GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: KAMU GÖREVLİLERİ SENDİKALARI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:88
Tarih:02.04.2012

CHP GRUBU ADINA İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 4688 sayılı Yasa'da değişiklik yapan tasarı üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, biraz evvel Sayın Bakan çok açık bir şekilde "Böyle Anayasa'ya böyle yasa." diyerek yasanın içeriğini, kalitesini çok güzel özetledi. Aslında Parlamentoda bu yasanın görüşülmesi sırasında iktidar partisi milletvekillerinin ve tüm Parlamentonun da bu hâli çalışanlara, emeğe, emekçiye bakış açımızı ülke olarak, iktidarlar olarak, partiler olarak ortaya koyuyor.

Tabii, tasarının iki bölüm hâlinde görüşülüyor olması yangından mal kaçırmaya benziyor. Yani 2 milyon 600 bin memur ve o kadar memur emeklisini ilgilendiren bir yasanın maddelerinin görüşülmesinden kaçılması ve sadece değişiklik önergeleri üzerinde maddelere üçer, beşer dakika söz hakkı verilmesi yasanın kalitesi açısından, Bakanlığın çalışanlara bakışı açısından ibret verici bir durum.

Öbür taraftan, yine biraz evvel, Bütçe Plan Komisyonundaki Komisyon Başkanı Arkadaşımız görüşmelerini anlatırken yasadaki mahcubiyeti değişik ülkelerden örnekler vererek anlatmaya çalıştı. Hani bir söz vardır, hepimiz çok iyi biliriz: "Suimisal emsal olmaz." "Şu ülkede yok, bu ülkede yok, şu ülke böyle, bu ülke böyle." diyerek yasa yapılmaz. Yasa eğer toplumsal bir ihtiyaç varsa o ihtiyacı gidermek için düzenlenir, yapılır ve özellikle de mutabakat aranır. Ben bu yasanın görüşmeleri sırasında alt komisyonda, komisyonda, hatta Bütçe Plan Komisyonundan sonra zoraki de olsa Çalışma Komisyonuna gönderilmesi sırasında görüşmelere katıldım Komisyon üyesi olmamama rağmen. Nedeni ilgi duymam değil; gerçekten emekçilerin, ister memur ister işçi olsun, artık bu ülkenin asli unsurları olarak algılanmasının zamanı geldi de geçti. "Emeğin hakkı alın teri kurumadan verilecektir." diye iktidar olacaksınız, iktidara geldiğinizde dünyadaki kötü örnekleri önümüze örnek diye getireceksiniz. Bütçe Plan Komisyonu Başkanı arkadaşıma bir tek konuda yüzde yüz katılıyorum, o da memur tanımının hiçbir ülkede bu kadar geniş tutulmadığı konusu. Hizmetlinin, boyacının, kapıcının, vesairenin memur sayıldığı bir başka ülke elbette yok. Onun için, Sayın Başbakanın da 24 Ağustos 2010'da söylediği bir söz var, sendikalara, memur sendikalarına bir çağrı yaptı: "Geliniz, işçi-memur ayrımını kaldıralım, `çalışan'da buluşalım." dedi. Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz, "çalışan"da buluşmaya varız, çalışanların haklarını demokratik ülkelerdeki seviyesine çıkarmakta varız ve toplumsal gelişmemize uygun olarak kendi öz varlıklarımızla, kendi yasamızı kendimiz yapmaya varız değerli arkadaşlar.

Değerli arkadaşlarım, tabii, tasarının on sekiz maddesini bir kısım, bir bölüm olarak sizlere anlatacak değilim çünkü on sekiz maddenin ismini söylesem bir dakikam gidecek yine. Ama şunun altını çizerek söyleyeyim: Sendikal hakların bölünmezliği ve bütünselliği ilkesini dikkate almayan bir tasarıyla karşı karşıyayız. Bu ilke, ILO'nun da kabul ettiği bir ilke. Bu ilkeye göre örgütlenme özgürlüğü, yani sendikal haklar toplu sözleşme hakkıyla, grev hakkıyla bir bütündür. Bu ayaklardan birisi yoksa eksik kalır, noksan kalır. Onun için, tasarı pek çok memura örgütlenme hakkını yasaklarken memurların tamamına da grev hakkını yasaklayarak daha baştan sakat doğuyor.

İkinci bir sakatlık -gerçekten bizden başka hiçbir ülkede yok- "Yandaş sendika yaratacağım, yandaş konfederasyon yaratacağım." diye konfederasyonları öne çıkarıcı, sendikaları dışlayıcı, öteleyici, hizmet kollarını görmezden gelici bir yasa ancak bizim ülkemizde AKP İktidarı döneminde yapılabilir. Bu yasa tasarısı Anayasa değişikliğindeki toplu görüşme hakkından daha geri hükümler içeriyor.

Değerli arkadaşlarım, bunu kabul etmeyeceksiniz belki ama size izah edeyim. Eğer toplu görüşmede taraflar bir anlaşmaya varamamış ise Bakanlar Kurulu karar veriyor, hiç olmazsa memur yargıya gidebiliyor idi, şimdi getirilen düzenlemeyle Kamu Görevlileri Hakem Kurulu oluşturuldu, eğer anlaşma sağlanamazsa Kamu Görevlileri Hakem Kurulunun verdiği söz nihai söz, yargı yolu yok, kesin. Yani toplu sözleşmenin tarafı olan sendika ya da konfederasyonun ya da karşısında Kamu Hakem Heyetinin toplu sözleşmeyi anlaşmazlıkla sonuçlandırmaması ya da gönüllü olarak bir yere getirememesi durumunda ne olacak? Bir kurul toplu sözleşme adına kesin kararı verecek, adına da "toplu sözleşme" deyip memuru da aldatacağız, kendimizi de aldatacağız. Bu bir yanılsama değerli arkadaşlar. Yani bu toplu sözleşme düzeni her ne kadar 2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğinden sonra memurlara bir hak olarak getirilmişse de grev hakkı içermediği gibi, toplu sözleşme hakkı içermediği gibi, "özgür toplu sözleşme ve gönüllü imzalama" ilkesini de ortadan kaldıran bir durum içeriyor.

Diğer taraftan, değerli arkadaşlar, yine bu toplu iş sözleşmesinde kamu çalışanlarının sendikalaşma hakkına ilişkin pek çok kısıt var.

Bakınız, ben -burada yine okuyacak değilim- bu kanunun kısa bir serüveninden size söz edecek olursam, 4688 sayılı Yasa, 24/6/1999'da Başbakanlıktan bu Meclise geldi, 1999'da Mecliste görüşüldü, 18 Nisan 2000 tarihinde komisyonlar çalışmalarını tamamladı ve esas komisyon yani Çalışma Komisyonu bir yıl sonra 21/5/2001'de görüşmelerine başladı. Bu tasarı üç birleşimde görüşüldü, 114'üncü, 123'üncü ve 124'üncü Birleşimde yani 2001 yılında ve yasalaştı.

Şimdi, orada Mahfuz Güler, o zamanki sizin, Fazilet Partinizin, devamı olduğunuz Fazilet Partisinin sözcüsü Mahfuz Güler arkadaşımızın -gerçekten katılmamak mümkün değil- muhalefette olduğunuz için çok güzel bir konuşması var, tavsiye ederim AKP'deki arkadaşlarıma.

Yine, aynı şekilde, Başbakan Yardımcınızın bir önergesi var, neyle ilgili önerge? Bu sendikalaşmayla ilgili yani "Kimler sendikalara üye olabilecek, kimler sendikalara üye olabilmeli?" diye. O önergede de kimlerin imzası var size kısaca söyleyeyim, hepiniz belki bakmayabilirsiniz: Fethullah Erbaş, Mahfuz Güler, Lütfi Yalman, Bülent Arınç, Maliki Ejder Arvas, Musa Demirci ve Latif Öztek.

Şimdi, ben, Sayın Başbakan Yardımcımızın bundan on bir on iki yıl evvel verdiği, 15'inci maddeye ilişkin değişiklik önergesini aynen Cumhuriyet Halk Partisi önergesi olarak vereceğim arkadaşlar, göreceğiz yani Bülent Arınç'ın on bir yıl evvel söylediğiyle bugün söylediği bir mi? Fazilet Partisi ile AKP'nin memurlara bakış açısı bir mi? Yoksa, Sayın Bakan, o gün mensubu olduğu -kendisinin de görüşleri var- o görüşlere sahip çıkıyor mu çıkmıyor mu?

Bazı kanunlarda Sayın Bakanın zorda bırakıldığını biliyorum. Bu kanunda zorda bırakılmış bir durumu da yoktu. Yani çıkıp da burada "Konut Edindirme Fonu'nu tasfiye ettik, şunu yaptık, bunu yaptık." diyerek faaliyetin içinden on yılı anlatacağınıza ya engel olanları anlatın ya da gerçekten, on yıl evvel söylediğiniz sözcüklere sahip çıkmanızı öneririm Sayın Bakan.

Değerli arkadaşlarım, bu kanun tasarısı konfederasyonları öne çıkarıyor, "Bazı hakları genişlettik, kapsamı genişlettik sendikalaşmaya ilişkin." diyor. Neyi genişletti kapsamda? Sadece aday memur ve deneme süresi içerisinde çalışan memurlar bundan önceki yasada sendikaya üye olamıyor idi, sadece onlar üye olabiliyorlar şimdi, ne askerî iş yerlerinde çalışanlar ne emniyette çalışan sivil memurlar ne adalet hizmetlerinde çalışanlar. Ya, "Yargı-Sen" diye yargıda çalışanların kurduğu sendikaya bile tahammül edemeyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Yani hiç kimse "Memura ileri haklar getirdik, demokratik haklar getirdik." diye bu yasayı övmeye kalkmasın, bu yasanın övülecek hiçbir şeyi yok. Övecek olan, sadece ve sadece Memur-Sen ve AKP'dir, onun dışında hiç kimsenin bu tasarıyı sahiplenmesine olanak yoktur çünkü komisyonlarda konuşmalar yaptık, öneriler yaptık, muhalefetten gelen hiçbir öneri kabul edilmedi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İZZET ÇETİN (Devamla) - Şimdi de burada usulen konuşuyoruz. Bunun memura da ülkeye de bir hayrı yok.

BAŞKAN - Sayın Çetin, teşekkür ediyorum efendim.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Türkiye bu yasayla da eleştirilerini alacaktır aplikasyon komitelerinde.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.