| Konu: | TÜRKİYE CUMHURİYETİ EMEKLİ SANDIĞI KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 45 |
| Tarih: | 22.12.2011 |
MEHMET YÜKSEL (Denizli) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 113 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu arada, bütün arkadaşlarımızın belirttiği gibi, başta Meclis Başkanımızın girişte söylediği gibi, bugün talihsiz bir karar veren Fransız Meclisinin aldığı "Soykırım yoktur." demenin suç olduğu kararını bir Türk olarak şiddetle kınıyorum ve inşallah bu yanlıştan dönerler diye düşünüyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, 113 sıra sayılı Yasa Teklifi'nde, Sayın Bakanımızın da izah ettiği gibi ve daha önce çıkan konuşmacıların da bahsettiği gibi, pek çok önemli konular vardır. Bunlardan bazılarını dile getirmeye çalışacağım.
5'inci maddesi yabancı öğrencilerin sigortalılık durumuyla ilgili bir madde: "31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 60 ıncı maddesinin yedinci fıkrasının birinci cümlesine "30 günlük" ibaresinden önce gelmek üzere "üçte birinin" ibaresi eklenmiştir." Burada ne kastedilmektedir değerli milletvekili arkadaşlarım: Bilindiği üzere her yıl dünyanın çeşitli ülkelerinden yükseköğrenim görmekte olan, burslu olarak veya kendi imkânlarıyla ülkemize okumaya gelen öğrenciler bulunmaktadır. 2011 yılında da yaklaşık 10 bini burslu, 16 bini kendi hesabına olmak üzere 26 bin civarında öğrenci ülkemizde eğitim görmektedir. Bu sayıyı yurt dışına gönderdiğimiz öğrenci sayısı olan 45 binle karşılaştırdığımızda aslında daha alacağımız pek çok yol olduğu gözükmektedir. Bu konuya bir an önce neşter vurulması gerekmekte, Türkiye'nin uluslararası eğitim pastasından daha fazla pay alması için gerekli adımların bir an önce atılması gerekmektedir.
Ekonominin de, siyasetin de, uluslararası ilişkilerin de temel unsuru insandır. Ülkemizde eğitim görmüş, Türkçe konuşan gönül elçilerimizin sayısını ne kadar artırırsak ülkemizin ekonomik gücünü, uluslararası itibarını ve yumuşak gücünü de o derece artırmış oluruz diye düşünüyorum. Bu konuda güzel gelişmeler olmaktadır. Yılların özlemi diyebileceğimiz Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının kurulmuş olması ve bu kurumun bünyesinde sadece yabancı öğrenciler konusuyla ilgili müstakil bir daire başkanlığı tesis edilmiş olması çok olumlu gelişmelerdir. Yabancı uyruklu öğrencilerin Genel Sağlık Sigortası kapsamına alınması, ülkemiz vatandaşları ile eşit koşullarda sağlık hizmetlerinden yararlanmalarının sağlanması nedeniyle, öğrencilerin şu ana kadar aylık ödedikleri prim, sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri için 95 TL olup, bu rakamı yıllığa vurduğumuz zaman 1.000 TL'ye tekabül etmektedir.
Aynı şekilde, yine 13/2/2011 tarihinde kabul edilen 6111 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girmesinden sonra da, uygulamada, öğrencilerin ülkemize intikal etmeden önce, yıllık ücreti ortalama 300 TL olan özel sağlık sigortası yaptırma imkânları vardı. Özel sağlık sigortasıyla bunu karşılaştırdığımızda, neredeyse 3 katına olunan genel sağlık sigortasından dolayı, yabancı öğrenci konusunda sıkıntı yaşanmaktaydı. Bu Yasa'yla, bu ödenecek primin, aylık 95 TL'nin üçte 1'e kadar indirilmiş olması, genel sağlık sigortası kapsamına alınmış olması, öğrencilerimizin, bilhassa yurt dışından, Türk cumhuriyetlerinden ve diğer cumhuriyetlerden ülkemize okumak için gelecek öğrenci sayısının artacağını ve bizim yurt dışında okuyan öğrenci sayımıza inşallah kısa sürede ulaşacağını ümit ediyoruz.
Yine aynı tasarıda tarım kesimini çok yakından ilgilendiren bir madde var; o da, tarım kesiminde kendi nam ve hesabına çalışan kadınlarımız için önemli bir değişiklik olmaktadır. Tarım kesiminde 1994 yılından itibaren uygulanmakta olan sosyal güvenliğe zorunlu kayıt işleminde, o dönemlerde ve şimdiki dönemlerde Tekele, Toprak Mahsulleri Ofisine, tüccara ve benzeri kurumlara buğday, arpa, şeker pancarı, pamuk, üzüm, süt, et ve benzeri tarım ürünlerini teslim eden çiftçilerimiz, teslim ettikleri kurum ve kuruluşlar tarafından kendilerine bir prim tevkifatı yapılıyor, bir prim kesintisi yapılıyor idi.
Eğer kişi BAĞ-KUR'lu, tarım sigortasında kaydı yok ise, bu prim kesinti makbuzuyla, ilgili BAĞ-KUR kurumuna gittiği zaman, takip eden ay başından itibaren kişi tarım sigortalı olabiliyor idi. Ancak, problem burada, kadınlarımızın, aile reisi olmayan kadınlarımızın bu haktan yararlanamamaları gündeme gelmiştir. Sigortalılık başlangıcına etkisi sebebiyle 2 Ağustos 2003 tarihinden önce tevkifatı yapılan kadınların aile reisi olmadıkları gerekçesiyle sigortalılıkları tescil taleplerinin kurumca kabul edilmemesi, bu konuda davalara neden olmaktadır.
Herhangi bir işverene akdi ile bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunan ve sattıkları ürün bedelinden prim kesilen kadınların, bu kesinti yapılan tarihten itibaren 2926 sayılı Kanun kapsamında sigortalı sayılmaları yönündeki talepleri, 4956 sayılı Kanun'un yürürlükteki tarihinden önceki dönem olan 2 Ağustos 2003 tarihi öncesi dönemde, kanunun açıkça sınırlayıcı hükmü sebebiyle reddedilmekteydi. Bu durumda olan kişilerin Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine açtıkları davalar da ise yerel mahkemelerce, davacı kadınların 2 Ağustos 2003 tarihi öncesinde aile reisi olup olmadıklarına bakılmıyor, sadece bu kişiler adına prim kesintisi yapılıp yapılmadığı araştırılıyordu.
Dolayısıyla, bu değişiklikten sonra 2/8/2003 tarihi öncesi için sattıkları ürün bedelinden tevkifatı yapılan on sekiz yaşını doldurmuş erkekler ile yine on sekiz yaşını doldurmuş aile reisi olmayan kadınların Sosyal Güvenlik Kurumu aleyhine açtıkları davalarda, erkeklerin yirmi iki yaşını doldurmuş olmalarına ve kadınların ise hem yirmi iki yaşını doldurmuş olmalarına hem de aile reisi olmalarına bakmadan karar verilmekteydi.
Bu konuda kurum aleyhine iş mahkemelerinde açılan tespit davalarında devam eden 8.965 adet dava olup kurum aleyhine sonuçlanıp tescili yapılan 4.529 adet sigortalı mevcuttur. Bu davalarda kurumun büyük miktarlarda yargılama gideri ve vekâlet ücreti ödemek zorunda kalması sebebiyle, yirmi iki yaş ve aile reisliğinin kaldırıldığı mülga 2926 sayılı Kanun hükmünün 2 Ağustos 2003 tarihi öncesine uygulanmaya başlanmasıyla artık aile reisi olmayan kadınlarımız da 2003 tarihi öncesi sattıkları ürünlerinden kesilen primlerinden sigortalılıkları konusunda, emeklilikleri konusunda yararlanabileceklerdir.
Onun dışında, yeşil kartlılarla ilgili konuyu da, Sayın Bakanımız geniş bir şekilde bahsetti. Bu da normal şartlarda 01/01/2012 tarihinden itibaren yeşil kartlıların genel sağlık sigortası kapsamına girmesiyle beraber burada yeşil kartlıların tamamen eski yararlandıkları fırsatlardan, daha önce yararlandıkları sağlık hizmetlerinden aynen devam edecekler. İki yıl içerisinde bu yeşil kartlılarla ilgili sosyal yardımlaşma vakıflarının yapacağı gelir tespiti sonuçlarında bunların yine yeşil kartlı olup olmamaları? Aile içerisinde fert başına gelirin asgari ücretin üçte 1'ini geçmemesi kaydıyla yeşil kartlı olarak kalacaklar. Fert başına ailede gelirin, asgari ücretin üçte 1'ini geçenler ise normal sigortalı kapsamına alınacaklar. Bununla ilgili uygulama, iki yıl gibi bir süre verilmiştir. Yeşil kartlılarımızın 01/01/2012'den itibaren yine normal şartlarda yeşil kart haklarından yararlanmaya devam edeceklerdir.
Ve geneli üzerinde pek çok maddeyi barındıran ve toplam yürürlük maddeleriyle birlikte on sekiz maddeden oluşan 113 sıra sayılı yasanın ülkemize ve Bakanlığımıza hayırlar getirmesini diliyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.