GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: POSTA HİZMETLERİ KANUNU TASARISI (1/751) (S. SAYISI: 452
Yasama Yılı:3
Birleşim:99
Tarih:02.05.2013

DOĞAN ŞAFAK (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 452 sıra sayılı Posta Hizmetleri Kanunu Tasarısı üzerinde görüşlerimi bildirmek için söz almış bulunmaktayım.

Yalnız, buna geçmeden önce, bugün Niğde ilinden çok sayıda telefonlar aldım. Hükûmetin iki bakanı burada iken bunu da belirtmek istiyorum. Niğde ilinde, tarımsal sulamada borcu olan ya da olmayan bütün üreticilerin elektrikleri kesik durumda ve şu anda buğdayları tarlalarda yanmayla karşı karşıya. Bu önemli konuyu da Hükûmete belirtmiş olayım.

Değerli arkadaşlar, haberleşmenin en temel insan ihtiyaçları ve insan hakları arasında olduğu kabul edilmektedir. Posta hizmetleri ise en eski ve en önde gelen haberleşme yöntemlerinden biridir. Posta hizmetlerinin devlete ait tekeller tarafından sunulmasının altında yatan temel gerekçeler arasında, tüm vatandaşlara, karşılanabilir ücretlerle, hatta bazı bölgeler sübvanse edilerek evrensel posta hizmetlerinin sunulabilmesi ve posta şebekelerinin güvenliğinin devlet tarafından sağlanmasının temin edilmesi sayılmıştır.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun tasarısıyla PTT, özel hukuk hükümlerine tabi, sermayesinin tamamı hazineye ait olan bir anonim şirket şeklinde örgütlenmektedir. Böylece, PTT'nin yürüttüğü tekel konumunda olan hizmetler özel sektöre açılmaktadır. Öncelikle, getirilen bu yasal düzenleme Anayasa'ya aykırıdır. Anayasa'nın 22'nci maddesinde düzenlenen haberleşme hürriyeti, 31'inci maddesinde düzenlenen kamu tüzel kişilerinin elindeki basın dışı kitle haberleşme araçlarından yararlanma hakkı ile 47'nci maddesinde düzenlenen devletleştirme, tekel hakkı, kişinin hakları ve ödevleri düzenlenmiştir. Anayasa'nın 65'inci maddesinde ise devletin iktisadi ve sosyal ödevlerinin sınırları "Devlet, sosyal ve ekonomik alanlarda Anayasa ile belirlenen görevlerini, bu görevlerin amaçlarına uygun öncelikleri gözeterek malî kaynaklarının yeterliliği ölçüsünde yerine getirir." hükmü ile belirlenmiştir.

Tasarının genel yapısını yukarıda belirtilen anayasa hukuku açısından ele aldığımızda, kamu hizmeti olan posta hizmetlerinin, tekel dâhil, özel hukuk hükümlerine tabi bir kuruluş şekliyle yeni bir şirket adı altında yeniden düzenlenmesi anayasal sisteme uygun bulunmamaktadır.

PTT'nin Genel Müdürlüğü, kamu iktisadi kuruluşu kimliği korunarak anonim şirkete dönüştürülmektedir. Tasarının gerekçesinde "hizmetin iyileştirilmesi," "serbestleştirilmesi" gibi kulağa çok hoş gelen ifadeler bulunmaktadır. Aynı güzel sözleri özelleştirilen bütün kurumlarda duyduk. Hizmetlerin kalitesi artacak, fiyatlar ucuzlayacaktı ancak Türk TELEKOM'da mağdur ettiğiniz o kadar personele rağmen ne fiyatlar ucuzladı ne de hizmet kaliteli oldu. Vatandaşlar şimdi evindeki sabit telefonları pahalı olduğu için bir bir kapatmaktadır. Türk TELEKOM'u yabancılara satmanız sonucunda milyarlarca dolarımız yurt dışına gitmiştir.

PTT'nin yıllık kârı yaklaşık 200 milyon liradır. Özelleştirmede amaç, atıl durumda olan, rantabl olmayan, kârı düşük olan ve hantal yapıda bir kısım ticari yerin bu olumsuz yapıdan kurtarılarak üreten ve ülke ekonomisine daha çok artı değer kazandıran duruma getirilmesidir. Ama PTT'nin kâr getiren bir kuruluş olması göz önüne alındığında böyle bir yapıyı bozmaya kimsenin hakkı yoktur.

Özelleştirme, siyasi müdahaleler sonucu ekonomik rasyonelliğini yitirmiş ve artık devletin üzerinde yük teşkil eden, stratejik olarak da çok büyük önemi olmayan KİT'lerde yapılmalıdır. Ancak, ülkemizde özelleştirmeye, bunun tam tersi, kâr eden, stratejik öneme sahip kurumlardan başlanmış ve dayatmalar getirilmiştir. Hükûmet, bugüne kadar, dayatmalar sonucu TEKEL, PETKİM, TÜPRAŞ ve Türk TELEKOM, bankalar, sigortalar gibi kârlılığı çok yüksek olan ve bütçenin yükünü taşıyan kuruluşları özelleştirmiştir. Sıra haberleşme gibi kutsal bir görevi yerine getiren PTT'ye gelmiştir.

Yapılanları özelleştirme değil, yabancılaştırma olarak görmekteyiz. "Özelleştirme" adı altında diğer ülkelerle rekabet edeceğimiz bütün kurumlar elden çıkartılıyor, stratejik değerlerimiz yok ediliyor. Hiçbir koruma tedbirimiz kalmamıştır. "Özelleştirme" adı altında üretim gücümüz sıfırlanmaktadır. Tüm emeğimiz, varlıklarımız, cumhuriyetin kurduğu değerler satılıyor. Peki, biz bundan sonraki nesillere ne bırakacağız?

Değerli arkadaşlar, yine tasarıya baktığımızda, mevcut personele de büyük haksızlık yapıyoruz. Çalışanları mağdur ediyorsunuz. Tasarıya göre, hâlen çalışmakta olan personel bütün hakları saklı kalmak kaydıyla çalışmaya devam edecek ancak unvan yükselmesi yapamayacak, yine personele ödenecek olan ikramiye ve diğer haklardan faydalanamayacaktır. Yani kadro karşılığı sözleşmeli statüyle çalışan bu personel, tasarıyla kölelik statüsüne geçmeye zorlanacaktır. Tasarı, bu hâliyle kurumda çalışma barışını bozacak, çalışanlar arasında husumet çıkaracaktır. PTT'nin anonim şirket olması durumunda kuruma idari sözleşmeli personel statüsü ile KPSS aracılığı ile personel alınacak ancak sözleşmeli personelin iş güvencesi olmayacak, 657 sayılı Kanun ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin dışında tutulacaktır. Yeni tip sözleşmeli personelin bütün hakları her yıl Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek, sözleşmelerin yenilenip yenilenmeyeceğine Bakanlar Kurulu karar verecektir. Taşeron firmalarda çalışan elemanların bile siyasi parti aracılığı ile belirlendiği bir ülkede sözleşmeli olarak işe giren bu personelin geleceği olmayacak, personelin performansa dayalı ücretle köle gibi çalıştırılması söz konusu olacaktır.

Kanun tasarısında diğer bir eksiklik ise gerek mevcut personelin ve gerekse sözleşmeli personelin sendikal örgütlenmesi hususunda, tasarıda, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu'na göre açık bir görevlendirme maddesi bulunmamasıdır.

Kanun tasarısının 27'nci maddesine ve geçici 5'inci maddesine göre, PTT Anonim Şirketinin hizmetlerinin 2 değişik statüyü haiz personel eliyle yürütülmesi öngörülmüştür:

1) Mevcut PTT Anonim Şirketi personeli.

2) Sözleşmeli personel.

Kanun tasarının geçici 5'inci maddesine göre, mevcut PTT Anonim Şirketi personeli 4 değişik şekilde toplanmıştır:

1) 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre çalışan memurlar.

2) 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki (I) sayılı cetvele tabi kadrolu personel.

3) 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki (II) sayılı cetvele tabi sözleşmeli personel.

4) 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası'dır.

Bu karışık çalışma sistemi çalışanları huzursuz ve mutsuz edecektir.

Değerli milletvekilleri, özel hukuk tüzel kişisi adına yasayla tekel oluşturulması Anayasa'ya aykırı olduğundan "PTT'nin 223 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye tabi kamu tüzel kişisi olarak kamu iktisadi kuruluşları (KİK) şeklinde kurulması ve posta tekel hakkını yasadan alması zorunludur." görüşündeyiz. Devletin ve halkın malı devlette ve halkta kalmalıdır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)