| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 43 |
| Tarih: | 20.12.2011 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ŞABAN DİŞLİ (Sakarya) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK PARTİ hükûmetleri, ilk dönemden itibaren adaletli, sosyal içerikli, dengeli, gerçekçi bütçeler yapıyor ve her bütçe dönemi sonunda ekonomik istikrar daha da ileri noktalara taşınıyor. Ekonomideki başarının tabii ki ilk koşulu siyasi istikrar. Bunun üzerinde çok fazla durmaya gerek yok. Mali disiplin ve bunu sağlayacak güven ortamının oluşturulması da hem ulusal hem de global zeminde başarının ve gelişmenin sürdürülebilirliğini getiriyor.
Hepimizin yakından takip ettiği gibi ekonomik belirsizlik, Avrupa ve Amerika'da ciddi bir şekilde kendisini hissettirirken, biz, net bir şekilde önümüzü görmeye ve belirsizlikleri ortadan kaldıracak güven vermeye devam ediyoruz.
Avrupa'da sorun sadece Yunanistan, İspanya ya da İtalya değil. Geçin küçük Avrupa ekonomilerini, daha iki gün önce Fransa'nın notunu düşürdüler. Fransız bankalarına İngiliz bankaları artık kredi vermiyorlar ve son bir haftada 21 milyar poundu Fransa'daki bankalardan İngiliz bankaları çektiler. Fransa-İngiltere arasında zaten eskiden bu yana tarımdaki desteklerden kaynaklanan çekişme var.
Büyük bir Alman bankası, Alman hükûmetine müracaat edip finansal yardım istiyor. İstediği para 400 milyar euro. Avrupa Finansal Stabilite Fonu'nun 600 milyar euro olduğunu düşünürseniz, bu bankanın, bu Alman bankasının istediği paranın önemine bakın. Nasıl istemesin ki Alman bankalarının sadece Yunanistan'dan alacağı, önümüzdeki bir yıl içerisinde, 47 milyar euro, Fransız bankalarının Yunanistan'dan alacağı 40 milyar euro. Bırakın İtalya'yı, bırakın İspanya'yı ve oradaki durumu.
Siz de takdir edersiniz ki böyle bir ortamda güveni devam ettirmek, büyük Batı ekonomilerinin dahi başaramadığı siyasi ve ekonomik cesareti de beraberinde getiriyor. Global ekonomideki belirsizlik ortamının yaşandığı böyle bir dönemde, gerçekten, hazırlanan 2012 bütçesi çok önemlidir. Hazırlayanların, emeği geçenlerin hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
2012 öncesi Türkiye'de borç, faiz, döviz kısır döngüsü varken o dönemlerde piyasadaki oyuncular günde 3 defa, 4 defa karar değiştirmek zorunda kalıyorlardı "Acaba bu sabah döviz mi alsam, yoksa evimi satıp faize mi yatırsam, yoksa Türk lirasında mı kalsam?" diye. 15 milyon dolarlık bir petrol akreditifi ödeneceği zaman o gün kurlar allak bullak oluyordu.
Bugün geldiğimiz noktada fotoğraf da çerçevesi de tamamen değişti. Şimdi, o yukarıdaki çerçevenin içinde Türkiye yok. IMF ile geldiğimiz noktayı hepimiz biliyoruz. 2002 öncesi biz IMF'in önünde sıra beklerken şimdi Avrupa devletleri kuyrukta. Tüm Avrupa ve Amerika yarınını nasıl atlatacağını düşünürken Türkiye 2023'leri planlıyor. 2023 vizyonuna sadece Türk yatırımcısı değil, global yatırımcılar da katılıyor.
AK PARTİ hükûmetleri hayatın her alanında insanımızın daha kaliteli yaşamasını sağlamak amacıyla ilk günden itibaren plan yapıp bu planları uygulamaya koydu. Eğitim de sağlık da burada çok fazla konuşuldu, ulaşım da? Bir örnek vereyim: Türk Hava Yolları. Yıllık 50 milyon dolar zarar yapan bir Türk Hava Yollarından geçtiğimiz yıl sadece tanıtım harcaması 100 milyon dolar olan bir Türk Hava Yollarına, otuz tane kiraladığı DC-28 uçağı full uçsa her seferde 30 bin dolar zarar eden Türk Hava Yollarından bugün geldiğimiz Türk Hava Yollarına? Daha önce Türk Hava Yollarının kısaltması THY'ye yabancılar "?.."(*) derlerdi, "Sizden nefret ediyorlar." ya da "?.."(*) çünkü ne kadar rötar yapacağı, ne zaman kalkacağı belli olmayan bir Türk Hava Yollarından bugün Türk Hava Yolları Avrupa'nın en başarılı hava yolu seçiliyor.
Birçok gelişmiş ülkenin aksine ülkemiz ekonomik gelişimine hız kesmeden devam ediyor. Bu başarının temelinde de sağlam bütçe politikası ve mali disiplin yatmaktadır. Ta ilk AK PARTİ Hükûmetinden bugünkü Hükûmete kadar mali disiplinden hiçbir şekilde taviz verilmiyor. Son günlerde dünya ekonomileri ile ülkemiz ekonomisini ayrıştıran en büyük etmenlerden birisi de işte bu mali disiplin. 2002 yılından beri mali disiplinden taviz verilmiyor, Merkez Bankası enflasyon hedeflemesinin yanı sıra finansal istikrarı da gözetiyor. Ekonomi yönetimimiz Sayın Babacan Başkanlığında global ölçekte oluşabilecek tüm riskleri düşünüyor, stres testleri yapıyor ve gerekli kararları zamanında alıyor. İzlenen makroekonomik politikalar bu disiplin içinde devam ediyor. Bu da ülkemizin krizlere karşı işini daha da kolaylaştırıyor. Türkiye artık ekonomik programlarını IMF komiserlerinin koçluğunda yapmıyor, kendi Hazine Müsteşarlığımız, Merkez Bankamız, ekonomi yönetimimiz yapıyor. Sağlam bankacılık sektörü, güçlü mali disiplin, güçlü özel sektör? İşte başarının özeti.
Daha önceki dönemlerde -aslında çok fazla rakamlara girmek istemem- bütçe açığının gayrisafi millî hasılaya oranı ortalama yüzde 7,7 iken AK PARTİ hükûmetleri döneminde, 2009 kriz dönemi dâhil, yüzde 3,3 düzeyine geriledi. Şayet küresel krize önceki dönemlerde olduğu gibi yüksek bütçe açıkları ve borç stokuyla yakalansaydık bugün hâlimiz Yunanistan'dan, İtalya'dan, İspanya'dan çok daha beter olurdu.
Bu dönemlerde hazırlanan bütçelerde öncelikli hedef, ekonomik ve finansal istikrarın sürdürülebilmesi, ülkemizin ihtiyaç duyduğu yatırımlar için yeterli kaynak ayrılmasına özen gösteren bütçelerde mali disiplin ve reel ekonominin güçlendirilmesi, ekonomik ve sosyal kalkınma ve toplum refahı üzerine odaklanmıştır.
Kısaca özetlemek gerekirse, tüm çabamız daha yaşanabilir bir ülkenin mutlu insanları içindir.
2012 yılı merkezî yönetim bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dişli.