GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN KEŞFİ, EĞİTİMLERİYLE İLGİLİ SORUNLARIN TESPİTİ VE ÜLKEMİZİN GELİŞİMİNE KATKI SAĞLAYACAK ETKİN İSTİHDAMLARININ SAĞLANMASI AMACIYLA MECLİS ARAŞTIRMASI AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGELERİN ÖN GÖRÜŞMELERİ
Yasama Yılı:2
Birleşim:74
Tarih:06.03.2012

TEMEL COŞKUN (Yalova) - Sayın Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; üstün zekâlı çocukların değerlendirilmesi ve istihdamı konusunda vermiş olduğum araştırma önergesi üzerine söz almış bulunuyorum, yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu hafta gerçekten eğitimin ağırlıkta olduğu bir haftayı yaşıyoruz. Millî Eğitim Komisyonumuzda görüşülen kanun teklifiyle ve Genel Kurulda çok önemli bir konu olan üstün zekâlı çocuklarımızın değerlendirilmesiyle alakalı olumlu ve hayırlı neticelerin çıkacağını ümit ediyorum ve bu konuda yüce Meclisimizin önemli bir katkı sağlayacağını da düşünüyorum.

Değerli milletvekilleri, gelecek vadeden çocukların tespiti üzerinde ülkemizdeki en ciddi çalışma bilim ve sanat merkezleri tarafından yapılmıştır. Bilim ve sanat merkezleri sınıf seviyesinin belirlenmesinde bölgesel şartları da dikkate alarak ilköğretime devam eden öğrencileri sınıf öğretmenlerinin önerileriyle tanımlamaya ve bu tanımlama sürecini kısaca aday gösterme, grup taraması ve mülakat olarak özetlemek gibi çalışmalarla devam etmiştir. Öğrencilerin yalnızca değerlendirme sınavlarıyla alındığı bu merkezlerde yeteneğe yönelik bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu durum, sanatsal ve el becerilerine yönelik yetenekli öğrencilerin bu merkezden yararlanmasına neden olmuştur.

Türkiye'de toplam 62 bilim ve sanat merkezinde yaklaşık 10 bin öğrenci eğitim görmektedir. Bu sayı yaklaşık 11 milyon ilköğretim öğrencisi dikkate alındığında hedef kitlenin yarısı durumunda bile değildir. Diğer taraftan, bilimsel çalışmalar gelişmiş ülkelerin üstün zekâlı, yetenekli birey oranlarını en az yüzde 5 olarak vermektedir. Kore'de bu oranın yüzde 10 ile 15 arasında olduğu tespit edilirse, Kore, bu öğrencilerin büyük bölümüne özel eğitim sağlayan ülkelerin en başında gelmektedir. Kore'nin bu öğrencilere yüksek oranda ulaşması eğitim sistemine koyduğu bir kanun ile gerçekleşmiştir. Türkiye'de ise tanımlanan öğrencilere özel eğitim sağlama oranı yaklaşık yüzde 40 civarındadır. Ancak sağlanan bu eğitim tam değil, kısmi zamanlı olarak bilim ve sanat merkezlerinde verilmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de üstün zekâlı, yetenekli öğrencilere özel eğitim veren tek kurum Özel Türk Eğitim Vakfı İnanç Türkeş Özel Lisesidir. Tam zamanlı ve oldukça başarılı uygulamaların yürütüldüğü kurumda gelecek vadeden öğrencilerin iyi bir eğitim almaları sağlanmaktadır. Türkiye'nin bu tür eğitim kurumlarını kısa sürede artırması önemli bir dönüm noktası olacaktır.

Bilimsel araştırmalar çocuğun kendi kendine çevresiyle etkileşerek geliştirebileceği, bilimsel kapasitenin dışında çevresindeki yetişkinlerle ve diğer çocuklarla etkileşerek geliştirebileceği bir gelişmeye açık alandan bahsetmektedir. Bu yüzden, başarılı, gelecek vadeden üstün zekâlı çocukların tespitinde ve eğitiminde sosyal ve çevre faktörleri çok büyük önem arz etmektedir. Toplumu oluşturan bireyler farklı zekâ seviyelerine sahiptir. Bunların yaklaşık yüzde 95'i normal zekâ seviyesindeki bireylerden oluşmaktadır. Geriye kalan yüzde 5'lik bölümün yüzde 2'lik kısmı üstün zekâlı bireylerden, yüzde 3'lük kısmı ise alt zekâ grubuna mensup bireylerden oluştuğu tahmin edilmektedir. Ortalama bir insan beyin kapasitesinin ancak yüzde 1,5'unu kullanabilmektedir.

Değerli milletvekilleri, 20'nci yüzyılın eğitim anlayışına önemli katkı sunan eğitim bilimci Benjamin Bloom, insan yaşamının ilk dört yılının zihinsel gelişmenin en kritik dönemi olup ilk dört yıl içinde eğitimsel uyarıların çok önemli olduğunu ve zekâyı artırdığını, çocukların on sekiz yaşına kadar gösterdikleri okul başarısının yüzde 33'ünün sıfırla altı yaş arasındaki kazanımlarla açıklanabildiğini ileri sürmektedir.

Eğitimde en gelişmiş ülkeler deyince akla gelen Finlandiya'da başarılı gelecek vadeden üstün zekâlı öğrencilerin tespiti henüz çocuklar üç yaşına geldiğinde yapılmaktadır. Böylece daha o yaşlarda tespit edilen yetenekleri ve eğilimleri doğrultusunda bir eğitim öğretim sürecine tabi tutulması mümkün olabilmektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, 2012 bütçesinde de yine en büyük payı eğitime ayıran iktidarımız ve hepimize düşen sorumluluk, eğitimde kaliteyi gelişmiş ülkeler düzeyine çıkarmak için bu kaynağın en verimli, en rasyonel şekilde kullanılması olmalıdır. Bu hususta eğitimin tüm paydaşlarıyla daha etkili bir iş birliği ve koordineli çalışma içinde olmak gerekir. Hep birlikte, eğitimi sorunlarımızın değil, çözümlerimizin adresi yapmalıyız.

Eğitimde fırsat eşitliği sağlayacak, aynı zamanda fırsatlarını değerlendirecek çalışmaları yeni dönemde de milletimizin hizmetine sunacağız.

Ülkemizde genç nüfus 11 milyon 500 binden fazladır. Avrupa'da genç nüfus hızla azalırken, iş ve iş gücü ciddi manada düşerken bizim gençlik gücümüz âdeta bölgesel fırsat hâline gelmektedir.

Saygıdeğer milletvekilleri, özel eğitim okulu ve sınıf programları ile engelleri bulunan öğrenciler, eğitimlerini normal okullarda akranlarıyla birlikte sürdürecek yeterliliklere ulaştırmayı amaçlayan bir yaklaşımla hazırlanır. Vermiş olduğumuz araştırma önergesiyle nasıl ki yeterlilik kazandırmak için ayrıca bir yöntem geliştirilebildiyse, fırsat eşitliği kapsamında maddi destekler sağlanıyorsa, yeteneklerin değerlendirilmesi için de bir yöntem geliştirilmesi şart olmuştur. İlköğretimde net okullaşma oranları yüzde 90,98 iken 2010-2011 eğitim ve öğretim yılında yüzde 98,41'lere yükselmiştir. Bu eğitim ve öğretim yılında yüzde 99'lar hedeflenmektedir. Stratejik Plan'da ise 2014 yılında yüzde 100'ü bütünüyle gerçekleştirmek hedeflenmiştir. Ortaöğretimde net okullaşma oranları, 2002 yılında yüzde 50,57 iken 2010-2011 eğitim öğretim yılında yüzde 69,33'lere ulaşmıştır.

İktidarımız ve Bakanlığımız başarılı çalışmalarla eğitim ve öğretime olan ilgiyi arttırarak devam ettirmiş ve vaat edilen, çocukların, üstün zekâlı çocukların ve normal çocuklarımızın önünü açmıştır. İlköğretimi bilim ve sanat merkezleri yardımıyla tanımlayan bu öğrencilerin genellikle fen liselerine yerleştikleri görülmektedir. Ortaöğretimi fen liselerinde tamamlayan üstün zekâlı bireylere yönelik yetersiz rehberlik ve yönlendirmelerle bu öğrenciler başarılı olacakları alanlardan çok popüler meslek alanlarına yönlenmektedirler. Doğru eğitim sistemi uygulamasının yanında doğru rehberliğin yapılmasıyla bu öğrenciler ülkemizin gelişmişliğine önemli katkı sağlayacaklardır. Üstün zekâlı çocuklarımızın sadece millî eğitim kurumuna sağlayacağı katkısı düşünülmemelidir. Gelecek vadeden bu çocuklarımızın iş gücü sahaları ve istihdam alanlarına yeni istihdam alanları açılmalıdır. Hatta yeni bir sektöre ışık tutacak yeteneklerin keşfedilmesi lazımdır. Onun için Millî Eğitim Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığımız, Kalkınma, Gençlik ve Spor Bakanlığımız, Bilim ve Teknoloji Bakanlığımız gibi bakanlıklarımızın ortak çalışması bu konuda önemli mesafelerin alınmasına sebep olacaktır.

Değerli milletvekilleri, inanıyoruz ki araştırma sonucunda ortaya konulacak yürürlükte hem çağına hem de kendisinden sonraki çağa ışık tutacak gençlerimizi ve çocuklarımızı keşfetmiş olacağız. Sadece doktorluk ve belli mesleklerin dışında onların her sahada yetişmesini ve koşmasını sağlayacağız.

Bu duygular içerisinde, araştırma önergesine vereceğiniz desteğe şimdiden teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.