GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:45
Tarih:22.12.2011

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın birinci bölümünde -sözüm ona birinci bölümü- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, konuşmama başlamadan önce ben de Ermeni iddialarının reddini suç sayan yasa tasarısını kabul eden Fransız Ulusal Meclisinin aldığı kararı protesto ediyorum ve buradan tüm yurttaşlarıma Fransız bankalarındaki ve ortaklığı bankalardaki mevduatlarını ve onlarla işlemlerini gözden geçirmelerini diliyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz evvel Sayın Bakanımızın -bu, torba kanun mudur, çorba kanun mudur, ben gerçekten şaşırıyorum- on sekiz maddelik bir kanuna "temel kanun" deme mantığının Meclisi itibarsızlaştırma, kamuoyunda küçük düşürme anlayışından başka bir sözcükle ifade edilebileceğini düşünemiyorum. Birden fazla kanunda değişiklik öngören ve anlaşılması son derece güç bir düzenlemeyi temel kanun diye, bundan etkilenecek kesimlerin anlamasını, dinlemesini, katılımını engelleyerek, 2 kez Anayasa Mahkemesinin iptal kararına rağmen yine memur emeklilerinin -memuriyette geçen emekli sürelerinin- ikramiyelerinin ödenmemesi için uğraş vermek ve memurların yargı yoluyla elde ettiği bir hakkı kanun yaparak, adına kanun denilen bir düzenlemeyle engellemeye çalışmak gerçekten işçi düşmanlığı, memur düşmanlığı, emekli düşmanlığından başka bir kelimeyle ifade edilemez.

Sayın Bakan diyor ki: "Bunun içinde olumlu düzenlemeler de yok mu? İyisi var, kötüsü var." Sayın Bakan, gerçekten düzenlemeyi baştan sona inceledim ve dikkatlice okudum. Bakınız, sadece bir maddede sarıyla işaretlenmiş ve kırmızıyla çizilmişler yeni düzenleme, Anayasa Mahkemesi kararını bertaraf edebilmek için uğraş verilen düzenleme. Yani, bir halk deyimi vardır: Deveye sormuşlar: "Boynun neden eğri? E nerem doğru ki." demiş. Ben bu 1'inci maddenin, bu torba, bu çorba kanunun neresini düzelteyim Sayın Bakan? Bununla memurlara, işçilere, çalışanlara getirilecek kısıtlamaları, yapılacak hak kayıplarının neresini anlatayım?

Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız diyor ki: "4688, Toplu İş İlişkileri Kanunu, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Kanunu gibi önemli kanunlarda da önümüzdeki dönemde değişiklik yapacağız." On yıldır bekliyoruz ama  bu kanunu gördüğüm zaman, o kanunlarda da  mutlak surette emekçilerin mücadeleyle kazandıkları haklarından geriye almalar olacak diye düşünüyorum.

Bakınız, biraz evvel soru sordum, yanıt vermediniz. Daha evvel, 5283 sayılı Yasa'yla SSK hastanelerini Sağlık Bakanlığına devrettiniz, sağlık piyasalaştı, bu Kanun'un içinde de var. Şimdi, sağlıkta gelinen nokta tıkanma, ilaç kutu başına, reçete başına paraya kadar geldiniz. Hastaneler gitti, sağlık bitti, sağlık iflas noktasında. Şimdi, Emekli Sandığında çalışanların ikramiyelerini de kıdem tazminatıyla ilişkilendirerek, korkum o ki, gelecekte kıdem tazminatını kaldırırken memurların emekli ikramiyesini de kaldırmış olma gibi bir zihniyeti gizlice beyninizde taşıyorsunuz. Buradan ben onu da, onun ipuçlarını da görüyorum.

Değerli arkadaşlar, gerçekten, Anayasa Mahkemesi vermiş olduğu kararda esasında Hükûmete hukuk dersi de veriyor. Anayasa'mızın 2'nci maddesinde Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu belirtiliyor. Hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adil bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa'ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukukun üstünlüğüne inanan ve yargı denetimine açık olan devlet anlayışıdır. Şimdi, siz, yargıyla yapılan bir düzenlemeyi, alınan bir hakkı geri alma uğraşısı içine girmişsiniz Sayın Bakan. Gerçekten, bu kanun tasarısıyla, bu kanunla şimdiye kadar?

Değerli arkadaşlar, konuyu net olarak şöyle söyleyeyim: Emekli Sandığına tabi olarak çalışırken memuriyetten ayrılıp SSK'lı veya BAĞ-KUR'lu olarak çalışma yaşamını tamamlayıp emekli olanlar emekli olurken önceden emekli ikramiyesini memuriyette geçen süreler için alamıyorlardı, daha sonra bu bir düzenlemeyle, yargı kararıyla alınır konuma geldi. AKP, Anayasa Mahkemesinin ilk kararını uygulama yerine bunu 2829 sayılı Yasa'nın içine dercederek yine uygulamak istememe gibi bir yola başvurdu, yeniden iptal edildi ve şimdi, emekli olanlar yargıya gittiklerinde memuriyette geçen süreleri için emekli ikramiyesini alabilir konumdalar ve sayılarının -basına yansıdığı kadarıyla, Bakan net rakamını biliyordur- 300 bin dolayında, 293 bin civarında olduğu belirtiliyor. Şimdi, bunların bütün hizmet süreleri memuriyette geçmiş olsa?

Ki o memurların bir başka haksızlığı da yine şeyde mevcut. Burada SGK'nın sitesine girerseniz görürsünüz, hangi memurun hangi dereceden yirmi beş yılını tamamladığında ne kadar emekli ikramiyesi aldığı, otuz yıl üzerinden ne kadar alacağı yazılı. Biraz evvel konuşmacı arkadaşlarım değindi, bunun süresi, emeklilik yaşı altmış beşe çıktı, memuriyetteki süre kırk beş yıla kadar uzadı. Bir kere, otuz yıl olarak yasada var olan hükmün korunması bir haksızlık, bunun da hizmet süresi kadar süreyi emekli ikramiyelerinin kapsaması gerekir.

Söylemek istediğim şudur ki: Bir yıl, üç yıl, beş yıl, on yıl memuriyette geçmiş, BAĞ-KUR ya da SSK'dan emekli olmuşsa emekli olduğunda emekli ikramiyesini Emekli Sandığı hükümlerine göre emekli olacağı tarihteki kat sayı üzerinden alabilsin, istenilen bu. Tabii, AKP vermek istemiyor, sinekten yağ çıkartmaya çalışıyor. Malı herhâlde biraz da eşe, dosta, yandaşa daha fazla kalsın hazinede, yol yaparız, ihale veririz, şunu yaparız, bunu yaparız, son dehrimizde de bunları kullanalım gibi mantıkla memur olarak çalışılan sürelerin kıdem tazminatının gasbı yoluna gidebiliyor. Bunu yaparken de bir gözdağı daha veriyor, düzenlemenin 2'nci maddesinde diyor ki: "Eğer yargıdan vazgeçerseniz ben yargı masraflarını sizden almayacağım." Zannediyor ki memurlar da eğer yargıdan vazgeçerse emekli ikramiyelerinin o bölümlerini alabilecekler. Buradan, yargıya gidip de yargısı devam eden, memuriyette geçen süreleri için dava açanlara sesleniyorum: Sakın ola ki davanızdan vazgeçmeyiniz. Dava açmamış olanlara sesleniyorum: Bu yasa Resmî Gazete'de yayınlanmadan mutlaka dava açınız. AKP hakkınızı elinizden almak istiyor, buna karşı yol, bunu engellemenin yolu, bir an evvel yargıya başvurmaktan geçiyor.

Değerli arkadaşlar, bir başka hüküm: Bakıyorsunuz yine -tabii, hızlıca geçmek zorundayız, düzenlemeler o kadar berbat, o kadar karmaşık ki- 3'üncü maddede, Bakan da söyledi, bilişim sektöründe çalışacak 50 uzman yerine bunun sayısını 80'e çıkartmayı kanuni maddeyle düzenliyor. Ya bu kadar eklektik, bu kadar öngörüsüz düzenleme olabilir mi? Daha beş yıl oldu bu kanunlar yapılalı. 50 kişi de yetmez, yarın 80 kişi de yetmez.

Arkadaşlar, devletin işleri, asli ve sürekli işleri devlet memurlarıyla görülür. Oradaki düzenleme, sözleşmeli personel. Niye sözleşmelilikte ısrar ediyorsun? Sayıyı 80'de niye sabitliyorsun? İhtiyacın kadar al ama memur olarak al. İstihdam biçimini değiştirerek, güvencesizliği getirerek, çalışma yaşamını iyice kuralsızlaştırarak Çalışma Bakanlığının "Yasal düzenleme yapıyorum." diye buraya çıkması, herhâlde size yakışan bir tutum olmaz Sayın Bakan çünkü sizin yapınız buna uygun değil.

Yine, bir başka şey, diyor ki 7'nci maddesinde, buradaki düzenlemede: "Kurum gerekli gördüğü hâllerde hastaların, refakatçilerin ulaşım hizmetlerini gidermek için hizmet satın alma ve kiralama yoluna başvurabilir." diyor. Bu da direkt olarak yine piyasalaştırmanın, taşeronlaşmanın AKP tarafından yaygınlaştırılacağının somut göstergesi. Dün, bütçe görüşmelerinde araç sayılarını veriyorlar. "Araç azaldı..." Kiralanan ne kadar, hizmet alınan ne kadar?

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Peki, ben teşekkür ederim Sayın Başkan.

Hepinizi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sağ olun, çok teşekkür ederim.