| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 22.12.2011 |
MHP GRUBU ADINA ALİM IŞIK (Kütahya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 113 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında Fransız Ulusal Meclisinin kamuoyunda soykırımı inkâr yasası olarak bilinen ve 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddedilmesini suç sayan yasa teklifini, 50'ye yakın milletvekili de olsa, kabul etmesini şiddetle kınadığımı ifade ediyorum. Bu vesileyle tüm vatandaşlarımızı Fransız mallarını kullanmaya karşı daha dikkatli olmaya ve bu malları protesto etmeye davet ediyorum.
Değerli milletvekilleri, yoğun bir on beş gün geçirdik. 8 Aralık 2011 tarihinde başlayan bütçe görüşmeleri dün gece itibarıyla sona erdi. Tabii, buraya çıkan çok değerli milletvekilleri, iktidara ait ya da muhalefet partilerine ait milletvekilleri ve Hükûmet temsilcileri birçok konulara değindiler. Ancak bazı konular var ki ısrarla iktidar partisine mensup milletvekilleri tarafından dile getirildi, buna karşılık da muhalefet partileri bunun karşılığını aradılar. O nedenle sözlerimin başında bu on beş günlük maratonu kısaca sizlerle bir paylaşmak istiyorum.
İktidar partisine mensup değerli milletvekilleri geldiler, büyümeden bahsettiler ama borçlanmadan bahsetmediler, ihracattan bahsettiler ama ithalatı hiç tartışmamaya çalıştılar, istihdamdan bahsettiler ama işsizlikten ve göçten bahsetmediler, bütçe fazlasından bahsettiler ama cari açıktan ve dış ticaret açığından bahsetmediler, kârlardan bahsettiler ancak zararlara hiç değinmediler, duble yollardan bahsettiler ama duble yolsuzluklardan hiç bahsetmediler, demokrasinden bahsettiler ama millet iradesini hiçe sayarak Türkiye Büyük Millet Meclisi açıkken çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerden hiç bahsetmediler, iktidarın yüzde 49'undan bahsettiler ama muhalefetin yüzde 51'inden hiç bahsetmediler, adalet saraylarından bahsettiler ama hapishanelerden ve bu hapishanelerdeki tutuklu ve hükümlülerden hiç bahsetmediler, 10 bin doların üzerindeki millî gelirden bahsettiler ancak açlıktan, yoksulluktan, boşanmalardan, intiharlardan ve yıkılan yuvalardan hiç bahsetmediler, komşularla sıfır sorundan bahsettiler ama sorunsuz sıfır komşudan hiç bahsetmediler, huzurdan, güvenden bahsettiler ama Türkiye'nin Suriye'yle savaş hazırlığından hiç bahsetmediler, zaman zaman dünya liderlerinden bahsettiler, lider ülke Türkiye'den bahsettiler ancak son dönemde yaşadığımız Ermeni Soykırımını İnkâr Yasası'ndan ve maalesef Cumhurbaşkanımızın telefonuna çıkmayan bir kişiden bahsetmediler veya bundan bahsetmekten kaçındılar, tüketimden bahsettiler, zenginlikten bahsettiler ama üretimin ne hâle geldiğinden maalesef bahsetmediler, TOKİ'den bahsettiler fakat TOKİ'nin taşeron sisteminden ve ödenmeyen borçlardan ve batırılan esnaflardan ne yazık ki bahsetmekten çekindiler, zenginlerden bahsettiler, zenginlikten bahsettiler ama yoksulluktan, işçiden, çiftçiden, emekliden ve memurdan bahsetmekten kaçındılar, en son olarak "Sağlıkta Dönüşüm" reklamından bahsettiler fakat eczalardaki çöküşten, ilaçlardaki katkı paylarından, maalesef PKK'nın ilaç ve mama vurgunundan bahsetmediler.
Şimdi, sıra geldi, bugün, bu bahsedilmeyen konuların eksik kalmış kısmından çünkü çok enteresan bu tasarının Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk ediliş tarihi ile bütçenin maratonunun başladığı tarih aynı, 8 Aralıkta Meclise sevk edilmiş, 13 Aralıkta komisyonlara gitmiş, 15 Aralık tarihinde tali komisyon görüşmüş, 16'sında raporunu bildirmiş, 18 Aralıkta alt komisyon raporunu sunmuş, 19 Aralıkta Plan ve Bütçe Komisyonu raporunu sunmuş ve bugün 22 Aralıkta Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu bu kanunu görüşüyor.
Peki, ne var kanunda derseniz, işte, biraz önce bahsetmediğim, çoğunlukla iktidar partisi milletvekillerinin ve Hükûmet temsilcilerinin unuttuğu konular var; ilaçlara zam var, vatandaşın cebindeki 1 liraya göz dikme var. Bu 1 lirayı unutmayın. Eğer ilaç almaya gidip de cebinde bozuk parası, 1 lirası olmayan veya hiç olmayan vatandaşın o eczane kapısından geri döndüğünü gördüğümüz zaman, inanıyorum ki hepimizin yürekleri acıyacaktır. Dolayısıyla, şimdi, unutulan bu zamlar ve vatandaşın 1 Türk lirasına dikilen göz, bugün bu bütçe maratonunun ardından buraya geldi.
Şimdi, birinci bölümde ve geneli hakkında nelerin olduğunu benden önceki çok değerli konuşmacılar anlattılar.
İkinci bölümde ne var derseniz, bu tasarının ikinci bölümünde iki temel konu var: Birisi 4857 sayılı İş Kanunu'nda var olan cezaların artırılması var. Örneğin 99'uncu maddedeki 50 milyon lira para cezası 100 Türk lirası, yani eski parayla 100 milyon liraya güncellenmiş ama en az yüzde 100 zamla güncellenmiş. Dolayısıyla, bir, işverenlerin cezalarının artırılması konusu var. Dolayısıyla, herhâlde açığın biraz bu amaçla kapatılması var. İki, biraz önce, ilaçta, sağlık harcamalarındaki katkılar var. İkinci ana konu da Van depreminde malul olmuş, yani hayatını kaybetmiş ya da iş göremez durumuna gelmiş olan vatandaşlarımıza en az otuz gün prim ödemesi veya bunun karşılığı olan kesinti yapılması kaydıyla hak sahiplerine maaş bağlanması konusu var.
Ben de buradan ifade etmek istiyorum, biraz önce Sayın Kaplan da ifade etti. Peki, yirmi dokuz gün, yirmi sekiz gün ödemiş, Allah'ın verdiği bu deprem sonunda iki gün veya bir gün daha bu primini ödeme şansı bulamamış insanlarımızın suçu nedir? Veya sosyal güvenlik primini ödeme yaşına gelmemiş öğrenci ya da çalışmayan herhangi bir vatandaşımız bu depremde hayatını kaybetti ya da malul olduysa bunun suçu ne? Dolayısıyla, buradaki otuz günlük prim ödeme süresinin mutlaka kaldırılması gerekir. Bunun sıfır noktasına çekilerek, mağdur olmuş, malul her vatandaşımızın yararlanabileceği ve ayrıca diğer depremlerde ve diğer afetlerde zarar görenlerin de bu kapsamdan yararlanacağı bir şekle dönüştürülmesi lazım.
Hükûmetin teklif ettiği metinde, maalesef sadece 23/10/2011 ve 9/11/2011 tarihlerinde Van ve ilçelerinde meydana gelen depremde hasar görenler ya da zarar görenler var. Ben, buradan Plan ve Bütçe Komisyonunun ve Aile, Sağlık Komisyonunun değerli üyelerine de çok teşekkür etmek istiyorum. Bizlerin uyarıları ve ricaları üzerine değerli milletvekillerimizin de uygun görüşüyle, buraya 19 Mayıs 2011 tarihinde meydana gelen Simav depreminden zarar görenler de eklenmiştir ama bu yeterli değildir değerli milletvekilleri. Şimdi, mutlaka bunun daha önceki depremlerde ve diğer afetlerde malul olmuş, hayatını kaybetmiş insanlarımızı da kapsayacak şekilde genişletilmesi lazım. Ayrıca, bundan sonra olabilecek her türlü doğal afette aynı mağduriyeti yaşamış olanları da kapsayacak şekle dönüştürülmesi hâlinde bundan sonra her doğal afette böyle bir konunun tekrar Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmesi de ortadan kalkmış olacaktır.
O nedenle, 13'üncü maddede bu yöndeki önergemizde de bazı konulara değineceğim. Umarım, Genel Kurul bu önerimizi dikkate alıp, bu bölümde var olan ikinci ana konu deprem mağdurlarının bu durumunu düzeltmiş oluruz.
Değerli milletvekilleri, tabii ki, depremlerde hayatını kaybetmiş insanlarımızın yaşadığı mağduriyeti birçoğumuz yakından gördü ve yaşıyoruz. Geçmişte yakınlarımızda da birçok insanımız bu şekildeki afetlerle hayatlarını kaybettiler, mağdur oldular. Ancak gerçekten söylüyorum: Eğer on sekiz yaşın altındaki bir gencimiz hayatını kaybettiyse, bu devlete otuz gün prim ödemedi diye bunun öbür dünyasını da karartmanın bu millete yakışmayacağını düşünüyorum. Dolayısıyla, bu Meclis, inanıyorum ki, bu hatayı da düzeltecektir.
Kanunun hayırlı olmasını diliyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Işık.