GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL SAĞLIK SİGORTASI KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TASARISI
Yasama Yılı:2
Birleşim:73
Tarih:01.03.2012

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlarım, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sıra sayısı 171 olan Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın geçici 1'inci maddesiyle ilgili olarak söz almış bulunuyorum. Tekrar hepinizi saygıyla selamlıyorum.  (AK PARTİ sıralarından "7'nci madde" sesleri, gürültüler)

"Geçici 1'inci maddesi" dedim.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) - Geçici 1 değil efendim, 7'nci madde üzerinde.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - 7'nci maddesiyle ilgili, özür diliyorum. Tabii, saat 11.00'de başladık?

BAŞKAN - Geçici madde kabul edildi efendim, 7'nci madde üzerinde konuşuyorsunuz Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Evet, teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Bakan dün ve bugünkü konuşmaları sırasında?

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Uyan da balığa gidelim.

BAŞKAN - Lütfen dinleyelim.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, ben bu konuyla ilgili çalışmış olan bir arkadaşınızım. Bu konuda sosyal güvenlikle ilgili olarak da uzman kabul edilebilecek bir bilgiye sahibim, tecrübeye sahibim. Geçmişte bu konular üzerinde çalıştım. Sabahleyin de, bütün gün de bu konuyla ilgili olarak hiç aksatmadan, ara vermeden toplantılara katıldım. Sabah 11.00'den beri konuyla ilgili çalışıyorum, sabahleyin de erken kalktım, o saatten beri çalışıyorum. Bir dil sürçmesi olabilir, bir yanlışlık olabilir. Aç karnına bu saate kadar oturup çalışıyoruz, uğraşıyoruz. Bir yanlışlık yapabiliriz, hepimiz yapabiliriz. Kalkıp da bu konuyu istismar etmenin bir anlamı yok çünkü çok önemli bir konuyu görüşüyoruz; milyonları ilgilendiren, herkesin merakla beklediği, yıllardan beri beklediği bir konuyu görüşüyoruz. Bu, hafife alınacak, alaya alınacak bir konu değil. Çok üzüldüm.

Biz de bu konularla ilgili olarak çalıştık, yıllarca çalıştık. Ben, Sayın Kılıçdaroğlu'yla beraber -ki dün ve bugünkü konuşmasında, Sayın Bakan, bu konuyla ilgili çok profesyonel bir şekilde bir obstrüksiyonla o dönemi olumsuz bir algıyla hatırlatmaya çalıştı-  o dönemde, mübalağa etmiyorum, otuz sekiz ve kırk iki yaşında emeklilik söz konusuydu, otuzdan fazla yasa tasarısı getirdik biz buraya, şu Genel Kurula. Hemen hemen hiçbirisi yasalaşmadı, çıkmadı, çok haklı olduğumuz hâlde -otuz sekiz ve kırk iki- ve çok büyük açıklar olduğu hâlde çıkmadı. Ne oluyor? Neden, buna sabır gösteremiyoruz? Nedir sıkıntımız? Yani bunun önemsiz olduğunu mu, bunun tartışılmaması gerektiğini mi söylüyoruz?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Engellenmemesi gerektiğini söylüyoruz.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Engellenmiyor efendim, ne alt komisyonda ne Plan ve Bütçe Komisyonunda ve Sağlık ve Sosyal İşler Komisyonunda bu engellenmedi.

Fakat kabul edin ki -daha önce de söyledim- sizin yaptığınız hesaplarda da en az 20 milyar olarak görünüyor bunun maliyeti, bizim verdiğimiz tekliflerde en az 11 ve 38 milyar görünüyor. Senelerden beri bunun çıkmamasının sebebi, bunun yüksek maliyetli olmasıydı. Siz de on yıllık iktidarınızda çıkaramadınız. Daha önceki, Sayın Bakandan önceki Bakanımız da bu konuyla ilgili İşçi Emeklileri Cemiyetinde  söz verdiği hâlde çıkaramadı. Gerekçe, hep, bu işin maliyetli olmasıydı. Bugün gelen tasarı -Sayın Bakanıma yine de teşekkür ediyorum- 2,7 milyar, Sosyal Güvenlik Kurumunun bütçesinin yüzde 1,5'idir. Biz bunun için mi senelerden beri emeklilerimizi beklettik? Onun için, biz, mümkün olduğunca, bu konunun ne kadar önemli olduğunu, ne kadar önemle üzerinde durulması gerektiğini anlatmaya çalışıyoruz yoksa engellemeye çalışan yoktur.

Yani, Türkiye bütçesinin binde 5'i kadar bir yük getiren bu tasarı yirmi dört yıl mı beklendi, bunu mu söylemek istiyorsunuz? Bunun çıkması hâlinde emeklilerimizin memnun, mutlu olacaklarını, huzurlu olacaklarını mı söylemek istiyorsunuz? Böyle bir şey yok. Sadece bunu söylüyoruz, bu bir intibak değildir. Eğer devletimizin imkânları yeterli değilse, emekliler vakarla yine bir yirmi dört sene daha beklerler. Ama bu bir intibak kanunu değil, kabul etmek lazım. Bunu söylüyoruz, engellemeye çalıştığımız yok yoksa. Emeklilerimizin işine geliyorsa neden engelleyelim, neden sorun çıkaralım?

Ben bahsediyorum, bakın, otuz sekiz ve kırk iki yaş söz konusu iken bile biz otuza yakın tasarı getirdik, hiçbirisi yasalaşmadı ama bu şekilde bir tepki de gelmedi. Eğer farklı düşünüyorsanız, Sayın Bakan dışında sizler de iktidar partisi milletvekilleri olarak çıkın, savunun bakalım. Bunun savunulacak tarafı var mıdır intibak olarak?

Evet, bir zamdır, emekliye bir şeyler getiriyor ama buna "intibak" demek mümkün müdür? Hangi işçi emekli cemiyeti, şu anda yönetim kurulu üyesi olan işçi emekli cemiyeti de dâhil olmak üzere buna "intibak" diyebilmiştir? Komisyonda ben hepsini izledim, hiçbirisi "Bu intibak kanunudur." diyemedi. Biz bunu söylüyoruz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - On saat söylenir mi ya!

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - On saat söylenir. Kaç saat söyleyeceğiz? Tabii ki on saat söyleyeceğiz. Siyaset? Ne demek "On saat söylenir mi yani?"

ÜNAL KACIR (İstanbul) - On saattir dinliyoruz ya!

İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Kacır, dinleme, çık dışarıya!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bunu on saatte anlatamıyorsanız hiçbir şey anlatamazsınız.

İZZET ÇETİN (Ankara) - Sayın Kacır, sen anlayamamışsın demek ki.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Şimdi bu söylediğiniz?

Sayın Başkan, bakın?

BAŞKAN - Lütfen, lütfen dinleyelim arkadaşlar.

Siz de Meclise hitap edin doğrudan doğruya Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - ?şu söylenen doğru mudur, hem üslup olarak hem içerik olarak doğru mudur Allah aşkına? Bu şekilde konuşulur mu?

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Konuşmaya niyetin yok, sana "Çık, konuş." dediler, konuşuyorsun işte.

VURAL KAVUNCU (Kütahya) - Sekiz dakika geçti, anlatın, anlayalım.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Ya, bu sene çıkan bir kanunla? Bakın, bir şey daha söyleyeyim, biraz önce Sayın Bakana sordum; biliyorsunuz, bir buçuk ay önce bir kanun çıktı, sigortalılardan ve emeklilerden sadece ilaçta kutu başına 1 lira alınacak. Bu para bile 1,1 milyar lira tutuyor yani şunun yarısı kadar bir maliyeti var, onlardan alınacakla karşılanıyor. Katkı payını, diğer katkı payını alırsak, 68'inci maddedekini esas alırsak çok daha üstünde. Yani getirilen, bu kadar tartıştığımız, yirmi dört yıldan beri beklenen bu mudur?

Bakın, sekiz saatten beri sizi bekliyoruz, tartışıyoruz diyoruz, yirmi dört sene beklemiş insanlar ya! Siz yanınızdaki değerli milletvekiliyle beraber aynı süre çalışmış olsanız, aynı primi ödeseniz, ondan sonra da yüzde 40 oranında düşük maaş alsanız sabredebilir misiniz buna? Biz onları dillendirmeye çalışıyoruz, haksızlığın, adaletsizliğin, sıkıntılı olanın durumunu dillendirmeye çalışıyoruz, sekiz saatten beri anlamıyorsanız ne yapalım? Yani şu söylenecek şey midir? Çok üzüldüm gerçekten de, bunun söylenmemesi gerekirdi. Biz iyi niyetle, ihlasla bir şeyler yapmaya çalışıyoruz.

MEHMET METİNER (Adıyaman) - Keşke siz de aynı yanlışa düşmeseydiniz!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Talep üzerine çıktın konuşuyorsun, hangi maddede konuşacağını bile bilmiyorsun, bir de laf konuşuyorsun! (CHP sıralarından gürültüler)

İZZET ÇETİN (Ankara) - Ünal Bey, çıkma, otur, otur, ben konuşacağım şimdi de. 

BAŞKAN - Lütfen, dinleyelim arkadaşlar, dinleyelim.

Sayın Kuşoğlu, lütfen Meclise hitap edin.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Sizin için ne fark eder, sonuçta dinlemesini, anlamasını bilmedikten sonra hangi maddede konuştuğum sizin için ne fark eder? (CHP sıralarından alkışlar)

LEVENT GÖK (Ankara) - Bülent Bey, devam et, sen bu işin uzmanısın, öğret arkadaşlara, öğret!

BAŞKAN - Evet, lütfen?

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, aslında konunun en önemli tarafı sosyal güvenlik bilincinin oluşturulmasıdır. Bu konuyla ilgili olarak hepimizin üzerine düşen görevler var. Vatandaşta ve özellikle burada bu sosyal güvenlik bilincini oluşturamazsak, bunun ne kadar önemli olduğunu kavratamazsak çıkardığımız kanunların, vereceğimiz maaşların hiçbir önemi yok. Ne kadar önemli olduğunu görmemiz lazım.

Şimdi, Sayın Arınç bugün Manisa'da -biraz önce arkadaşlarım söyleyince ben de İnternet'ten girdim, baktım- "Biz çok alternatifli olarak çalışmalar yaptık." diyor, Başbakan Yardımcısı olarak söylüyor bunu, bu kanunun, bu tasarının çok düşük olduğunu kabul ediyor, bir şey getirmediğini kabul ediyor, "Emeklilere yüzde 70 zam getirecek bir tasarı üzerinde çalışıyoruz." diyor. Biraz önce -Sayın Bakanın da belki haberi yoktur- onu da zor durumda bırakıyor, sıkıntıya sokuyor.

Şimdi bunlar varken, kimseyi tatmin de etmemişken, Hükûmeti tatmin etmemişken, Başbakan Yardımcısını da tatmin etmemişken -ki bunu söylemek zorunda kalıyor- ondan sonra da kalkıp "Sekiz saatten beri bu konuyu tartışıyoruz, hâlâ anlatamıyorsunuz..." Bu, söylenecek söz müdür Allah aşkına! Ne söyleyeceğimizi de unutturuyorsunuz ne yaptığımızı da. Ne faydası var bunun?

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Kuşoğlu, teşekkür ediyorum.