| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 19.12.2011 |
İSMET UÇMA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, 2012 yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 25'inci maddesi üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi bütçeler bir ülkenin en azından belli bir yıl için üzerlerinde taşıyacakları elbiselerin provaları gibidir. Ülkeler de insanlar gibi giyecekleri elbiselerin kol boylarının ne kadar olacağını, paçalarının uzunluğunu, yakalarının şeklini bütçe görüşmelerinde dile getirir ve halka sunarlar. Halk da bu tariften hareketle bu elbisenin ülkelerinde, dolayısıyla kendi üzerlerinde nasıl duracağına bakar ve tercihlerini ona göre yaparlar.
Yakın tarih bize, ülkemize çok uzun yıllar kötü terziler tarafından biçilip dikilmiş elbiseler giydirildiğini göstermektedir. 2002'de işin ehli, usta bir terzi bize üzerimize uygun bir elbise dikti ve o günden bu yana her geçen gün üzerimize daha güzel oturan ve bizi daha şık gösteren bir elbiseye sahip olduk. Daha önceki elbiselerimizden bir kısmının paça boyu kısa, kol boyu uzun, bir kısmının da kol boyu uzun, paçaları kısaydı; daha bir yıl geçmeden yırtılıyor, her yırtığa bir yama atılıyordu. Hiç şüpheniz olmasın ki bu yıl geçen yıllara göre hem içeride hem dışarıda hepimiz daha şık olacağız, elbise bedenimize daha güzel oturacak. Bunu nereden biliyoruz? Çünkü bu yıl bir önceki yıla göre millî eğitime, sosyal adalete, sağlığa, tarıma, kısacası seçkinlerin değil, halkın ihtiyacına daha çok pay ayrıldığını görüyoruz hep birlikte.
Önceki yıllarda Meclisin en renkli, en hareketli anları bütçe görüşmeleri sırasında yaşanırdı. Her parti pazara ürün getiren satıcılar gibi kendi programlarını sunar, kendilerini halka beğendirmeye çalışırlardı. Maalesef bu yılki bütçe görüşmeleri geçmiş yıllara göre bir hizmet yarışına konu olmadı, bizi biraz mahcup etti. Bu nedenle büyük bir heyecanla takip edildiğini söylemek oldukça zor. Bu konuda bizi yalnız bırakan, halkı heyecanlandıracak yeni proje ve söylemler dile getiremeyen muhalefet partilerine bir sitem gönderme hakkımız var. Pazarda bizi yalnız bıraktınız arkadaşlar ve bütçe görüşmelerinin heyecanını düşürdünüz.
BÜLENT BELEN (Tekirdağ) - Biz tüccar değiliz!
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Aydın Ayaydın'ın sözlerinin tekrarını yapıyorsunuz!
İSMET UÇMA (Devamla) - Bütçe konusunda burada konuşulan sözlerin anlamlı olması için bunların gerçekleşmesi konusunda halkın güvenini sağlamak lazım. Tutulamayacak hiçbir sözün kıymeti yoktur. Eğer bütçeyi deldirecek, verilen sözlerin yerine getirilmesi konusunda tereddütler oluşturacaksanız bu halk bunu asla affetmez, tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi. Mali disiplinden uzaklaşacaksanız sözlerinizin de bir anlamı asla o zaman olmaz. AK PARTİ'li geçmiş yıllar şahittir ki, biz burada verdiğimiz sözü yıl içinde değiştirip bütçe disiplininden taviz vermedik, bundan sonra da asla vermeyeceğimizden emin olabilirsiniz.
Seçim çalışmalarım sırasında bilge bir seçmen bana şöyle demişti: "Evladım, bu dünyada 3 kişinin işi çok zordur; Kuzey Kutbu'nda Eskimolara buzdolabı satanın, Afrika'da Büyük Sahra Çölü'nde yaşayan yerlilere soba satanın, bir de AK PARTİ'ye muhalefet yapanın." (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Evet, AK PARTİ'ye muhalefet yapan arkadaşlar, işiniz gerçekten çok zor.
EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Malzeme çok bol!
İSMET UÇMA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ortak iyinin hâkimiyeti için hep birlikte hareket etmek zorundayız.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Tahribatınızı temizlemek çok zor.
İSMET UÇMA (Devamla) - Burada biraz önce gündeme getirilen Hitler ve benzeri? Her çağın Hitler'i vardır ama bu Adolf Hitler değildir. Bu -bizim çağımızın Hitlerini söylüyorum- iletişim, bilişim, teknoloji ve özgürlükler. Eğer bu konularda alan körlüğüne düşerseniz, doğru yönetemezseniz, bilinç kaymasına uğrarsanız millet sizi asla affetmez.
Aramızdaki fark şu arkadaşlar: Siz vatandaş siyaseti yapıyorsunuz, biz halk siyaseti yapıyoruz. Bunu ayırt ettiğiniz andan itibaren gerçekten Türkiye'ye katkılarınızın çok büyük olacağını düşünüyorum.
NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sen bize ders verme, kendine bak, kendine. Kendi grubuna söyle.
İSMET UÇMA (Devamla) - Ayrıca Sayın Başbakanımız, bırakın o benzetmeleri, sadece dünyayı bir muhassalaya, bir medeniyete, bir bileşkeye, bir geleceğe ve bir gelecek tasavvuruna taşımakla kalmıyor, hamdolsun, CHP'yi özgürleştiriyor, muhalefeti özgürleştiriyor, dünyayı özgürleştiriyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Önce siz özgürleşin, siz! Biat kültüründen vazgeçin. Önce sen özgürleş, kafanı özgürleştir, beynini özgürleştir.
EMİNE ÜLKER TARHAN (Ankara) - Beynini özgürleştir, beynini!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Biat kültüründen kurtul önce!
İSMET UÇMA (Devamla) - O hâlde sevgili arkadaşlar, ortak iyinin hâkim olabilmesi için bütün hedefimiz şudur: Önce ülkemizde sonra yeryüzünde, bir insanın ötekinden daha çok insan olmadığı ana kadar, bu gerçekleştirinceye kadar?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kafanı özgürleştir, beynini?
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Uçma.