| Konu: | 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 48 |
| Tarih: | 05.01.2012 |
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz, 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 1'inci maddesinin (c) bendi üzerinde Grubum adına söz aldım. Bu vesileyle tekrar saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, benden önceki değerli hatiplerin de ifade ettiği birçok konuda maalesef "eşit işe eşit ücret" sloganıyla kamuoyuna yansıtılan ve adı çok güzel olan bir kanunun bugün nasıl adına uymadığını gösteren bazı örnekleri hep beraber dinledik.
Öncelikle Türkiye Büyük Millet Meclisi baypas edilerek millet iradesi hiçe sayılarak Hükûmet tarafından çıkartılan otuz beş adet kanun hükmünde kararnamenin ne kadar antidemokratik ve ne kadar yanlış esaslar üzerinde çıkartıldığının çok önemli bir göstergesi bugün üzerinde konuştuğumuz kanundur. Bu, sadece onlardan bir tanesidir ve bir tanesinde yapılan haksızlığın giderilmesine yönelik bir düzeltmedir. Herhâlde bundan sonra diğer kanun hükmünde kararnamelerle ilgili çok sayıda düzeltmeyi burada tekrar konuşma fırsatı bulacağız.
Değerli milletvekilleri, sözlerimin başında, dün Sayın Meclis Başkan Vekiline bir dakikalık İç Tüzük'ün 60'ıncı maddesine istinaden açıklamada bulunmak üzere talepte bulunmama karşılık Sayın Başkanın "Bu konunun ne aciliyeti var." şeklinde âdeta ilkokul öğretmenlerinin çocukları azarlarcasına milletvekilini azarladığı bir konudan dolayı duyduğum rahatsızlığı sizlerle paylaşarak başlamak istiyorum. Sayın Başkana bunu yakıştıramadığımı da tekrar ifade etmek istiyorum.
Neydi dünkü söz almak istediğim konu? Sayın Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay Bey'in birkaç gün önce televizyondan açıkladığı ve Van'da evleri ya da iş yerleri hafif hasar gören depremzedelere Hükûmetin 1.250 TL'lik bir hibede bulunmasına karşılık aynı şekilde evleri ya da iş yerleri hasar görmüş olan Simav depremindeki depremzedelere verilen 750 TL'nin haksızlığıydı yani eşit işe eşit ücretten bahsederken eşit mağduriyete eşit olmayan, hakkaniyete sığmayan düzenlemelerin getirildiğini açıklamak istiyordum. Yani Simav depreminde yaklaşık 7.300 kişiye 500 TL eksik ödeme yapıldığını sizlerle paylaşıp bu haksızlığın düzeltilmesi talebiydi. Sizin takdirinize sunuyorum ama Sayın Meclis Başkan Vekili daha konuyu anlamadan "Bunun aciliyeti ne?" diyerek bizi konuşmaya fırsat tanımadan azarlaması gerçekten bu Meclise yakışmamıştır.
Değerli milletvekilleri, sadece bu mu mağduriyet? Onun dışında, eşit işe eşit ücret anlayışından hareket edersek Van depreminde görev yapan kamu personeline altı ay süreyle aylık 300 TL ek ödeme getirilmiştir ama maalesef bu ek ödeme, Kütahya Valiliğinin yazışmalarına, bizlerin defalarca burada dile getirmemize rağmen, Simav depreminde görev yapan kamu personeline maalesef bu düzenleme getirilmemiştir.
Sayın İçişleri Bakanının 27/12/2011 tarihli resmî yazısı, soru önergeme verdiği cevabı üzerinden yaşanan mağduriyeti sizlerle paylaşmak istiyorum bu konuda. İl içi ve il dışı görevlendirilen toplam personel sayısı Simav depreminde 2.643 kişi olmuş ve bunların il içinden görevlendirilenlerinin çalışma süresi 8.314 gün, il dışından gelenlerin 3.188 gün olmak üzere toplam 11.502 gün çalışılmış. Eğer Van depremzedelerine yapılan ve orada çalışanlara verilen 300 TL/ay ödenekten yola çıkarsak bugün itibarıyla yaklaşık 115.020 TL'lik bu çalışanların hakkı gasbedilmiştir. Bunu istiyoruz, bunu söylüyoruz. Buna benzer daha fazla mesai ve özel hizmet tazminatıyla ilgili herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Bakanlar Kurulunun 14 Aralık 2011 tarihli kararında Van depreminde çalışanlar yer almışken Simav depreminde çalışanlar maalesef bu kapsama alınmamıştır. İşte, bu hakkaniyetsizliğe örneklerden birisidir.
"Peki, söz konusu mağduriyetlerle ilgili başka neler var?" derseniz, birisi: Yine bu kanun hükmünde kararnamelerle yapısı değiştirilen bakanlıklarda görev yapan şube müdürleri, müdürler ve bölge müdür yardımcıları araştırmacı kadrosuna atanmışlar ve böylece şu anda aldıkları yaklaşık 2 bin TL ücretin çok altında bir ücretle, 1.500 TL civarında bir maaş alacak duruma getirilmişlerdir. Evet, bu aradaki fark o tarihe yani o rakama ulaşıncaya kadar 2.050 TL'den 1.500 TL'ye düşmüş. Tazminat fondan ödenecek. Peki, neresi iyileştirme bunun? Bu noktaya gelinceye kadar bu çalışanlar mağdur ediliyor.
Başka ne var? Öğretmenler. Bu, eşit işe eşit ücret kararnamesinden yararlanamayan en önemli gruplardan birisi öğretmenler. Ücretli öğretmenler yok, atanamayan öğretmenlere verilen 55 bin kadro sözü yok. Bu mağdurlar maalesef yine mağdur olmaya devam edecekler.
Başka? Akademik personel ve üniversitelerde görev yapan genel sekreter yardımcısı, daire başkanları ve hukuk müşaviri unvanıyla çalışanların mağduriyetleri yine giderilmedi. Diğer taraftan, 1'inci dereceden emekli olma hakkı verilen yardımcı doçentlere bir yıldır kadro verilmediği için bu insanların mağduriyeti giderilemedi.
Bir başka mağduriyet KPSS ve yeterlilik şartı kaldırılan din görevlileri veya Kur'an kursu öğreticileri atamalarında binlerce mağdur yaratıldı. KPSS'den yeterli puanı almış, yeterlilik sınavından hakkını almış ama müftünün yakını olmadığı için ya da 2004 yılından bu yana bu kapsama giremediği için ve "Sekiz ay burada çalıştırılmıştır." belgesini alamadığı için binlerce din görevlisinin hakkı yenmiştir değerli milletvekilleri. Bu insanların hakkını sizler bizler arayacağız. Elimde bir mektup var, okumak istemiyorum. "Hakkımı bu dünyada ve öbür dünyada helal etmiyorum." diyen bir kardeşimin yazısı var. Sınava girmek için her türlü şartı almış ama çıkartılan bu kanun hükmünde kararnamenin verdiği düzenlemeyle bunun hakkı iptal edilmiş. Bunları bizim burada konuşmamız gerekiyor.
Diğer taraftan, Maliye Bakanlığının merkezde ve taşrada çalışan insanları, kendi yöneticileri arasında mağduriyet yaratılmıştır. Maliye uzmanı ve defterdarlık uzmanı kadrolarına atananlar arasında çok ciddi farklar oluşturulmuştur.
Bir başka konu: Paraşütçü veya uçuş ekibinde görev alan uzman erbaşlara, astsubaylara yapılan ödemelerin yaklaşık üçte 2'sine denk gelen bir ödeme öngörülmektedir. Aynı görevi yapan, aynı riski taşıyan bu insanlar arasındaki ayrımı, dolayısıyla eşitliğe uymayan bu ayrımı kaldırmamız gerekiyor.
Bir başkası: Mülki idare amirlerinden birinci sınıfa ayrılmış vali yardımcıları ve kaymakamlarla ilgili mağduriyetten bahsettim. Sayın Bakan sorduğum soruyu cevaplarken böyle bir mağduriyetin olmadığını söyledi. Bu insanlar 6.400 ek gösterge beklerlerken şu anda aldıkları maaşların altına düşürülmüşlerdir. Sayın Bakanım, size bugünkü rakamla açıklamayı tekrarlamak istiyorum: Hâlen bir vali yardımcısı 1700 sayılı Kanun'un ek 5'inci maddesine göre net olarak 608,33 TL alıyordu, Özel İdare Kanunu'nun 63'üncü maddesine göre ödenek olarak 652,38 TL alıyordu; toplam 1.260 TL alır iken 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle bu rakam 1.216,66 TL'ye düşürüldü. Aradaki 44,05 TL'lik farkın ödemesi yapılacak, doğru ama hangi iyileştirme? Şimdi siz geriye götürmüşsünüz, geriye götürdüğünüz için "Farkı biz ödeyeceğiz." diyorsunuz, aynı şekilde "Tarım Bakanlığında ve diğer bakanlıklardaki geriye gidişleri biz fondan ödeyeceğiz." diyorsunuz. Peki, neresi iyileştirme bunun? Bu insanlar haklarını istiyor. Aynı şekilde bu birinci sınıf mülki idare amirleri savcı ve hâkimlere getirilen düzenlemelerden yararlanmak istiyor, bundan yararlandırılmamışlardır. Dolayısıyla, söz konusu kanun teklifi birçok eşitsizliğin bir kez daha bu kamuoyunda görülmesine yol açmıştır.
Her şeye rağmen TOKİ için yapılan düzenlemenin hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)