| Konu: | 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 50 |
| Tarih: | 11.01.2012 |
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Önergemiz üzerinde grubumuz adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Sözlerime başlamadan hemen önce özellikle birazdan bu önergeyle ve üzerinde tartıştığımız konuyla ilgili ne kadar samimi olduğumuzu ve ortaya çıkan bazı mağduriyetleri giderirken bazı mağduriyetleri nasıl görmezden geldiğimize değinmek istiyorum.
O noktaya gelirken de gerçekten bugün karşı karşıya olduğumuz bir iktidar samimiyetsizliğinin de altını çizmek gerekiyor. Dün gündeme geldi, hafta sonundan beri özellikle Türkiye'nin gündeminde çok ciddi bir tartışma var; bu tartışma, Cumhuriyet Halk Partisinin Sayın Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında düzenlenen fezleke ve dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili talep. Ne demişti de Sayın Kılıçdaroğlu buna gerek oldu? Sayın Kılıçdaroğlu, Silivri'de cezaevinin önünde, yaptığı bir cezaevi ziyaretinden sonra, o içerideki millî iradenin temsilcisi 2 tane milletvekilimizle görüştükten sonra şunu ifade etmişti: "Burası bir toplama kampına döndü, bu toplama kampında hukuk yok. Demokrasilerde böyle şeyler olmaz, demokrasilerde böyle yargılama olmaz, yargıçlarda vicdan gerekir ama burada vicdan yok." demişti. Sayın Kılıçdaroğlu hakkında düzenlenen fezleke ve dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili talep tam da Sayın Kılıçdaroğlu'nun orada ortaya koyduğu bu iddiaları, bu ifadeleri doğrular niteliktedir çünkü sadece toplama kamplarında insanlar yargılanmadan -ama bütün ortak özellikleri iktidara muhalif olmak olan insanlar- bir yere toplanırlar, hukukun olmadığı bir şekilde, yüzlerine suçları bile okunmadan aylarca, yıllarca beklerler. Daha sonra göstermelik yargılamalar yapılıyorsa da o yargılamalar aslında tutuklamanın, o tutuklamalar cezalandırmanın ta kendisi hâline gelmiştir. Şu anda orada yapılan mesele ve Silivri'de yaşananlar ve bu konu da, artık, ana muhalefet partisi liderinin dahi dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin talep tam da bu tezi doğrular niteliktedir. Ama Türkiye'de maalesef, devletin en tepesinden, Sayın Cumhurbaşkanından Başbakana, Adalet Bakanına ve Sayın Başbakan yardımcılarına kadar herkes uzun tutukluluk sürelerinden rahatsız olduğunu ifade etmektedir. Bu bir atasözüne dönüşmüştür, bu yeni bir Türk atasözüdür ve devlet büyüklerimiz tarafından hızla ve süratle tekrarlanmaktadır. İşte tam da burada bir samimiyetten yoksun davranışın altını çizmek gerekiyor çünkü yetkili olan bütün makamlar kanun teklifini getirecekler, Meclis gündemine aldıracaklar. Buradaki çoğunluğa hükmedebilip onu yasalaştıracak olanlar ve onu onaylayarak Resmî Gazete'de yayımlatacak olanlar, hepsi birden uzun tutukluluk sürelerinden rahatsız olduklarını ifade etmektedirler. Bu samimiyetli bir davranış değildir; aynı bugün, eşit işe eşit ücret genelgesinin TOKİ ve TMSF'de yarattığı eşitsizlikleri ortadan kaldırmaya çalışıyor olmanın samimiyetli bir davranış olmadığı gibi çünkü hepimiz biliyoruz ki hepinize binlerce, yüzlerce mail geliyor günde, bu genelge pek çok kurumdaki eşitliği, pek çok kurumdaki dengeleri altüst etmiştir. Bunlardan bir tanesi de, Sosyal Güvenlik Kurumunun içinde çalışan eczacı, doktor ve diş hekimi olan meslektaşlarımızın uğradığı mağduriyettir. Sosyal Güvenlik Kurumu -Bire bir çalıştığımız dönemlerden çok iyi biliyorum- kendi mesleklerinin yanında dünyaya bakmasını bilen, çok iyi istatistik öğrenmiş, bilgisayar teknolojileri konusunda son derece ileriye gitmiş ve kurumun politikalarının belirlenmesinde son derece kritik rol oynayan birtakım, sağlık alanından uzmanları barındırıyor ama bu kişiler dışarıda mesleklerini yaptıkları takdirde, örneğin bir devlet hastanesinde alacakları döner sermayeyle, bir serbest eczacılık yaptıklarında veya bir özel hastanede çalıştıklarında, hatta devletin Sosyal Güvenlik Kurumunun reçete kontrol biriminde çalıştıklarında aldığının çok altında ücret alıyorlar. Onunla ilgili bir çalışma yapılmış, bu eşitsizlik ortadan kaldırılarak bir ödeme şansı getirilmişti ama bu eşit işe eşit ücret genelgesi tabii kurumlardan yeterince görüş alınmadan ve tartışılmadan hayata geçirildiği için orada çok ciddi bir sıkıntı var. Kurum başkanı ilgili komisyona geldi, ifade etti, hatta bakan da söyledi, hatta iktidar partisinin sayın milletvekilleri bu konuda bir önerge hazırladılar ama o sırada Maliye Bakanlığı "Kendi genelgemizi deldirmeyiz." diyerek bunu, iktidar partisinin hazırladığı önergeyi geri çektirdi ama şimdi, burada, ne hikmetse birileri için o genelge delinmektedir ve bu arkadaşlarımızın ciddi mağduriyeti vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bu konuyu Genel Kurulun bir kez daha gündemine arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.