| Konu: | 2012 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2010 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 2 |
| Birleşim: | 42 |
| Tarih: | 19.12.2011 |
SEYİT SERTÇELİK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bütçe kanun tasarısının 24'üncü maddesiyle ilgili şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Rus arşivlerinde yaklaşık on yıl Rus ve Ermeni belgeleri üzerinde, özellikle Ermeni sorunu üzerinde çalışan bir tarih profesörü olarak Türk tarihinde kesinlikle Ermenilere yapılmış bir soykırım olmadığını söyleyebilirim.
Meclisimizde bütçe görüşmeleri sürerken bir başka parlamentonun üzerinde çalıştığı önemli bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum: Perşembe günü Fransa Parlamentosunda sözde Ermeni soykırımını inkâr edenlere cezai müeyyide uygulanmasını düzenleyen yasanın oylaması yapılacaktır.
1915 yılında meydana gelen olayların 100'üncü yılı yaklaştıkça diaspora Ermenileri ve onlara arka çıkan çevrelerin, ülkemize karşı yurt dışında yürüttükleri olumsuz faaliyetler günden güne artmaktadır. Ancak asıl dikkat edilmesi gereken husus, söz konusu çevrelerin son yıllarda Türkiye'de yürüttükleri çalışmalardır. Zira son zamanlarda Ermeni sempatizanı çevrelerce Türk medyasında yürütülen bilinçli faaliyetler, insanlarımızda bir kafa karışıklığı meydana getirmeye başlamıştır. 1915 olaylarının kasıtlı olarak çarpıtılarak yansıtılması, dönemin olağanüstü koşullarını etraflıca bilmeyen insanlarımızın zihinlerini bulandırmaktadır. Akademik kimliklerini kullanan bazı Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının sözde soykırım iddialarını benimser tavır takınmaları, son yıllarda Türk kamuoyunu yanlış yönlendirme gayreti içindeki bazı çevreleri daha da cesaretlendirmiştir. Bu etkileme ve yönlendirme çalışmalarının aslında ırkçı Ermenilerin Türk kamuoyunu hedefleyen bilinçli bir ikna kampanyası olduğuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Irkçı Ermenilerin asıl amacı, 2015 yılına doğru Türkiye'de soykırım olduğunu söyleyen Türklerin sayısını olabildiğince artırmaktır. Böylece Ermeniler, Türklerin de, artık, Ermeni soykırımını kabul ettiklerini dünya kamuoyuna deklare ederek Türkiye'nin soykırımı tanımasını isteyeceklerdir.
Geçmişe baktığımızda Birinci Dünya Savaşı'nın başlaması Ermeniler için kaçırılmaması gereken bir tarihî an ve fırsat olarak görülmüştür. Osmanlı Devleti'nin bu sıkıntılı döneminde özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da silahlanan Taşnak ve Hınçak Ermenileri, Çarlık Rusyası birlikleri ile iş birliği içerisine girmişler ve yurttaşı oldukları Osmanlı Devleti'ni sırtından vurmuşlardır. Ayrıca, bu bölgede yaşayan Müslümanları sistemli olarak yok etmeye girişmişlerdir. Kimi Ermeni yazarların da belirttikleri gibi, bu savaşta Ermeniler, itilaf devletleri safında bir taraf ve küçük müttefik olmuşlardır.
Sovyet dönemi Ermeni tarihçisi Boryan, bir yandan Ermeni ayaklanmalarını doğal sayarken diğer yandan devletin isyanlara karşı uyguladığı yaptırımların hukuki olduğunu ifade etmektedir. Boryan'ın ifadesiyle "Ermenilerin isyan etmeleri onların tarihî ve hukuki bir hakkıydı. Şayet devlet, halk ayaklanmasını eziyor ve isyanları bastırıyorsa bu da devletin tarihî ve hukuki bir hakkıdır."
Dönemin olağanüstü koşulları göz önüne alındığında tehcir kararının kaçınılmaz olduğu ortaya çıkar. Bu husus ulusal ve uluslararası hukuk bakımından meşruiyeti ve hukukiliği bulunan bir devlet tasarrufudur. Benzer uygulama örneklerine tarihte ve günümüzde de rastlanmaktadır. Bu tür devlet tasarrufları o dönemin savaş ve asayiş koşulları da dikkate alındığında uluslararası hukukta soykırım kavramına yüklenen anlamla hiçbir şekilde bağdaştırılamaz.
Değerli milletvekilleri, günümüze kadar, Türkiye aleyhine soykırım kararı alan ülkeler de dâhil olmak üzere, karalama faaliyetlerine devam eden sözde Ermeni soykırımı taraftarı kişi, grup, lobi ve örgütlerin bütün gayretlerine rağmen, dünyadaki hiçbir ülke arşivinde uluslararası hukukun tanımladığı soykırım kavramını kanıtlayan ve bilimsel açıdan kabul edilebilir nitelikte belge bulamamışlardır. Zira, vuku bulmamış bir soykırıma ilişkin belgenin bulunamaması doğal bir sonuçtur. Diğer taraftan, bir devleti soykırım gibi ciddi bir suçla itham etmek için yorum gerektirmeyen, çok kesin deliller olmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Sertçelik.
SEYİT SERTÇELİK (Devamla) - Tarihî olayları değerlendirmek ve yeniden yazmak parlamentoların görevi değildir. Bu görev tarihçilere aittir. Aksine parlamentolar ülkeler arasında dostluk ve barışı geliştirmeye çalışmalıdır. Bu tasarının yasalaşması özgür düşünceye, bilimsel araştırmalara pranga vuracaktır.
2012 bütçesinin hayırlı olmasın diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sertçelik.