "Maddi yoksunluk oranı" diye bir oranı biliyorsunuzdur herhâlde. Maddi yoksunluk oranı, bazı şeyleri isteyip de maddi sıkıntı sebebiyle alamamaktır. TÜİK verilerine göre Türkiye'de maddi yoksunluk oranı yüzde 63,5'tur. Her yıl da bu artıyor. Yani 45 milyon vatandaşımız maddi yoksunluk sınırları içerisinde yaşıyor.
Şimdi, bu şartlar altında bizim bu konuları böyle ikide bir görüşmemiz, bu konuyu gündeme getirmemiz tabii ki yanlıştır. Bunu söylemek istiyoruz. Onun için, bir yasa, milletvekilliği yasası çıkmalı, bu konu halledilmelidir. Üç haftadır bu ücret konularıyla uğraşıyoruz.
MEHMET ÖNTÜRK (Hatay) - Grup adına mı konuşuyorsunuz?
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Grup adına konuşuyorum, şahıs olarak da katılıyorum, doğru söylediğime de inanıyorum. Zannediyorum, sizler de herhâlde bana katılıyorsunuzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Sonuç olarak, değerli arkadaşlarım, konu kamuoyuna mal olmuştur. Bu kanunu hep beraber çıkarmamızı öneriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)